reklam
reklam

Geleneklerini kaybetmeyen semt

Eklenme Tarihi: 6 Mayıs 2022, Cuma - 23:51   Okunma Sayısı: 167768
İstanbul'un Üsküdar ve Kadıköy ilçelerinin sınırları içerisinde yer alan ve adını meşhur acıbadem kurabiyesinden alan Acıbadem semti, mahalle kültürünün hala canlı olarak yaşatıldığı, geleneğin ve modernliğin uyum içinde harmanlandığı ender yerlerden biri.

Anadolu Yakası'nın güzide semtlerinden olan Acıbadem, iki farklı ilçede aynı isimle anılan iki mahalleye ismini verir. Acıbadem'in kuzeyinde yer alan bölge Üsküdar, güneyi ise Kadıköy ilçe sınırları içerisindedir. Üsküdar Acıbadem Mahallesi; batıda Altunizade ve Koşuyolu, kuzeyde Küçükçamlıca, doğuda Ünalan; güneyde ise Hasanpaşa ve Kadıköy Acıbadem Mahallesi ile komşudur. Kadıköy  Acıbadem Mahallesi ise kuzeyinde Atunizade ve Üsküdar Acıbadem Mahallesine, batıda Koşuyolu, doğuda Hasanpaşa ve güneyde Rasimpaşa Mahallesi ile komşu olmaktadır. Üsküdar Acıbadem Mahallesi ile Kadıköy Acıbadem Mahallesini birbirine bağlayan Acıbadem köprüsü D100 otoyolu üzerinde yer alır. Bu nedenle eski adıyla E5 olan D100 otoyolu semti ikiye mahalleye ayırır. İki farklı Acıbadem varmış gibi görünse de Acıbadem, bir bütün olarak geleneklerini koruyan İstanbul'un modern semtlerinden birisi. İstanbul'un Üsküdar ve Kadıköy ilçelerinin sınırları içerisinde yer alan ve adını meşhur acıbadem tatlısından alan Acıbadem semti, mahalle kültürünün hala canlı olarak yaşatıldığı, geleneğin ve modernliğin uyum içinde harmanlandığı ender semtlerin başında geliyor. Semti boydan boya geçen Acıbadem Caddesi üzerinde mağazalar, hızlı yemek restoranları,modern kafeler, okullar, kütüphaneler, pastaneler, çiçekçiler, simitçiler ile capcanlı bir cadde. Acıbadem bütün güzelliğinin, sükunetinin, düzeninin yanında, İstanbul’da ulaşım ağının kesiştiği noktalardan biri.

Semt adını acıbadem'den alıyor

Mısırlı bir göçmen olan Şekerci Hacı, Sultan 1. Murad'a Edirne'ye geldiğinde badem ezmesi ve acıbadem kurabiyesi ikram eder. Sultan acıbadem kurabiyesini çok beğenir. Adını sorar, ancak kurabiyenin bir ismi yoktur. Sultan'da bu güzel enfes kurabiyeyi yapan kişinin adından yola çıkarak, kurabiyeye “Hacıbadem” ismini verir. Daha sonra Şekerci Hacı, saray mutfağına alınır ve bugünkü Acıbadem semtinde oturmaya başlar.  Osmanlı'nın o döneminde koruları ile ünlü semtte saraya yakın kişiler ve saray çalışanları yaşamaktaydı. Semtin badem ağaçlarıyla dolu olduğunu gören Şekerci Hacı, Hacıbadem üretimini arttırır. Böylece bu güzel kurabiye saray dışında da tadılmaya başlar. Zamanla baştaki H harfi yitip gider ve geriye Acıbadem kalır. Semtin isminin nereden geldiği ile ilgili resmi bir bilgi olmasa da Acıbadem semti ve acıbadem kurabiyesi kültürümüzde önemli bir yer tutmaya devam ediyor.

Tarihi nişantaşı hala ayakta

Acıbadem gezimize Üsküdar tarafında kalan kuzey kısmından yani Çamlıca tarafından giriş yapıyoruz. Acıbadem metrobüs durağının da olduğu İstanbul Çevre Yolu üzerindeki köprüden Acıbadem Caddesine girerek tarihi semti keşfetmeye başlıyoruz. Caddeye adım attıktan hemen sonra üçüncü sol sokak olan Doğancı sokağı, Tarihi Nişantaşı'na ev sahipliği yapıyor. Günümüzde apartmanlar arasında boynu bükük yıllara meydan okuyan Nişantaşı'nın ilginç bir hikayesi bulunuyor. Osmanlı döneminde Sultan 2.Mahmud, Küçük Çamlıca Kasrı'nın tamamlandığı gün yapılan merasim sonrası tüfek atışlarına katılmış ve bin adımdan yani bir başka değişle bin arşından hedefteki yumurtayı vurmayı başarmış. Bunun hatırasına atışı yaptığı noktaya bir nişantaşı yapılmış. Dört köşe mermer bir sütun olan nişantaşı granit bir kaide üzerine oturtulmuş. 5 metre yüksekliğindeki nişantaşının üzerinde bir tepelik yer alıyor. Bu tepeliğin altında ise Sultan 2.Mahmud'un ‘Mahmud Adli’ tuğrası bulunuyor. Tuğranın altındaki kitabe ise sülüs ve nesih yazılarıyla ünlü hattat Ahmet Arif Efendi tarafından yazılmış. Nişantaşı'ndan aşağıya doğru Doğancı sokağı bitirdiğinizde Nişantaşı Yolu sokağa çıkmış olursunuz. Burada bir prevantoryum bulunuyor. Zaten buraya Osmanlı zamanı temiz havası dolayısıyla verem mikrobunu kapmış ama henüz hastalığa yakalanmamış zayıf vücutlu hastalar için dinlenme köşkleri yapılmış.

Ahmet Ratip Paşa Köşkü

Acıbadem gezimize yeniden Acıbadem Caddesine çıkarak devam ediyoruz. PTT'ye gelmeden soldaki ilk çıkmaz sokağa girerek Erdem Parkına ulaşıyoruz. Buraya dört yıl önce bir Ağustos akşamında Üsküdar Belediyesinin düzenlediği akşam çayı vesilesi ile gelmiştim. Bunca binanın arasında adeta saklı bir cennet gibi. Yeniden Acıbadem Caddesine çıkıp, Kadıköy yönüne yani güneye doğru devam ederken bizi sol tarafta Üsküdarlı Deniz Mareşali Ahmet Ratip Paşa'nın Köşkü karşılıyor. Köşk yapıldıktan sonra Paşa Hicaz Umum Valisi olarak atanınca, köşkte hiç oturamamış. Köşk 1914 yılında kamulaştırılarak Çamlıca İnas Sultanisi adıyla ilk kız lisesi olarak hizmet vermeye başlanış. 1923 yılında Çamlıca Kız Ortaokulu, 1939 yılında ise Çamlıca Kız Lisesi adını alan tarihi lise, 2008 yılında "Çamlıca Kız Anadolu Lisesi"’ne dönüştürülmüş. Günümüzde eğitim faaliyetleri tarihi köşk binasında değil, bahçesine yapılan modern okul binasında devam ediyor. Rıfat Ilgaz’ın aynı adlı romanında uyarlanmış ünlü Hababam Sınıfı filmleri Çamlıca Kız Lisesi’nin bu tarihi binası Ahmet Ratip Paşa Köşkü'nde çekildi. Köşkün merdiven korkulukları kesme ve son derece kıymetli bakara kristalinde yapılmış. Bütün kapıların ve pencerelerin üzeri oyma şekillerle bezenen köşkün ahşap aksamı ise Viyana'da yapılarak getirilmiş. Yazlık olarak yapılan Ahmet Ratıp Paşa köşkü, 30 bin 929 metre karelik büyük bir bahçe içinde yer alır. Yapının bütün kapı ve pencereleri, oyma sanatçıları tarafından işlenmiştir. Merdiven başlarında kristal avizeler, duvarlarla tavanların birleştiği yerde ince mimari süslemeler yer alır. Tarihi binada 54 oda yer alır. Günümüzde bunların bir kısmı, Çamlıca Kız Lisesi'nin yemekhanesi ve yatakhanesi olarak kullanılmaktadır.

Güzel Sanatlar Fakültesi

Acıbadem Caddesinde güneye yürümeye devam ediyoruz. Bu kez bizi Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi binası karşılıyor. Günümüzde 12 değişik bölümde öğrenci yetiştiren Fakülte, ünlü Şevket Paşa Köşkü'nün bulunduğu alanda yer alıyor. Sultan 2. Abdülhamid döneminde yapılmış olan  Köşk ismini Yıldız Sarayı İkinci Fırka Kumandanı Şevket Paşa'dan almış. Köşk 1965 yılında yıkılıp yerine Kadıköy Özel Mimarlık Mühendislik Yüksekokulu yapılmış. Daha sonra 1990’lı yıllarda burası günümüzdeki Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine halini almış.

Tırnakçı Salim Bey Köşkü

Acıbadem Caddesi'ni devam ederek Acıbadem Köprüsünü geçip, tarihi semtin Kadıköy'de kalan güney kısmına geliyoruz. İlk dört yol ağzından sola döndüğümüzde Zeamet Sokak’ının köşesinde Tırnakçı Salim Bey Köşkü bizi karşılıyor. Köşk 1900’lü yılların başlarında yapılmış olup 1930’lu yıllardaki sahibi Tırnakçı Salim Bey’in adıyla bilinir. Köşk 1985 yılında Safter ailesine satılmış ve bu tarihte itibaren Safter Köşkü adıyla anılmaya başlamış. Bir zamanlar bahçesinde mimozaların, leylakların açtığı köşk kısa bir süre önce restore edildi. Köşkün karşı hizasında İş Bankası blokları yer alıyor. Burası daha önceden Katolik Assomption Rahibelerinin yaşadığı yermiş. 2. Dünya savaşı sırasında Haydarpaşa Garı’nı korumak üzere bu alana rahiplerin binaları yıkılarak Topçu Bataryası yerleştirilmiş.

Tarihi çeşmeler ve su terazisi

Batarya sahasının üst kısmında ise Abdülmecid tarafından yaptırılan baba-oğul çeşmesi de denilen Kuruçeşme yer alıyor. Safter Köşkünün tam karşısında ise sokağa adını veren Köftüncü Mehmet Ağa Çeşmesi bulunuyor. Acıbadem Caddesinin sonunda ise Kalkedon döneminden kaldığı düşünülen bir su terazisi bulunuyor. Diğer su terazilerine benzemeyen yapı, sur duvarı kalıntısını anımsatıyor.
Acıbadem Caddesini tamamlayıp artık Halitağa Caddesine geldiğimizde Acıbadem turumuzda tamamlanmış oldu. Her ne kadar Hasanpaşa sınırları çerisinde olsa da Acıbadem'e geldiğinizde, caddeye çok yakın olan Müze Gazhane'ye gitmenizi tavsiye ederim.  

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam