reklam
reklam

Ulusal Yarışma’nın Filmleri Açıklandı

Eklenme Tarihi: 25 Eylül 2018, Salı - 11:00   Okunma Sayısı: 148662

Yarışmaya katılan filimler yeni ön jüri sistemiyle belirleniyor

55. Ulusal Yarışma seçkisi, 2017 Kasım ayından Ekim 2018’e kadar, vizyona girmiş, festivallerde gösterilmiş ya da henüz izleyiciyle buluşmamış yapımlardan oluşurken; bu seçkide belgesel ya da kurmacaya dalında sadece uzun metraj filmler yer almakta. 

Bu yıl yeni bir ön jüri sistemi oluşturarak, 54. Ulusal Yarışma film ekiplerinden bu yılın seçkisini oluşturmak için film önerisi istendi. Bundan sonraki senelerde de, o yıla kadar Ulusal Yarışma’ya katılmış tüm filmlerin ekipleri ön jüri görevini üstlenecek. Bu sayede her sene büyüyen bir ön jüri oluşturmayı ve yeni kuşak sinemacıları birbirleriyle bağlantı halinde tutmak amaçlanıyor.

Yarışmada şu ödüller verilecek; En İyi Film, Yönetmen, Senaryo, Kadın Oyuncu, Erkek Oyuncu Ödülleri; Sinema Yazarları Derneği - SİYAD Özel Ödülü,Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği - ÇASOD tarafından verilen Yıldırım Önal Anı Ödülü, Ulusal Yarışma Onur Ödülü ve Sinema Emek Ödülü. 

55. Ulusal Yarışma Beyoğlu Sineması’nda gerçekleşecek film gösterimlerinin ardından, 4 Ekim’de gerçekleşecek ödül töreniyle ödüller sahiplerine verilecek.

55. Ulusal Yarışma’da 7 film yarışacak

55. Ulusal Yarışma seçkisi kapsamında yarışacak olan filmler ise yedi olarak belirlendi. Söz konusu filmlerin önemli bir özelliği de şu; hemen hemen tamamı Türkiye ve Dünyadaki çeşitli  festival ve yarışmalarda yer aldılar. Beyoğlu Sineması’nda sinema severlerle buluşacak olan filmler hakkındaki bilgileri sizlerle paylaşıyoruz. 

Di Navberê De/Arada (Yön:Ali Kemal Çınar)

54. Ulusal Yarışma’ya katıldığı “Gênco” filmiyle 28. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü’nü kazanan Ali Kemal Çınar’ın dördüncü uzun metraj filmi “Di Navberê De/Arada”, kitlesel fonlamayla tamamlandı. 

Osman ana dili Kürtçeyi anlayıp konuşamayan, ikinci dili Türkçeyi de konuşup anlamayan biridir. Bu yüzden insanlarla iletişim kurmakta zorluk çeker, zaman içinde iki işi aynı anda yapamaz hale gelir. Oto tamiri işinde çalışan Osman, çalışırken müşterilere cevap veremediği gibi biriyle kahve içerken aynı anda konuşmayı da beceremez. Evlenmek istemesine rağmen görüştüğü kadınlarla kalıcı bir ilişki kuramaz. En son görüştüğü ve hoşlandığı Fatoş da bu takıntısı yüzünden onu terk eder. Osman’ın hayatı bir müşterisinin onu bu takıntıdan kurtarabileceğini söylemesiyle değişmeye başlar. 

İçerdekiler (Yön:Hüseyin Karabey)

Hüseyin Karabey’in beşinci uzun metraj filmi “İçerdekiler”in senaryosu, Melih Cevdet Anday’ın aynı adlı tiyatro oyunundan uyarlandı. 

Bir öğretmen, darbe döneminde mevcut iktidarın söylemine karşı bir bildiri dağıttığı gerekçesiyle gözaltına alınır ve tutuklama kararı olmaksızın siyasi şube başkomiseri tarafından 185 gün boyunca baskı altında sorgulanır. Komiser, sebepsiz yere gözaltında tuttukları öğretmeni açık görüş yasak olmasına rağmen karısıyla buluşturacağını söyler. Başta buna inanmayan tutuklu, komiserin bu iyiliği neden yaptığını sorgular. Tutuklu, karısıyla komiserin odasında yalnız kalacağı anı beklerken, içeri gelen konuğu ile bambaşka bir sorunla yüzleşmek zorunda kalır.

Nebula (Yön:Tarık Aktaş) 

71. Locarno Film Festivali’nde En İyi Çıkış Yapan Yönetmen Ödülü kazanan “Nebula”, Tarık Aktaş’ın ilk uzun metraj filmi. Hay, yedi yaşındayken açık arazide ölü bir at bulur. Büyüleyici keşfi başında yaptığı gözlemler, yetişkinlerin gözünde bir at leşine dönüşen bu sorundan kurtulmak için verilen çaba onu yetişkinliğinde bile etkileyecek bir anıya, uyanışa dönüşür. Yirmilerine geldiğinde kurban bayramında, koyunun boğazını keserken yanlışlıkla kendi bacağını keser. Bu olay, bir şekilde geçmişinde yaşadığı çocukluk anısının yeniden ortaya çıkmasını sağlar. Koyun ve kendisi arasındaki bağın farkına varmasıyla birlikte, Hay, kendisi ve köyün etrafında gerçekleşen olaylar arasında bir ilişki olduğunu gözlemlemeye başlar. Böylece, adım adım, madde ile canlının uyumuna, ruhun doğadaki yerine tanık olduğu kaçınılmaz bir yolculuğa çıkar.

Parçalar (Yön:Rojda Akbayır) 

“Ben 80 darbesinin açıklanan bilançosunda, 33 bin siyasi mülteciden sadece biri olan babamın peşinden gittim. Bu ülkede ne yazık ki tarihin tekerrürü bir ömre bir kaç kez sığabiliyor. İlerlemek için kendi etrafımda dönüyorum. Hafızamı yeniden inşa etmek için.” Rojda Akbayır’ın ikinci uzun metraj belgeseli “Parçalar”, yönetmenin kişisel tarihine ait parçalarını tamamlamak, ailesi ile yüzleşmek ve babasıyla hesaplaşmak için çıktığı bir yol ve yolculuğun hikâyesi. 

37. İstanbul Uluslararası Film Festivali, Ulusal Belgesel Yarışması, En İyi Film Ödülü sahibi film, aile, göç, yerinden olma, yüzleşme kavramlarını irdeliyor. Bu duygusal yolculukta yönetmen, sadece kendi geçmişiyle değil aynı zamanda Türkiye’nin yakın tarihiyle de yüzleşiyor.

Renksiz Rüya (Yön:Mehmet Ali Konar) 

Mehmet Ali Konar’ın ilk uzun metraj filmi olan ”Hewno Bêreng / Renksiz Rüya”, 29. Ankara Film Festivali’nden En İyi Film Ödülü’yle döndü. 

90’lı yılların karanlık politik olaylarının ortasında kalan Mirza, bu uğursuz, süreğen durumun mağduru olmaktan kurtulamamıştır. Annesinin ölümünün ardından iyice içine kapanıp gördüğü kötü rüyalarla savaşmaya çalışan Mirza’nın hayatı, Mir Ahmed’in bir süreliğine evlerine misafir gelmesiyle değişir. “Renksiz Rüya”, kuşatılmış bir zaman aralığında çocukluk, matem ve hayallerin hikâyesini, bir çocuğun yaşam ritmi ve farkındalığı üzerinden anlatıyor.

Sibel (Çağla Zencirci, Guillaume Giovanetti)

Dünya prömiyerini 71. Locarno Film Festivali’nde yapan “Sibel”, Çağla Zencirci ve Guillaume Giovanetti’nin üçüncü uzun metraj kurmaca filmi. Türkiye’nin kuzeyinde küçük bir köy olan Kuşköy’de köylüler, atalarından miras aldıkları bir ıslık diliyle uzak mesafeler arasında iletişim kurmaktadır. Çocukluğundan beri dilsiz olan 25 yaşındaki Sibel, çevresiyle ancak bu dille iletişim kurabilmesine rağmen yine de kendini yalnız ve dışlanmış hissetmektedir. Bir gün köyün yakınlarında bir ormanda saklanmakta olan Ali’yle karşılaşan Sibel, içinde ilk kez farkına vardığı yeni bir gücün uyandığını hisseder.

Yol Kenarı (Yön:Tayfun Pirselimoğlu)

Dünya prömiyerini 71. Locarno Film Festivali’nde yapan “Sibel”, Çağla Zencirci ve Guillaume Giovanetti’nin üçüncü uzun metraj kurmaca filmi. 

Türkiye’nin kuzeyinde küçük bir köy olan Kuşköy’de köylüler, atalarından miras aldıkları bir ıslık diliyle uzak mesafeler arasında iletişim kurmaktadır. Çocukluğundan beri dilsiz olan 25 yaşındaki Sibel, çevresiyle ancak bu dille iletişim kurabilmesine rağmen yine de kendini yalnız ve dışlanmış hissetmektedir. Bir gün köyün yakınlarında bir ormanda saklanmakta olan Ali’yle karşılaşan Sibel, içinde ilk kez farkına vardığı yeni bir gücün uyandığını hisseder. 

Keşanlı Ali Destanı ve Karanlıkta Uyananlar da özel gösterimlerle 55. Ulusal Yarışma’da yer alacak 

2.Antalya Festivali’nde En İyi Yönetmen, Erkek ve Kadın Oyuncu ile birlikte En İyi İkinci Film ödüllerini kazanan Keşanlı Ali Destanı ile toplumcu  sinemanın en önemli örneklerinden olan, grev konusunu işleyen ilk film olan ve 2. Antalya Festivali’nde En İyi Senaryo ve En İyi Üçüncü Film ödüllerini kazanan Karanlıkta Uyananlar da 55. Ulusal Yarışma kapsamında gösterilecek. 

Keşanlı Ali Destanı (Açılış Filmi)

Haldun Taner’in aynı isimli oyunundan uyarlanan “Keşanlı Ali Destanı”, 2. Antalya Festivali’nde En İyi Yönetmen, Erkek ve Kadın Oyuncu ile birlikte En İyi İkinci Film ödüllerini kazandı. Bir gecekondu semti olan Sineklidağ’da yaşayan Ali, mahallenin haraç toplayan kabadayısının yeğeni Zilha’yı sevmektedir. Zilha’nın amcası öldürülünce, suç Ali’nin üzerine atılır. Ali suçsuzluğunu ispat edemez ve hapse girer; ancak mahallenin en sevilmeyen adamı öldürmesi, ona büyük bir şöhret kazandırmıştır. Hapisten çıkan Ali’yi muhteşem bir karşılama töreni beklemektedir. Zilha’yla yeniden karşılaştığındaysa bir tercih yapması gerekecektir: Aşk mı, destan mı? 

Karanlıkta Uyananlar(Özel Gösterim) 

2. Antalya Festivali’nde En İyi Senaryo ve En İyi Üçüncü Film ödüllerini kazanan “Karanlıkta Uyananlar”, grev konusunu işleyen ilk filmdir. Ekrem boya fabrikasında işçidir, en yakın dostu Turgut ise fabrikanın sahibi Şeref Bey’in oğludur. İşçilerin çalışma koşullarından şikâyetçi olduğu fabrikada işten çıkarmalar da başlayınca, işçi sendikası grev kararı alır. Fakat Şeref Bey’in beklenmedik ölümüyle grev kesintiye uğrar. Fabrikanın başına oğlu Turgut geçer. İşçilerin çalışma koşullarında yine değişiklik olmayınca ve verilen sözler tutulmayınca işçiler ikinci kez grev kararı alır. Haklarını arayan işçileri pek çok engel beklemektedir.

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: YUSUF KEMAL YILDIZ

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam