reklam
reklam

Sultan Selim’den yadigar SELiMiYE

Eklenme Tarihi: 14 Kasım 2022, Pazartesi - 22:24   Okunma Sayısı: 83781
Adını Sultan III.Selim'den alan Üsküdar'ın şirin mahallesi Selimiye, cami, tekke, hamam, mektep ve çeşmeleriyle bir külliyeyi andırıyor. Tarihimizde önemli bir yere sahip olan Selimiye Kışlası ve Büyük Selimiye Camisine ev sahipliği yapan Selimiye mahallesi İstanbul'un en eski yerleşim yerlerinin başında geliyor.

 

Üsküdar Sarayı'nın 1800 senesinde Sultan III.Selim tarafından yıktırılarak yerine Selimiye Kışlası'nın yapılması aynı zamanda İstanbul'un en eski yerleşim yerlerinin başında gelen Selimiye Mahallesinin de temellerini atar. Kışlanın çevresi cami, tekke, hamam, mektep ve çeşmelerle bir külliye gibi donatılır. Planları Sultan III. Selim tarafından çizilen Selimiye Mahallesi, Osmanlı yapılaşmasının en güzel örneklerinden birisi olarak özenle tasarlanır. Selimiye Mahallesinde tipik bir Osmanlı Türk mahallesinde olması gereken zanaatların hiç birisi unutulmaz. Fırıncılık, Marangozluk, kunduracılık, halı ve ipek dokumacılığı, kadifecilik gibi ortaya çıkarttığı üretimleriyle günlük hayatın ihtiyaçlarını karşılayan zanaat kollarının yanında Osmanlı döneminde altın çağını yaşayan çinicilik, matbaacılık, mühür yapımcılığı, taş yontuculuğu, çömlekçilik gibi hem ihtiyaç hem de süs amaçlı üretim yapan kollar mahallede yerini alır. Geçmişten günümüze uzanan zanaat kolları arasında yer alan bakırcılık, çömlekçilik, camcılık gibi günümüzde hazır üretim karşısında yok olmaya doğru giden zanaatlar o dönem Selimiye Mahallesinde hayat bulur. Osmanlı döneminde maharetleri zirve yapan tatlıcı, helvacı, baklavacı, şekerci gibi ustalar ile her mahallenin olmazsa olmazı yorgancılar, sepetçiler ve bıçak bileyicileri Selimiye Mahallesinin ara sokaklarında kendilerine yer bulurlar.

Kentsel tasarım projesi

III. Selim tarafından Üsküdar’daki Kavak Sarayı arazisinde yaptırılan külliye, binalarının çeşitliliği ve kapsamı ile geleneksel sultan külliyesi anlayışının dışına çıkılır. Selimiye Camii ile birlikte yanına yapılan mektep, hamam, zanaatkar dükkanları, imam evi (meşruta), çeşmeler, kerestehane, mumhae, boyacı ve iplik ağartıcı odaları, ipekli dokuma hanı, ve ekmek fırını yaptırılır. Ayrıca Harem İskelesi halka açılarak ticari iskeleye dönüştürülür. Böylece kayıkçı ve balıkçı odaları da iskeleye ilave edilir. Bu yapılardan cami, hamam, camilerin yanında kurulan ve günesin hareketlerine göre namaz saatlerini ayarlamak işi ile uğraşılan yer olan muvakkithâne, sıbyan mektebi ve çeşme günümüze ulaşanlar arasında yer almaktadır. Selimiye Külliyesi’ne mimarlık ve şehircilik tarihi açısından önem kazandıran en önemli olgu, birbirini dik kesen sokaklarıyla kentsel ölçekte tasarlanmış bir yerleşim alanının düzenlenmiş olmasıdır. Selimiye yerleşim alanı ile modernleşmenin öncüsü Nizâm-ı Cedîd’i simgeleyen bir konumuna gelmiştir. 

Büyük Selimiye Camii

Tamamı III. Selim’in şahsi servetiyle inşa edilen Selimiye Camii, 1805’te ibadete açılmıştır. Kitâbesinde “mücessem bir nur” yani somut bir varlık olarak kendisini göstermiş bir nur diye tanımlanır. Cami dikdörtgen biçimli genişçe bir avlu-bahçenin içindedir. Çevresi ağaçlarla sarılı olan Selimiye Camii çift taraflı rampalarla çıkılan kapı avlunun esas girişidir. Selimiye Hamamı caddesi tarafındaki  duvarı boyunca mektep, tuvaletler, su depoları, şadırvan, muvakkithâne gibi birimler sıralanır. Caminin yan kanatlarının altında ve avlunun güneydoğu köşesinde su haznesi bulunur. Osmanlı baroku diye adlandırılan üslubun karakteristik binalarından biri olan caminin bazı detaylarda 19. yüzyılın başlarında ortaya çıkan ve mimarlık, mobilya, diğer dekoratif ve görsel sanatlarda etkisini gösteren bir tasarım akımı olan Ampir üslubunun kullanıldığı görülmektedir. Deniz kabuğu motifleri, kartuşlar gibi süsleyici unsurlar da mimari bütünlük içerisinde yapıyla kaynaşır. Mihrabı ve minberi, somaki adlı gri tondaki damarlı ve çok sert bir porfir türü mermerden yapılmıştır. Cami bunun yanında mermer işçiliği ve ahşap işçiliği bakımından 19. yüzyılın ilk önemli örneklerinden birisidir. Bunun göstergesi sadece içte değil dış cephede de görülebilir. Son cemaat yerinin köşk şeklinde bir hünkâr mahfiliyle bütünleşmesi ve yapıya dıştan birleşen bir kanat şeklini alması Büyük Selimiye Camii’nin en belirleyici özelliklerinin başında gelir. İçeride duvarların üst kısımları kalem işi nakışlarla süslenmiştir. Ana mekânı üç yandan saran kuşak yazıda Feth suresi yer alır. Caminin mihrap cephesinde mimari detaylarının titizliği dikkat çeken simetrik görünümlü iki kuş evi dikkat çekicidir.

Nevmekan Selimiye

Osmanlı Sultanı 3. Selim tarafından 1802 yılında Selimiye Kışlası’nın bir parçası olarak yaptırılan Selimiye Hamamı, Üsküdar Belediyesi tarafından restore edilerek Nevmekan Selimiye adıyla hem millet bahçesi hem de 20 bini matbu, 25 bini dijital olmak üzere 45 bin kitabın olduğu millet kıraathanesi olarak günümüzde hizmete vermekte. Gelenlerin bahçesinde kahvaltı ve yemek yeme  imkanı bulduğu mekan, bin metrekaresi kapalı, bin 250 metrekaresi açık alanla birlikte 300 kişiyi aynı anda ağırlayabiliyor. Kıraathanede ders çalışan gençlere ücretsiz olarak çay, simit, çorba, börek, poğaça servisi yapılıyor. 24 saat açık olan mekan özellikle gece saatlerinde üniversiteli gençlere tüm hizmetleri ücretsiz olarak servis ediyor. Dokusu korunan Nevmekan Selimiye, müze olma özelliği taşıyor. Mekanda tarihi hamam malzemeleri de sergileniyor.

Duvardibi Su terazisi

Tıbbiye Caddesi ile Selimiye Kışla Caddesinin kesiştiği yerin köşesinde bir su terazisi yer almaktadır. Osmanlı zamanında şehrin yüksek yerlerine su çıkmasını sağlamak için yapılmış yapılardan olan su terazisi suyun basıncını ayarlamak için kullanılırdı. O dönemde hidrofor özelliği gören yapı kule biçiminde inşa edilmiştir. Buradaki su terazisinin çaprazında, Çiçekçi Cami ve III.Selim Çeşmesi yer alıyor. Diğer su terazisi ise Karacaahmet Cami karşısında, İnadiye Cami Sokak köşesinde yer alıyor. İki su terazisi de halk arasında Duvardibi olarak biliniyor.

III.Selim çeşmesi

Üsküdar’da Çiçekçi’de Harem iskelesi sokağının köşesinde yer alan Sultan III.Selim çeşmesi Horasan taşI ve tuğla ile örülmüş bir hazneye sahip. Çeşme mermerle kaplanmış ve haznenin köşesine yerleştirilmiş. Oluklu iki sütun arasına alınan ayna taşında süs olarak oval bir çerçeve görülmekte. İki yanı mimaride duvara yapışık sütun şeklinde kullanılan bir inşaat tekniği olan pilasterlerle sınırlanan çeşme, yuvarlak kemerli ve aynası oval formludur. Kitabe sütunları iki korniş arasında yer alır. Süslü bir madalya içinde yer alan Sultan III.Selim tuğrası günümüzde yer almamaktadır. Teknesi sağlam olan çeşmenin suyu hala günümüzde akmaktadır. On mısralı kitâbenin metni Seyyid İhyâ Efendi’ye, hattı Yesârîzâde Mustafa İzzet’e aittir.

Selimiye Kışlası

Üsküdar Selimiye’de, bulunduğu bölgeye adını veren ve bir kasr-ı cedid, zabitan konakları, çarşı dükkanları, değirmen, hamam, tabhâne, tâlim meydanı, hastahane, cebehâne, tulumbacı kışlası, su haznesi, çeşme, iskele ve liman ile birlikte yapılan Selimiye Kışlası, Harem İskelesi’nden yukarı çıkarken, boğaza hakim tepe üzerinde yer alır. Kışlanın ilk şekli Sultan III. Selim tarafından 1800-1803 yıllarında Kavak Sarayı’nın yerine Nizâm-ı Cedid askerleri için ahşap olarak yaptırılmıştır. 1807 tarihinde meydana gelen Kabakçı Mustafa olayında kışla kapatılmış ve 1808 tarihinde yakılan Selimiye Kışlası’nın yerine daha sonra şimdiki kagir bina inşa edilir. Kulelerden ikisi Sultan Mahmud devrinde, diğer ikisi ise Sultan Abdülmecid devrinde yapılmıştır. Güney kapısında 1828, doğu ve batı kapılarında 1842, kuzey kapısında 1853 tarihli kitabeler bulunmaktadır. Dikdörtgen planlı, iç avlulu, yüksek istinat duvarları üzerinde yükselen üç katlı çok büyük ve ihtişamlı bir yapı olup köşelerindeki kuleler anıtsal görünüşünü tamamlar. Hasta ve yaralı İngiliz askerlerine bakmak üzere gelen Florance Nightingale, kışlanın Büyük Selimiye Cami tarafındaki kulesinde ikamet etmiştir. Günümüzde kışlanın içerisinde Florance Nightingale Müzesi önceden izin alınmak kaydıyla gezilebilmektedir. Kışla 1964 yılından beri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Birinci Ordu Komutanlığı karargahı olarak kullanılmaktadır.

Haydarpaşa İngiliz mezarlığı

Selimiye Mahallesi sınırları içerisinde kalan İngiliz Mezarlığı ise ilginç hikayesiyle tarihin canlı şahitlerinden biri adeta. Haydarpaşa İngiliz Mezarlığı 1854-1856 yılları arasında Kırım Savaşı'na katılarak savaşta yaşamını yitiren İngiliz askerlerinin gömülmesi için tahsis edilen bir mezarlık. O dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nun müttefiki olan İngiltere'nin hizmetine verilen Askerî Hastane'nin hemen yanında bulunan İngiliz mezarlığında, Kırım Savaşı'nda ölen askerlerin yanı sıra, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında çeşitli nedenlerle yaşamını yitiren İngiliz vatandaşı asker ve sivillerin de naaşları yer almaktadır. Haydarpaşa İngiliz Mezarlığı'nın kurulu olduğu arazi Kanuni Sultan Süleyman'ın özel mülkü olarak 1855 yılında İngiliz hükümetine bağışlandı. 1857 yılında Birleşik Krallık kraliçesi Victoria tarafından bir anıt diktirildi. Yaklaşık 28 metre yüksekliğindeki bu anıt, Haydarpaşa'ın pek çok noktasından kolaylıkla görülebilmektedir. 1898-1908 yılları arasında İstanbul'da İngiliz Büyükelçiliği görevini yapan Sir Nicholas O’Conor-Don da buraya gömülmüş ve anısına mezarlık içinde bir şapel yaptırılmıştır.

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam