reklam
reklam

AĞLAYAN KADIN NE YAPAR

Köşe Yazarı: NEJLA BİLGİN   Eklenme Tarihi: 17 Ağustos 2019, Cumartesi - 09:54   Okunma Sayısı: 114894

Henüz yirmili yaşların başında gencecik bir kız olarak gurbete yaban ellere para kazanmak İçin gitmeye karar verdim. Dayımlar iki sene önce gurbete gitmiş yerleşmiş para kazanmaya başlamıştı, bizim evde babam inşaattan düşüp yürüme sorunu yaşadığı İçin para kazanan yoktu. İşyerinden verilen sus payı para bitmeye başlamıştı. O devasa otel inşaatının Müdürü babam iskeleden düşünce gelmiş bir tomar para bırakmıştı babama, ayakları düzelince tekrar işbaşı yapacaktı, şikayetçi olmaması konusunda ikaz ettiler, aksi halde tekrar iş başı yaptırmayacaklardı, belkide babam gösterdikleri bir tomar parayı bırakmazlar diye korkup kabul etmişti şikayetten vaz geçmeyi. Aksi halde eve ekmek getiren olmadığı İçin bizim çocuklarının aç kalmasından korkmuş olmalıydı, annem biz küçükken vefat etmiş, babam bize hem alabalık hem de analık yapmıştı.

O akşam babamın hastanede olduğu iş kazası haberini aldığım gün evde un çorbası pişiriyordum, babam haftalığını alamamıştı evde sadece bir avuç un kalmıştı, una su katıp unu pirinç tanesi gibi yuvarlayıp çorba yaptım, yoğurt ve nane ile terbiye hazırladım, babamı eve beklerken kaza haberi geldi. Babam öldü de bize söylemiyorlar diye diye düşündüm, feryatlarım iki sokak öteden duyulmuş, bu nasıl bir acıydı böyle yürek yakan, babasız kaldığınızı düşündükçe haykırıp ağlıyordum. Kardeşlerimi de alıp acile koştuk, şükürler olsun babamız yaşıyordu. Acilde de ağlamaya devam ettim, babam ölürse halimiz harap olacaktı, babam acı çekiyor diye de çok üzüldüm.
Günlerce hastane odasına babamın yanına taşındım, evde bir lokma yiyecek kalmamıştı, mahalle bakkalının karısı birer kilo makarna, bulgur, mercimek getirdi, onları idareli kullanıp karnımızı doyurduk. İnsan en acı içinde bile acıkıyor ne yazık ki.
Komşular da akşamları birer tabak yemek vermeye başladı bize acıdıkları İçin.

Babam hastaneden eve çıkınca uzun süre yürümeyeceğini anlamış oldum, iş başa düştü evin ekmeğini kazanmak benim boynumun borcu oldu. 
Babama verilen para bitince aç kalacaktık bu sebeple acilen iş aramaya başladım. Bir tiyatroda oyun öncesi roman havaları çalınıyor, renkli giysili kızlar oyun oynuyordu, beni de bu kızların arasına aldılar, işim kolaydı göbek atıp para alıyordum. Önce babam sonra komşular yaptığım işi eleştirmeye başladılar ve beni çok kırdılar, üzüldüğümü belli etmeden çalışmaya devam ettim.

Altı ay sonra tiyatro ekibi turneye çıktı ben işsiz kaldım. Mahallede esnaf Lokantası vardı  mutfak kısmına işe girdim, bütün gün bulaşık yıkadım, kazancım kalan yemekleri eve götürmek oldu, haftalık verilen para ile ev geçindirmek mümkün değildi.

En sonunda Antalya’ya gurbete çıktım dayımların yanına gittim, koskoca bir bir binanın iki odalı giriş dairesinde yaşıyordu dayımlar. Torunu beni görünce surat astı ve evlerine gittiğim için benden rahatsız oldu. Sonradan anladım ki onun yatağını bana vermişler, yengem ile gelini mutfakta benim duyacağım şekilde gelişimden hoşnutsuzluklarını  belli ettiler. Yengem bana “dayın sana söyleyemez fakat görüyorsun biz sığamıyoruz eve seni yatılı hasta bakıcı verelim” deyince hemen kabul ettim.

Yaşlı bir hanımın evine yatılı hasta bakıcı oldum, kardeşlerime ve hasta babama baktığım İçin zorluk çekmedim. Aklım evde ortanca kardeşimde kalmıştı benden sonra babamın  bakımı ve evin işleri ona kalmıştı, acıdım kardeşime sonra kendiminde ondan iyi bir durumda olmadığımı düşündüm. Hayat bizi silindir gibi ezmiş yerle bir etmişti.
Bakıcılık yaptığım eve haftada bir gün gelen hasta hanımın huysuz Kızı beni küçük görüyor ve hep emir kipi ile aşağılayıcı şekilde konuşuyordu. Onun gözünde ben pis bir yoksuldum oysa onların pisliğini temizleyen, bakmak istemedikleri analarına bakan kişiydim, bazı işler para karşılığı bile zor yapılan işler.

Günler, aylar geçti artık bende hayata duygusal bakmamaya başladım, insanların neden fakirleri küçümsediklerini daha iyi anladım. Toplumun çok büyük bir kesimi parayı merkeze almış etrafında dönüyordu. 

Baktım yatılı hasta bakıcılığı ile para kazanmam mümkün DEĞİL bende bir gece eğlence mekanında dansöz oldum. Şimdi bir gecede kazandığım para bir aylık hasta bakıcılıktan aldığım para kadar. Babam daha iyi bakılıyor ve kardeşlerim okuyor.  Kısa sürede tanınmış bir dansöz oldum, adımı söylesem hemen sizde bilirsiniz ben kimim fakat adımı söylemeyeceğim.

Bu dünyada o kadar çok insanım diye dolaşan dansöz varken, birbirini kandıran, sahtekarlık yapan, paranın gücün etrafında ağzından pis salyalar akarak iğrençleşen gerçek dansözler varken benim adımın esamesi bile okunmaz. Siz bana dansöz deyin bende size gerçek dansöz sizsiniz diyorum.

Ben sadece dansımı icra edip paramı alıyorum ve artık ağlamıyorum, hiçbir şey zoruma gitmiyor. O havalı giysilerin içinde benden daha çok dansöz olduğunun farkındayım.
Ağlamıyorum artık kendime, şimdi ölen insanlığa ağlıyorum.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam