reklam
reklam

GÜNÜN HASILATI

Eklenme Tarihi: 15 Kasım 2018, Perşembe - 10:30   Okunma Sayısı: 178509
Bugün pazartesi ve öğle arası… Taksim’deyim. “İstanbul Fotoğraf Günleri” adlı gösterim Taksim Meydanı’nda sunuluyor. Resimler ayaklı panolara konulmuş. Kent öykülerinden gerçek ve sahtelere kadar çekilen fotoğrafları inceledim.

 

Her eser, sahibinin duygularını taşır. Bu bakımdan fotoğrafları çekenlerin tespitleri resimlerin anlaşılması bakımından bence önem arz ediyor. İşte fotoğraf sanatçılarının tespitleri:

Bazı tespitler

Ersin Alok: Her duygu biçimlenirken öz yapısından sıyrılır. Güneş çok uzaktadır bizden. Elimiz değmez; ama bir güneşimiz vardır. İçimizdeki güneş neye yarar, bilinmez. Seyahati hayal ederiz, gerçek olması için çabalarız. Ne kadarı gerçek olur bilinmez.

Rüzgâr ağaçları yıkar, belli ki, o bir güç. Ama ne kadar duyarız bu duyguyu içimizde bilinmez. Uzun bir yol, beklenmedik bir biçim, size dünyanızdaki bir sembolü hatırlatır. Gerçekle sevginin ise ne zaman birleştiği hiç bilinmez.

Serkan Turaç:  Ya onunla ya da onsuz varoluştan bu yana insan fikir,  mekân, obje ve her şeyin arasında kalabilme durumudur ikilem… Kimi dönem kişiler arasında bir dengesizlik, kimi zaman da objeler arasında karmaşa, kimi zamansa doğanın bıraktığı izler.

İkilem, iki çizgiden öte içinde var olacağımız dengeyi bize sunan gri renk beyazdan kaçan siyahın ta kendisidir belki de… Mantıksal yanı fiziksel yanından üstün müdür bilinmez. Felsefede ve matematikte değerlidir ikilem. Yani özetle hayatın içinde bir durumdur.

İkileme düşmeden yaşanmaz hayatlar. Bu hayatın bize sunduğu sorundur aslına bakarsanız. Fotoğraflarda izlenim olarak başlayan bir ikilem siyah beyaz ve renkli kareler. Kimi doğadaki ikilemde kimisi hayatın karesinde… 

Nereye açıldığını bilmediğimiz bir kapıdır fotoğraf.  Peki, sizce açıldığı nokta aynı mı? Dalgayla iskele, ikisi de rüzgârı hissediyor. Belki ikisi de rüzgârdan şikâyetçi. İki at yolunu belirlemiş, düz gidiyorlar ilerdeki kulübeye doğru. Peki, kulübe güvenli mi? Dağların ardı gözükmüyor bulutlardan, yağmur bile ikilemde…

 

 

 

Taksim parkında

Buradan çıktıktan sonra Taksim parkına yöneldim. Gündüz saati olmasına rağmen banklarda battaniyelere sarılmış yatanları gördüm. Hayret pabuçları yerde, giyilebilecek türden olmasına rağmen kimse aşırmamış. Şu kanepede bir başkası yatıyor. 

Biraz ileride sevgililer kaçamak öpüşüyorlar. Çocuk bahçesi anneler ve çocuklarla dolu… Köpeklerini gezdiren iki hanım, güvercinlere yem atan yetişkinler. Belli bir saatten sonra akşam soğuğu kendisini hissettiriyor.

Yapraklar sararmış ağaçlarda, kimileri yere dökülüyor. Bu ayrılıktan acaba ağaç mı üzgündür, yaprak mı? En büyük kopuş, hepimiz yaşayacağız…

 

Festival alanında

Alanın Harbiye’ye açılan tarafında panayır var. Eski kitaplardan cam eşyalara, bez ürünlerden ahşap yapılara kadar neler yok ki? Bazı bölümler atölye havasında. Baston yapımcısı elindeki bastonu yılanbaşına dönüştürüyor. Oldukça emek verdiği ve zaman harcadığı belli… Ahşap oymalar halinde su bardağı, kadeh, tabak ve mutfak aletleri yapanlar da var.

Kozadan iplik ve ipek üreten bölüm minyatür bir fabrika gibi çalışıyor. Bu üretimi geçen yıl gazetemize taşımıştık. Oldukça zahmetli olduğunu biliyorum. Küçük bibloları yapan usta gayet sanatkârane çalışıyor.  Küçük oksijen hamlacı, gözlüğü, dikkati ve uzun ağızlı makası da bütün sermayesi…

 

 

 

Seyyar satıcı

Seyyar arabasıyla dumanını tüttüre tüttüre çay satan adamcağız geliyor. Konuşuyoruz,

 

    ---Satışlar nasıl?

    ---Valla ben daha önce künde (günde) 120 bardak kadar satardım. Artık eskisi gibi gitmiyor.

    ---Şimdi kaç bardak oldu?

    ---Daha 35 bardak oldu.  Bir iki saat sonra da bırakıp eve gideceğim. Hanım hastadır. Ben bakıyorum ona…

 

İşte şimdi bütün neşem kaçtı. Satış, para, yorgunluk, zaman hepsi bir yana ama hastalık çok zor. Bu adamcağız ne yapacak? Ne kadar zor bir durum değil mi?  Bütün neşem kaçtı. Kendi dertlerimi unuttum. Allah yardımcısı olsun!

 

 



Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: BAŞAK ERTEKİN

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam