reklam
reklam

Mavi vatanımıza sahip çıkmak zorundayız

Eklenme Tarihi: 5 Mart 2020, Perşembe - 13:37   Okunma Sayısı: 100833
KKTC Başbakanı Tatar, "Gerek Türkiye Cumhuriyeti olarak gerek KKTC olarak zenginlik ve refah kaynağı olan mavi vatanımıza sahip çıkmak zorundayız." dedi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersin Tatar, gerek Türkiye Cumhuriyeti olarak gerek KKTC olarak zenginlik ve refah kaynağı olan mavi vatana sahip çıkmak zorunda olduklarını belirterek, "Bu, bizim gelecek nesillere olan boynumuzun borcumuzdur." dedi. Kayseri Üniversitesince 15 Temmuz Yerleşkesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Mavi Vatan'da KKTC'nin Rolü" konulu konferansa katılan Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye'nin tarihten gelen bağlarını ve verdikleri mücadeleleri anlattı. Tatar, KKTC'nin şaka olsun diye kurulmadığını, bunun Doğu Akdeniz'deki ulusal menfaatlere bakıldığında daha iyi anlaşıldığını dile getirdi.

KKTC'nin güçlenerek yoluna devam etmesinin ulusal çıkarlar bakımından da fevkalade önemli olduğunu ifade eden Tatar, "Bir kere Türkiye Cumhuriyeti bu bölgede çok önemli bir devlet. Doğu Akdeniz'de bin 870 kilometre sahil şeridiyle en uzun sahil şeridine sahip. Bu bölgede söz sahibi olmak ve Rum-Yunan ikilisinin tek taraflı yaptığı girişimlere yapılan çalışmalarla 'dur' demeye çalışıyoruz." diye konuştu.

"KKTC, ana vatan Türkiye için çok önemlidir." diyen Tatar, şu ifadeleri kullandı: "Bir yandan tarihsel bağlarımız diğer yandan dilimizin, dinimizin bir olması bizleri koparamayacak şeklinde birbirine bağlamaktadır. KKTC, stratejik açıdan anavatan Türkiye'miz için coğrafi olarak çok önemli bir konumdadır. KKTC'yi yabancı güçlerin bölgemizde oynamaya çalıştıkları tüm oyunların önünde engel olarak görüyorlar. Türkiye'nin 780 bin kilometrekare kara ülkesinin yanı sıra 462 bin kilometrekare mavi vatanı vardır. Bunun 189 bin kilometrekaresi Doğu Akdeniz'dedir. Gerek Türkiye Cumhuriyeti olarak gerek KKTC olarak zenginlik ve refah kaynağı olan mavi vatanımıza sahip çıkmak zorundayız. Bu, bizim gelecek nesillere olan boynumuzun borcumuzdur. Bu noktada KKTC kilit konumdadır. Bizim amacımız sadece yaşayan neslin değil, yaşayacak nesillerin de haklarını korumaktır, zenginliklerine şimdiden sahip çıkmaktır. Mavi vatanımızı Rum'a, Yunan'a peşkeş çekersek gelecek nesillerimiz onların kölesi ve hizmetçisi olur. Bizleri hayırla değil kahırla yad ederler."

Tatar, Doğu Akdeniz'de toplam değeri yaklaşık 1,5 trilyon dolar yani 30 milyar varil petrolle eş değer hidrokarbon yatakları bulunduğunun tahmin edildiğini, 2010 yılı tüketim rakamlarına göre, Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon rezervlerinin Türkiye'nin 572 yıl, Avrupa'nın ise 30 yıllık doğal gaz ihtiyacını karşılayabilecek seviyede olduğunun belirtildiğini dile getirdi.

"Kabul edemeyeceğimiz bir tavize zorlanmamamız gerekmektedir"

Türkiye'nin de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin de Doğu Akdeniz'de attığı adımların uluslararası hukuka ve deniz hukukuna uygun olduğunu vurgulayan Tatar, bazı ülkelerin harita üzerinde uygulamaya çalıştıkları projelerle Türkiye'nin kıta sahanlığı haklarını yok saydıklarını, buna var güçleriyle karşı çıktıklarını dile getirdi.

KKTC'nin bölgede güçlenmesi, gelişmesi, Kıbrıs Türklerinin ferahı için Türkiye ile verilen mücadelelerin taçlandırılması için bir çözüme, bir anlaşmaya ihtiyaç duyulabileceğinin altını çizen Tatar, şöyle konuştu:

"Ancak biz hiçbir zaman kendi haklarımızdan, kendi duruşumuzdan vazgeçmeyeceğiz. Kabul edemeyeceğimiz bir tavize zorlanmamamız gerekmektedir. Kıbrıs'ta 1960 anlaşmalarından dolayı iki eşit halk vardır. Biri Türk halkı biri Rum halkı. Kıbrıs'ın gerçek sahipleri bu iki halktır. Hiçbir zaman Rumların federal anlayışı veya onlara göre üniter bir yapıya Kıbrıs'ın o şekilde yoluna devam etmesine müsaade edemeyiz. 1974'ten bu yana Kıbrıs'ta barış devam ediyor. Bizim muhaliflerimiz Kıbrıs'ta barış çağrıları yaparlar. 1974'ten bugüne ne bir kan dökülme oldu ne bir sıkıntı oldu."

Türkiye'nin garantörlüğü

Tatar, AB içindeki çeşitli müzakere süreçlerinde garantörlüklerin modasının geçtiğini ve dolayısıyla alternatif güvenlik arayışlarına yönelinmesi gerektiğinden söz edildiğini, bunu asla kabul etmeyeceklerini belirtti.

"Kıbrıs Türk halkı bunu kabul etmemeli." diyen Tatar, şunları kaydetti: "Kıbrıs Türk halkının can ve mal güvenliği ve anayasal haklarının korunmasında Türkiye'nin tek taraflı müdahale hakkı fevkalade derece önemlidir. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihten gelen bir hakkıdır. Kıbrıs'ta bir egemenlik meselesi söz konusudur. Kuzeydeki Türk devletinde bize göre, egemen eşitlik temelinde bir anlaşmanın olabilmesi önemlidir. Çünkü siyasi eşitlik temelinde bir anlaşmayı Rumlar hiçbir zaman kabul etmemiştir. Biz diyoruz ki, anlaşmanın şekli ne olursa olsun kuzey devletinde Türklerin gerek mülkiyette gerek nüfusta gerek yönetimde mutlaka çoğunluk ve mutlak haklarının olması gerekmektedir. Bunu da Türkiye'nin garantörlüğünde sürdürebiliriz. Bu şekilde bir siyaset güçlü şekilde yürütülmeli."

"Rum-Yunan ikilisine dur demek gerekmektedir"

Tatar, 1571'de fethedilen Kıbrıs'ta o günden bugüne mücadele verildiğini söyledi. Tarihin önemli birçok olaya şahit olduğunu hatırlatan Tatar, şöyle devam etti: "Şu anda gelinen aşamada Mavi Vatan'da, Doğu Akdeniz'de yaşananlarla oradaki hakimiyetimizi, etkinliğimizi ve ulusal çıkarlarımızı koruma adına yapılan bu büyük mücadelenin başarıyla sonuçlanabilmesi için mutlaka bu emperyalistlere, büyük çıkar gruplarına, Rum-Yunan ikilisine dur demek gerekmektedir. İşte bugün tarih bunu görüyor, bunu yapıyoruz, bunu yapmaya devam edeceğiz. Mavi Vatan'da bizim bu haklarımızın korunmasında, özellikle son birkaç yıldır Türk hükümetinin ortaya koyduğu büyük kararlılığı, cesareti ve gemilerin o bölgedeki sondaj çalışmaları, pozisyon almaları, KKTC ile hukuk temelinde yapılan bu anlaşmalar oradaki haklarımızı daha da pekiştirmekte ve anlamlı hale getirmektedir." 

"Son olarak Libya ile yapılan anlaşma bir kez daha Doğu Akdeniz'deki haritayı değiştirmiştir ve Rum-Yunan ikilisinin kendilerine göre yaptıkları bazı anlaşmaları da gerçekten gölgede bırakmıştır." diyen Tatar, şunları söyledi:

"Onların yaptığı anlaşmalar bize tecavüz ve tek taraflı hareket etme niteliğindedir. Türkiye'nin Ege adalarında birtakım kendilerine göre haklarının gösterilmesi anlamında yapılan bütün bu çalışmalar bu haritanın ortaya çıkmasında büyük bir aşamadır ve kayda değerdir. Dolayısıyla bu duruşumuzu devam ettirmemiz lazım. O noktada KKTC'nin Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte her daim bu anlaşmaları yenilemesi, yeni ruhsatlandırma faaliyetleri ve ona göre pozisyon alması bizleri daha da güçlü kılmaktadır. KKTC meselesi, Kıbrıs davası, elbette sürekli olarak yenilenmekte, değişmektedir. Kıbrıs Türk halkının Türkiye'ye ne kadar bağlı olduğunu, Türkiye ile birlikte bu coğrafyada var olma mücadelesi içerisinde ne kadar kararlı olduğumuzu bu ortamlarda paylaşmak, sizlerle buluşmak son derece önemlidir. Dolayısıyla gençlere seslenmek istiyorum. Gençler, Kıbrıs meselesinin ne kadar önemli olduğunu böyle toplantılarda sizlerle paylaşırken Türk ulusunun birlik ve beraberlik içerisinde, bu kadar karşıdan gelen çatlak seslere, bize yapılan haksızlıklara ancak birlik ve beraberlik içerisinde dur diyebileceğimizi bir kez daha sizinle paylaşmak istiyorum." 

İdlib'de gerçekleşen hain saldırıyı kınadığını vurgulayan Tatar, Kıbrıs Türkü'nün bu olaydan büyük acı duyduğunu dile getirdi. Kıbrıs Türkü'nün bağımsızlığına ve özgürlüğüne kavuşmasında büyük bedeller ödediğini aktaran Tatar, şu ifadeleri kullandı: "Kıbrıs Türkü her zaman Türkiye'nin de büyük katkılarıyla özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuşmasını fevkalade önemsemektedir. Bundan sonraki süreçte eski günlere dönmemek adına çok büyük kararlılık çok büyük bir irade koymamız gerektiğini yeni nesille de paylaşıyoruz. Kıbrıs Türkü'nün var olmak için kendi refahını artırmak, KKTC'yi güçlendirmek ve ona göre gerçekten Rum komşularımıza ve bütün dünyaya da ayrı bir halk olduğumuzu kendi dilimizde, kendi kültürümüzde ve Türkiye sevgimizle birlikte bu coğrafyada beraber hareket ederek var olma mücadelesinde bize göstermiş olduğumuz kararlılıktan dolayı saygı duymaları gerektiğini her zaman hatırlatmak istiyoruz. Mücadelemiz budur. Eğer dik durmazsak, eğer güçlü olmazsak, eğer Türkiye Kıbrıs'ta kararlılığını ileri götüremezse o zaman onlar kendini belli ki bu Doğu Akdeniz'deki zenginlikleri tek taraflı olarak kendilerine almak için her türlü oyunu oynayacaklarını dolayısıyla biz bunu bilerek ona göre siyasetimizi şekillendirmek durumunda olduğumuzu paylaşmak istiyorum. Onun için buradan Türkiye'ye sesleniyorum, biz Türkiye'ye güvendik, güvenmeye devam ediyoruz. KKTC'nin şu kadar seneden sonra ne kadar önemli olduğunu bir kez daha Doğu Akdeniz'deki gelişmelerle, Mavi Vatan'daki zenginliklerle anlıyoruz ve önemsiyoruz. Ne mutlu bize ki Türk milleti güçlüdür. Türk milleti bütün mutsuzluklara rağmen gerçekten gelişmekte, büyümekte, ekonomisini güçlendirmekte ve yoluna devam etmektedir. Türk milleti başarılı ve güçlü olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne kadar güçlü ise biz de o kadar selametteyiz."

Tatar, Türk tarafının masadaki görüşmelerde hiçbir zaman taviz vermediğinin altını çizerek şu değerlendirmeyi yaptı: "KKTC güçlenmektedir. Bugün selametteyiz. Doğu Akdeniz'de yaşanan gelişmelerle KKTC'nin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bu saatten sonra taviz filan yok. Kıbrıs Türkü her zaman iyi niyetini göstermiştir ancak karşı taraftan hiçbir zaman iyi niyet görmedik, hep art niyet gördük. Bütün beklentileri Kıbrıs'ı federal bir anlaşma maskesi altında üniter yapıya dönüştürmek, Türkiye'yi oradan çıkarmak, bağlarımızı koparmak, Kıbrıs Türklerini zaman içinde AB içinde yok etmek. Bu oyuna gelmedik, gelmeyeceğiz. Kıbrıs Türkü'nün arkasında sizin gibi milliyetçi, başarılı, maneviyatçı gençler olduğu sürece yalnız olmayacaktır."

Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa da açılışta yaptığı konuşmada, Tatar'ı üniversitelerinde ağırlamaktan mutluluk duyduklarını dile getirdi. Konferansın sonunda söz alan MHP İl Başkanı Serkan Tok, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Türkiye'ye yönelik sözlerini eleştirerek şunları kaydetti.  "Türk Devleti 15 Temmuz'da hain darbe girişiminde bütün darbe planlarının merkezi olan Akıncı Hava Üssü'nün ismini 'mürted' olarak değiştirmiştir. Bugün Türk devletinden ayrılan, Türk milletine, kültürüne ihanet etmeyi sürdüren Mustafa Akıncı bizim gözümüzde 'Mustafa Mürted'dir."

Kaynak: AA
Editör: AA

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam