reklam
reklam

Kutü’l Amare

Köşe Yazarı: BAŞAK ERTEKİN   Eklenme Tarihi: 7 Mayıs 2024, Salı - 15:32   Okunma Sayısı: 24182

Nice canlarımızı kaybettiğimiz muharebelerden birinin daha cereyan ettiği ve

Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı ikinci yer

 

Bu muharebe, I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunun zor şartlar ve imkânsızlıklar içinde Çanakkale’den sonra İngilizlere karşı kazandığı ve bir İngiliz tümeninin tüm personeliyle birlikte esir alındığı eşsiz bir zaferle sonuçlanmıştır.

Tüm dünyada yankı uyandıran bu gelişmeden sonra İngiltere, Irak cephesinin devam ettirilmesi konusunda tereddüde düşmüş ve altı ay boyunca saldırıda bulunamamıştır.

Böylede olsa bilek gücüyle alınan Türk egemenliği altındaki bu topraklar, anlaşma hükümlerine aykırı şekilde terk edilmek zorunda kalınmıştır.

 

I.Dünya Savaşı öncesinde Kutü’l Amare’nin durumu (Arşiv bilgilerinden)

Tarih kitapları ve belgeleri incelediğimiz zaman Kut bölgesinin I. Dünya Savaşı öncesinde karışık olduğunu ve bu durumdan İngilizlerin yararlandığını görüyoruz. Ne yazık ki, bu kargaşanın ortaya çıkmasında devleti temsil eden kişilerin basiretsizliği, menfaat düşkünlüğü ve kayıtsızlığı da ön plana çıkmıştır.

Bağdat Valisi Takiyüddün ile Amare Mutasarrıfı Tali Paşa arasındaki çekişme ve dedikodular[1] hizmetin aksamasına da yansıyınca düzensizlikten rahatsız olan bazı aşiretler bölgeyi terk etmeye başlamışlardır. Ammare sancağı dahilinde bulunan Kitane aşireti reisi, 300 hane halkıyla İran’a gitmek üzereyken Kutü’l-Amare’de alıkonulmuş, haklarında adilane muamele yapıldığı ve orada iskânlarına çalışıldığı Bağdat vilayetine bildirilmiştir.[2]

Halkı silahlandırmak ve gerektiğinde Osmanlı devletine karşı ayaklandırmak düşüncesiyle İngilizler, Mahmere ve Harun Nehri yönlerinden Ammare, Basra ve Müntefek taraflarından Martini marka tüfekler getirtmişler.[3] Buradaki mutasarrıfın bilgisi olmasına rağmen ilgisiz kalması görevden alınmasını gerektirmiş, yerine Miralay Tahir Bey tayin edilmiştir.[4]

Nizamsızlığı fırsat bilen bazı aşiret mensupları da soygun ve gasp olaylarına yönelmişlerdir.[5]

Şahziye’deki Cundbiler tarafından Haraz kazasında katledilen kişinin diyet parasını Ammare Mutasarrıfı Rıfat Paşa zimmetine geçirmişse de daha sonra bu para kendisinden tahsil edilmiştir. Ammare’de meydana gelen kargaşa nedeniyle Necid’de bulunan bir tabur asker Ammare’ye sevk edilmiştir.[6]

Musul, Kerkük, Ammare telgraf müdürlüklerinde bulunduğu sırada icra-yı fesadata (bozuk düzen) meydan veren Bağdat Telgraf Müdürü Fehmi Efendi’nin ifadesine başvurulmuş,[7] mutasarrıf da değiştirilmiştir.

Osmanlı devleti, Kutü’l Amare’de bir liman yapma[8] ihtiyacını hissedince yine usulsüzlük ve yolsuzluklar ortaya çıkmaya başlamış. Dicle Nehri üzerinde Kutü’l-Amare’den Kurna kazasına ve Fırat Nehri hattında Semava kazasından Kurna’ya kadar olan arazide ticari gemileri yağmalayan aşiretlerin önünün alınması istenmiş.[9] Telgraf hatlarına saldırılar artmış, posta hizmetlerinde gecikmeler olmuş.[10] Amare bölgesinde eşkıyalık yapan aşiretlerin tedibinde (yola getirilmesinde) kullanılmak üzere kiralanan Kazımiye vapurunun kirası ve kömür masrafı masarıf-ı gayri mülhaza (beklenmeyen, ani ortaya çıkan giderler) tertibinden ödenmiş.[11] Ammare jandarma kumandanının yolsuzluklara bulaştığı,[12] Mebus Süleyman Feyzi’nin düşmana hafiyelik yaptığı raporlara yansımıştır.[13]

Kutülammare Harekâtı’nın kısaca özeti

Ağustos 1914’te Türk-Alman gizli ittifakı imzalandıktan sonra 3 Ağustos 1914’te Cavit Paşa 4’üncü Ordu Komutanlığına atanmış, 29 Ağustos 1914’te Bağdat, Basra ve Musul’u içine alan Irak ve Havalisi Genel Komutanlığına getirilmiştir.

Irak’taki İngiliz harekâtı ana İngiliz karargâhından bağımsız olarak Hindistan ordusuna bağlı Sefer Birliği tarafından yürütülmüştür. İngilizlerin “Mezopotamya Seferi” adını verdikleri Irak cephesi, İngiliz ve Hint birliklerinin Hindistan’ın Bombay şehrinden hareketiyle başlamıştı. İngilizler, 15 Ekim 1914’te Bahreyn’i ele geçirdikten sonra Şatt-ül Arap Nehri üzerinde bulunan Abadan’daki petrol tesislerini koruma altına almak amacıyla 7 Kasım 1914’te Fav Yarımadası’na asker çıkarmışlardır. (Körfez Harekâtı’nda da aynı yeri öncelikle ele geçirmişlerdir.) Basra’yı geri almak üzere, Binbaşılıktan Yarbaylığa terfi ettirilen Süleyman Askerî Bey cephe komutanlığına atanmıştır.

Yerli Araplar ve gönüllülerden topladığı kuvvetlerle Şuayyibe’de İngilizlere karşı taarruza geçen Süleyman Bey, üç gün süren savaşın sonunda bacağından yaralanarak yenilgiye uğrayınca üzüntüden Bercisiye koruluğu yakınlarında intihar etmiştir. Fav Yarımadası’nda konuşlanmış olan 350 mevcutlu Hudut Taburu, 40 Kişilik İstihkâm Müfrezesi, 60 topçu eri ve 250 kişilik milis gücü yetersiz kalmıştır.

21 Kasım 1914 günü Fav Yarımadası’ndan ileri harekâta geçen İngilizler, Basra’ya kadar olan alanı işgal ettiler ve bu bölgede askeri gücü oldukça zayıf olan Osmanlı kuvvetleri işgale karşı direnemediler. 23 Kasım 1914’te Basra’yı işgal edildi. 20 Ocak 1915 günü yapılan I. Rota Muharebesi sonunda İngilizler mağlup edildiler.

Bölgedeki muharebelerin kronolojisi  

12-14 Nisan 1915 Şuayyibe Muharebesi’nde Türk ordusunun geri çekilmesi

14 Nisan 1915      Irak ve Havalisi Komutanlığı’na Albay Nurettin (Sakallı Nurettin Paşa) ‘in

                              atanması

13 Temmuz 1915  İngilizlerin Nasıriye’yi işgali

26-27 Eylül 1915  İngiliz birlikleri komutanı General Charles Townshend’in Kutü’l Amare’ye

                              taarruzu

29 Eylül 1915        İngiliz ordusunca Kutü’l Amare’nin işgali… Kafkas cephesinden 51 ve 52’

                               nci Tümenlerin katılımıyla 18’inci Kolordu’nun teşkili ve Kur. Alb. Halil

                               (Kut)’un komutan olarak atanması

14 Ekim 1915        Bağdat merkezli 6’ncı Ordu Komutanlığının teşkili ve Goltz Paşa’nın

                               komutan olarak atanması

23-24 Kasım 1915 Türk ordusunun Selmanpak zaferi

3 Aralık 1915-        Kutü’l Amare’nin Türk ordusu tarafından kuşatmaya alınması (29 Nisan

                               1916) 

20-21 Ocak 1916    I. Felâhiye Muharebesi

8 Mart 1916            General Aymer’in saldırısı ve Sabis Muharebeleri

9 Mart 1916            İngilizlerin geri çekilmesi

6 Nisan 1916           II. Felâhiye Muharebesi

9 Nisan 1916           III. Felâhiye Muharebesi

18-19 Nisan 1916   6’ncı Or. K. Goltz’un Bağdat’ta tifüsten vefatı ve Dicle Nehri kıyısında

                                defnedilmesi. Daha sonra İstanbul Tarabya’daki Alman Konsolosluğu

                                Mezarlığına getirilmesi (24 Haziran)

22 Nisan 1916         IV. Felâhiye Muharebesi

26 Nisan 1916         Kut’un 4 km. yakınındaki bir mekânda 6’ncı Or. K. Halil Kut Paşa ile

                                General Charles Townshend’in teslim konusunu görüşmeleri,

                                Townshend’in Halil Paşa’ya rüşvet teklif etmesi

28 Nisan 1916        General Charles Townshend’in Kut’taki malzemelerin imhası konusunda

                                Emirler vermesi

29 Nisan 1916         Türk ordusunun Kut’a girmesi

30 Nisan 1916         Esir alınan İngiliz askerlerinin Bağdat’a teslimi

2 Mayıs 1916           Hasta ve yaralı İngiliz askerlerinin iadesi

23 Şubat 1917          İngilizlerin Irak cephesindeki Türk savunma hattını kırması, kuzeye doğru

                                 ilerlemesi ve Kut’un düşmesi

10-11 Mart 1917      Bağdat’ın boşaltılması ve işgal edilmesi

30 Ekim 1918           Mondros Mütarekesi

3 Kasım 1918           Musul’un işgali

1917’de Irak’taki Türk kuvvetlerinin İran’a sevk edilmesi üzerine tekrar harekete geçen İngilizler, 11 Mart 1917'de Bağdat’ı ele geçirmişlerdir. Sonraki aylarda Musul hariç Kuzey Irak’ın büyük bir kısmı İngilizlerin eline geçmiştir.

Osmanlı devletinin içinde bulunduğu durum

Bu dönem içinde Kafkas ordusu Ruslarla çarpışma halindedir. Sarıkamış Harekâtı (10 Ocak 1915) hezimetle sonuçlanmıştır, Çanakkale’de zafer (18 Mart 1915) çok ağır pahalarla kazanılmış; ancak İtilâf devletleri Boğaz’dan geçerek İstanbul’a girmişlerdir.  İT (İttihat Terakki) diktatörlüğü sürmektedir. Mahmut Şevket Paşa öldürülmüştür.

5 İngiliz generali, 277 İngiliz subayı, 274 Hint subayı ve 13.300 kişilik bir İngiliz tümeninin teslim alındığı muharebeler süresince İngiliz kayıplarının 30 bin, Osmanlı ordusunun kayıplarının ise 25 bin civarında olduğu belirtilmiştir.

Osmanlı devletinin mali durumu

1854 Kırım Harbi sırasında başlayan dış borç alımı, 1881 Düyunuumumiye yönetimiyle iflâsın başladığını işaret etse de 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı’na kadar 42 kez borçlanma devam ettirilmiştir.

  1. Dünya Savaşı’na katılmadan önce Osmanlı devleti ile Almanya’nın ticari payı % 40 düzeyinde artmıştır. Yine savaş öncesi Osmanlı İmparatorluğunun dış borç toplamı 153,7 milyon Osmanlı lirasıdır. Devlet gelirlerinin % 28,2’si her yıl dış borçların ödenmesine ayrılmaktadır.

Almanya, Osmanlı İmparatorluğunu kendi yanına çekmek için yardım değil dış borçlanma teklif etmiştir. 1915 yılından başlayarak her yıl % 6 faizli beş milyon altın lira avans verecektir. 1915 yılına ait ödemenin 250 bin lirası anlaşmanın imzalanmasından 10 gün sonra, 750 bin lirası da Rusya veya İngiltere ile savaşa başladığımız tarihten sonraki 10 gün içinde ve savaş sürdüğü sürece her ay ayrıca 400 bin lira şekliyle teklif edilmiştir. Bu duruma göre önce savaş ilan edilecek sonra para ödenecektir.

Temmuz 1915’te yapılan yeni kâğıt para basımında 1 Osmanlı lirası kâğıt para ile satın alınan mal, savaşın üçüncü yılına girerken 5,50 Osmanlı Lirası ile alınabilmiştir. Mondros Mütarekesi imzalandığında aynı malı satın almak için 4,48 Osmanlı lirası ödemek gerekmektedir. Devlet, Mayıs 1919’da devlet memurlarına aylık ödeyemeyecek duruma gelmiştir.  

Sonuç

Basra kuzeyindeki harekât, İngiliz harp tarihine yüz karası olarak geçmiştir. Osmanlı maliyesinin durumunu çok iyi bilen İngilizler yeni taktikler peşine düşmüş, harp sahasında Baltacı Mehmet Paşa’dan sonra ikinci kez rüşvet teklifinde bulunmuşlardır. İngiliz General Townshend, 6’ncı Ordu Komutan Vekili Halil Paşa’ya “beraberindeki 13.300 kişilik personelin ve 42 topun Hindistan’a gönderilmeleri karşılığında 1.000.000 İngiliz sterlini vereceklerini” belirten bir telgraf çekmiştir. Ordu Komutanının Başkomutanlık Vekâleti’ne sunduğu bu teklif kabul edilmemiştir.

Gerek I. Dünya Savaşı’nın çeşitli cephelerinde gerekse İstiklâl Savaşı’nda çarpışan komutanlar zafer kazanmalarına rağmen rakip gördükleri komutan ve askerleri incitecek demeç ve eylemlere asla itibar etmemişler,¨ mağlup komutanlara kılıçlarını taşıma şerefini bahşetmişlerdir.

Hayatını kaybetmiş, uzuv kaybına uğramış, ne gençliğini yaşamış ne de yaşantısında gençlik hayalleri kurabilmiş o kahramanlar için bir şiirimin son mısralarını ithaf ediyorum:

Törensiz Definler

…………………

Kafalar, yırtık gömleklerle sargılı

Süngü yarası taşıyan tenler,

Kolu ya da bacağı kopuk erler

Cephe gerisinde taşınırken kağnılarla

Gıcırdayan tekerler sanki inler

 

Salgın hastalıktan ölen binler

Kim oldukları bilinmeden

Gözyaşı dökülmeden

Gömüldüler.

Törensizdi definler…

Günümüzde yaşananlar

Günümüzde bu zaferin kasıtlı olarak saklandığını hatta kutlanmak istenmediğini dile getirmek isteyen bazı çevreler vardır. Hatta bunu 19 Mayıslara veya 23 Nisanlara bağlamak suretiyle Osmanlıyı öne çıkarmak ve Cumhuriyet değerleriyle oynamak isteyenler de çıkmaktadır. Siyasette bu görüşlerden menfaat umanlar ve zaferin kutlanmayışını eleştirenler olabilir.

Yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin II. Dünya Harbi sonrasındaki sıkıntılı mali durumunu çok iyi bilen İngiltere hükümeti, Türkiye’nin NATO’ya girişini fırsat bilerek Türk hükümeti üzerinde baskı yapmaya başlamış, bu zaferin kutlanmasını engellemeye çalışmış ve başarmıştır da…

Son Türk devletinin kuruluş tarihini Türklüğün ortaya çıkış tarihiymiş gibi yansıtarak konuyu ele almak hatalı bir davranıştır. Ayrıca Osmanlı ve Selçuklu devletlerini inkâr etmek anlamına da gelmez. Bunlardan birisiyle oynanmaya kalkışılırsa kargaşa ortamı dindirilmez ve hortlatılmış olur. Kaldı ki, Kara Kuvvetleri Komutanlığımız, kendi kuruluşunu M.Ö 209 yılına dayandırır ve coşkulu törenlerle bu günü kutlamaktadır.

Tarih Çanakkale’de, Kutü’l Amare’de, Galiçya’da, Romanya’da, Kafkasya’da, Makedonya’da, yazılmış; onların torunları Sütçü İmamlar, Yahya Kaptanlarla Anadolu topraklarında devam ettirilmiştir. Geçmişteki yengi ve yenilgilerimiz bize aittir. Şartlar ne olursa olsun bütün şehitlerimizi dualarla yad etmek hepimizin borcudur. Cumhuriyet’imizin kurucusu Atatürk’ümüzü de bu vesileyle rahmet ve minnetle anıyoruz.

29 Nisan 2016 günü Şehit Hasan Rıza Sergi Salonunda açılan Kutü’l Amare muharebeleri gösteriminin altı ay süreyle açık tutulacağı belirtilmiştir. Tarihimizin bir bölümünü bizlere görsel olarak sunan Harbiye Askeri Müzesi Komutanlığı personeline özverili çalışmalarından dolayı teşekkürü borç biliyoruz.   

 

[1]Tarih  :27/R /1301 (Hicrî) Dosya No :2476 Gömlek No :32 Fon Kodu :ŞD. 

[2] Tarih :27/R /1309 (Hicrî) Dosya No :253 Gömlek No :132 Fon Kodu :Y..A...HUS. 

[3] Tarih :26/Ca/1309 (Hicrî) Dosya No :1257 Gömlek No :98673 Fon Kodu :İ..DH.. 

[4] Tarih :29/Ca/1309 (Hicrî) Dosya No :1255 Gömlek No :98509 Fon Kodu :İ..DH.. 

[5] Tarih :20/C /1309 (Hicrî) Dosya No :255 Gömlek No :58 Fon Kodu :Y..A...HUS. 

[6] Tarih :20/L /1309 (Hicrî) Dosya No :82 Gömlek No :33 Fon Kodu :Y..PRK.ASK. 

[7] Tarih :03/B /1318 (Hicrî) Dosya No :2192 Gömlek No :8 Fon Kodu :ŞD. (Bağdat 4)

[8] Tarih :29/Ra/1320 (Hicrî) Dosya No :1879 Gömlek No :140876 Fon Kodu :BEO (Bahriye) 

[9] Tarih :11/Ş /1326 (Hicrî) Dosya No :2613 Gömlek No :152 Fon Kodu :DH.MKT. 

[10] Tarih :10/N /1326 (Hicrî) Dosya No :2623 Gömlek No :147 Fon Kodu :DH.MKT. 

[11] Tarih :19/Ca/1327 (Hicrî) Dosya No :2836 Gömlek No :42 Fon Kodu :DH.MKT. 

[12] Tarih :09/C /1327 (Hicrî) Dosya No :2858 Gömlek No :58 Fon Kodu :DH.MKT. 

[13] Tarih :02/S /1335 (Hicrî) Dosya No :70 Gömlek No :131 Fon Kodu :DH.ŞFR. 

¨   Halil Kut Paşa’nın askerlerine hitabı

¨¨ Mustafa Kemal Paşa’nın Gelibolu’da kitabeye yazılan hitabı

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam