reklam
reklam

KÜÇÜK BEDENLERE SIĞAN BÜYÜK HAYATLAR

Eklenme Tarihi: 8 Eylül 2018, Cumartesi - 10:00   Okunma Sayısı: 221501

“Keşke ülkemize dönebilsek” 

 Ali; 12 yaşında babası ve abisi Suriye savaşında kendi topraklarında ölmüş . 4 kardeşi olan Ali, evin geçimini sağlıyor. O aslında büyümeden baba sıfatının görevini yerine getiriyor. Ali çok az bir maaşla 10 saat çalıştırılıyor. Büyüyünce ne olmak istiyorsun diye sorduğumuzda” Babamla abimi savaşta kaybettikten sonra büyüdüm ben diyor. Ülkemdeyken sadece okula giderdim. Babam çalışırdı. Babamla abim bir daha  olmayacak ama keşke ülkemize dönebilsek.” diyor. Çalışırken genelde müzik dinlermiş Ali. Ne dinlediğini sorduğumuzda” Abimin sevdiği tüm şarkıları dinliyorum” diyor dolu gözlerle.

“Ben hiç okula gidemedim okula gitmek isterdim”

Muhammed; atölyenin en küçüğü. Henüz 10 yaşında babası savaşın ilk yılında hayatını kaybetmiş.  Üvey babası, annesi ve üç kardeşiyle yaşıyor. Üvey babası “tek başıma evimi geçindiremeyeceğim” dediği için o da küçük bedeniyle büyük bir adam gibi eve ekmek götürüyor. Muhammed” Babam hayatta olsaydı çalıştırmazdı. Annem de istemiyor ama mecburum. Eski hayatımızı özlüyorum. En çok ne isterdin diye sorduğumuzda hüzünlü bakan gözleriyle ” Ben hiç okula gidemedim okula gitmek isterdim kışın sabahları okula giden çocukları görüyorum. Onlar okula gidiyor ben çalışmaya ” diyor. Muhammed’le birlikte  aynı iş yerinde onun gibi çocuk olan 15 yaşındaki ablası da çalışıyor. Muhammed Suriye’deyken hayatımız güzeldi. Babam yaşıyordu. Ben ise evde oyuncaklarımla oynardım. Babamı çok az hatırlıyorum.   Babam yaşasaydı beni çalıştırmazdı ablamı da. Muhammed tek hayali ülkesine geri dönmek olduğunu söylüyor.  

“Uçaklardan atılan bombalarla birçok yakınımız öldü” 

Bombaların arasından çıkıp ülkemize gelen İnaf ise 11 yaşında ama bir anne edası var üzerinde nedeni ise ondan daha küçük 5 kardeşinin olması. 9 kardeşi olan inaf’a “Suriye’deki savaşı hatırlıyor musun”  dediğimizde birden gülümseyen gözleri soluyor. Nedenini sorduğumuzda “Uçaklardan atılan bombalarla birçok yakınımız öldü. Evimiz biz evde değilken bombalardan dolayı en- kaz haline geldi”.  Hala uçak seslerinden korktuğunu söyleyen inaf, Suriye’yi çok özlediğini geride kalan akrabalarının yanına gitmek istediğini belirtiyor. En büyük hayalin ne diye sorduğumuzda bir çocuğun vereceği cevabın aksine yetişkin birinin iş hayatındaki hayalini bizlere söylüyor.” Atölye’de usta başı olmak” birden düşünüyorum acaba 11 yaşındaki çocuklara sorsak kaçı bizlere bu cevabı verir. 

ÇOCUKLARIN ÇALIŞMAK ZORUNDA OLDUĞU HER AŞAMA BİR SÖMÜRÜ SİSTEMİDİR 

UNICEF  raporuna göre her 10 Suriyeli çocuktan birinin çalışıyor. Çocuklar genelde en çok tarım sektöründe, atölyelerde ve sokakta mendil ve su satarak çalışıyor. Son yıllarda Suriyeli çocuklarla birlikte çocuk işçiliğinde bir artış söz konusu. Uluslararası Mülteci Çocuk Hakları Derneği Genel Başkanı Av. . Uğur Yıldırım , Suriyeli mültecilerin üçte biri çocuk olduğunu ve çoğunun çocukluğunu yaşayamadığını söyledi. Yıldırım, “Mültecilik  sömürüye açık bir alan bu sömürüdeki en masum kişiler ise çocuklar. Yaş grubu olarak 5 ile 18 yaş arası. Eğitim çağındaki çocuklar. 960 bin Suriyeli çocuk var” dedi.

Mültecilik konusunda bizler sadece buzdağının görünen yüzünü görüyoruz 

Türkiye'de kaçak çalıştırılan Suriyeli çocuk işçiler geçim sıkıntısı yüzünden okula gidemiyor. Yapılan araştırmalara göre Suriyeli mültecilerin üçte biri çocuk ve çoğu çocukluğunu yaşayamıyor. Ülkemiz ‘de çoğu işveren Suriyeli çocukları ucuz iş gücüyle ve kaçak yollarla çalıştırıyor. Mülteci Hakları Derneği Başkanı Av. Uğur Yıldırım Çocukların çalışmak zorunda kaldığı her aşama bir sömürü sistemi olduğunu söyledi. Mülteciliğin  sıralı yoksulluk olduğunu belirten Yıldırım, “Mültecilik konusunda ne konuşursak konuşalım buzdağının sadece görünen yüzünü konuşmuş oluruz” dedi. Av. Uğur Yıldırım, ”Resmi rakamlar bile çalıştırılan Suriyeli mültecilerin olduğu  3 milyon 200 bin  olduğunu açıklarken resmi olmayan rakamlar çalışma iznine tabi olan ise 13 bin Suriyeli vatandaş var. Suriyeli mülteciler maalesef resmi çalıştırılmadıkları için emekleri sömürülüyor. Bu sömürüye açık olan biri ise çocuklar. Yaş grubu olarak 5 ile 18 yaş arası. Eğitim çağındaki çocuklar. 960 bin Suriyeli çocuk var. Geçtiğimiz yıllarda eğitime ulaşan Suriyeli çocuk sayısı  450 bin civarındaydı. Bu da şunu ortaya koyuyor geriye kalan Suriyeli çocuklar eğitim almıyor. Peki bu çocuklar neredeler  ya bir şeklide çalışıp ev ekonomisine katkıda bulunuyorlar” diye ifade etti.  

Şehirde tekstil kırsal alanlarda tarım çalıştırılıyorlar 

Şehirde daha çok tekstilde yoğunlaşan mülteci çocuklar kırsal alanda baktığımızda tarım alanında daha çok çalıştırılıyorlar. Şehirde tekstil ve ayakkabı sektörün çalıştıklarının altını çizen yıldırım” Bu dünya coğrafyasında ve Avrupa’da da geçerli “beyaz yakalılar” diye  tabir ettiğimiz eğitim  kişilerin yapmak istemedikleri işleri yapıyorlar. Bir nevi mültecilik sıralı yoksulluk gibi bir şeydir. Belli bir merdivenden en üste  çıkılmak istiyorsa en alt basamağından başlayıp hamallık, amelelik , garsonluk, komilik olarak gider. Suriyelilerde şu da var petrol ürünlerinin çok fazla olmayışı ticaret ve esnaflıktan gelen  bir kültür var. Çünkü Suriyeliler herhangi bir körfez ülkesinden gelip hazır para yiyen vatandaşlar değiller. Ayakkabı sektöründe usta olan daha kalifiyeli eleman olan Suriyeliler var” diyerek sözlerini sürdürdü.  

Patronların hayırsever olduğu söylenemez

Çocukların çalışmak zorunda kaldığı her aşama bir sömürü sistemi olduğunu vurgulayan Av. Uğur Yıldırım  Eğitimini tamamlamadan çalışma hayatına atılan Suriyeli çocukların dilini bile bilmedikleri bir yerde daha fazla ötekileşmelerine ve örselenmelerine neden olduklarını ifade etti. . Çocuklar kaçak çalıştırılıyor ve sigortalarının olmadığını belirten yıldırım şunları söyledi: Çalıştırılan mülteci çocuklar bir çok şeyden geride kalıyorlar. Patronlar konusu göreceli bir kavram. Bazıları Suriyelileri bize Allah gönderdi diyor. Asgari ücret bandında olup sigortası yatmıyor bu onlar için çok avantajlı oluyor. Patronlar bu ücret beni kurtarıyor. Suriyeli olmasa da ithal edeceğim  beni bu ücret kurtarıyor diyor. Patronların bu anlamda hayırsever olduğu söylenemez. İnsanlara emeğinin karşılığını vermek bir lütuf değildir. Biz her bayram birçok Suriyelinin maaşının verilmediğinin telefonları geldi. Bizler de onların arkasında durarak en azından maaşlarının almalarını sağlıyoruz . Dünyanın birçok yerinde mülteci kamplarına gidip  görmüş biri olarak şunu söyleyebilirim. Küresel sermaye zaten elmas çıkartırken karın tokluğuna çalıştırdığı çocukların emeği üzerinden kanlı elmasları pazarlıyor. Dünya’ya. tekstil sektörü Bangladeş’ de kamplarda kalan çocukların emeğiyle ilerliyor. En vahşi kapitalizm dediğimiz en ucuz maliyet en ucuz işçilik nerdeyse dünya ölçeğindeki büyük firmalarda çok daha fazla bilgiye sahip oldukları için en ucuz iş gücünün olduğu yere gidebiliyorlar. Bunların her biri emek sömürüsünü yansıtır .Büyük firmalara sorarsanız biz taşeron eleman üzerinden eleman alıyoruz derler. Onlarda o maliyete o iş gücünü kullanmanın yanlış olduğunu onlarda biliyorlar. 

 

 

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: ZEHRA EVCİL

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam