reklam
reklam

Aphrodisias 'dan Priene'ye gizemli şehirler

Eklenme Tarihi: 24 Eylül 2022, Cumartesi - 23:05   Okunma Sayısı: 63161
Ege bölgesinin incisi Aydın bir çok eşsiz Antik Kent'e ev sahipliği yapıyor. Aphrodisias 'dan itibaren sahil şeridine doğru uzanan Antik kentlerin her birisinin gizemli bir hikayesi bulunuyor. Kadim uygarlıkların binlerce yıl önce kurdukları kentleri gezmeye devam ediyoruz.

Ülkemizin en önemli turizm destinasyonlarının başında gelen Aydın aynı zamanda tarihsel ve kültürel zenginliği ile de öne çıkan kadim uygarlıkların kurduğu antik kentlere de ev sahipliği yapıyor. Her yıl yüz binlerce turist, Aydın ve çevresindeki Antik Kentlerin gizemini çözmeye çalışıyor. Binlerce yıl önce Aydın ve çevresinde yaşamış kadim medeniyetlerin kurduğu bu Antik kentler, tarihin mistik izlerini taşımakla beraber aynı zamanda, o dönemin tapınaklarını, agorlarını ve anıtsal mezarlarını günümüze taşıyor. Ege Antik kentler Rotamızın dördüncü gününde ilk durağımız Aphrodisias olurken, ziyaret ettiğimiz antik kentlerin Roma ve Bizans dönemlerinin izlerini, Hellenistik dönem ile birlikte harmanlanmış bir şekilde taşıdıklarına tanık olduk. Bu yapı ve mimari zenginliği özellikle agora, hamam, tapınak ve nekropol alanlarında görmek mümkün.

Aphrodisias Antik kenti

Adeta saklı bir cennet olan Afrodisias, zengin tarihi ve keşfediliş hikayeleri ile heyecan verici bir Antik kent. Aydın ili, Karacasu ilçesi, Geyre Mahallesi sınırları içinde yer alan Aphrodisias Antik Kenti, Menderes Irmağı’nın bir kolu olan Dandalaz Çayı’nın oluşturduğu vadide, denizden yaklaşık 600 metre yükseklikte bir plato üzerinde MÖ 6. yüzyılda kuruldu. Roma İmparatoru Augustus döneminde vergi muafiyeti ve özerklik gibi ayrıcalıklar elde etmesiyle hızla gelişen kent, Babadağ eteklerinde yer alan mermer ocakları sayesinde, büyük bir zenginlik kaynağına ulaştı. Aphrodisias’ın arkeolojik önemi, Geç Helenistik Dönem’den Roma ve Bizans dönemlerine kadar uzanan bir dönemde mermerden inşa edilmiş yapıların ve bunların üzerindeki kabartma ve yazıtların iyi korunmuş halde günümüze ulaşmış olmasından kaynaklanmaktadır. Kente çok yakın olan zengin mermer ocakları sayesinde, Aphrodisias'ın mermer sanatı ve mimarisi gelişirken, büyük üne kavuşan heykeltıraşlar yetişmiştir. Bu heykeltıraşlar, başkent Roma olmak üzere İmparatorluğun dört bir yanında imzalarını taşıyan muhteşem eserlere imza atmışlar. Günümüzde turistlerin büyük ilgi gösterdikleri, Yunan mitolojisinin aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’e adanan Afrodisias Antik kenti, 2017 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kabul edildi. Antik şehir girişindeki Afrodisias Müzesi'nde kazılarda çıkan eserler sergileniyor.
***
Aphrodisias Antik kenti, tiyatro ve tapınak arasında etrafı sütunlarla çevrili iki meydan planlı olarak tasarlandı. Kentin kuzeyinde yer alan stadyum, Antik dünyanın en iyi korunmuş stadyumlarından birisi. Kentin içindeki Aphrodithe Tapınağı ise daha sonra kiliseye dönüştürüldü. Roma döneminde olağanüstü güzellikte mermer heykeller ve yapılar inşa eden Aphrodisiaslılar, kendilerine has Manierist denilen yontu stilini bir sanat ekolü haline getirmeyi başardılar. Mermer mimarisinin dışında kent, tıp ve astronomi alanlarında yapılan çalışmalar da adını duyurdu. Kentin en dikkat çekici yapıları; İmparator Hadrianus zamanında yapılan hamam, büyük havuzlu agora, M.Ö. 1. yüzyılda Tanrıça Aphrodite için yapılan tapınak, stadyum, Yedi bin kişilik beyaz mermer tiyatro, tiyatro hamamı, odeon, piskopos sarayı ve felsefe okulu olarak sıralanabilir.
***
Lidya, Arkaik ve Klasik dönem etkileriyle Afrodisias’ta ön Asya kökenli Tanrıça İştar, Asterte, Anadolu kökenli Tanrıça Kybele ve Grek kökenli Tanrıça Afrodit kültlerinin birleşmesinden doğa ve bereket tanrıçası nitelikli ‘Afrodisias Afrodit’i kültü gelişmeye başladı. Afrodit Tapınağı kurularak şehir bir inanç merkezi haline geldi. Bizans Dönemi’nde Karia Bölgesi Baş Piskoposluğu haline gelen kent, Vizigot, Arap ve Selçuklu saldırılarına maruz kaldı. Karacasu topraklarına Türkmenlerin gelmesiyle, Menteşe Beyliği, daha sonra da Aydınoğulları beyliğinin hakimiyetine giren kent, Sultan II. Murat zamanında Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katıldı. Daha sonra Karacasu ilçesi olarak Aydın iline bağlanan kentin yakınlarındaki 348 metre uzunluğundaki Sırtlanini mağarası içinde yaşayan yarasa kolonileri ile turistlerin ilgisini çekiyor.

Priene Antik Kenti

Karcasu'daki gezimizi tamamladıktan sonra, 161 kilometrelik bir yolculukla Söke'ye ulaşıyoruz. Priene Antik Kenti, Aydın’ın Söke ilçesi Güllübahçe mevkiinde yer alıyor. Savunma amaçlı sarp bir dağın eteğine kurulmuş kentin tarihi M.Ö 7. yüzyıla kadar uzanıyor. Türkiye’nin en güzel manzaralarından birine sahip olan Antik kent, Athena Tapınağı, 5 bin kişilik tiyatrosu, Zeus ve Demeter tapınakları ile Doğu Roma Dönemi’ne ait kale ve piskoposluk merkezi ile dikkat çekiyor. Helenistik dönem boyunca şehir Ptolemaic ve Seleucid Krallıklarının ve Pergamum Krallığı’nın yönetimi altına girdi. M.Ö. 133’de Pergamum Kralı II. Attalus’un ölümünden sonra toprakları kendi isteğiyle Roma’ya eklendi ve böylelikle Priene'da Roma dönemi başlamış oldu. Priene, kadim çağın en güzel şehir planlamacılığının örneklerinden birisini oluşturur. Şehir, Miletli mimar Hippodamus tarafından geliştirilen “grid sistemi” ile inşa edildi. Kentte ilk göze çarpan yan sokaklardaki merdivenler oluşturur. Bunun nedeni arazinin eğimli olması sebebiyle yan sokakların ana caddeye basamaklı merdivenlerle bağlanmasıdır. Kamu kurumları kentin merkezinde toplanmış. Athena Tapınağı, Tiyatro, Agora, Zeus Olympos Tapınağı, Bouleuterion, Gymnasion ve Demeter kutsal alanı günümüze kadar çok iyi korunmuş.
***
Şehre, biri batıdan diğer ikisi doğudan olmak üzere üç kapıdan girilmekteydi. Priene’nin ana giriş kapısı olan “Doğu Kapısı”, taşlı kaldırımdan yapılmış uzun bir yokuş yoldan sonra ulaşılabilen Tiyatro sokağının kuzey doğusunda yer almakta. Sokaklar birbirlerini dik açılı bir şekilde kesmektedir. Priene, Hippodamos yapı planı’nın uygulandığı ilk ve en önemli kent olarak tanınmakta. Kentte anayollar doğu-batı yönünde yan yollar ise kuzey-güney yönünde uzanmakta. Kenti 2.5 km uzunluğundaki sur duvarlar korumaktaydı. Topografik yapı nedeniyle surlar, kent mimarisiyle uyum göstermez.
***
Kenti doğu-batı yönünde ortadan ikiye ayıran ana cadde oldukça geniş olması dikkat çekiyor. Bu caddeye paralel olan diğer sokaklarda, tıpkı Tiyatro caddesi gibi oldukça geniş tutulmuş. Kuzey-güney yönünde uzanan sokakların genişliği ise biraz daha dar. Ana caddelere parke taşları, yan sokaklar ise kaya veya setleştirilmiş topraktan yapılmış. Kentin tüm cadde ve sokaklarında yağmur sularının akması için taş oluklar konmuş. Yağmur sularının surlarda birikmemesi içinse, surlara yağmur delikleri açılmış. Roma ve Bizans dönemlerinde de kentin Helenistik yapısı korunmuş. Bu antik Yunan kenti, özellikle ızgara planlı yapılan Milet antik kenti sonrası ikinci ızgara planlı antik kenttir.
***
Priene'nin kutsal alanları kentin önemli bir inanç merkezi olduğunu gösteriyor. Athena Polias Kutsal Alanı, tapınağın yanındaki Athena sunağı ile birlikte İmparator Augustus’a adanmış. Demeter ve Kore Kutsal Alanı, merkezden uzak bir konumda bulunuyor. Girişin hemen önüne yer alan iki rahibe heykelinden birisi filozof Eutydemos’un kızı, diğer ise Yunan şair Eupolis’in karısı Timonassa’ya aittir. Diğer kaideli heykel gibi Erken Helenistik dönem heykeltıraşlığının eşsiz örneklerindendir. Günümüzde kutsal alanda bulunan heykellerin bir kısmı Berlin Antiken Sammlung Müzesinde sergilenmektedir. Günümüze kadar çok az mimarisi kalıntı ile gelebilen Mısırlı Tanrılar Kutsal Alanı, yabancı bir kültürün inanışlarını yansıttığı için dikkat çekicidir. Mısır Tanrılar Serapis, İsis, Anubis, Harpokrates ve yenilmez Herakles’e adanmış bir de sunak bulunmaktadır.

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam