reklam
reklam

Jennifer Garner Son Filminde “İntikam Meleği”

Eklenme Tarihi: 1 Ekim 2018, Pazartesi - 10:00   Okunma Sayısı: 186598

Filmin senaristi Chad St. John olurken filmin yapımını Tom Rosenberg, Gary Lucchesi, Richard Wright ve Eric Reid üstlendi. David Lazenberg filmin Görüntü Yönetmeni, Ramsey Avery Yapım Tasarımcısı, Frédéric Thoraval, Editör, Lindsay Ann McKay Kostüm Tasarımcısı olurken  filmin müzikleri ise Simon Franglen’in imzasını taşımakta. 

İntikam Meleği (Peppermint) nasıl oraya çıktı?  Film ekibi anlatıyor 

İntikam Meleği (Peppermint) başlığı ile piyasaya yeni çıkan senaryoyu ilk okuduklarında Lakeshore Entertainment stüdyosundan Tom Rosenberg ve Garry Lucchesi, bir kadının sade bir vatandaştan, bir adalet savaşçısına dönüştüğü yolculuktan çok etkilenmişler. Merkezinde güçlü bir kadın kahramanın yer aldığı sürükleyici filmlerin pek yapılmadığını bilen Rosenberg ve Lucchesi, hemen harekete geçmeleri gerektiğinin farkındaymışlar. Senaryoyu Perşembe günü okur okumaz, tekliflerini Cuma günü yapmışlar ve Pazartesi olmadan projeyi almışlar bile.

Yapımcı Gary Lucchesi bu konu hakkında şunları söylüyor;  “Anlaşmayı mümkün olduğunca çabuk yapmamız gerektiğini biliyorduk, bu yüzden Cumartesi günü ajansı aradım, ki genelde böyle yapmam; anlaşmayı Cumartesi gecesi imzalamak için baskı yaptım.” diyor. “Pazartesi sabahı olduğunda üç ya da dört stüdyo daha senaryoyu istedi ama neyse ki hemen harekete geçecek kadar öngörü sahibiydik.”

Chad St. John (London Has Fallen) tarafından yazılan senaryo, özellikle yönetmeninden dolayı cazip gelmiş. Taken filmlerinin ilki 96 Saati de yöneten ve aksiyon kahramanı algısını tek başına yeniden tanımlayan, tanınmış aksiyon filmleri yönetmeni Pierre Morel, filmin yönetmenliğini üstlenmiş. Morel bu durum için  “Bir kadının başı çektiği bir aksiyon filmi arıyordum ve fikir de çok cazip geldi” diyor ve ekliyor “Benim için en önemli şey kahramanın yaşadığı duygusal yolculuk, arkasında duygusal bir motivasyon olmadıktan sonra aksiyonun da pek anlamı yok”.

Pierre Morel, öyküde işlenen temalardan ve yaşanan büyük duygusal travmanın yol açtığı dönüşümden çok etkilendiğini şu sözlerle ifade ediyor : “Riley, genellikle kahramanın önceden bir casus ya da asker ya da buna benzer bir şey olduğu filmlerde gördüğünüz kahramanlardan bekleyeceğiniz şeyleri yapmıyor. Sıradan bir kadınken yaşadığı travma onu başka bir şeye; adalet peşinde bir kadına dönüştürüyor. Normal bir insanın bu kadar dramatik ve acımasız bir durumla karşılaşınca nasıl tepki vereceğini anlamaya çalışmak beni çok cezbetti.”

Morel bu filmi, daha önceki filmlerinin olağan bir devamı olarak görerek; “Bir şekilde Taken filmlerinin devamı gibi, ama bu sefer kahramanımız kadın. Bence artık kadın bir kahramanın zamanı da gelmişti.” Demekte. 

Merkezinde kadın bir kahramanın olduğu İntikam Meleği (Peppermint), bir aksiyon filminde görmeye alışık olmadığımız bir kahramanı izleme fırsatı veriyor. Yapımcı Tom Rosenberg bu durumu şöyle açıklıyor: “Akıllı ve gözü kara bir senaryo ve bir aktris için harika bir roldü. İzleyicilerin destekleyeceği birini arıyorduk ve Jennifer Garner’dan daha iyisi olamazdı.”

Öfkeli ve cesur bir kahramanı oynama fırsatını büyük bir hevesle kabul eden filmin başrolündeki Jennifer Garner de  “Öykünün orijinalliğine ve baş rolünü bir kadının oynadığı aksiyon filmi olmasına bayıldım ve bence böyle olması çok da anlamlı” diyor ve şöyle devam ediyor: “Bir filmde ailemi savunmak ya da korumak için böylesine içgüdüsel bir ihtiyacı canlandırma şansım hiç olmadı ama kolaylıkla bağ kurabileceğim bir fikir.”

Rolün de ;son derece fiziksel olması, Garner’a dövüş ve akrobasi koreografisine uzun bir ara verdikten sonra sahip olduğu zengin aksiyon deneyiminden faydalanma fırsatı vermiş. Yıllarca çok tutulan ve ülkemizde de gösterilen  “Alias” isimli televizyon dizisinde süper ajan Sydney Bristow’u canlandırdıktan ve Elektra ve The Kingdom gibi aksiyon ağırlıklı sinema filmlerinde oynadıktan sonra Garner  de ağırlığı son yıllarda  daha çok  dramatik rollere vermişti. Riley’i canlandıran ve bu anlamda da  aksiyona dönmeye hazır olan Garner’ı, hem dramatik hem de aksiyon tecrübelerini birleştirmeye zorlama fırsatı tanımış. 

Zaten Garner da kendini tam da bunu yapmaya hazır hissetmiş. Ünlü aktris bu durumu şöyle açıklıyor: “On bir yıldan uzun bir süredir bir dövüş sahnesi çekmemiştim, bu da aksiyon hareketlerinizi bir tarafa bırakıp sonra tekrar hatırlamaya çalışmak için epey uzun bir zaman ama yapabileceğimi biliyordum. Rolün fiziksel kısımları Riley’nin çaresizliğini ve intikam alma ihtiyacının arkasındaki duygusal motivasyonu yansıtmama yardım etti.”

Flimin yapımcısı olan  Lucchesi ise, “Jennifer kendisi de bir anne olduğu için, canlandırdığı Riley karakterinin duygusal çıkışlarını yakalayabildi. Annenin çocuğuna duyduğu sevgi müthiştir; tıpkı yavrusunu sonuna kadar koruyacak bir anne aslana benzer.” diyor.

Film yapımcıları, izleyicilerin, Garner’ın aksiyon filmlerine dönmesini büyük bir hevesle beklediklerini biliyorlarmış.  Yönetmen Morel: “Bu rol hayatının tam da doğru bir dönemine geldi; gerçekten de yavrusunu sonuna kadar koruyacak bir aslan gibi ailesi için yaşayan bir anne ve öykünün duygusunu derinden hissedebiliyor. Bu sayede bizi bu kadar kötü bir kayıp yaşadıktan sonra birisinin bir anda her şeyi bırakıp gidebileceğini, sonra başka birisi olarak dönüp, neredeyse olaya karışan herkesi ortadan kaldırabileceğine inandırabiliyor.” diyor.

 

Riley’in motivasyonu ve yöntemleri, intikam konulu gerilimlerden farklı ve aksiyon kahramanı tanımını ters yüz ediyor. Film, adalet kavramını çerçeveleyen ahlaki karmaşaya dair sorular soruyor.

Yapımcı Richard Wright da bu konu hakkında  şöyle diyor: “Yaşa dışı bir adalet savaşçısının sağladığı adalet, sosyal açıdan oldukça ilginç. Kalkıp herkesin kendi başına bir adalet savaşçısı olmasını istemezsiniz ama kesinlikle kanunların sağladığından daha iyi bir korumayı hak eden insanlar da var. Bu bir film olduğu ve kurgu bir dünyada olduğumuz için aşırıya kaçabiliyoruz ama tüm bunların temelini her gün her yerde yaşadığımız toplumda görebiliriz.”

Filmde temelde, intikam ve adalet arasındaki fark ve insaniyetin bu ikisinin arasında nerede olduğu tartışılıyor. Apaçık yolsuzluk karşısında hayal bile edemeyeceğiniz bir kayıp yaşasanız siz ne yapardınız diye soruyor. Garner bu soruyu ise : “Adaletin bu türü Riley’nin ruhundaki boşluğu dolduruyor mu bilemiyorum. Daha ilk toplantımızda Pierre ile intikamın kabul edilebilir durumlar olup olmadığını tartıştık ve Riley’nin yaptığı şeyin doğru olup olmadığını sorguladık. Bir aksiyon filminin kurgusal anlatısında araştırmak için ilginç ve karmaşık bir konu.” şeklinde açıklıyor

Yönetmen Morel ise şöyle diyor: “İntikam size asla bir şey kazandırmayan ve kimseyi geri getirmeyen çok karanlık bir itici güç. Ama Riley intikamdan ziyade adalet peşinde. Gerçek adaletin veremediği türden bir adalet uyguluyor ve filmi bu kadar ilginç kılan da yaptığının iyi mi yoksa kötü mü olduğunu tartışmak”

İntikam Meleği (Peppermint) filmini tipik aksiyon filmlerinden ayıran da Riley’nin intikamını masumlara en az zarar verecek şekilde alması. Elinde bir isim listesi var ve nefretini sadece bu listedekilerle sınırlı tutmak için büyük çaba harcıyor. Morel  bu durum hakkında ise: “Riley sırf öldürmek için öldürmüyor. Aslında sadece bird aha asla böyle bir şeyin olmaması için adalet istiyor. Bu arada masum insanlara zarar vermek bir seçenek bile değil; sadece kendisine zarar verenleri ortadan kaldırmak istiyor.” diyor.

Riley’nin güçlü bir uyuşturucu kartelinin üyelerini, yozlaşmış polisleri ve yargı mensuplarını tek başına ortadan kaldırma planı, esasında tüm kalbiyle kabul ettiği bir intihar görevi. Yönetmen Morel de: “Riley bu yolculuğu kabulleniyor ve canlı kurtulmayı beklemiyor. Kendisine zarar verenlerin başkasına zarar veremeyeceğini bilerek ailesiyle yeniden bir araya gelmeyi hayal ediyor” şeklinde açıklıyor.

İntikam Meleği (Peppermint)’in öyküsü ortak değerler sistemi üzerine sıkı bir hikaye 

Toplumu, toplum yapan şey dengeyi sağlayan ortak değerler sistemidir. İyi insanların yaptıkları iyilikler için ödüllendirildiği ve kötülüklerin cezasız kalmadığı inancıyla yaşarız. İntikam Meleği (Peppermint) filminde toplum ve ceza adaleti Riley North’u yarı yolda bırakır.

Chris North üçkağıtçı bir arkadaşının bahsettiği yasa dışı para kazanma fırsatını geri çevirince, bölgede hüküm süren uyuşturucu kartelinin lideri Jonas Garcia süratle ve acımasızca intikam alır. Carly’nin doğum gününü kutlarken, çetenin hareket halindeki bir araçtan açtığı ateş sonucunda Riley’nin kocası ve kızı hayatlarını kaybederken, Riley ağır yaralanır.

Riley, komadan çıktığında saldırganları teşhis etmeye hazırdır; adaletin yerini bulacağına inanır. Garner: “Her şey Riley’nin gözünün önünde olup biter; Riley ailesini kimin öldürdüğünü görür. Komadan çıktığında saldırganları teşhis etmeyi ister ve katillerin adalete teslim edilmesini bekler.” diyor.

Riley görgü tanığı olmasına karşın, rüşvet dağıtılan yozlaşmış sistemde bir sürü işbirlikçisi bulunan uyuşturucu kartelinin eli güçlüdür. Rüşvet alan kişilerin çokluğu karşısında adaletin esamesi bile okunmaz. Katillerin salıverildiğini gören Riley’nin içinde bir şeyler kopar. 

Jennifer Garner  filmdeki bu adaletsiz durumu şöyle açıklıyor: “Yargıç, avukat ve polis; tümü kanunları hiçe sayar ve karşılaştığı apaçık adaletsizlik Riley’nin aklını yitirmesine sebep olur. Kızını ve kocasını kaybetmesi ve hiç kimsenin bu konu hakkında bir şey yapmak istememesi Riley’i çılgına çevirir. Duygularını bastırır, saklanır ve beş yılını hazırlık yaparak geçirir.”

Riley iz bırakmadan ortadan kaybolur artık tek bir amaca ulaşmak; kendince adalet dağıtabilmek için bambaşka bir kişiye dönüşür. Beş yıl boyunca dövüş sanatlarında, patlayıcılarda ve her türlü savunma taktiklerinde ve silahlar konusunda uzmanlık sahibi, soğukkanlı, inanılmaz usta bir suikastçı olmak için çalışır. Garner bu süreci : “Dövüş sanatlarına başlar, bıçak ve silah kullanmakta ustalaşır, yaralarını nasıl dikeceğini ve kırılmış kemikleri yerine oturtacağını öğrenir. Ailesinin ölümünün 5. Yılında, Carly’nin doğum gününde harekete geçmeye hazırlanır.” sözleriyle belirtiyor. 

Üç kişinin hunharca öldürüldüğü bir cinayeti soruşturmakla görevlendirilen Çete Cinayet Bölümü Dedektifi Moses Beltran ve Dedektif Stan Carmichael, kısa süre içinde, kurbanların, 5 yıl önce Riley’nin ailesini öldürmekle suçlanan üç adam olduğunu anlar. Soruşturma derinleştikçe zaman hızla geçmeye ve ölü sayısı artmaya başlar.

Yıllardır her türlü olayla karşılaşan baş Dedektif Moses Beltran, her türlü olaya tanık olmuştur ve sistemin nasıl işlediğini iyi bilir. Gözü kara, disiplinli, attığını vuran bir dedektiftir.Flimin yönetmeni  Morel Dedektif Moses Beltran’ın filmdeki işlevini  şöyle anlatıyor: “Moses çok uzun süredir emniyette çalışan, o güne kadar çok şey görüp geçirmiş, eski tarz bir polis. Korkunç şeylerle karşılaşmış ve her şeyi kitabına uygun yaparak duygusal anlamda mesafe koymayı başarmış.”

Moses’in duygulardan uzak, dolaysız yöntemleri, onun da kartelden rüşvet alıp almadığı konusunda soru işaretleri yaratan bir belirsizliğe neden olur. Başarılı aktör John Ortiz özellikle bu dinamiğin çok ilginç olduğunu düşünüyor ve  “Normalde bir polis dedektifi bu kadar belirsiz bir şekilde çizilmez; iyi mi yoksa kötü polis mi olduğu açıkça anlaşılmıyor ve bence de bu son derece ilginç. Bu belirsizlik neyin iyi, neyin kötü olduğu sorusunu sormamıza ve ortalık vahşi batıya döndüğünde kanunun ne olduğunu sorgulamamıza neden oluyor.” diyor.

Emniyetteki deneyimlerinden daha fazla etkilenen kişi ise Moses’in ortağı Dedektif Stanley Carmichael. Filmin yönetmeni olan Morel karakterin işlevini ise   : “Carmichael Moses’dan biraz daha genç ve gördüğü şeylerden duygusal anlamda daha fazla etkileniyor, üstelik, bu duygularla nasıl başa çıkacağını öğrenmişe benzemiyor.

Dedektif Carmichael’ı oynamak üzere seçilen aktör John Gallagher Jr.  da emniyette çalışmanın psikolojik sonuçlarını araştırmaya heveslenmiş ve bu konu hakkında şu yorumu getirmekte;   “Bence, ilk başta polis olmak isterken çok iyi niyetli, hatta biraz da safmış, ama sonra emniyette çete cinayetleri masasında çalışırken gerçekten de bir sürü korkunç şeye tanık olmuş. Yaşadıkları karşısında kendini hissizleştirmek için ilaç ve alkol gibi çeşitli yöntemlere başvurmuş”.

Soruşturma derinleştikçe Moses ve Carmichael noktaları birleştirmeye başlar. Sadece bir kaç saat içinde, uzun süre önce meydana gelen cinayette, arkasından da cinayetin kanunlar önünde ört bas edilmesinde rol oynayanlar teker teker, acımasızca ve dikkat çekici bir şekilde öldürülmeye başlar. Dünyayı dolaşırken Riley North’un peşinden giden, ancak Riley’nin hep bir adım önünde kalmayı başardığı FBI Ajanı Lisa Inman kendileriyle temasa geçince dedektiflerin şüpheleri doğrulanır. Detektifler, kendilerinden hep bir adım öndeymiş gibi görünen Riley North’u ölümcül hedefine doğru yaptığı yolda takip etmeye çalışırken Riley’nin öyküsünün tamamını öğreniriz.

Geri dönen Riley sadece kartelin lideri Garcia’yı değil, parayla satın aldığı herkesi ortadan kaldırmakta kararlıdır. Riley’nin peşinde olduğunu bilen Garcia, Riley’i durdurmak için elindeki tüm kaynakları ve adamları kullanır. Riley kendisine yapılan saldırı girişimlerinin hepsini savuştururken, çete üyelerinin başlattıkları insan avı da şiddetlenir. Bir zamanlar banliyöde yaşayan bu tatlı ve mütevazı anne artık, ailesinin cinayetinin intikamını almayı hedefleyen acımasız bir askere dönüşür.

Açıkta saklanmayı tercih eden Riley, Los Angeles’ın varoşlarında Skid Row bölgesinde, kentin unutulmuşları ve haklarını kaybetmişleri arasında yaşar. Diğer insanlardan uzak durmaya çalışsa da, istemeden etrafındaki evsizlerin gözeticisi ve koruyucusu haline gelir. Geçmişi, geçmişte bırakmak için büyük çaba sarf etse de, eski halinin soluk yansımaları kendini bir şekilde gösterir.

Jennifer Garner ise karakterinin işlevini : “Riley’nin gelişinden bu yana Skid Row semtinde bir şeyler değişir; semtteki suç oranı o kadar düşer ki polis bile bu düşüşü fark eder ve nedenini sorgulamaya başlar. Duygularını tamamen bastırmış olsa da dünyadan adalet istemekten ve etrafındakilere göz kulak olmaktan vazgeçemez.” sözleriyle anlatıyor.

İntikam Meleği (Peppermint) filminin prodüksiyon sürecinin bilinmeyenleri 

İlginç ve aksiyonu yoğun çok başarılı filmlere imza atan, usta yönetmen Pierre Morel, İntikam Meleği (Peppermint) filminde ise  drama, aksiyona verdiği ölçüde ağırlık vermiş. Yaşadığı akıl almaz kayıpla sarsılan Riley North, elinde kalanları ailesi adına zorla adalet getirmeye yöneltiyor. Morel: “Benim açımdan bu duygusal bir yolculuk, dramın da aksiyon kadar ilginç olması gerekiyor” diyor. 

Morel, daha önceki filmlerinde olduğu gibi, filmi özel efektler ya da dijital manipülasyon olmaksızın, gerçeğe dayalı aksiyon koreografisi ile doldurmak için elinden geleni yapmış. Kameraların önünde gerçek aksiyon yaratma görevi ise tecrübeli dublör koordinatörü Keith Woulard’a verilmiş.

Tecrübeli isim Keith Woulard bu konu hakkında  : “Pierre şimdiye kadar bir çok aksiyon filmi yaptı ve bu film için de aklında belli bir şey vardı. Gerçek dünyayla sıkı bir bağlantısı olan yeni tür bir aksiyon yaratmak istiyordu ve biz de tüm sekansları adım adım, büyük bir titizlikle belirledik.” diyor.

Morel de aksiyon sahnelerinin çekimleri için yapılan özel düzenlemeyi  şöyle açıklıyor: “Kahramanların gerçekçi olamayacak şeyler yapmamasına her zaman dikkat ederim; bu yüzden yapması tamamen imkansız olan bir koreografi oluşturmamak için Keith ile birlikte çok dikkatli çalıştık. Filmin ayakları yere basan ve gerçekçi bir film olmasını istiyorduk; oyuncuların tavanlarda yürümesini ya da tel yardımıyla uçmasını değil.”

Filmin yapımcısı olan Richard Wright ise şöyle diyor: “Bu filmde gerçek bir insanın yapamayacağı hiç bir şey yok. Yani, tabi Riley’nin yapabildiklerini yapmak için inanılmaz derecede iyi eğitimli, yetenekli bir akrobat/jimnastikçi/silah uzmanı olmanız lazım ama sonuçta fiziksel olarak imkansız hiç bir şey yapmıyor”.

Filmin görüntü yönetmenini seçerken, yapımcılar Morel’e, daha önceki dönem filmleri The Age of Adaline’de (Ölümsüz Aşk) beraber çalıştıkları Görüntü Yönetmeni Daniel Lanzenberg ile görüşmesini önermişler. Richard Wright bu teklifi  şöyle açıklıyor: “ İlk bakışta David ve Pierre’i bir araya getirmenin sadece iki nedeni varmış gibi gözüküyor; ikisi de film sektöründe ve ikisi de Fransız. Görünürde birbirlerine benzerlikleri bu kadar. Pierre, içgüdüsel, çok akıllı ve çabuk karar veriyor, David ise bir şeyleri çok belli bir şekilde fotoğraflamayı tercih ediyorlar, yani çok kolay bir araya gelebilecek sanatçılar değil. ” 

Lanzenberg ve Morel’in daha önce yaptıkları çalışmalar ilk bakışta birbirine pek uymuyor gibi gözükse de nihayetinde birbirlerini mükemmel şekilde tamamlamışlar. Lucchesi şöyle anlatıyor: “Gerçekten harika bir işbirliği oldu. Film gerçekten sağlam bir aksiyon filmi, ama çok da güzel bir şekilde çekilmiş bir film.”

Yönetmen Morel  de ekliyor: “David’in daha önceki eserleri çok da aksiyon ağırlıklı değil; çok stilize ve sofistike statik çekimler yapmayı tercih etmiş, benim filmlerimin çoğu ise asıl meseleye, harekete daha çok yer veren filmler. Doğru tınıyı yakalamak için kafamızdaki idealleri birleştirdik ve sonuç gerçekten çok iyi oldu.”

İkilinin çalışmasının başka faydaları da olmuş. Lucchesi şu yorumu yapıyor : “Filmin ortalarına geldiğimizde birbirleriyle sürekli Fransızca konuşuyorlardı, böylece başka kimse ne dediklerini anlamıyordu”.

Morel’in epik aksiyon sekanslarını çekme yaklaşımının temeli oyuncunun kendisini role tamamen vermesine dayanıyor. İzleyicilerin bilgi ve beklentileri her geçen gün arttığından, Morel, kendi hüner gösterilerinin hepsini yapmaya hazır bir aktör bulmanın ne kadar önemli olduğunu vurguluyor ve : “Bu yolculuk boyunda sürekli karakterle birlikte olmanın çok önemli olduğuna inanıyoruz, bu yüzden işin püf noktası her şeyin oyuncu tarafından yapılması. Jennifer bu fikri tamamen benimsedi ve gereken her şeyi yaptı.” diyor. 

Garner de uyum içinde çalışmaları hakkında şunları söylüyor: “Pierre ne istediğini çok iyi biliyor, çok iyi anlatıyor ve aksiyondan ve kameradan çok iyi anlıyor. Gerçekçilik konusunda hep aynı fikirdeydik; çok uyumlu çalıştık.”

Riley elindeki listedeki isimleri teker teker ortadan kaldırırken, Garcia’nın elini zayıflatmak için kartelin iş çevirdiği yerlerden birini hedef alıyor, burası da bir pinyata mağazası. Bu sekansta, Riley bir düzine iri yapılı, ağır silahlı kartel üyesini bir kaç dakika içinde ortadan kaldırıyor. Woulard “Pinyata mağazası sahnesi için çok çalıştık. İnanılmaz küçük bir mekanda toplam 14 kötü adamımız vardı ve Pierre aksiyonun, bir orkestranın bir parçayı çalması gibi akıp gitmesini istiyordu. Her şeyi doğru yapabilmek için bir sürü prova yaptık ve sonra Jen de mağazaya tıpkı bir kobra gibi girdi.” diyor.

Fanların bayılacağı pinyata sahnesinde, pinyatalar kötü adamları temizlemek için harika bir fon oluşturmuş. Morel bu ilginç durumu  ise : “Yerden tavana kadar her yerde renk renk, boy boy pinyatalar vardı. Harika gözüküyordu. Her şey çok renkliydi ve sözde mutluluk veren bir yer olması lazım ama bir anda ortalık cehenneme dönüyor ve her yerde kağıt parçaları, şekerlemeler uçuşuyor.” cümleleriyle anlatıyor. 

 

    

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: BAŞAK ERTEKİN

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam