reklam
reklam

TÜRKİYE'DE GELİR EŞİTSİZLİĞİ YÜKSEK

Eklenme Tarihi: 7 Şubat 2019, Perşembe - 11:04   Okunma Sayısı: 127730
Dünya Ekonomik Forumu'nun yayınladığı Kapsayıcı Büyüme Endeksi Raporu'nda, Türkiye 77 ülke arasından 16'ıncı sırada yer aldı. Raporda, Türkiye'de güçlü büyümeye rağmen gelir ve servet eşitsizliğinin hala yüksek olduğu belirtildi.

İSTANBUL

Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF), yayınladığı Kapsayıcı Büyüme Endeksi (IDI) Raporu'nda, Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında iyi not alırken, "güçlü büyümeye rağmen gelir ve servet eşitsizliğinin hala yüksek olduğu" vurgulandı.

Gelişmekte olan ülkeler Kapsayıcı Büyüme Endeksi'nde 77 ülke arasından 16'ıncı sırada yer alan Türkiye için raporda şu değerlendirmelere yer verildi:

- Ekonomisi kişi başı gelir bakımından güçlü büyümeye devam ediyor. Uluslararası Para Fonu ülkenin büyüme rakamlarını, açıkladığı Küresel Ekonomik Görünüm raporunda 2017 için yüzde 2.5'ten yüzde 5.1'e ve 2018 için yüzde 3.3'ten 3.5'e yükseltti.

- Mutlak yoksulluk oranı düşük ve tüm bu gelişmeler Türkiye'yi ilk beşte birlik gelişmekte olan ekonomiler grubuna sokuyor.

 

"SERVET EŞİTSİZLİĞİ HALA ÇOK YÜKSEK"

Gelişmekte olan ülkeler arasında Türkiye ilk 5 girse de  daha geniş bir açıdan bakıldığında sorunlar görünmeye başlıyor. İstihdam yüzde 45'e düştü; bu da Türkiyeyi ’en kötü beşte bir’lik gruba sokuyor. Daha da önemlisi yaşam beklentisi 2011-2015 döneminde iki yıl azaldı. Ayrıca gelir ve servet eşitsizliği şaşırtıcı biçimde hala çok yüksek.

Öte yandan BRICS ekonomilerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) IDI performansları bu yıl çeşitlilik gösterdi.

WEF'in raporuna göre Rusya 19. sırada yer alırken, Çin 26, Brezilya 37, Hindistan 62 ve Güney Afrika 69. sırada yer aldı. Çin kişi başı GSYH'si 2012'den bu yana en hızlı artan (yüzde 6.8) gelişmekte olan ekonomi olduğu halde kapsayıcılık anlamında ülkenin notu düşük.

16. sırada yer alan Türkiye, 24. sırada yer alan Meksika, 36. sırada yer alan Endonezya ve 28. sırada yer alan Filipinler ise kuşaklar arası eşitlik ve sürdürülebilirlik potansiyeli en yüksek olan, ancak gelir ve servet eşitsizliği gibi kapsayıcılık göstergelerinde ilerleme eksikliği olan ekonomiler arasında yer aldı.

 

 

GELİR DAĞILIMINDAKİ ADALETSİZLİK ARTIYOR
Gelir dağılımındaki adaletsizliğin artmasına dair en önemli neden olarak uluslararası ticaret ve yabancı doğrudan yatırımların hız kazanması gösteriliyor. Kâr ve verimlilik dürtüsüyle gerçekleşen ticaret ve sermaye hareketleri daha çok teknoloji yoğun alanlara kayıyor ve bu alanlardaki kalifiye işgücüne olan talep artıyor. Bunun gelir dağılımındaki adaletsizlik üzerindeki etkisini, ekonominin en temel dinamiği olan arz-talep dengesi ile açıklayabiliriz: Sermayenin daha fazla talep ettiği kalifiye işgücü, zor yetişmesi nedeniyle toplam işgücüne göreceli olarak sınırlı oranda arz edilirken, katma değeri düşük ve sermaye tarafından eskisi kadar talep edilmeyen kalifiye olmayan işgücü daha fazla arz ediliyor. Böylelikle talebin arzı aştığı kalifiye işgücünün ücretleri, arzın talebi aştığı kalifiye işgücünün ücretlerine göre katlanarak artıyor. OECD çalışması, işgücü piyasasına yönelik regülasyonların serbestleşmesi ve asgari ücretlerin ortalama ücret seviyesine göre aşağıya gelmesini ise diğer önemli bir neden olarak sıralıyor. 

 

ÇÖZÜM YOLLARI NELERDİR

Gelir adaletsizliğinin ortadan kaldırılması, ekonomik büyümeye göre halledilmesi çok daha zor olan bir sorun. Ülkelerin uluslararası rekabet güçlerinin sürdürülmesi için, işgücü regülasyonlarının tekrar ‘sıkılaştırılması’ gibi bir önlem, uluslararası ekonomi çevrelerinde önerilmiyor. Bu durumda işgücünün niteliğini zaman içerisinde arttırmaya yönelik eğitim ve teşvikler ön plana çıkıyor. Uzun vadeli bu plan ile üretim ve hizmet faaliyetlerinin artık daha fazla ihtiyaç duyduğu yetkinliklerin işgücüne kazandırılması sağlanmalı. Böylelikle kalifiye işgücü arzı arttırılarak ücret seviyeleri ve hane halkı gelirleri daha dengeli hale gelebilecek. Bu çözüm ancak çok kapsamlı bir planlama ve uzun vadeli uygulama ile sonuca ulaşabilecek. Bu süreç boyunca, uzun bir süre daha gelir uçurumunun açılmasına tanık olacağız.

 

 

EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) ÖNERİLERİ

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD)nin eşitsizlikle mücadele için önerdiği politikalar  beşeri sermaye yatırımlarının arttırılması, kamu hizmetlerinin yaygınlaşması, istihdam yaratılması gibi toplumsal içerikli politikalardır ve bu politikaları tasarlayacak ve uygulayacak devletin, “sosyal bir devlet” olması gerekir .

Oysa, OECD eşitsizliğe yönelik sosyal politikaları uygulaması beklenen “devlete” devletin yapısına nasıl örgütlendiğine, devlet kapasitelerine ve süregelen ekonomik ve siyasal konjonktürde devletin değişen doğasına ilişkin hiçbir analiz, yorum veya tartışma getirmemekte, adeta önerilen sosyal içerikli politikaları “devletin” her durumda uygulayabileceği varsayılmakta veya umulmaktadır.

Bir diğer ifadeyle eşitsizliğe ilişkin analizlerde, siyasal alan yani “devlet alanı” dışarıda bırakılmıştır.2008 den bu yana yaşanan büyük kriz, “sosyal bir devleti” ve ilgili sosyal politikaların önemi ve aciliyetini daha da arttırmıştır. Örneğin kapitalizmin altın yılları olarak anılan ikinci dünya savaşı sonrasından1970 ortalarına değin dönemde böylesi bir sosyal devlet yapısı mevcuttu.

Gelişmiş kapitalist ülkelerde “Keynesyen Refah devleti”, gelişmekte olan ülkelerde ise “kalkınmacı devlet” tipi, toplumsal adaleti sağlamak amacıyla, 

toplumsal sınıflar ve tabakalar arası çelişki ve çatışmaları çeşitli sosyal politikaları yoluyla uyumlaştırmaya çalışan devlet yapılarıydı .

Oysa 1980 sonrasından itibaren küreselleşme sürecinde, devletin doğası, düzenleme mekanizmaları tamamen değişmiştir. Dolayısıyla artan eşitsizlik, işsizlik gibi olgulara gerçekten çözüm getirebilmek için ekonomik alan ile siyasal alan arasındaki organik bağı gözeten yaklaşımlar yani ekonomi-politik bir yaklaşım –uygun yol haritaları çizebilmeyi, sürdürülebilir strateji ve politikaları oluşturabilmeyi sağlayacaktır. 

Belki de günümüzün en önemli sorunlardan birisi, devletin gelecekte nasıl bir biçim alacağı ve süregelen ekonomik ve toplumsal değişimler/belirsizlikler kapsamında nasıl yapılanması gerektiği konusudur .

 

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: ZEHRA EVCİL

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam