reklam
reklam

Üsküdar'ın türbeleri

Eklenme Tarihi: 27 Temmuz 2022, Çarşamba - 22:14   Okunma Sayısı: 377698
Maneviyatın her sokakta, her köşede fazlasıyla yaşandığı Kâbe toprağı Üsküdar'ın kadim mahalleleri, birbirinden değerli din adamlarının, devlet görevlilerinin ve hak dostlarının türbeleriyle dolu. Her gün yüzlerce insan bu türbeleri ziyaret ederek maneviyatlarını güçlendirip, dua ediyorlar.

Osmanlı zamanında hacca gidecek olan Müslümanlar, Ayrılık Çeşmesi’nde bir araya gelir ve buradan Mekke’ye uğurlanırmış. O zamanlar Üsküdar sınırları içinde olduğundan Üsküdar semti ‘Kâbe Toprağı’ sayılmış. Müslümanlar, bu yüzden Üsküdar'a ayrı bir kutsallık izafe etmişler. Bunun bir sonucu olarak Üsküdar, evliyalar, türbeler, dergahlar, camiler konusunda İstanbul'un maneviyatı en yüksek ilçelerinden birisi haline gelmiş. Üsküdar, günümüzde türbeler konusunda oldukça zengin bir ilçe konumunda. Türbe, devlet görevlilerinin veya din alimlerinin mezarlarının bulunduğu oda şeklindeki yapılara denilmekte. İçerisinde çoğunlukla saygın kişilerin gömülü olduğu anıtsal tarihi mezarlar için de türbe kelimesi kullanılıyor. Türbeler genel olarak dini kişiliklerin mezarların bulunduğu yerlerde bulunuyor. Bununla birlikte dini olmayıp, yalnızca dünyevi yönleriyle ön plana çıkmış ünlü devlet adamlarının anıt mezarlarına da türbe olarak saygı ve hürmet görmekte. Türbeler asıl olarak dini kişilerin mezarlarının anıt mezarlar olarak bulunduğu yerler olarak ön plana çıkar.

Aziz Mahmut Hüdai Türbesi

Üsküdar İskelesine çok yakın olan Aziz Mahmut Hüdai Türbesi, İstanbul Boğazı'nın Anadolu yakasında Üsküdar Gülfem Hatun Mahallesi Mektep Sokaktaki Aziz Mahmut Hüdai Camisi'nin avlusunda bulunuyor. 17. yüzyılda yapılan türbede, Anadolu’da yetişen en değerli velilerden olan Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri yatmaktadır. 1541 yılında Koçhisar'da dünyaya gelen Aziz Mahmut Hüdai hazretlerine Hüdâyî ve Azîz sıfatları kendisine sonradan verilmiştir. Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri’nin neslinden olan Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri, İslâm tasavvufunun en önemli temsilcilerinden biri olarak gönüllere taht kurmuştur.Aziz Mahmut Hüdayi Türbesi'ni önemli kılan özelliklerinden biri; Osmanlı döneminde denizciler tarafından Beşiktaş’ta bulunan Yahya Efendi, Beykoz’da bulunan Hz. Yuşa ve Sarıyer’de bulunan Telli Baba‘nın türbeleri ile birlikte boğazın manevi koruyucularından biri olarak kabul ediliyor olmasıdır. Yaşadığı dönemde hem III. Murad, I. Ahmed, Genç Osman, IV. Murad gibi padişahların hem de halkın sevgisini kazanan Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri, 1628 yılında yaşamını yitirmiş ve kabri Üsküdar ilçesinde kendi yaptırdığı caminin bahçesine defnedilmiştir. Camekanlı bir girişe sahip olan türbenin ortasında daire kesitli 4 mermer sütun bulunuyor. Türbenin iç kısmında ise Celveti tacı şerifini anımsatan 13 dile ayrılmış bir ahşap kubbe ve kubbenin alt kısmında Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri ile kendisinin oğulları, kızları ve torunlarının sandukaları yer almaktadır.

Hacı Ahmet Paşa Türbesi

1577 tarihinde Mimar Sinan tarafından yapılan Hacı Ahmet Paşa Türbesi Üsküdar'ın Doğancılar semtinde yer alıyor. İsfendiyaroğullarından olan Hacı Ahmet Paşa, Enderun'da yetişmiş, Konya valiliği, Rumeli Beylerbeyliği ve Şam valiliği görevlerinde bulundu. Sultan 2.Selim ve Sultan 3. Murad'ın hasnedimi olan Hacı Ahmet Paşa'nın Türbesinin avlusu Üsküdar İtfaiyesine çıkan Ramazanoğlu sokağına açılıyor. Türbe kapısının kemeri beyaz ve kırmızı renkli olup mermerle örülmüş. Kapı söveleri de mermerden yapılmış. Kapı üzerinde dört mısralı bir kitabe bulunuyor. Türbenin içerisinde dört kabir bulunuyor. İkisi ahşap sandukada, diğer ikisi ise mermer lahitte bulunuyor. Sandukalardan birisi Ahmet Paşa'ya diğerleri ise çocuklarına ait. Tamamen kesme taştan yapılan türbe tek kubbeli ve sekiz yüzlü. Her yüzündeki pencerelerin üstte olanları kenetli, altta olanları düz kirişli. Kubbe ayrıca sekiz yüzlü bir kasnağa oturtulmuş. Türbenin etrafı mezarlık. Bahçesi geniş ve çiçeklerle süslenmiş.

Şeyh Mustafa Devati Türbesi

Üsküdar’ın irfan ocaklarından biri de Selman-ı Pak Caddesi’nden Fıstıkağacı’na doğru çıkarken Horhor mevkiinde yer alan Şeyh Mustafa Devati Camii ve türbesi maneviyatın çokça yaşandığı bir yerdir. Etrafı Osmanlı döneminden kalma mezar taşlarıyla dolu bir kabristan bulunan türbe, selvi ağaçları ile çevrilidir. Cadde tarafındaki nişinde, yarım güneş motifi olan zarif bir çeşmenin yer aldığı türbenin ayna taşının üzerinde “Her canlının sudan yaratıldığını” ifade eden ayet-i kerime yer almaktadır. 17.yüzyılda Kethuda Arslan Ağazade Mustafa Efendi tarafından yaptırılmış olan camii ve Şeyh Mustafa Devati türbesi daha sonraki yıllarda onarımdan geçirilmiştir. Türbenin kapısında yazılı olan kitabe ise Sultan 2.Abdülhamid Han dönemindeki tadilat sırasında eklenmiştir.

Şeyh Selami Ali Efendi Türbesi

Dünyevi hayatında kadılık, müderrislik ve müftülük yapan Selami Ali Efendi, daha sonra manevî ilimlere ve tasavvufa meyil ederek vazifelerini bırakmış, Celvetî büyüklerinden Zakirzade Abdullah Efendi‘nin yanına geldi. Divitçizâde Şeyh Mehmed Efendinin vefatıyla boşalan İstanbul Üsküdar’daki Şeyh Aziz Mahmûd Dergâhının şeyhliğine getirilen Selami Ali Efendi, servetini tamamen hayır işlerinde kullanmıştır. Üsküdar Bağlarbaşı'nda bir tekke ve bir cami, Bülbülderesi’nde ve Kısıklı’da birer tekke -cami inşa edip hizmetleri için vakfetmiştir. Selamî Ali Efendi, 1691 tarihinde vefat etmiş ve Kısıklı’da yaptırdığı tekkenin haziresinde sırlanmıştır. Selami Ali Efendi’nin türbesi, Belediye tarafından 1957 senesinde tamir ettirilmiştir. Burada bulunan dergah ise 1917 yılında yıkılmış, daha sonraları da ortadan kalkmış. Üsküdar-Çekmeköy metrosu Kısıklı istasyonunda inerek kolayca ulaşabileceğiniz türbe, Büyük Çamlıca'ya çıkan caddenin sol tarafında kalıyor. Türbe eski mezar taşlarının bolca yer aldığı bir kabristanın ortasında bulunuyor. İşlemeli mezar taşlarındaki incelik, güzellik, her biri ayrı bir sanat eseri gibi duruyor. Türbenin çevresini söğüt ağaçları süslüyor.

Abacı Dede Türbesi

Türbe, Toptaşı Camii'nin kuzey batı eteklerinde ve Abacı Dede Sokağı'nın Toptaşı Meydanı Sokağı ile birleştiği yerdedir. Dört duvarı kârgir, çatısı ahşap basit bir yapıdır. Halk tarafından yakın tarihlerde onarılmıştır. Kendi adı ile anılan sokağa bakan bir penceresi, yan tarafındaki çıkmaz sokağa açılan ahşap bir kapısı vardır. Hiç bir yerinde kitâbesi yoktur. Türbeye bir basamakla inilmektedir. Çok temiz bir şekilde bakılan türbenin içindeki bu lâhdin baş tarafında Abacı Dede'nin ayrıca bir şâhidesi bulunmaktadır. Abacı Dede'nin, Üsküdar'ın büyük şöhret sahibi, cezbeli dervişlerinden biri olduğu ve 1704 tarihindeki vefatı üzerine oturduğu mahal olan bu yere gömüldüğü söylenir. Yine bir halk rivayetine göre, Nevşehirli İbrahim Paşa ününü işittiği bu velinin üzerine sonradan bir türbe yaptırdığı rivayet edilmektedir. Abacı Dede'nin, 'aba' adı verilen kalın, yünlü bir kumaştan elbise yapıp sattığı bu nedenle kendisine Abacı Dede dendiği söylenmektedir.

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam