reklam
reklam

Kültürleri buluşturan insanları kaynaştıran bir yuvadır 'Romen Kültür Merkezi'

Eklenme Tarihi: 4 Eylül 2018, Salı - 09:00   Okunma Sayısı: 142215

Her aktivite öncesi haberdar edildiğim Romen Kültür Merkezi, 2017 ve 2018 yıllarında çok sayıda kültür faaliyetinin içinde yer almıştır. Romanya’dan gelen müzik gruplarının konserleri, resim sergileri, film günleri, Boğaz gezisi gibi dev organizasyonları tamamlayan Kültür Merkezi, yeni bir çeşitliliğe imza atıyor. 

Romen çalışma grubunun kış programlarını oluşturmuş olabileceği düşüncesiyle 28 Ağustos günü Kültür Merkezi’ne gittim. Ioanna Hanım, içeride bir çalışma olduğunu söyledi ve görmemi teklif etti. Birlikte üst kata çıktık. 

Çağdaş Romen yazarlarının eserlerini Türkçe’ye çevirmek amacıyla Romen Kültür Merkezi’nde bir “Çeviri Atölyesi” kurulduğunu gördüm. Atölyedekilerle konuşabileceğimi belirtti. Atölyede görev alanlar, hummalı bir faaliyet içindeydi. Onlara hitap etmenin mutluluğunu yaşadım. Sorular sordular cevaplar verdim, sorularıma yanıtlar verdiler. Çalışma grubundan Gizem Hanım ile kısa bir röportaj yaptık.

Röportaj

CB: Gizem Hanım, siz çalışma grubunun içindesiniz. Çalışma grubunun başında olduğunuzu da söyleyebilir miyiz? Faaliyetleriniz hakkında kısa bilgi verir misiniz?

G.  : Evet aynı zamanda çalışma grubunun başındayım. Burada çağdaş Romen sanatçılarının eserleri Türkçe’ye çevriliyor. Eserlerin tercümesinde en ince ayrıntıya kadar yer veriliyor. Kültür Merkezimiz aynı zamanda çevirisi yapılacak kitapları da belirliyor. Edebiyatı kapsayan her konuyu çevirmeyi esas aldıkÇeviri atölyesinin bir amacı da Türkiye’deki yayıncıları teşvik etmektir.

Çeviride, çevirmenin deneyimi çok önemlidir. Sanat, edebiyat, siyaset terimleri farklılıklar içerir. Bu nedenle her konuyu her çevirmen tercüme edemez. Burada işbirliği, danışma, sorma gerekebilir. Her çeviri bir süreç gerektirir. Edebi eserler için üç ay idealdir. Normal olarak 3-6 ay gibi bir çevirme süreci gerekebiliyor.

Şimdiye kadar kitaplardan üç atölye yaptık ve üç kitap tercüme ettik. Dördüncü kitabın hazırlığını yapıyoruz. Türk yayıncılar da bu arada çevirmenlerle tanışıyorlar ve daha fazla Romen yazarı tanıma imkânı bulabiliyorlar.

Kültür Merkezi’nin Kuruluşu

2005’te kurulan İstanbul’daki Romen Kültür Merkezi (RCI) Romanya kültürünü tanıtmaktadır. İki ülke arasındaki tarihi bağların akademik araştırmalarla daha iyi anlaşılmasını hedeflemektedir. Müzikten görsel santalara, edebiyattan tiyatro ve sinemaya kadar çok sayıda kültürel program ve faaliyetin düzenlenmesinde ve çalışmaların desteklenmesinde görev almaktadır. 

Bu merkez, Bükreş’teki Romanya Kültür Merkezi de dahil Avrupa ve Britanya’daki önemli kültür başkentlerinde bulunan 17 benzer merkezin oluşturduğu bir ağın parçasıdır. 2008-2011 yılları arasında düzenlenmiş düzenlenmiş olan atölyesi sonunda Romen edebiyatından dört eser Türkçe’ye kazandırılmıştır. 

18’inci yüzyıla kadar Romen edebiyatı

18’inci yüzyıl öncesi Osmanlı egemenliğinin bir sonucu olarak okul sayısının azlığı, şehirleşmenin tam anlamıyla gerçekleşmemesi, yazı diline eski Bulgarca, daha sonra Grek ve Kiril alfabelerinin hâkim olması gibi sebeplerle etkili bir Romen edebiyatından söz edilememiştir.

1856’da Eflâk ve Boğdan’ın birleşmesi, 1866’da Alman hanedanı Hohenzöllern Siegmaringen’ in tahta geçirilmesiyle krallık kurulmuş, I. Dünya Savaşından sonraki barış antlaşmaları sonucunda Transilvanya, Crişana, Maramureş, Banat, Besarabya yanında son olarak Bukovina’ ilhakı devletin sınırlarının iki katına çıkmasına neden olmuş ve bu durum ülkeye kültürel, bölgesel, etnik ve ekonomik bakımdan  yeni gerilim ve mahrumiyetler getirmiştir. 

20’nci yüzyıl ve sonrası Romen edebiyatı

1918’den sonraki Romen edebiyatına Fransız eleştirisinin atmosferinde yetişen Eugen Lovinescu’nun büyük katkısı olmuştur. II. Dünya Savaşı yıllarında da Romen edebiyatı tam olarak kesintiye uğramamış, birkaç genç yazar grubu, şair ve eleştirmenle ayakta kalmayı başarabilmiştir.

Stalinist diktatörlüğün kurulmasının ardında Sovyet işgalinin damgasını vurduğu 50’li yıllar ideolojik baskının en üst seviyeye çıktığı yıllardır. Gelenekçi ve modern birçok yazar siyasi suçlamalarla mahkûm edilmiş veya yurt dışına sürülmüştür 1957’de belli bir ideolojik gevşeme sezilir. 1965’te Nicolae Çavuşesku’nun iktidara gelmesinden sonra eski Stalinizm resmi olarak reddedilir. 

70’li yılların sonunda günlük yaşamdaki değişimlerin dayanılmaz hale gelmesi insanların üzerinde ağır  baskılara neden olmuştur. Totaliter sistem, modernist bir tür olan öyküde, şiirde, soyut ve önsezilere dayalı anlatımda bir yorgunluk yaratmıştır.

80’li yılların yeni yazarlar kuşağı, propagandanın kendi teori ve fikirlerine karşı abartılı bir güven duygusuyla bağlı kalmış ve adeta bu duygu içinde boğulmuştur. Bu kuşak, Avrupa ve Kuzey Amerika’da gelişmekte olan postmodernizmin paradigmasıyla uyumlu hale gelmiş ve meşrulaşmaya çalışmıştır.

Sosyalist sistemin çökmesi

90’lı yıllar sosyalist sistemin ve bu sistemdeki oyunun kurallarının kesintiye uğramasından sonra oldukça karışık bir dönem olarak hatırlanıyor. Hem kamu hem de yayıncılık sistemi kökten değişikliklere uğruyor. Edebiyatın sosyal prestiji ise önemli ölçüde azalıyor. 

Siyasi olayların baskısı altındaki rejimin çöküşünden önce “kültür aracılığıyla direniş” tavrını uygulayan yazarlardan çoğu bir süre için yazma araçlarını terk ederek gazeteciliğe ve aktif siyasete giriyordu.

Komünizm sonrası 2000’li yıllar edebiyat ve yayın alanında bir olgunlaşmaya yönelir, yeni bir kuşak değişimi görülür. Tabuyu ortadan kaldıran, belli bir tazeliğe sahip olan, formülleriyle kafa karıştıran çeşitli “yeni edebiyatlar” iyiden iyiye ön plana çıkarılmaya başlanır. Düz yazı belli bir dönüm noktasına getirilemese de şiir konusunda komünizm sonrası tüketici toplumun arayışlarının ve mahrumiyetlerinin ürünü olan “2000 kuşağı”ndan daha yoğun şekilde bahsedilir.

Planlanmamış bir günün kazandırdıkları

Bazen insanın ayağı taşa takılır. Taşı kaldırınca altından kıymetli bir şey çıkar. Evet ben bugün taşa çarptım ve iki ülkenin insanını kaynaştıran değerlerle karşılaştım. Çalışmalarından kesitler sundular. İşlerini severek yapan “çeviri atölyesi”nin her ferdine başarılar diliyorum. Elime aldığım kitaplarda isimlerini gördükçe hep bu ânı yad edeceğim.

Var olun hepiniz!


 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: BAŞAK ERTEKİN-CENGİZ BAYSU

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam