reklam
reklam

İftar menüleri değişti

Eklenme Tarihi: 27 Nisan 2022, Çarşamba - 23:40   Okunma Sayısı: 185784
Günlük yaşam ve yemek alışkanlıklarımızı büyük ölçüde etkileyen pandemi, iftar ve sahur sofralarına da tesir etti. Ramazan'da alıştığımız iftar yemekleri yerlerini online siparişle gelen hazır yemeklere bırakmaya başladı.

 

 

Mart 2020'de başlayan ve 2021'i bize zehir eden pandemi, etkisini azaltmış gibi görünse de değiştirdiği yaşam alışkanlıklarımızla bizi esir etmeye devam ediyor. Bu yaşam alışkanlıklarından birisi olan yemek yemek alışkanlıklarımız yavaş, yavaş tarihe karışmaya başladı. Günlük yaşam ve yemek alışkanlıklarımızı büyük ölçüde etkileyen pandemi, iftar ve sahur sofralarına da tesir etti. Artık Ramazan'da alıştığımız iftar yemeklerinin yerlerini online siparişle gelen hazır yemekler almaya başladı. Artık çok az evde iftar saatini bekleyen, dumanı üzerinde çorba tencereleri kaynıyor. Ya da iftar yaklaşırken, demini almaya çalışan pilav tenceresi hasretin bir başka parçası. Pandemi ile başlayan online yemek siparişi geleneği o kadar çok sevildi ki, Ramazan'da ilk tercihlerin başında geliyor. Eğer evde yemek yapacak bir nine, büyük anne ya da aileden bir başkası yoksa, karı-koca çalışan çiftler eve geldiklerinde çareyi online siparişte buluyor. Online siparişin avantajları ise bulaşık derdinin olmaması ve yemek için alış-verişe zaman harcanmaması. Tabi bir de yemeği yapmak için harcanan zaman ve performansı da katarsanız, her ne kadar biraz pahallı gibi görünse de online siparişler giderek itibar kazanıyor.

Kampanyalar siparişi tetikliyor

Ramazan iftarları ya da sahurları için yemek firmaları peş peşe kampanyalar düzenliyor. İnanılmaz indirimler, lezzetli hazır yemekler için tercih sebebi oluyor. Televizyonlar, sosyal medya ve gazeteler bu tür indirimli yemek siparişi alternatifleri ile dolu. Online yemek siparişini cazip kılan bir çok sebep sayabiliriz.   Bulaşık derdinin olmaması, market alış-verişine ve yemeğin yapılışına zaman harcanmamasının yanı sıra, online yemek seçeneklerinin bir çoğu sizin evde yapamayacağınız, ya da lezzetini tutturamayacağınız yemeklerden oluşuyor. Elbette dondurulmuş olarak alacağınız bir çok ürün seçeneği marketlerde var. Eli maharetli annelerin, ninelerin, yengelerin, teyzelerin ve dayıların yaptığı lezzetli ev yapımı yemekler elbette birer istisna. Ancak yine de hiç birisi ustası tarafından hazırlanmış bir hamburgerin, iskender ya da Adana kebabın yerini tutmayacaktır. 

Sofra kültürümüz değişiyor

Her geçen gün online siparişe teslim olan aile sayısı artıyor. 'Bugün de böyle olsun' ile başlayan ve sonunda 'Uygulamadan ne söylesek' olarak tamamlanan cümleler artık çok sık duyulur oldu. Lezzeti şahane yemekleriyle ünlü aile eşrafı bile bir süre sonra reklamlardaki lezzetlere teslim olabiliyor. Artık bir çok evde iftar saati yaşanan sofra telaşı yok. Onun yerine 'Siparişimiz nerede kaldı' telaşı var. Eskiden öylemiydi? İftar saati yaklaştıkça, sofrayı kurma telaşı sarardı. Küçükler, mutfakla, yemek masası arasında mekik dokur, çatal-bıçak-bardak götürüp dizerlerdi. İftar sofralarında oruçlar açılsın diye mutlaka hurma baş köşede yer alırdı. Küçük bir tabak zeytin ve peynir eksik edilmez, iftar saatine az zaman kala bardaklar su ile dolardı. Yemeklerin baş tacı çorbalar konur, 'Salata masaya konmuş mu?' diye kontrol edilir. Bir yandan da çorba sonrası ana yemek tabaklara paylaştırılırdı. Pilavsız, et yemeksiz iftar sofrası olmaz dı biz küçükken. Sarmalar sarılır, bazen sigara böreği yapılır, mücverin yerini almasıyla iftar saati de gelirdi. Çok başkaydı eskiden iftar sofraları. Şimdi ya öyle mi?

Güllaç'ın yerini başka tatlılar aldı

Hani derler ya 'Nerede eski Ramazanlar' gerçekten de 'Nerede eski Ramazan sofraları' demeden duramıyor insan. Eskiden Ramazan ile özdeşleşen Güllaç tatlısı vardı. Süt ve gül suyu ile yapılan güllaçların üzerindeki nar taneleri ya da bazen badem, bazen ceviz olan süsleri, eski iftar sofralarının olmazsa olmazıydı. Şimdi ise çok az evde güllaç geleneği yaşatılıyor. Onun yerini Muffin, çikolatalı cookie ya da sufle almış durumda. Eski iftarların bir başka vazgeçilmez tatlısı ise ev baklavasıydı. Teyzelerimiz, Halalarımız, Yengelerimiz günler öncesinden başlarlardı hazırlığa. Eski iftar sofralarının bir diğer özelliği de ister tatlı olsun, ister tuzlu, ne pişerse komşulara götürmekti. Ben hatırlıyorum, küçükken Ramazanlarda, komşulara tabak tabak yemek taşır, onların verdiği tabakları eve getirirdim. Böylesine bir yemek takası gibi bir şey yapılırdı. Böylece iftar ya da sahur menüsü daha da zenginleşirdi. 

Pizza ve pide daha çok tercih ediliyor

Eski iftarların bir başka geleneği ise mutlaka sofradan eksik edilmeyen nefis çıtır böreklerdi. Her evin belki de kökeninden dolayı yaptığı börekler farklı olurdu. Börekler genellikle sahur için hazırlanır, komşu tabakları boş gönderilmeyeceği için böreklerle doldurulup, teravi sonrası evin çocuklarına dağıttırılırdı. Böylece değişik yörelerin böreklerini tatma imkanı bulurduk. Mesela Kütahyalı komşumuz patatesli börek, Konyalı olan Mevlana böreği, Trabzonlu olan pazılı börek, Bayburtlu komşumuz süt böreği, göçmen olan komşumuz da Boşnak böreği yapar yollardı. Tüm bu börekleri tadarak gurmelik yolunda ilk adımları atardık. Çünkü, evdekiler 'Hangisini beğendi' diye sorduklarında işin ne kadar ciddi olduğunu bilirdik. Ya da öyle zannederdik.

İftarlar iki parçaya ayrılır ara verilirdi

Büyüklerimiz iftarı iki parçaya ayırırdı. Suyun ardından çorba, peynir, zeytin ve hurma yendikten sonra bir ara verilir, herkes Akşam namazını kıldıktan sonra yemeğe devam edilirdi. Yıllar sonra gazeteci olduğumda bu hamlenin aynı zamanda kan şekerimizi dengeleyen bir davranış olduğunu öğrendim ve çok şaşırdım. Uzmanlar uzun süren açlık sonrası ilk öğün olduğu için iftarı ikiye ayırmayı tavsiye ediyor. İftara çorba ile başlamakta sağlık açısından iyi. Çorba vücudun sıvı ihtiyacını karşılıyor ve mide doygunluğunu artırıyor. İftarın ikinci bölümünde, et yemeği, sebze ve kuru baklagiller, pirinç pilavı tercih edilirdi. Beyaz ekmek gibi kan şekerini hızlı yükselten besinler yerine tam buğday ekmeği, kuru baklagiller, kepekli makarna gibi glisemik indeksi düşük lif içeriği yüksek besinler tercih edilirdi. Çünkü lifli besinler hem tokluk süresini uzatır hem de az yemeye bağlı kabızlık sorununun giderilmesine yardımcı olur.

iftar davetleri evlerin dışına taştı

Eski Ramazanlarda ev iftar davetleri oldukça popülerdi. Önce akrabalar, sonra eş-dost, ardından da yakın komşular iftara davet edilirdi. Bu iftarların bir özelliği, iftar sofrasına yoğurt, komposto, hoşaf, turşu gibi ev yapımı yiyeceklerin çıkartılmasıydı. İftara gelenler de hiç eli boş gelmez, genellikle ev yapımı tatlı getirilirdi. Şimdi ise ev iftarları yerlerini restoranlarda verilen iftarlara bıraktı. Bir çok kişi iftar vereceği zaman, bütçesine uygun mekan arayışına giriyor. Zaten komşulukların giderek azaldığı, akrabalıkların uzaklaştığı günümüzde ev iftar davetleri de hoş bir anı olarak hatıralarda kalacak gibi görünüyor.    

Günlük protein ihtiyacına dikkat edilmeli

Tüm gün aç kalan vücut enerji akışı için karbonhidratları ve yağları öncelikli yakıt olarak kullanır. Ardından açlık süresi uzadıkça vücudunuzdaki proteinlerin de enerji akışı için kullanılmaya başlandığını biliyoruz. Bu da kas kaybını arttırabildiği gibi özellikle bağışıklık sistemini olumsuz etkilemekte. Bu nedenle vücudunuzun günlük ihtiyaç duyduğu proteini iftar ve sahurlara dengeli bir şekilde bölmelisiniz. Bu yüzden eski iftar sofralarında mutlaka kırmızı et, tavuk, balık veya kuru baklagillerden oluşan bir ana yemeğin yanında yoğurt, cacık, ayran gibi süt grubu proteinleri de eşlik ederdi. Yemeklerin gaz yapıcı maddelerini azaltmak için yemekler kimyon ve baharatlarla  pişirebilir ve iftarın hemen sonrasında rezene çayı ikram edilirdi. 

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam