reklam
reklam

Keçecizade Fuat Paşa

Eklenme Tarihi: 28 Ağustos 2018, Salı - 08:00   Okunma Sayısı: 474636

Keçecizade Fuat Paşa (İstanbul 1815-Nice 1869)

    19’uncu yüzyıl başlarında Osmanlı devlet adamı ve şair olan Keçecizade İzzet Molla’nın (İstanbul 1785-Sivas 1829) oğludur. Osmanlı sadrazamlarından olan Fuat Paşa, 1835 yılında Tıbbiye’yi bitirmiştir. 

    Fuat Paşa, Sultan Abdülaziz devrinin ünlü simalarının başında gelir. Bu dönemde 22 Kasım 1861-5 Ocak 1863 ve 1 Haziran 1863-4 Haziran 1866 tarihleri arasında iki kez sadrazamlık (4 yıl 1 ay 17 gün) yapmış, beş kez de hariciye nazırlığı görevini yürütmüştür. 

 

Doktorlukla başlayan serüven

    Keçecizade Fuat Paşa, Trablusgarp’ta üç yıl doktorluk yapmıştır. İyi derecede Fransızca bilmesi nedeniyle ve Mustafa Reşit Paşa’nın yönlendirmesiyle Hariciye (Dışişleri) mesleğine geçmiştir. 

    1848 yılına kadar Hariciye Nazırlığında, geçici elçilikler, başkâtiplikler gibi çeşitli hizmetlerde bulunan Keçecizade Fuat Paşa kıvrak zekâlı ve tecrübeli bir devlet adamıdır. Mustafa Reşit Paşa’nın sadrazamlığı ile üstün başarılarla dolu görevlere getirilmiştir.

    1848 yılında “Macar Mültecileri” sorunu ortaya çıkınca Avusturyalılar kendilerine bağlı olan Macarları, Ruslardan da destek alarak ezmekteydiler. Macar siyasi önderleri bu baskılara karşı halkı örgütlemişlerdi. Ancak, Avusturya Rusya’nın da yardımıyla bu hareketi bastırdı. Bunun üzerine Macar önderleri Osmanlı’ya sığınmıştı. Bu kez Rusya bu “mülteciler”in peşine düştü. Hatta verilmezse savaş açacağını bildirmişti.

    İşte bu nazik ortamda, henüz paşa bile olmayan Fuat Efendi elçi olarak Petesburg’a gönderilmiş, dönüşünde de paşalığa terfi ettirilmişti.  Fuat Paşa daha sonra, Macar mültecileri konusunda, günümüz diplomasisine örnek olacak çalışmalar yaptı. Osmanlı’nın kendisine sığınanları asla teslim etmeyeceğini, her gün basın toplantısı yaparak Avrupa’ya duyuruyordu. “Eğer bu nedenle, Rusya savaş açarsa, tüm dünyayı karşısında bulur” diye demeçler veriyordu. Osmanlı Devleti’nin bu ‘insani’ tavrı Avrupa’da sempati ile karşılanmıştı. 

 

Otoriter bir devlet adamı...

    Keçecizade Fuat Paşa, 1852’de Hariciye Nazırlığına getirildi. Kırım Savaşı sırasında Yanya’da Yunanlılar isyan edince, yöreye tam yetkili askeri görevli olarak gönderildi. Bir doktordan umulmayacak biçimde otoriter davrandı. İsyanı bastırdı.

    Birinci ve ikinci kez istifa ettikten sonra, 1860 yılında üçüncü kez Hariciye Nazırı oldu. Tam bu sırada Lübnan karıştı. Öyle bir karıştı ki, Dürziler, Maruniler ve Şam Müslümanları birbirine girdi. Bu kargaşada Fransız Büyükelçisi öldürüldü. 

    Fuat Paşa, yine tam yetkili olarak, üç bin kişilik bir ordu ile bölgeye gönderildi Şam Valisi Müşir Ahmet Paşa’yı kuşuna dizdi. Fransız Büyükelçisinin öldürülmesine karışanları idam ettirdi. Fransız elçiliğindeki görevlilerin hepsini sınır dışına çıkardı. Tüm isyancıları teslim aldı. Bunları yaparken şöyle diyordu; “Ben ki, hayatında tavuk kesmemiş bir insanım. Allah beni, devletin selameti için nelere alet etti...”

         Fuat Paşa Lübnan’dan Sadrazam Ali Paşa’ya devletin içinde bulunduğu sıkıntıları anlatan ciddi reformlar öneren raporlar gönderdi. Daha sonra padişah Abdülaziz’e de Osmanlı Devleti’nin kesinlikle modern bir yapıya kavuşturulması gerektiğini anlatmıştır...

Fuat Paşa 54 yaşında ‘çok çalışma sonucu’ yorulan kalbini tedavi için gittiği Fransa’nın Nice kentinde öldü. Mezarı İstanbul-Sultanahmet Peykhane Sokağı’ndaki türbesindedir.

Nüktedan devlet adamı

    Dışişleri Bakanı (hariciye nazırı) olarak Avrupa’ya giden Keçecizade Fuat Paşa, değişik ülkelerin devlet adamları ve dış temsilcileriyle biraraya gelir. Bir akşam davet edildiği seçkin toplulukta çokbilmiş kişilerden biri, hiç gereği olmadığı halde Türkleri küçümsemeye kalkan sözler eder:

 

    ---Ben Osmanlı ülkesinde bulunduğum dönemde Türklerin tek kap’tan ve hep birlikte yemek yediklerini gördüm, der.

 

    Kıvrak zekâsıyla bu konuşmadaki tahkir edici, alaycı ve tırmalayıcı göndermeyi yakalayan Keçecizade Fuat Paşa, bu diplomat bozuntusuna daha ağır bir cevap vermek gerektiğini düşünür. Bir süre sonra anısını anlatmaya başlar:

 

    ---Ben çocukluğumda zaman zaman dedemin çiftliğine giderdim. Akşama doğru çoban, kırlarda otlattığı sürüyü ağıla getirir, koyunları içeriye sokardı. Yemleri önceden hazırlanmış yemlikte hepsi birden yemeklerini yerler, yalaktan sularını içerlerdi. Köpekler ise ayrı kaplarda yemek yerlerdi; çünkü aynı kap’tan yedikleri zaman hırlaşır ve birbirleriyle dalaşırlardı, der.

 

    Aslında hazırcevap olabilmek biraz da kendi insanını tanımaktan, Anadolu’yu gezmek ve Türk adetlerini bilmekten geçiyor galiba?  

 

Fuat Paşa Camii

    Cami, Uzun Şuca mescidinin yıkıntıları üzerine Sadrazam Fuat Paşa tarafından sekiz köşeli olarak yaptırılmıştır. Kâgirden tek kubbeli ve sekiz köşe olan Fuat Paşa Camii, 100 m2’lik bir iç alana sahiptir. Büyükçe yapılmış pencereleriyle dikkati çeker.

    Cami içine nesihle yazılmış bir levhada mescidin, Fatih’in Şatırı Uzun Şuca’ya ait olduğu, Fazlı Paşa’nın Debboyhane Camii mihrabı önünde medfun bulunduğu belirtilmiştir.

 

Nurlar içinde yat büyük devlet adamı!

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: BAŞAK ERTEKİN

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam