reklam
reklam

Küçük tatiller ile kendinizi ödüllendirin

Eklenme Tarihi: 20 Temmuz 2017, Perşembe - 09:00   Okunma Sayısı: 153986

İSTANBUL

Bu sene havaların geç ısınmasıyla beklenen yaz sıcaklarına Temmuz ortalarında ancak kavuşabildik. Hal böyle olunca tatil planlarımız Temmuz ortalarından başlayıp Ekim sonuna kadar sürecek bir zaman diliminde olduğundan yıllık izinlerimizin dışında hafta sonları İstanbul’a 2- 3 saatlik uzaklıktaki yerlere giderek kısa tatiller yapmak en güzeli diye düşünlerden ve de büyük şehirlerde dört duvar arasında geçen günlerimizi  hafta sonları yeşil kaçamaklarla renklendirmek isteyenlerdenseniz eğer longoz ormanlarına ziyaret edebilirsiniz.  
İğneada Longoz Ormanları, İstanbullu doğaseverlerin en popüler firarlarından başı çeken bir tanesidir. 
Ben de bu hafta sonu kendim için kısa bir tatil planı yaptım ve daha az bilinen Acarlar Longozu’nu yakından görmek ve bu güzelliğin haberini hazırlamak için yola koyuldum. Harem’den bindiğiniz Adapazarı otobüsleri ile oraya ulaşıp sonrasında bir otobüs ya da özel bir araçla Sakarya‘daki Acarlar Longozu’na varıyorsunuz. 
Sakarya ilinin merkezi olan Adapazarı’na gelerek buradan başlamak istedim gezime. Adapazarı’na geldiğimde bir kısmı Sakarya Nehri üzerinde kurulmuş yeşillikler içinde bir tarafı nehir manzaralı güzel bir yerde kahvaltımı yaptım. Nehir manzarası eşliğinde kahvaltı ve çay nefisti. Bir yandan kahvaltımı yaparken bir yandan da etrafı seyrediyordum. Bir süre sonra nehre inmiş bir ördek ailesini gördüm. Yaklaşık 9- 10 tane olan bu ördek ailesi önde büyükler arkada küçükler bir ahenk içinde yüzüyorlardı nehrin üstünde ve yine aynı ahenkle geri dönüyorlardı hiç biri hizasını bozmadan. Bu nasıl bir beraberlik duygusuydu böyle belki de kendilerini izleyen gözlerin farkında olarak şov yapıyorlardı nehrin ziyaretçilerine...  
Adapazarı’nda bir çok tabelada ADA yazıyordu bunu araştırdığımda Sakarya ile Çark suyu arasında yer alan şehrin, tıpkı bir adayı andırdığı için halkın buraya Ada dediğini ve 17.yüzyılda yörenin Pazar yeri olduğunu öğrendim. Yani Ada’daki pazar olmuş Adapazarı.
Ünlü halk ozanımız Aşık Veysel, Adapazarı’nda yazdığı şiirin bir dörtlüğü ise şöyledir.

Adapazarı'na demişler Ada
Yar elinden yaralarım ziyade
Çiğdemleri dağda gülü ovada
Açtı bahar çiçekleri Ada'nın

Buraya kadar gelmişken Sakarya nehrinin Karadenize kavuştuğu yeri görmeden gitmek olmazdı tabiki. 
 Irmakların denize kavuşmaları beni hep heyecanlandırmıştır. Meşakkatli yollardan geçen ve uzun süre kavuşmaya çalışan iki sevgilinin verdiği çaba sonrasında  kavuşması gibi hisseder biraz da hüzünlenirim açıkçası. Nehir tüm heybetiyle akar, bazen dar bazen zor yollardan geçer, bazen yaz sıcağında kuruma noktasına gelir ama yine de direnir o özlem duyduğu sevgiliye kavuşma aşkı ile. Kışın yağan  karların baharda erimeye başlamasıyla yeniden canlanır ve çoşar  gelir  özlem duyduğu sevdiğine, denizine kavuşur; bu hem bir son, hem de bir başlangıçtır nehir ve deniz için. Ben de bu iki sevgilini kavuşma anına tanıklık etmek için oraya gitmeye karar verdim ve onların kavuşmalarına  tanıklık ettim. 
l Yenimahalle (Sakarya Nehri Ağzı)
Sakarya Nehri’nin sağ ve sol yakasında Karasu'ya bağlı iki yerleşim mevcut. Batısındakine İhsaniye, doğusundakine Yenimahalle denilmiş. 
Yenimahalle'ye geldiğimde nehir boyunca dizilmiş sıra sıra balıkçı tekneleri yanında yürüdüm. Balıkçıların bazıları ekmek teknelerini boyayıp tamir ediyorlardı. 
Biraz daha yürüdükten sonra ulu çınarların süslediği çay bahçeleri ve lokantaların bulunduğu alana geldim. Buradaki çınarları görünce güzel Çengelköy’üm ve çınarları geldi aklıma. Demek ki her neresi olursa olsun ulu çınarlar, bizleri kolları altına almayı ve gölgesinde dinlendirmeyi ve birlikte yaşamayı seviyorlar. Çınarın gölgesinde dinlenen insanları ile bu güzel yaz gününde Yenimahalle'yi, adı tam bir mahalle ve inanılmaz huzur dolu buldum. 
Yenimahalle’de yerleşenlerin büyük bir çoğunluğunu Doğu Karadeniz bölgesinden genellikle de Trabzon’dan göç etmiş ailelerden oluşuyormuş. Mahallenin girişinde parke taşlarından döşenmiş oldukça güzel bir yol denize kadar uzanır. Yolun kara tarafında tek katlı evlerin ön cepheleri Sakarya Nehri’ne dönüktür. Hemen önlerindeki nehirde ise Karadeniz insanın vazgeçilmezi olan balıkçı tekneleri duruyor her biri kendi hikayesine ve ruhuna özgü boyanmış.
Özlediği sevdiğine kavuşmak için büyük çaba sarf eden Sakarya Nehri’nin büyük mücadelesini öğrendiğimde çok etkilendim ve bunu sizlerle paylaşmak isterim. 
 Sakarya Nehri; Kızılırmak ve Fırat nehrimizden sonra yurdumuzun en uzun, Kuzeybatı Anadolu’nun ise er büyük akarsuyudur. Uzunluğu 824 km.’dir ve Karadenize’e dökülür. Sakarya, Afyon’un kuzeydoğusundaki Bayat Yaylası’ndan doğar. Önce İç Anadolu’ya doğru akar, sonra Kızılırmak’ın tersine bir kıvrımla, kuzeye döner. Polatlı yakınlarından en büyük kollarından biri olan Porsuk Çayı’nı alır.
Bundan sonra Ankara Çayı kavşağına varmadan önce, Çağlayık’ta dar bir boğazdan geçer. Daha sonra sağdan Kirmir ve Aladağ sularını alır. Bilecik il sınırına girdikten sonra kenar dağlarını dik boğazlarla yarar. Paşalar ve Geyve boğazları arasında sol¬dan Karasu ve Göksu kollarını alır. Geyve Boğaz:’na girmeden önce de sağdan Geyve Suyu’nu alır. Derin ve dar Geyve Boğazı’ndan çıktıktan sonra, soldan Alaçam Deresi’ni alır. Adapazarı şehrinin doğusundan geçer, kısa bir mesafe içinde güney batıkuzeydoğu yönünü alır. Adapazarı Ovası’nın ikinci önemli suyu olan Mudurnu Çayı’nı sağdan aldıktan sonra kuzeye yönelir. Daha kuzeyde Sapanca Gölü’nün sularını boşaltan Çark Suyu’nu alır. Sakarya Nehri, Adapazarı Ovası’nın kuzeyindeki yayla alanını bir dar boğazla geçtikten sonra kıyı ovasına çıkar. Karasu kasabası yakınında, Kefken Adası’nın doğusunda Sakarya ağzı denilen yerde Karadeniz’e dökülür.
 Sakarya’da ki bir başka güzellik de Poyrazlar  gölü: 
Poyrazlar Gölü, etrafı yeşilin bir kaç rengine hakim  tepeler, ormanlarla çevrili, Sakarya'ya altı km uzaklıkta büyükçe bir göl. Milli parklar kapsamındaki bu göl, şehrin trafiğinden kaçmak, bol oksijen alıp tazelenmek için doğa içinde gün geçirmek isteyenler için biçilmiş kaftan...
Hem de pek çok gölde olduğu gibi Poyrazlar Gölü'ne ulaşmak için dağ tepe çıkmaya gerek yok. Göl, Sakarya'nın hemen yakınlarında ve düzlük, düzgün yollardan ulaşabiliyorsunuz  kolaylıkla. Milli parklar kapsamında olduğu için girişte ücretinizi ödeyip giriyorsunuz muhteşem doğanın içine  ve kendinizi teslim ediyorsunuz huzura ve kırlara. Sakarya halkının ve yöredeki diğer merkezlerden gelen insanların mangal yakıp doğada güzel bir gün geçirmek için tercih ettikleri bir yermiş Poyrazlar Gölü. 
 Acarlar Longozu 
Ormanın içinde bir bölmeyi tahta kapıyla ayırmışlar, giriş kısmında bir çok eşyanın satıldığı tezgahlar kurulmuş,
biraz ilerlediğimizde  suyun içinde yüzen ağaçları, gür bitki örtüsü ile nilüferleri ve göçmen kuşları ile Acarlar Longozu yeşillikler içinde büyüleyici bir yer bence ama  ta uzaklardan kalkıp sırf burayı görmek için gelirseniz benim gibi hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. 
Çünkü longoz, doğa harikası bir yer olmakla birlikte sadece küçük bir kısmı gezmeye açık bırakılmış. 
Doğa harikası Longozun korunması için alınan önemler nedeniyle yürüme alanını sadece 750 metre kadar uzanan tahta bir platforma sınırlamışlar.  Yani longozun içinde geçirdiğiniz zaman sürse sürse, en fazla 20 dakika kadar sürüyor. Bu 20 dakikalık süre içinde tahta yürüme alnının üzerinde yan taraftaki gölü ve üzerindeki yeni çiçek açmaya başlayan nilüferleri izledim. Suyun içinde büyüyen ağaçları ve bu harika güzelliği izlerken yine gözüme insanlarım doğayı nasıl berbat ettikleri takıldı. Longozun içinde ilerlememizi sağlayan tahta köprünün yan tarafında büyüyen fındık ağaçları ziyarete gelen insanların saldırısına uğruyordu adeta, hatta bir dala uzanıp bir iki tane göz hakkı alırsın ama vatandaş almış poşeti eline çıkmış ağaca fındık topluyordu etraftakilere aldırış etmeden. Sanki Longozu görmeye değil de fındık bahçesine gelmiş. Gözüme takılan diğerleri de içilen meyve suyu ve pet şişelerin gölün içine atılması idi. Ne yazıktır ki doğal güzellikleri kirletip yok etmede üstümüze yok. Tahta köprü üzerinde gölün, nilüferlerin  ve doğal güzelliğin resimlerini çektikten sonrada, burada yapabileceğiniz şeyler bitiyor. Ayrıca longozun içindeki su yatağının kıyısında birkaç tesiste yeme içme, konaklama imkanı var. Ama ben ne lezzet olarak ne de ortam olarak tatmin edici bir yer bulamadığım için burada yemek yeme kısmını başka bir yere erteledim o gün.
Sırf 20 dakika ahşap bir köprüde yürümek için 3 saat yol gelirseniz benim gibi siz de hayal kırıklığına uğrarsınız. 
Buranın korunması gereken bir doğa harikası yer olduğunun farkına varıp en güzel şekilde değerlendirilip daha dikkatli korunup ve de insanların ziyaretine açılmalı diye düşünüyorum. 
En azından ziyaretimiz sonrasında muhteşem bir orman içinde harika bir göl ziyaret edip adına yakışır bir şekilde memnuniyetle ayrılırız. 
 Bu gezimden sonra longoz ormanları araştırdım ve sizinle paylaşacağım; aslında longoz ormanları ender rastlanan oluşumlar değilmiş. Burada yine karşımıza insanoğlu çıkıyor. İnsanların doğaya müdahalesi sonrası, o da birçok şey gibi yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmış. Düşünün, durum o kadar vahim ki; şu an dünyada Amazonlar ve Kongo Havzası dışında büyük longoz ormanı kalmamış. Avrupa’dakilerin çoğu zaten insan eli ile yok edilmiş.
  Ülkemizde Longoz ormanları nerelerde var? 
Türkiye’de Kırklareli’nin Demirköy İlçesi’ne bağlı doğal güzelliklerin bozulmadığı kasaba olan İğneada Longoz Ormanları, Sakarya’daki Acarlar Longozu başta olmak üzere 4 yerde longoz ormanları var. Diğer ikisinden biri  benim güzel memleketim Sinop’taki Sarıkum ve Samsun Kızılırmak Deltası’nda. Çocukluğumuzda her yaz rahmetli babam okullar kapandığında bizi memleketimize götürürdü ve bazı günlerde tüm aile Sarıkum’a giderdik. 
Ayrıca Bursa’daki Karacabey Longozu gibi başka yerlerde de küçük longoz kalıntıları var ama bunlar yeterli büyüklük ve kapalılığa sahip olmadıkları için longoz ormanı niteliği taşımıyorlarmış. 
Acarlar Longozu’nu duyduktan sonra itiraf edeyim ki anlamını bilmediğim bu terimi araştırmaya başladım ve şimdi de sizinle paylaşmak istiyorum. 
  Longoz Ormanları nedir ve nasıl oluşmuşlardır?
Ben de ilk duyduğumda tam olarak anlamlandıramasam da Longozun benim gibi bir ağaç türü olduğunu düşünen çok insan varmış ama aslında longoz, çok özel bir oluşum olan bir ekosisteme verdiğimiz admış.
Longoz ormanları şöyle oluşuyormuş: Akarsuyun içindeki kil, kum, çakıl gibi ufalanmış parçalar bulunan çamurlu tortu; yani alüvyon, zamanla suyun denize döküldüğü yerde birikip bir set oluşturuyor. Böylece, suyun denizle buluşmasını engellemeye başlıyor. Akarsu kendi oluşturduğu seti aşamayınca arkasında kalan alanı su basıyor. Burada zamanla bataklıklılar, göller, kumullar ve subasar ormanları oluşuyor. Ve biz bu ekosistem bütününe longoz ormanı diyoruz. .Bir başka deyişle tabanı göl olan ormanlar.
Ülkemizde 4 yerde longoz ormanları olduğunu ve de insanoğlunun bunları kendi elleriyle katlettiklerini öğrendikten sonra Acarlar Longozu ve de diğer doğa harikası longoz ormanlarımız hakkında endişeye kapıldım açıkçası. Devletin su politikaları, çevre kirliliği, yerli halkın bilinçsizliğinden küresel ısınmaya kadar birçok faktör longoz ormanlarını var olma savaşına sürüklüyor. Ama şu an longoz ormanları üzerindeki en büyük tehdit su politikaları.  
Longoz Ormanları gezimden sonra  geri döndüğümde  Sakarya Adapazarı'nda hizmet veren Köfteci Etem Usta’nın yerinde yemeğimi yemeye karar verdim. Burası kaliteli ve güvenilir hizmet verme prensipleri doğrultusunda müşterilerine hizmet veren, müşterilerinin damak zevkine uygun, bir çok yiyecek çeşitlerini profesyonel kadrosu ile sizlere sunmaktadırlar. Buraya kadar gelip te meşhur Köfteci Etem Usta’nın köftesinden yemeden dönmek olmazdı. Ayrıca longoz gezimden sonra temiz havada yürümek sanırım beni kurt gibi acıktırmıştı. Köftemi söyledim ve başladım beklemeye hiç ummadığım kısalıkta köfteler geldi ama üç tane :)) bende ki ilk anlık şoku görmeniz lazımdı. Sonradan gördüğüm mutfak kısmında büyükçe bir ızgara vardı ve köfteler müşterilere sıcak yemeleri için iki seferde servis ediliyormuş. Kısa süren şokun ardından Köfteci Etem Usta’nın harika doğa manzaralı teras katında yemeğimi afiyetle yedim ve etrafı, muhteşem manzarayı izledim güneşin batışına kadar. 
Güzel bir hafta sonu tatili düşünenlere tavsiyemdir; 2-3 saatlik uzaklıktaki rotalar eşliğinde belirleyeceğiniz küçük tatiller ile kendinizi ödüllendirin. Pişman olmayacaksınız... 

Editör: EMİNE KALYON

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam