reklam
reklam

İSTANBUL MODERN:ŞİMDİNİN PEŞİNDE SERGİSİ

Eklenme Tarihi: 6 Şubat 2019, Çarşamba - 10:27   Okunma Sayısı: 578260
İstanbul Modern, “Şimdinin Peşinde” adlı koleksiyon sergisiyle günümüz dünyasında insanlık hallerine odaklanıyor. İnsanın kentle, doğayla, fiziki çevresiyle ve kendi benliğiyle olan ilişkisini; tarihsel, toplumsal ve kişisel bağlamda irdeleyen yapıtları bir araya getiriyor. Bunun yanı sıra sergi, bugünün dünyasında ortaya çıkan görsel ve işitsel yeni uyaranların insan duygulanımı üzerindeki etkilerine de ayna tutuyor.

İSTANBUL

“Şimdinin Peşinde” birbiriyle kesişen ve ilişkiye geçen çeşitli tematik alanlar kurguluyor ve sergideki yapıtlar aracılığıyla kimlik, beden, toplumsal cinsiyet politikaları, yapım ve yıkım süreçleri, doğa ve insan ilişkisi gibi tali yollara açılıyor. Sergi, insanın ideal yaşam alanları yaratmak için kurguladığı kentin ve mimarisinin, kent sakinleriyle olan çetrefilli ilişkisini ele alırken, bir yandan da inşa etme ve doğal hayatın sınırlarını ihlal ederek egemenlik kurma güdüsünün olası sonuçlarına dikkat çekiyor. Ehlileştirilmeye çalışılan doğanın beraberinde bir yıkıma yol açması ve nesillere aktarılan toplumsal mirasın bozuma uğratılmasının sonuçlarına işaret ediyor. Farklı değişimlerin yıkıcı boyutlarıyla baş etmeye çalışan insanın kendisine dönmesi, benliğini araması ve bilinçaltının derinlikleriyle olan ilişkisi serginin önemli bir ekseniyken, “Şimdinin Peşinde” toplumsal cinsiyet rolleri ve kadın meselelerini farklı boyutlarıyla ele alan yapıtlara da yer veriyor.

Sanatçılar:

Murat Akagündüz, Rasim Aksan, Alaettin Aksoy, Deniz Aktaş, Peter Anders, Mehtap Baydu,

Ramazan Bayrakoğlu, Sabri Berkel, Taner Ceylan, Adnan Çoker, Burhan Doğançay, Olafur Eliasson,

Tracey Emin, İnci Eviner, Mehmet Güleryüz, Balkan Naci İslimyeli, Hüsamettin Koçan, Azade Köker,

Maro Michalakakos, Sarah Morris, Hans Op de Beeck, Angel Otero, Kemal Önsoy, İrfan Önürmen,

Necla Rüzgar, Sarkis, Güneş Terkol, Canan Tolon, TUNCA, Ömer Uluç, Zhan Wang, Nil Yalter, Jérôme Zonder.

Küratöryel Ekip: Öykü Özsoy, Deniz Pehlivaner, Ümit Mesci

 

          

 

NECLA RÜZGAR

“İÇFAUNA” adlı yapıtta beyaz bir zeminde beyaz bir zeminde tek vücuttan ayrılarak tekilleşen figürler görülür. Her biri benzer renkte kürklere sahip dişi aslan, geyik, kurt, tilki ve tavşan ile sanatçının hayvan postlarına sarılmış oto portresi birlikte uyurken görülür. Rüzgar, hayvanlar alemi olarak tanımladığı faunayı insanı da dahil ederek şiddet, kutsallık ve trajediyi barındıran bir çerçeve yeniden kurgular. Sanatçı olumlu çağrışımlarla sanılan ve önem addedilen canlıların bunlara rağmen şiddete maruz kalmaları ve katledilmeleri ikilemine dikkat çekerken toplumun güçlü ve güçsüz bileşenlerine karşı genel tavrını anımsatır. NECLA RÜZGAR; Resim, heykel, yerleştirme ve video gibi ifade yöntemlerini kullanan sanatçı yapıtlarında bilinçli olarak ya da bilinç dışı tercihlerle görülmek ya da gösterilmek istenmeyen, dile getirilip kabullenilmeyen olguları ortaya çıkarmayı amaçlar .

 

RASİM AKSAN

Aksan’ın sergideki iki figüratif resmi de bedenin bütünlüğünden kopuk el ayrıntısını çok yakından irdeler. Yakınlığa rağmen resmin sınırlarının dışında kalana dair güçlü betimlemeler görülür. Büyük resimdeki eller, boyutu gereği ellerini kullanarak çalışan , yorgun , yaşlı bir kişiyi çağrıştırır. Eller bedene doğru kenetlendiğinden, kendinden güç almaya çalıştığı ve zorlu koşulları tecrübe ettiği düşünülebilir. Yanında sergilenen çocuk eli küçük olan resimde tam tersine bir yenilik, tazelik ve hayata karşı ne yapacağını bilmezlik duruşu betimlenir. Eller bir yandan beceriyi yapabilirliği ve gücü temsil ederken aynı güç diğer yandan yıkım, zarar ve felaketleri de yaratabilmektedir. RASİM AKSAN; Aksan’ın kompozisyonlarının çoğu, günlük hayatta karşısına çıkan ve kendi fotoğrafladığı karelerden oluşur. Geniş bir görsel arşimve sahip sanatçının imge seçimindeyse öznenin içe dönük ve saklı duruşu dikkat çeker .Bir bütüne veya anlatıya ait olmayan ıssız imgeler izleyiciye kolay çözümlenmeyen esrarengiz hikayeleri çağrıştırır. Aksan bu kompozisyonlarda çeşitli dokuları ve öznelerinin zaman içindeki değişimini inceler.

Ramazan Bayrakoğlu

Her zaman kendi görsel arşivinden etkili bulduğu bir imajı kullanan Bayrakoğlu, Yangın adlı resimde yanan bir ev fotoğrafıyla çalışmıştır. Bu yapıt, yok olma, tükenme ve anıların uçuculuğu gibi dramatik kavramları tek bir imge üzerinden düşündürür. Yangın aynı zamanda, sanatçının bu malzemeyle kusursuzluğu aramasındaki sürecin örneğidir.

RAMAZAN BAYRAKOĞLU

1966 yılında Balıkesir’de doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü’nde öğrenim gördü. Aynı üniversitede Yüksek Lisans’ını yaptı. 1989 yılında aynı bölüme asistan, 1992 yılında ise yardımcı doçent olarak atandı. Resmi merkeze alarak farklı sanat disiplinleriyle uğraşan sanatçı, eserlerinde malzeme, konu, teknik, renk, kompozisyon seçimleriyle resmin klasik algılanış biçimini bozmaya ve resme kavramsal bir içerik kazandırmaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. Ağırlıklı olarak anlam oyunlarına açık metinler kullanmakta; kumaşın yapısı itibariyle ışığı yansıtma biçimleri de izleyicide farklı etkilerin ortaya çıkmasına aracı olmaktadır. Tuval üzerine, pek çok renkli kumaşı, ustalıkla birbirine teyelleyerek resimlerini oluşturmakta, film karelerinden, gazetelerden, dergilerden gözüne çarpan, dikkatini çeken fotoğrafları yepyeni bir sanat diliyle tekrar dönüştürmektedir. Kumaş resimlerinin yanı sıra sanat diline pleksiglas’ı da ekleyen sanatçı kumaşa yapılan işlemi pleksiglasda da uyguluyor, parçalardan yol alarak bütüne ulaşıyor. Çalışmalarında ağırlıklı olarak anlam oyunlarına açık metinler kullanan Bayrakoğlu, standart bir forma bağlı kalmayan ve farklı malzemelerle uygulamalara açık bir tavır geliştirmiştir. 9. Uluslararası İstanbul Bienali kapsamında düzenlenen “Freekick” sergisine, Almanya, İsrail ve İtalya’da sergilere, Dubai Sanat Fuarı, Art – Athina, Atina Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı’na ve 10. İstanbul Bienali’ne katılmıştır. Güncel sanatın son dönemdeki önemli isimlerinden olan sanatçı yaşamını ve çalışmalarını İzmir’de sürdürmektedir.

 


GÜNEŞ TERKOL

1981 Ankara doğumlu Güneş Terkol, Ha ZaVuZu sanatçı topluluğu üyesidir. Yakın çevresinden, biriktirdiği hikâyelerden ve dikiş parçaları, eskizler, müzik besteleri gibi parçalardan ilham alan Terkol’un çalışmalarında ele aldığı kahramanları, genellikle günümüz Türkiye’sindeki kültürel ve sosyal değişikliklere adapte olan ya da adapte olmayı reddeden kadınlardır. Terkol’un işlerinde dikiş yapma eylemi ve geri dönüşüm kumaşların kullanılması, bağımsız üretim formunu ve çağdaş sanata olan erişimi güçlendirmeyi amaçlayan bir direniş eylemidir. "Live Uncertainty", 53. SãoPaulo Bienali (2016); "Passion, Joy, Fury", MAXXI, Roma (2015); "Uyuma, Dayan!", Depo, İstanbul (2015); 10. Gwangju Bienali, Kore (2014); "BetterHomes", New York Heykel Merkezi (2013); "Hayal ve Hakikat", İstanbul Modern (2011) gibi grup sergilerine katılmanın yanı sıra Ha ZaVuZu ile birlikte 2013 yılında Whitechapel Gallery, Londra’da, 2012 yılında ise What a Loop, Berlin'de sergiler gerçekleştirdi. Kişisel sergileri arasında "LISTE", TheYoungFair in Basel (2015); "HolographicRecording", NON Galeri, İstanbul (2014) ve "FriezeFrame", Frieze Art Fair, Londra (2012) bulunuyor.

Akıntıya Karşı Güneş Terkol tarafından hazırlanmıştır.Bu kumaş pankart çalışmasında hayatın birçok alanında karşılaştığı her türlü sıkıntıya, haksızlığa ve zorluğa rağmen, haklarını korumaya devam eden ve direnen kadınların mücadelesini gözler önüne seriyor.

 

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: ZEHRA EVCİL

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam