Yeni normalleşme…
Değişimin normalleştirilmesi üzerine konuşuyor uzmanlar. 
Yasaklar ve cezalar çok daha anlaşılıyor, konuşuluyor insanlar arasında.

Yasak ile bilinç ters orantılı ilişki içindedir. Bizde bu orantı nasıl sizce?

Yeni normalleşme; bilinen normale eklentiler çıkarımlar yapma, geçici sürecin geçici çözümler üzerine inşası ve hedefte normalin önündeki yasak ve cezaların kaldırılmasını umuyoruz.

Yeni normalleşme yoksunluk duygusunu değil, bilinci besleyebilmeli.

Cümlelerin yaratacağı ağırlığı değil anlaşılmayı ve anlamayı istiyoruz.

Kimi yasakları anlamsız hesaplarla kaldırmaya çalışarak oluşturulan yeni normalleştirme sırıtıyor görebilenin yüzüne aynada.

Kimi yasaklar da yasak olmasının anlamsızlığıyla bakıyor yüzümüze.

Alışveriş merkezleri halka açılırken sahiller ve parklar kapalı tutulduğunda yeni normalleşmenin sosyal hayatın önceliklerine koşullu baktığını düşünmemek elde değil.

Her koşul tepkiyi besler. Koşul koymak yerine toplumsal işbirliğini harekete geçirelim. 

Yeni normalleşmede sosyal yaşam kuralları masa başı kararlarının kısıtlayıcılığından uzakta olmalı.

Kararlar toplumsal yapının içinden masa başlarına gidebilmeli. Yabancılaşma olmadan dahil edildiğimiz süreci çok daha sağlıklı yaşayabiliriz.

Belirsizlik yanlış bilgi ve korkudan arındırarak ikilemlerden uzaklaşmamızı sağlar. 
Güven duygusunu inşaa etmeliyiz.
Salgının sosyolojik tepkileri ve sonuçları üzerine odaklanmaya ihtiyacımız var.

Sosyolojik bakış olmadan bizler kendi sınırlı deneyimlerimizle dünyayı algılar ve anlarız.

Sosyolojik hayal gücü, sınırlı deneyimlerimiz dışında görebilme becerimize katkı sağlar ve kişisel kaygılar ile sosyal konular arasındaki bağlantıyı görmemizi kolaylaştırır.

Halk sağlığı bütüncül bakışın dışında değerlendirilemez.

Normali yenilenirken, kavramın içinde bütüncül bakışın da olduğunu görmek zorundayız.