reklam
reklam

Tremor Rahatsızlığı -3

Köşe Yazarı: GAMZE YILMAZ   Eklenme Tarihi: 13 Aralık 2019, Cuma - 10:38   Okunma Sayısı: 217195

 

Bilim insanlarının tespitlerine göre Esansiyel tremor genetik bir hastalıktır. Otozomal dominant kalıtım görülür. Yapılan araştırmalara göre hastaların %50-70’inde aile öyküsü tespit edilmiştir. Dünyada en sık görülen hareket bozukluğudur. Sıklığı %1-6’dır. 65 yaş üstü kişilerin %14’ünde gözlenmektedir. 20’li ya da 60’lı yaşlarda ortaya çıkar, görülme sıklığı artan yaşla birlikte artar. Esansiyel tremor her iki cinsi de eşit derecede etkiler; ancak baş tremoru kadınlarda, postüral ekstremite(uzuv) tremoru ise erkeklerde daha şiddetli seyreder. Yaş ilerledikçe tremorun frekansı azalır. Stres, yorgunluk, santral sinir sistemini uyaran ilaçlar, istemli hareketler tremorun şiddetini artırırken; istirahat, β-blokerler, primidon, alkol ise tremorun şiddetini azaltır.

Esansiyel tremorlu bazı hastalarda dişli çark benzeri rijidite görülür (Froment belirtisi), fakat bunun dışında nörolojik bulgu yoktur; bu durum, parkinsonda görülen rijidite ile karıştırılmamalıdır.

Esansiyel tremor genellikle selim seyretse de hastaların %73’ünde günlük yaşam aktivitelerinin bozulduğunu gösteren çalışmalar vardır. Günlük yaşam aktivitelerini engelleyecek şiddette titremesi olan hastaların tedavi edilmesi de gerekmektedir. Ellerin motor kontrolünü etkileyerek özellikle; yeme, içme, yazma gibi günlük aktivitelerde ciddi sıkıntılara ve iş gücü kaybına neden olmaktadır. Hastaların yarısında dengesiz yürüme görülür. Bazı çalışmalar, esansiyel tremora postüral instabilitenin(ayakta durma dengesinin bozulması) eşlik ettiğini göstermiştir.

Son yıllarda yapılan çalışmalar hafif kognitif(bilişsel) bozukluk, depresyon, anksiyete, sosyal fobi, kişilik ve davranış değişiklikleri, işitme ve koku bozuklukları gibi motor olmayan semptomların da esansiyel tremorlu hastalarda kontrol grubuna göre daha sık olduğunu ortaya koymaktadır. Dikkat, yürütücü işlevler ve hafızadaki kayıplar hem hafif, hem de ağır esansiyel tremor kliniğine sahip olan hastalarda görülebilir. Ayrıca, esansiyel tremorlu hastalarda bu durum ilerleyicidir ve demans(bunama) riskini belirgin derecede artırdığı ileri sürülmüştür.

Yine araştırmacılar, esansiyel tremor tablosunun esas olarak beyin sapındaki nukleus ruber, inferior olivar nukleus ve serebellumdaki(beyincikdeki) dentat nukleus arasındaki bir şebeke olan Guillain Mollaret üçgeninde yer alan santral anormal osilatör disfonksiyondan kaynaklanabileceğini iddia etmektedirler.

Ayrıca esansiyel tremorlu hastaların normal kontrollere göre serebellumlarındaki fazla miktarda purkinje hücre kaybı varlığının gösterilmesi serebellumun(beyinciğin) esansiyel tremor patogenezindeki önemini desteklemektedir. Buna ek olarak, bazı hastalarda beyin sapında Lewy cisimlerinin de görülmüş olması en azından bazı hastalarda esansiyel tremorun nörodejeneratif bir hastalık olduğu düşüncesini de doğurmuştur.

Hastalarda ilaç tedavisi hastaların %50’sinde tremorda kısmen bir azalma sağlar ve maalesef %30-50 hastada etkisiz olmaktadır. Genelde ilk tercih edilen halen propranolol ve primidonken, dirençli tremoru olanlarda talamotomi veya talamusun derin beyin stimülasyonu ile uyarılması şeklinde olan cerrahi tedavi yapılır.

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam