reklam
reklam

NÖBETÇİ

Köşe Yazarı: NEJLA BİLGİN   Eklenme Tarihi: 5 Ağustos 2022, Cuma - 10:37   Okunma Sayısı: 126507

Saroz Körfezi dünyanın kendi kendisini temizleyen üç körfezinden birisi olması yanında mavinin her tonunu barındıran bakir bir körfezdir. Körfez'in çevresi henüz tam manasıyla yapılaşmaya açılmadığı için küçük köylerin sahilde kalan tarıma uygun olmayan arazileri yazlık konutlara dönüşmüştür.

Yeşil İle mavinin buluştuğu havasının, suyunun temiz, insanının sevgi dolu olduğu bereketli toprakların olduğu yerdir Körfez. Toprağı olanın maddi durumu iyidir çünkü kışın uyuyan Körfez baharla birlikte dolmaya insan sesleriyle şenlenmeye başlar. Yazlıkçıların gelmeye başlamasıyla birlikte Körfez'e para akışı başlar. Köyünde üreten herkes yazlıkçıya bir şey satar. Tarlası olmayan köylüler de hizmet karşılığı para kazanmaya başlar. Kadınları beceriklidir Körfez'in boya badana,   bahçe işlerinden anlar, evlere temizliğe giderler. Kısaca yazlıkçı iyi bir geçim kaynağıdır Körfez'in.
Tarlaları bereketlidir, ayçiçeği sarı çiçeklerini güneşe çevirdiği için insanın o sarı renkli tarlalar içini ısıtır, yer gök sarıya döner tarlalarla.

Sahildeki verimsiz kumlu tarlaları kızlara miras olarak verme geleneği  burada da var. Ana, baba vefat edince Deniz kenarında kumluk alanda olan tarlalar kızlara verilmiş. Nedense kızlar da hiç sesini çıkarmamış bu mal paylaşımında.
Körfez yazlıkçıların dikkatini çekmeye başladıktan sonra ise bu kumluk tarlalar birden arsa vasfına geçmiş ve imara açılmış. Kızlar, kooperatif ve müteahhitlere verdikleri tarla karşılığı yazlık villa sahibi olmaya başlamışlar hemde beşer, onar villa sahibi olup birden zenginleşmişler.

Ailenin erkeklerinin bazıları ise annelerinden miras kalan bu tarlalardan gelen kontrolsüz para sahibi olmayı hazmedememiş. Sezonluk veya haftalık kiraya verip para kazandıkları yazlıkları satıp ellerine geçen toplu para İle daha farklı bir hayat yaşamaya başlamış. Önceleri evde, bahçede, kırlık alanda alkol alanlar, daha pahalı mekanlara gitmeye başlamış. Para olunca etrafta akıl verenler çoğalmış. Birde parası olanın parasını yemek için etrafta türeyen yeni arkadaşlar olmuş. Aile düzeni bozulmuş, eskiden ne varsa yeni sistemde değişmiş.

Beşir bu anadan miras alanlardan sadece birisi. Ağzında sadece aralıklarla birkaç tane tütünden sararmış, kökleri sallanan sarı dişleri olan, buna rağmen hep gülen bir adam. Esmer teni yazın güneşiyle buluşunca yağlı kara renkte, boyu ortaya yakın kısa, göbekli,  başında yazın örme takke olan, kazakları sigara deliği dolu, pantolonu eski ve kirli.
Beşir sürekli gülüyor çünkü kafası hep dumanlı, sürekli kafasını bulanıklaştıran içki tüketiyor.  Artık bünye alkole alışmış her akşam zehirini almadan yapamıyor.

Hiç dikkatimi çekmemişti bunca yıldır Beşir çünkü ondan o kadar çok var ki etrafta özel bir durumu yok tanınmak için. Sitelerde yaz sezonunda  bahçıvanlık yapıyor, kışında ıssız yazlıklarda bekçilik. Emlak işleri yapan bir aile dostumuz var Körfez'de, kendileri oranın yerlisi bu sebeple taşı toprağı en iyi bilen onlar, insanları da iyi biliyorlar hemde üç kuşak öncesine kadar kim kimin nesi.

Birgün araba İle gidiyoruz bir sitenin önüne geldiğimiz vakit Beşir El salladı arabaya. Emlakçı durdu ve El işareti İle Beşir'i çağırdı. Beşir gülümseyen yüzü İle koştu geldi, saygılı bir şekilde selam verdi. Emlakçı aynı zamanda burada en çok yazlığı olan kişilerden birisi, keza annesi toprak zenginiymiş sahilde. Yüze yakın yazlığı var Körfez'de. Beşir'in gelmesiyle beraber ona sorular sormaya başladı. Beşir hiç düşünmeden aynı gülümseyen ifade İle cevap verdi.

Öğrendiklerim karşısında şaşkınlığım arttı. Meğer Beşir şu anda bekçilik yaptığı sitenin toprak sahibiymiş. On tane villası varmış burada. Müteahhit vilları toprak karşılığı vermiş. Beşir villa tapularını alınca müteahhitten çabuk satmış vilları teker, teker çünkü oldukça ucuza vermiş. Paralarını yemiş kendince, daha doğrusu Beşir para harcamış birileri de onunla yemiş. Eşi onu boşamış, kadın üç çocuğunu almış köydeki evde kalıyormuş. Oğulları Beşir'i eve almıyormuş aile mirasını yedi bitirdi, geleceğimizi yoketti, bizi ele güne muhtaç etti diye.

Birkaç dakikada anlattı Beşir gülerek bunları. Önce şaka olduğunu sandım. Bir villa sattın yedin anlarım da on tane villa satıp parasını çar çur etmeyi mantık kabul etmiyor. İnsan bunlar tükenince ne yapacağını nasıl hesap etmez!
Beşir "güzel günlerdi", demişti.  En çok bu söz aklımda her etti. Hala o günleri güzel diye hatırlaması ve pişmanlık duymaması şaşırtıcıydı. Şimdi asgari ücret İle çalışıyor ve kendi hayatını idame ettirmeye çalışıyordu.
"Acıyorlar ona onun için iş veriyor yönetim, çoğunluğu onu eskiden tanıyor. İyidir, dürüsttür Beşir onun zararı kendine", demişti emlakçı.

Yolda giderken kendi aramızda konuştuk. Gerçekten emek verilmeden kazanılan paranın kıymetİ bilinmiyordu. Giden kayıpların yerine konulmasına imkan yoktu. Beşir belli ki ederinin çok altında rakamlara satmış ve o paraları kısa sürede sonunun ne olacağını düşünmeden yemişti.

Onun sadece bir kişi olmadığı ve buralarda bunun gibi pek çok örnek olduğunu öğrendim. İnsanın bekçi veya bahçıvan olarak çalışması yadırganacak bir durum değil. Emek karşılığı yapılan her iş taktir edilir. Çalışmak ve alın teri ile kazanılan her para değerlidir. Burada ise tuhaf olan insanın kendine ait toprağı tamamen kaybedip sonra orada bekçi olarak çalışması  garip.

Düşününce bile bana tuhaf ve acınası gelen bu durum Beşir tarafından hiç düşünülmediği için önemsiz sanırım. Kader deyip duruyor her cümlenin bir yerinde.
Oysa burada kader olan tek şey miras kalan villalar ve Servet, geride kalan Beşir tarafından yapılan harcamalar, har vurup harman savurup sıfıra düşmek Beşirin hatası.

Elindeki mirası ye iç, harca sonra kader de. Sen elindeki imkana bekçilik yapamadıktan sonra sitede bekçi olsan ne olur? Bana göre ne biçim bekçi bu olur?

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam