reklam
reklam

Türkiye’nin Tarımsal Zenginliği Tarımsal Kalkınma Zirvesinde Tanıtıldı

Eklenme Tarihi: 6 Ekim 2021, Çarşamba - 13:04   Okunma Sayısı: 78708
30 Eylül – 2 Ekim 2021 tarihleri arasında, “CHP’li Belediyeler Tarımsal Kalkınma Zirvesi” İstanbul Yenikapı’da yer alan, Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri Merkezi’nde 160 CHP’li belediye ve 300 kooperatifin katılımıyla düzenlendi.

 

Zirvenin açılışına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekilleri, örgütler, CHP’li 11 Büyükşehir, 10 il ve ilçe belediye başkanlarının katılırken, zirvede CHP’li belediyelerin tarım sektörü ve üreticiye verdikleri destekler yanında, sosyal yardım ve hizmetleri de kamuoyuna tanıtıldı. Zirvede CHP’nin 2024-2028 döneminde uygulayacağı tarım politikaları da açıklandı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Tarımsal Kalkınma Zirvesi, bu belediyelerin ve üreticilerin birlikte neler başardıklarını ve neler başarabileceklerini bu güzel buluşmada ortaya koyacak. Bu zirvede paylaşılacak her fikir Türkiye’nin geleceğini ekilen sağlıklı tohumlardır”

30 Eylül ve 1-2 Ekim günlerinde gerçekleştirilen zirvede, CHP’nin 2024-2028 yıllarındaki tarım politikaları vizyonu kamuoyuyla paylaşıldı. Zirvenin açış konuşmasını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı  Ekrem İmamoğlu yaptı. İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla başlattıkları zirve hazırlıklarının 6 ay önce başladığını belirtirken, zirvenin, son yıllarda yerel yönetim anlayışlarında yaşanan çok önemli bir değişimin en net ifadesi olduğunu vurguladı.  İmamoğlu, “Tarımsal Kalkınma Zirvesi, bu belediyelerin ve üreticilerin birlikte neler başardıklarını ve neler başarabileceklerini bu güzel buluşmada ortaya koyacak. Bu zirvede paylaşılacak her fikir Türkiye’nin geleceğini ekilen sağlıklı tohumlardır” dedi.

İstanbul’un 16 milyonluk nüfusuyla Avrupa'nın en kalabalık metropolü olduğunu belirten İmamoğlu, sözü mülteci sorununa getirdi. İstanbul’daki mülteci nüfusunun 2 milyonu aştığı bilgisini aktaran Başkan İmamoğlu, “Böyle bir şehrin sorunlarını çözebilmek olağanüstü bir çaba gerektiriyor. Bunu da yapıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bugün, aynı anda 10 farklı metro inşaatı yapan dünyadaki tek belediye. Ancak 10 değil, 100 metro da yapılsa eğer İstanbul'a yeni göç akınlarını önleyemezsek İstanbul'un ulaşım sorununa kalıcı bir çare bulmamız mümkün değildir” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun “Bu zirvede göreceğiz ki CHP’li belediyeler her alanda olduğu gibi tarımda da söz sahibiler, üreticinin yanındalar. Bizim belediyelerimiz 2,5 yılda verdiği hizmetlerle, halkımızın güvenini boşa çıkarmadı.”

İmamoğlu’nun ardından konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun, konuşmasına  zirveye  ev sahipliği yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ,CHP  Parti Meclisi üyesi Gökhan Günaydın ile organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ederek  başladı. 

Torun, son yaşanan yerel seçimlerin yakın siyasi tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri olduğunun altını çizerek, CHP'li belediyelerin tarıma, çiftçiye, üreticiye destek verdiğini belirti ve yapılan desteklerin devam edeceğini belirterek şunları söyledi ;

“ Bu zirvede göreceğiz ki CHP’li belediyeler her alanda olduğu gibi tarımda da söz sahibiler, üreticinin yanındalar. Bugün ülkeyi yönetenlerin yapamadığını çok başarılı bir şekilde sürdürmekteler. Son yerel seçimler, yakın tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri oldu. Halkımız bu seçimlerde belediye kaynaklarını küçük bir azınlığa teslim eden, vatandaşın  sorunlarını değil, kendi çıkarlarını önceleyen yönetim anlayışına artık yeter dedi. Bizler de tarihi bir sorumluluk üstlendik. Siyasi iktidardan umudunu kesen halkımız, sorunların çözümü için çareyi partimizde, ittifakımızda, belediyelerimizde aramaya başladı. Bizim belediyelerimiz de iki buçuk yılda verdiği hizmetle halkımızın güvenini boşa çıkarmadı.

Ülkeyi 19 yıldır yöneten iktidar, stratejik sektörümüz olan tarımı da bir sorunlar yumağı haline getirdi. Yıllar içinde ekilmeyen tarım arazilerimiz artarken, çiftçi sayımız azaldı. Bu da kırsaldan kente göçü hızlandırdı. Üreticimiz devletten hakkı olan desteği alamazken, iktidar yurt dışından ürün almak için ithalat vergilerini sıfırladı. Yetmedi, farklı ülkelerden tarım arazileri dahi kiralandı. Bir tarım ülkesi olan Türkiye, bu yönetimin elinde ithalatçı konuma düştü. Vatandaşın sofrasına gelen ürünler, giderek daha pahalı bir hale geldi. Ülkemizin tarımı, bu yönetimin eline bırakılamayacak kadar değerlidir.

Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, tarıma verdiği önemi anlatırken şöyle diyor; ‘Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi gerçek üretici olan köylüdür.’ Mustafa Kemal Atatürk, bunun yanında çiftçiliğin iktisadi tedbirlerle en yüksek seviyelere çıkarılması gerektiğini vurguluyor. İşte bizim belediyelerimiz şu anda tam da Atatürk’ün işaret ettiği yolda üreticimizi hak ettiği yere ulaştırmak için çalışıyor, çabalıyor. Belediyelerimiz, tarım konusunda da merkezi yönetimin vermediği hizmetleri halkımıza sunuyor. Belediyelerimiz hem üretiyor hem de üreteni destekliyor. Önceki yönetimlerin yurt dışından ürün alımına son veren belediyelerimiz yerli üreticinin kalkınması için çaba gösteriyor.”

Pendik Göçbeyli Köyü’nden Sevgi Bilir ile Adana Karataş Çakırören Köyü’nden Nadir Arslan konuşmalarında tarımın sorunlarına dikkat çektiler

Zirvenin açılışında Pendik Göçbeyli Köyü’nden Sevgi Bilir ile Adana Karataş Çakırören Köyü’nden Nadir Arslan da birer konuşma yaptılar. Göçbeyli Köyü’ne 50 yıl önce, Ordu Kumru’dan göç ettiklerini belirten Bilir konuşmasında şunları söyledi;

“İlk görenler 70 kişiydi. Şu anda bin 500 nüfusu oldu. Ve tarımla, hayvancılıkla uğraşıyoruz. Eskiden çok iyi, çok rahat geçinebiliyorduk. Ama şu anda bizim gençlerimiz, çocuklarımız bunu yapmak istemiyor. Çünkü para kazanamıyor. Dışarıda şehirlere gitmek istiyorlar. Çünkü gübre bundan üç sene önce 50 liraydı, şu anda 150-200 lira. Bir saman balyası 10 liraydı, şu anda 30 lira. Hayvancılık ve tarım için bunların biraz ucuzlaması lazım. Biz bunlardan şikayetçiyiz. Sizlerden bunlarla alakalı bir şeyler yapmanızı istiyorum. Ve ayrıca buradaki dinlediğiniz için size de ayrıca teşekkür ediyorum. Genel Başkanımız sağ olsun var olsun buraya kadar gelmiş. Allah razı olsun ondan da. 2 yıldır Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu bize fide verdi. Allah razı olsun ondan. Yoksa şu anda bizim Göçbeyli’de tarım bitmişti, çok zor durumdaydık”

Nadir Arslan  duygularını şu sözlerle ifade etti; 

“Babadan çiftçiyim. Pamuk, mısır, karpuz bunları ekiyoruz. Ama karpuz ektik tarlada kaldı. Gübre geçen sene bugünlerde 2 liraydı, şu an 5,5 liraya alıyoruz. Biz, ne yapacağımızı bilemiyoruz Genel Başkanım. Bankalara doğrusu aynı cezalar, faizcilere aynı ceza. Bundan 2-3 sene önce 500 dönüm pamuk ekiyorduk, bu sene 100 dönüme düştü. Bu sene Pamuk biraz fiyat yaptı ama 1 lira yüksek olduğunda yine elimizde hiçbir şey kalmadı. Ne yapacağımızı bilemiyoruz yani. Önümüzdeki sene gübreden dolayı hiçbir şey ekemeyeceğiz herhalde. Buğdaya 100 kilo dövme gübre atıyoruz, 600-700 milyon dönüme maliyeti oluyor. Paramız olmadığı için dışarıdan alacağız. 700 liradan aşağı vermiyorlar. Biz ne yapacağımızı bilmiyoruz Genel Başkanım. Başka diyecek bir şey yok yani.”

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin tarım politikalarını kamuoyuyla paylaştı

Tarımsal Kalkınma Zirvesinde;  Bursa Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal'ın "CHP'li Belediyelerin Tarım, Kırsal, Sosyal Hizmet Çalışmaları" sunumu ve CHP Parti Meclisi Üyesi Gökhan Günaydın'ın Sarıbal ile birlikte gerçekleştirdiği "CHP İktidarında Tarım" başlıklı sunum düzenlendi.

Sunumların ardından zirvede konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, tarım krizinde var olan düzenin değişmesi gerektiğine vurgularken; “Düzeni kimden yana değiştireceğiz? Halktan, üretenden, alın terinden, çalışandan yana değiştireceğiz. Havadan malı götürenlerden yana var olan düzeni değiştirmek bizi elimizde. Eğer varsanız; biz hazırız. Beraber bu düzen hep beraber değiştireceğiz” dedi.

“Önemli bir soru. Nasıl değiştireceğiz?” diyen Kılıçdaroğlu, “Anayasa bunun kurallarını koymuş. O kurallara göre değiştireceğiz. Anayasa, madde 166; ‘Özellikle sanayinin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının verimli şekilde kullanılmasını planlamak, devletin temel görevidir’ diyorsun. Kim yapacak bunu? Siyasi iktidar yapacak” şeklinde konuştu.

İktidarın gıda fiyatlarındaki artışı polisiye tedbirlerle çözmeye çalıştığını belirten Kılıçdaroğlu, “Baskıyla bu işin içinden çıkamazsınız. Fiyatların düşmesi, makul seviyeye gelmesi ve ülkede fiyatlarda istikrarın olmasının tek yolu, akılcı politikalardır. Aklı kullanmayıp da copu kullanırsanız, devleti yönetemezsiniz” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kıllçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti;

“Tarımı elbet geliştirelim ama planlama yapmak çok kolay bir şey değildir. Türkiye genelinde planlama yapacaksanız yapacağınız planlamanın bölge bazında, il bazında ayrı ayrı ele alınması lazım. Mesela bazı ürünler belli bölgeler için stratejiktir. Örneğin fındık Karadeniz için, çay yine aynı şekilde Rize, Artvin için önemlidir; buralar için özel planlar, özel programlar yapmanız gerekiyor. Fıstık Antep için, Siirt için önemlidir; buralar için özel çaba göstermeniz gerekiyor.

Dolayısıyla planlama sıradan ele alınacak bir konu değildir, işin uzmanları bir araya gelecekler.  Planlamanın özü şudur: Herkes üretecek ama kimse zarar etmeyecek. Herkes kazanacak, Türkiye de kazanacak; bunu yaptığınız zaman planlama amacına ulaşmış olur. Kısaca şöyle söyleyeyim, planlamadaki amaç nedir? Planlamadaki amaç şudur: Bir, çiftçi bir yıl önceden ne ekeceğini bilecek. Sevgili çiftçi kardeşlerim bir daha ifade edeyim. Çiftçi bir yıl önceden neyi ekeceğini bilecek. İki, o ürünü kaça satacağını bilecek. Üç, sattığı üründen zarar etmeyeceğini bilecek. Dört, tüketici de evine ucuz ürün götürecek. Planlamanın özü budur bunu yapacağız. Bunu yaptığımız zaman fiyatlarda istikrar olur, politika olur, sağlıklı bir zemin yaratmış oluruz.

Taban fiyatın özü nedir? Taban fiyatın özü de şudur: Ekiyorsunuz, gübre kullanıyorsunuz, gübreyi, elektriği, tohumu her şeyi alıyorsunuz; bir maliyet oluşuyor işçilikle beraber. Maliyetin üzerine makul bir kar koyacaksınız, bunun adı taban fiyat olacak. Çiftçi taban fiyattan satıyorsa eyvallah, daha yükseğe satıyorsa eyvallah istediğine satabilir. Ama çiftçi belirlenen taban fiyatın altında bir alıma, satışa zorlanmayacak. Dolayısıyla çiftçi ektiği ürünün karşılığını, alın terinin karşılığını makul bir karla almış olacak, işin garantisi böyle olacak. Planlama olmayınca ne oluyor? Bakıyoruz bu sene patates iyi fiyat yaptı, hep beraber patates ekiyoruz, ertesi yıl hep beraber batıyoruz. Veya soğan çok iyi, hep beraber soğan ekiyoruz; bir bakıyoruz ki herkes soğan ekmiş, ondan sonra hep beraber iflas ediyoruz. Planlamayla kim soğan ekecek, ne kadar ekecek, kim patates ekecek, ne kadar ekecek, kim kanolayı, nohudu, mısırı ne kadar ekecek ve ne kadar gelir elde edecek bütün bunlar planlandığı zaman sorun kendiliğinden büyük ölçüde çözülmüş olacak.

Tarım Kanununun 21.maddesinden söz ettiler. Çiftçinin alacağının yeteri kadar ödenmediğini de ifade ettiler. Şimdi gıda fiyatlarında artış var, polisiye tedbirlerle bu işi çözmeye çalışıyorlar. Herkesin, özellikle Türkiye’de herkesin şunu çok iyi bilmesi lazım; fiyatları polisiye tedbirlerle indirmeye kalkarsanız o ülkede otoriter rejim vardır. Dolayısıyla baskıyla bu işin içinden çıkamazsınız. Fiyatların düşmesi, makul seviyeye gelmesi ve ülkede fiyatlarda istikrarın olmasını tek yolu akılcı politikalardır. Aklı kullanmayıp da copu kullanırsanız devleti yönetemezsiniz.

Ne yapmalıyız kısaca. Bir; söyledim, defalarca söyledim, bir kez daha çiftçi kardeşlerime söylüyorum, inşallah iktidar olacağız, bütün bu çalışmalar aslında dersimize ne kadar iyi çalıştığımızı gösteriyor, her santimini, her olayı, gübresinden tutun elektriğe kadar neyin ne olması gerektiğini biliyoruz, bütün veriler elimizde var. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın bütün verileri elimizde var, demek ki dersimize çalışıyoruz. Bunun uygulamalarını yerel yönetimlerde yapıyoruz, bütün belediye başkanlarımız olağanüstü başarıların altına imza atıyorlar, bu da güzel bir şey. İlk yapacağımız iş; ilk bir haftada, çiftçinin ister bankalarda, ister tarım kredi kooperatifinden aldıkları kredilerin faizlerini ilk bir haftada sileceğiz. Bitti. Faiz yok. Anaparayı da makul şekilde alacağız.

İki; hiçbir çiftçinin üretim araçları, asla ve asla, borcu ne olursa olsun haczedilmeyecek. Yüreğimi yakan şu fotoğraf var; çiftçi, haczedilen ve kamyona yüklenen traktörünü arkadan seyrediyor. Bu büyük bir insanlık dramıdır. Kişinin elinden traktörü aldın, ya bu adam ne ekecek? Ekecek, üretecek ki borcunu ödesin. Ne söylemiştim? Eğer copla bir şeyi yönetmeye kalkıyorsanız başarılı olamazsınız. Aklı kullanmanız lazım, aklınızı kullanmanız lazım.

Çiftçinin taban fiyatı. Az önce söyledim, planlama yapacağız, evet gayet güzel bir planlama yapacağız; çiftçi bir yıl önceden neyi ve ne kadar ekeceğini bilecek, kaçtan satacağını da bilecek. Maliyeti de; çağıracağız ziraat odaları birliğini veya bu konudaki birlikleri, gelin kardeşim sulu arazi, susuz arazi ne ekiyorsan bunun maliyeti nedir, gübresi nedir, ilacı nedir, başka işçilik harcamaları nedir neyse, elektriği nedir bütün bunların maliyetini çıkaracağız. Üstüne makul bir kâr koyacağız, diyeceğiz ki kardeşim senin ürününü devlet olarak biz şu taban fiyatıyla garanti ediyoruz. Bir yıl önceden bileceksin. Sonra eğer bunun üstünde alıcı bulunursa satabilirsin, daha çok kâr elde edersin. Alıcı bulamıyorsan devlet tamamını taahhüt ettiği fiyattan alacak. Çiftçi zarar etmeyecek. Çiftçinin zarar etmesi Türkiye’nin zarar etmesi demektir. Bunu sağlayacağız.

Tarım Kanununun 21.maddesindeki yüzde 1 oranı. Yüzde 1 oranını bütçeye koyacağız, ama bu bütçeyi yaparken çiftçi birliklerini mutlaka davet edeceğiz. Gelecek o yüzde 1’i görecek ve yüzde 1’in nerelere, ne kadar harcandığını da ayrıca denetleyecekler. Yani hükümet olarak biz denetime açık olacağız. Çiftçinin denetimine, onların temsilcilerinin denetimine açık olacağız. Denetimden korkmayacağız çünkü verdiğimiz sözü nasıl yerine getirdiğimizi çiftçi de görmüş olacak.

Bir başka konu. Şimdi bakın değerli arkadaşlarım, taban fiyatı ne diye belirledik? Maliyet, üstüne makul bir kâr. Ve çiftçi bakacak bu fiyattan ürününü satacak. Bu aklın gerektirdiği bir şeydir, kimse zarar etmiyor. Ama bir de bazen doğal olaylar oluyor. Sel oluyor, don hadiseleri oluyor veya işte hayvancılıkta hastalıklar oluyor, hayvanlar telef oluyor. O zaman araya ne giriyor? O zaman araya giren değerli arkadaşlarım sigorta oluyor. TARSİM devreye giriyor. Aklın gerektirdiğini bakın eğer siz üretiyorsanız, makul bir kârla satıyorsanız hiçbir sorunumuz yok. Bazen öngöremediğimiz olaylar olduğu zaman o zaman devlet de zor duruma düşmesin, bütçe de zor duruma düşmesin diye araya TARSİM giriyor. TARSİM’i de yeniden yapılandıracağız ve çiftçi dostu bir kurum haline getireceğiz. Yönetiminde mutlaka çiftçiler olacak. TARSİM’in yönetiminde çiftçi yoksa oranın denetlenmesi mümkün değil.

Başka bir şey daha. Yata mazotu hangi fiyattan veriyorsan, çiftçinin traktörüne de mazotu aynı fiyattan vereceğiz. Hiç ortası yok bunun. Kardeşim öbürü tatile gidiyor, eğleniyor vs. Çiftçi de tarlaya gidiyor, ekiyor biçiyor. ÖTV’yi kaldıracağız. Bu konuda da kararlıyız, bunun da gereğini yapacağız.

Hayvancılık yapılan yerlerde, kırsalda, her bölgeye, her ilçeye mutlaka veteriner görevlendireceğiz. Köyler varsa köylerde veteriner görevlendireceğiz. Eğer hayvancılık dışında tarım yapılıyorsa mutlaka ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni olacak. Onlar, köylerimizde nasıl imamlar onurlarıyla, şerefleriyle görev yapıyorlarsa aynı köylerde ziraat mühendisleri, ziraat teknisyenleri, veterinerler de olacak. Çiftçiye her türlü desteği yapacaklar. Efendim gübreler çok pahalı, dışarıdan geliyor vs. özel sektör. Ne yaparlarsa yapsınlar, çiftçi ucuz gübreyi ve ucuz mazotu mutlaka alacak. Ucuz gübreyi alması için, eğer gerekiyorsa doğrudan doğruya fabrikayı devlet olarak biz kuracağız ve çiftçiye ucuz gübreyi vereceğiz.

Tarımda kooperatifleşmeyi sağlayacağız. Birlikte olmayı, birlikte çalışmayı sağlayacağız.Az önce mevsimlik işçilerden söz edildi. Mevsimlik işçilerin de çok insani koşullarda çalışmalarının altyapısını hazırlayacağız. Bu konuda ilk çalışmayı yanlış hatırlamıyorsam Mersin Büyükşehir Belediyemiz yapmıştı. Diğer Büyükşehir Belediyelerimizle benzer uygulamaları inşallah önümüzdeki süreç içinde yapacaklar.

Görüyorsunuz, kara toprağı işliyorsunuz, Âşık Veysel ne diyordu? “Benim sadık yârim kara topraktır”. Kara toprağa değer vereceğiz ki, o toprak sizin emekleriniz ve alın terinizle bizleri doyurabilsin. Biz buna hazırız, çiftçi kardeşlerimiz de hazır olsunlar, hiç meraklanmasınlar, az kaldı sabretsinler. İktidarımızda bütün bu sorunlar çözülecek. Tereyağından kıl çeker gibi tamamını çözeceğiz. Dostlarımızla beraber çözeceğiz. Aklımızla, mantığımızla, bilgimizle, birikimimizle çözeceğiz, bundan herkesin emin olmasını isterim.”

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve beraberlerindeki heyet, konuşmaların ardından zirve alanına kurulan stantları tek tek gezdiler. Burada renkli anlar yaşanırken, zirveyi gezen vatandaşlar  da Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve beraberlerindekilerle fotoğraf çektiler.

 

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ”Amaçlarımız arasında; köyden kente göçü engellemek, yerinde kalkınmaya katkı koymak ve köylüye yerinde istihdam sağlamak var.”

Zirvenin “TARIMSAL BELEDİYECİLİK” başlıklı oturumunda bir  konuşma yapan   Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar da  yaptığı konuşmada kalkınmanın kırsalda başladığını ve üreticiyi desteklemeye devam edeceklerini söyledi. Adana Büyükşehir Belediyesi’nin tarıma verdiği desteğin görüntülerinin izlenmesinin ardından Adana’nın tarım gücüne değinen Başkan Karalar, “Amaçlarımız arasında; köyden kente göçü engellemek, yerinde kalkınmaya katkı koymak ve köylüye yerinde istihdam sağlamak var” dedi.  Adana Büyükşehir Belediyesi’nin kurdurduğu Meryem Kadın Kooperatifiyle ve diğer kooperatiflerle ilgili bilgi veren Başkan Karalar, Afgan, Suriyeli, İranlı ve Adanalı kadınlardan oluşan Meryem Kadın Kooperatifi’nde üretime ve kadına verilen desteği anlattı.

Tarıma ve hayvancılığa verilen desteğe değinen Zeydan Karalar, “Az sayıda büyükbaşı olan üreticilerimizin mağdur olmaması için süt tankı ve araç verdik, kooperatif kurduk. Böylece sütlerini doğru fiyata satabiliyorlar. Her ilçemizde tarıma destek veriyoruz. Milyonlarca lavanta ve çilek fidesi dağıttık, dağıtıyoruz. Lavantayı endüstriyel ürüne dönüştüreceğiz. Kooperatifler kurdurmaya devam ediyoruz. Farklı ve katma değeri olan ürünlerin fidelerini dağıtmaya devam edeceğiz. Destek verdiğimiz, kooperatif kurdurduğumuz insanlarımız mutlu oluyor, tersine göç başlıyor” diye konuştu.

Dünyayı ve Türkiye’yi etkileyen susuzluk sorununa ve tarıma etkisine de değinen Başkan Zeydan Karalar, şöyle devam etti: “Susuzluk yaşanan kırsal bölgelerde göletler yapıyoruz. Soğuk hava depolarıyla, kiraz ve başka ürünlerin üretildiği noktalarda üreticinin ürününü yok pahasına satmasını engelliyoruz. Soğuk hava deposu olmadığı için 6 liralık kirazını 2 liraya satmak zorunda kalan üreticinin eli güçlendi. Üretici geçen yıl kirazını 6 liradan aşağıya satmadı. Yine Pozantı’da kiraz, Sarıçam’da nar üreticileri aynı şekilde soğuk hava depolarıyla desteklendi. Para kazanan, emeğinin karşılığı alan üretici kente göç etmiyor.”

Biyolojik mücadele, üzüm bağları, tavuk dağıtımı, gübre, silaj, ilaç desteğinden de bahseden Başkan Zeydan Karalar, şunları söyledi: “Bazı dağ köylerimiz için ceviz, badem, keçi boynuzu fidesi yetiştirip dağıtıyoruz. Akıllı Tarım Bilgi Merkezi-Tarladaki Bereket Servisi ile üreticiye çok sayıda konuda bilgi aktarımı yapılıyor. Dünyada, Türkiye’de, hangi bölgede ne ekildiğine, piyasaların duruma, hava durumuna kadar geniş yelpazede bilgi akışı sağlıyoruz. Çeşitli ürünlerde tohum üretimi yaparak, bu konuda yabancılara olan bağımlılık sorununu azaltmaya çalışıyoruz. Salçası ünlü Karaisalı Biberi fidesi yetiştirmeye başlıyoruz. Ürününü satamadığı için bakliyat üretimini durduran Tufanbeyli ilçemizde sözleşmeli tarım planlıyoruz. Paketleme tesisi de kurup, dünyanın en lezzetli bakliyatının yeniden üretilmesini sağlayacağız. Değerli, etkin ve su kullanımını azaltan kompoze gübre üretmek için de çalışmalarımız sürüyor” dedi.   Başkan Karalar, tarımdaki sorunları tespit etmek ve olumsuzlukları gidermek için zirve düzenleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, parti kurmaylarına ve belediye başkanlarına teşekkür etti.

 

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: YİĞİT CİĞERLİ

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam