Bu duygularla giyinip kuşanıp parka gittim. Eşimin arkadaşı kadının yanında üç kadın vardı beş tane de çocuk.  Ben şaşkınlıkla onlara doğru ilerledim kadınlar beni karşıladı. Bir yaşlı kadın iki aynı yaşta yabancı kadın vardı ve hangisi benimle tanışmaya gelen anlayamadım. Bir beş dakika saçma sapan bir hatır sorma muhabbeti başladı. Üç yabancı kadında gözlerini bana dikmiş bakıyordu, yaşlı olan; yaşımı, maaşımı, bankada param olup olmadığını, evimin kimin üzerine tapusunun olduğunu vs. Sordu, yaşlı kadının siyah beyaz bıyıkları bir santime yakındı dudaklarının üzerinde, birde kara gözlerini üzerime dikip alıcı gözle bana bakması çok rahatsız ediciydi.
Diğer iki kadın bir paket çekirdeği parktaki masanın üzerine boca edip, çatır çıtır çekirdek yiyip, kabuklarını ayaklarının altına tükürmeye başladı, film izler gibi bana bakıyor arada parkta oynayan çocuklara oturdukları yerden bağırıp komut veriyorlardı.

Eşimin arkadaşına usulca hangisi diye sordum. Hışımla genç olanı dedi fakat iki kadında aynı yaştaydı sonunda kırmızı tişörtlü deyince anladım kim olduğunu. Anneleriydi yaşlı kadın eli kızı ve çocukları da gelmişti onlarla.

Yaşlı kadın sanki evlilik kararı almışız gibi, evinin tapusunu kızımın üstüne yapacaksın, on tane burgulu bilezik ile bir tek taş yüzük isteriz. Kılık kıyafet ne istiyorsan alırsın, evdeki eski eşyaları da yenilersin yenilelim gelecek eve. Dedi. Yeni gelin dediği benim yaşımda çekirdek çitleyen bir kadındı.

Eşimin arkadaşına döndüm tam ağzımı açacaktım ki, kadın bana. Bende bir elbise isterim istediğim mağazadan. Demez mi, orada öyle bir koptum ki iç adetim olmadığı üzere kahkaha ile güldüm. Akabinde bir öksürük nöbeti tuttu sinirim bozulunca olur.
 Onlar benim ne düşündüğümü  hiç önemsemeden benimle eve gelip teftiş etmek istediler.

O bir çeyrek saatte neler yaşadım anlatamam. Koşar adım parktan uzaklaşırken, arkamdan su almaya gidiyor, diye konuştuklarını duydum. Büfeden buz gibi bir su aldım ve sonuna kadar içtim, kaçarcasına uzaklaşıp kendimi eve attım.