Değerli yazısı için kıymetli şair ve yazar Durmuş Türker hocamıza çok teşekkür ediyoruz.
*******************************************************************
İnsan doğar, yaşar ve ölür ama insanlar bitmez. Gelişmiş ülkelerdeki onca engellemeye karşın dünyadaki nüfus artışı hala artılarda olduğuna göre insanların bir kısmı ölse bile doğanlarla insan sayısı en azından korunacaktır besbelli ki.
Gerçek olan bir başka şey de yeryüzünde insanın varlığı insanlığın da var olduğu anlamına gelmez. İnsanlık dediğimiz şeyin ölçüsü yalnızca insan olmak değildir çünkü. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli şey akılsa eğer; insan olmanın yolu onu kullanmaktan ama iyiye kullanmaktan geçer. Akıl ki iyiye kullanıldığında insanlığa yol açarsa; kötüye kullanıldığında da insanlığı öldürür.
Aklın iyiye kullanılması demek ilk başta sevgiyi, içtenlikli bir sevgiyi öncelemek demektir ki bu ancak akılla vicdanın birleşmesiyle olur. Bu durumda aklın yaptığı her şey doğruluk, dostluk, eşitlik, özgürlük…gibi erdem taşıyan ve insanlığı yaratan değerlere dönüşür. Bu durumda ancak yeryüzünde insanlar dost, barışık, sevgili, vicdanlı ve mutlu olurlar. Aksi halde yani akılla vicdanın birleşmediği yerde doğruluğun yerini yanlışlık, sevginin yerini nefret, barışın yerini kavga, eşitliğin yerini kayırma, özgürlüğün yerini tutsaklık alır ki geride insanlıktan ne kalır?
Bugüne baktığımızda ne yazık ki insanlığın varlığı tehlikede hem de ciddi bir tehlikededir. Sömürünün iyiden iyiye azgınlaştığı, akılla vicdanın arasının bu denli açıldığı bir yerde artık savaş vardır, ölüm vardır, zulüm vardır ve insanlık can çekişir durumdadır. Ne yazık ki evet ne yazık ki dünya bugün tam da bunu yaşamakta; hiç kuşkusuz genelde varolan bu durum özelde bize de yansımaktadır.
Kötülerce, salt sömürü düzenini sürdürmek için çıkarılan savaşlar ve yine bu azgın sömürüden kaynaklanan doğaya kıyımlar öylesine büyük bir boyut kazanmıştır ve dünyanın ve insanlığın yükünü öylesine artırmıştır ki eğer bu gidişe “dur” denmezse hem dünyanın hem de insanlığın sonu gelebilir.
Çizdiğim bunca karanlık tabloya rağmen “Umutsuz muyum?” Diye sorulacak olursa da diyeceğim şudur: Yeryüzünde çok az da olsa aklı ile vicdanını birleştiren insanlar oldukça umut da her zaman vardır. Güvendiğim iki şey ise “akıl” ve “vicdan”dır. Bir de var ki:
Umudumu
yitirirsem
neylerim?
Yürekten gelen bir çağırışla
“İNSANLIK ÖLMESİN!”
Derim…