reklam
reklam

Uyanıklık neymiş?

Köşe Yazarı: SONNUR ADA   Eklenme Tarihi: 8 Aralık 2019, Pazar - 13:05   Okunma Sayısı: 96325

Bir grup genç Üniversite durağından metroya bindiler. Hareketli, konuşkan ve enerjik altı yedi genç.

Dikkatimi elimdeki kitaptan onlara doğru kaydıran şey, gençlerin tüm bu enerjilerini iki başlığa ayırdıkları konuşmalarıydı: 

Uyanık olunması üzerine birbirlerine verdikleri akıl ve yaşanan mahalleye göre kazanılan saygı.

 

Kız arkadaşa harcanan paranın (konu kahve içmek) ve harcatılan paranın üzerinde ciddi bir akıllılık yarışı içindeler.

“Oğlum aptal olmayacaksın!” Sözü sıkça tekrar ediliyor ve kim kime söylüyor belli değil. Daha çok da daha akıllıyım cümlesi yerine kullanılıyor. 

“Keriz miyim oğlum ben?" tümcesi ısmarlanan kahveyi içen gençten çıkan cümle başarısını anlatmak için kullanılıyor.

 

Akıllarının bir tarafında kendilerinin yansımalarını görmelerini umuyorum. Hemen yanımda oturanın hareketliliğinden daha akıl satan bir tarafı olduğunu görüyorum. Yüzünü değil ama cümlelerinin yaratığı anlamın yüzünü görebiliyorum.

 

“Sevgili gibi olmayacaksın sevgili olma sürecini uzun bırakacaksın ki arkadaş gibi düşünsün, masrafın az olur”

 

Gülüşmeler….

Eğlendikleri kesin. 

 

  • Oğlum kız. ….. mahallesinde yaşıyormuş.
  • İyi de bizim okulda?
  • Ne olursa olsun, yaşadığı yer belli. Onu mahalle börekçine götürsen çok bile.
  • Ne var bunda, bak Mustafa da varoş mahallede yaşıyor.

 

Karşı sırada oturan Mustafa savunmaya geçiyor:

  • Oğlum ben ev bulamadığım için orada yaşıyorum.

 

Mustafa, Gayrettepe’de indi.

 

Mustafanın arkasından; yanımda oturan arkadaşından kapılar kapanır kapanmaz yanındakine: "Bu çocuk da bizi kerizliyor; amcasının evinde kalmıyor mu?"...

                                                                           *

 

Etkileniyor insan; sığlıktan, özgüvenin kırık bacağıyla ayakta durmaya çalışan akıllardan.

 

Ummak istiyor insan, uyanıklığın akıl yoksunluğuna neden olduğunun görünmesini. Kahvenin paylaşılan bir şey olduğunu... 

Yaşadığın yerin değil, taşıdığın ruhun arı duru ve sana özgülüğünün olduğunu fark etmelerini.

 

Ummak istiyor insan, bireyin kendine duyduğu saygının değerine inananların varlığına.

 

Bu arada en lezzetli börekler mahallenin börekçisinde sana isminle afiyet olsun diye bilen mekanlardadır…

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam