reklam
reklam

Sizin düşünce hatanız hangisi?

Eklenme Tarihi: 3 Eylül 2019, Salı - 12:57   Okunma Sayısı: 121566
Neden hep kendinizi yorgun hissettiğinizi, yaşamak için neden hiç enerjinizin kalmadığını biliyor musunuz? Peki, ya sürekli başınıza kötü şeyler geldiğini ve belki de hayattaki en şanssız kişi olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Belki de tüm bu korku senaryolarının tek bir sebebi vardır; düşünce hataları gibi…

Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nin Kurucusu Nörolog Mehmet Yavuz, en sık yapılan düşünce hatalarını anlatıyor.

Ya hep ya hiç…

Özellikle mükemmeliyetçi insanlar ‘Ya hep ya hiç’ şeklinde düşünürler. Bir konuda gerçek bir başarı gösteremiyorlarsa o işten çekilirler. Öğrenciler açısından düşünürsek bir sınavdan 100 üzerinden 80 almışlarsa kendilerini başarısız sayarlar. Bu bakış açısına sahip kişi, hayatı siyah beyaz olarak görür ve diğer tonları dışlar. Bu mükemmeliyetçiliğin arkasında hata yapma konusunda büyük bir korku da göze çarpar. Ayrıca bu durum, yeni şeyler denememizin ve potansiyelimizi hayata geçirmemizin önünde ciddi bir engel oluşturur. Başarılı insanlar hiç hata yapmayanlar değil, hata yaptıktan sonra en hızlı şekilde toparlanıp yeniden denemeye cesaret edenlerdir. Bir kez başarısız olduğunuzda, kendinizi sabote eder şekilde düşünmeyi alışkanlık haline getirip yeniden denemekten vazgeçiyorsanız hatta denemekten korkup “Ben zaten istemiyordum” gibi mazeretlere sığınıyorsanız kendinize kötülük yapmış olursunuz. Kendimize ve başkalarına karşı daha toleranslı olmak yaşamdan keyif alabilmek için gereklidir.

Felaketleştirme…

Neden bazı insanlar olaylara karşı daha büyük tepkiler verir? Beyniniz küçük sorunları esnetip büyütecek şekilde çalışıyorsa yaşamınız çok yorucu geçiyordur. Biraz kalbiniz çarptığında kalp krizi geçireceğinizi, küçük bir tartışma çıktığında kan davasına dönüşeceğini düşünürsünüz. Felaketleştirme alışkanlığına sahip kişilerin, insanlara verdiği tepkiler de algıladıkları sorunlar gibi büyük olacaktır. Felaketleştirme alışkanlığı insanın korkularını en çok besleyen düşünce tarzlarından biridir. Kişi kafasında kura kura panik atak noktasına kadar gelebilir.

Etiketleme…

Bu düşünce hatasını hem kendimizi hem diğerlerini değerlendirirken kullanırız. Kişi aldığı olumsuz bir sonucu tüm yaşamına geneller. Örneğin bir kızı yemeğe davet eden erkek olumsuz yanıt almışsa kendisini itici biri olarak etiketleyip bir daha kimseye yaklaşamayabilir. Bir kere işyerinden çıkartılan bir çalışan, kimsenin kendisine iş vermeyeceğini düşünebilir. Oysa yaşamda hem güzellikler hem de şanssız olaylar vardır ve herkes belirli ölçülerde bunları deneyimleyecektir.

Kendinizi, yeteneklerinizi, verdiğiniz emekleri ve potansiyelinizi tek bir olayın sonucuna göre yok sayarken yakalarsanız bunun hatalı bir düşünce olduğunu kendinize hatırlatın. “Ben berbat biriyim”, “Beceriksizim”, “Elimden bir iş gelmez”, “Kendimi savunamam” gibi cümleler aklınızdan geçiyorsa o sese kulak asmayın. Elbette gerçekçi değerlendirmeler yapmak gerekir, kötü sonuçlar alıp kendinizi mükemmel olduğunuza inandırın demiyorum ama eleştirileriniz yapıcı olursa hatalarınızı daha iyi kullanmış olursunuz.

-meli -malı düşünce tarzı…

Ailemizden ya da sosyal çevremizden çeşitli kurallar öğreniriz. Bazen de kendimiz çeşitli prensipler benimser ve onlara uymaya çalışır ya da diğerlerinin uymasını isteriz. İşin komik kısmı bu kuralları kendi kendimize koyduğumuzu ve her zaman geçerli olmayacaklarını unuturuz. ‘Her zaman güçlü olmalıyım’, ‘Erkek dediğin şöyle olmalı, kadın dediğin böyle olmalı’ gibi kesinlik ve keskinlik ifade eden cümlelerle düşünmek, kimi zaman hayatla uyumumuzu bozup bizi esneklikten uzaklaştıracaktır.

Kişiselleştirme…

İnsanın kendisiyle alakası olmayan durumları kendisiyle ilişkilendirmesidir. Alıngan kişiler çoğu zaman bu şekilde düşünür. Örneğin yoldan geçerken size selam vermeyen komşunuzun sizi görmemiş olma ihtimalini hiç hesaba katmadan kırılmak böyle bir düşünce hatasıdır. Oysa üzerimize alındığımız konuların en az yarısı gerçek imalar içermez. Geri kalan yarısı da sizin tavrınıza göre değişme ihtimali olan kısımlardır. Yine size selam vermeyen şu kaba komşu örneğine dönersek, yüzde 50’lik ihtimal bu kişinin sizi görmemiş olması ise geri kalan yüzde 50’lik negatif ihtimalin içinde gerçekte sizin onu sevmemeniz ve bu duyguyu yansıtmanız ya da karşı tarafın önce sizin selam vermenizi bekleyecek çekingen bir kişiliğe sahip olması da gizlidir.

Zihin okuma…

Karşınızdakinin ne düşündüğünü bilmeden, kendi tahmininizden emin davranırsınız. Zihin okumayı alışkanlık haline getirmiş kişiler, kendilerinden o kadar emindirler ki karşı tarafa işin aslını sormaya bile gerek duymazlar. Oysa insanlar çok farklı dürtülerle hareket edebilir ve onların sebepleri çoğu zaman hiç de dışarıdan göründüğü gibi çıkmaz. Zihin okuma, iletişimi baltalayan bir düşünce hatasıdır. Madalyonun diğer yönü de karşınızdakinin sizin zihninizi okuyabildiğini sanmaktır. Eşinizden, yakın bir arkadaşınızdan ya da anne ve babanızdan, konuşmadan sizi anlamalarını beklersiniz. Sonuç; iletişim kurmadan başkalarının ne düşündüklerini bildiğinizden emin olmayın ve kendi düşünce ve isteklerinizi de karşı tarafa en kibar halinizle, gerekirse defalarca sabırla anlatın. Elbet bir noktada uyumu yakalayacaksınız.

Aşırı büyütme veya aşırı küçültme

İnsan zihni kötü durumlara dair sinyalleri hemen yakalar ve korkunç beklentiler içerisine girecek kadar büyütür. Oysa birçok insan kendilerinin ve yakınlarının başarılarını görmezden gelir. Kendi kendini methetmenin ayıp sayıldığı bir kültürde yetiştiğimiz bir gerçek ancak fazla mütevazı davranarak, kendi başarılarımızı yok saymak da doğru değil. Ayrıca birçok anne-baba, iyi notlar alan çocuğunu bile, “Sınıf ya da okul birincisi değilsin” diyerek eleştirmektedir. Ben şimdi gerçek başarının ne olduğunu bir kenara bırakıyorum. Eğer başarı anlayışımız aynıysa başarıları alkışlamayı bilmek, bu payeyi kendimize, sevdiklerimize hatta sevmediklerimize dahi yakıştırabilmek, yaşamımızı güzelleştirir.

Korkular açısından baktığımızda aşırı büyütme alışkanlığı daha da önem kazanır. Örneğin bir kedi tırmalamaktan öte büyük bir zarar verebilir mi? Sokakta gördüğünüz bir köpeğin durduk yerde size saldırma ve aynı zamanda kuduz olma ihtimali ne kadar? Bindiğiniz uçağın düşme ihtimali, kaldırımda yürürken düşme ihtimalinizden çok mu fazla?

Peki, bu düşünce yanlışları nasıl düzeltilir?

Elbette fobi tedavisi, ‘Korkacak ne var canım’ demekle çözülecek kadar basit değildir. Ancak düşünme tarzınızın sizi nasıl köşeye sıkıştırdığını görürseniz zihninizin oyunlarına daha az kurban olursunuz. Yukarıda sıraladığımız düşünce hatalarını hepimiz farkında olmadan yapıyoruz. Çünkü genellikle düşünme biçimimizin bu şekilde hatalı davranışlar içerdiğinin farkında değiliz. Ne zaman olaylara daha sağlıklı bir yaklaşım geliştirirsek o zaman kendi ürettiğimiz gereksiz yüklerden hafifliyoruz. Bu da bize yaşamın önümüze getirdiği gerçekten zorlu sorunlarla baş edecek gücü bulabilmek için önemli bir dinlenme fırsatı ve avantaj sağlıyor.

 

Kaynak: HABER BÜLTENİ
Editör: HABER BÜLTENİ

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam