reklam
reklam

Bir hafta sonu gezisinden

Eklenme Tarihi: 21 Temmuz 2018, Cumartesi - 10:00   Okunma Sayısı: 139927

Metroda

Evden çıktıktan sonra eşimle birlikte kendimizi metroya zor attık. Hava öyle sıcak ve nemliydi ki, metroya girince soğuk hava odasına girmiş gibi olduk. Trendekilere bakıyorum. İleri görme dereceli gözlükleriyle bir hanım elindeki kitabı adeta yutarcasına okuyor. 

Şuradaki bey, gazetesini incelemekle meşgul… Bir genç ise elinde çevirmekten usanmadığı tespihini şimdi iki parmağının arasına alarak diğer eline vuruyor. Telefonuyla meşgul olanların sayısı ise bir hayli yüksek… Bir kısım insan tablet kullanıyor. 

Bir yerden kedi sesi geliyor. O tarafa yöneldim. Özel taşıma kutusuyla bir kedi. Sıcaktan o daracık yerde bunalmış olacak ki, sık sık miyavlıyor... Sahibi olan hanıma bu durumu hatırlatıp kediciği kutudan çıkarmasını söylesem beni ukelâlıkla itham edeceğine hiç şüphem yok… Birkaç kez göz göze geldik ama anlamaya niyeti de yok…

***                                      ***                                    ***

Beşiktaş vapur iskelesi

Sabah saat 10.00’da metrodan çıktık.  Kadıköy vapur iskelesine gidiyoruz. Sahilde bankların üzerinde pervasızca yatan bir kaba adam… Etrafı tükürük ve balgamla bezenmiş (!), sigara izmaritleriyle dolmuş, üstüne örttüğü şilte yerlerde sürünüyor. 

Görünüm çirkindi. İşine gidecek olanların durup oturacağı banklar bu şekilde işgal edilmiş. Belediye bunlara topluca yatacakları bir yer gösteremez mi? Örneğin daha gerideki parkın içine toplayamaz mı?

Beşiktaş’a gideceğimiz vapur yanaştı. Biz de binme hazırlığındayız. Bakalım vapurda nelerle karşılaşacağız derken bir genç yanımıza geldi

    ---Abla, sadece iki lira var mı?

Eskiden bir lira sorulurdu. Enflasyon dilencileri de etkilemiş. Artık vapura biniyoruz. Şöyle bir de çay söyleyelim kendimize… Biraz Boğaz keyfi yaparız. Osman çay almak üzere gitti. 

    ---İki çay rica edeyim.

    ---Abi, demini yeni attım. Beş dakika müsaade eder misin?

Sonunda sıra oluştu. Osman sıraya girmek istemeyince çaylı Boğaz keyfimiz kursağımızda kalmış oldu.

***                                      ***                                    ***

Tophane Saat Kulesi

Şimdi Nusretiye Camii’nin önlerine geliyoruz. Galata Port çalışmaları sırasında sahildeki bina ve tesisler yıkılınca Tophane Saat Kulesi net görünür hale gelmiş. Hemen resimlerini çektim. Dönüşte de saat kulesiyle ilgili araştırma yapmayı kafama koymuştum. Yazıyı hazırlarken araştırmamı da sizlere takdim edeyim:

Tophane Saat Kulesi, eski Tophane Kışlası önünde II. Mahmut’un yaptırdığı Nusretiye Camiinin (1822-1826) güneyinde bulunmaktadır. Eskiden deniz kenarında olduğu bilinmektedir. Yapının kaidesinde güney pencere üzerindeki tuğradan kulenin H: 1264 Milâdi: 1848-1849’de Sultan Abdülmecit tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Goodwin, yapının mimarının Bali Balyan olduğunu ileri sürer. 

Aşağıdan yukarı doğru incelen yaklaşık olarak 15 m. yüksekliğindeki kule, saçak şeklindeki üç sıra enine silmeyle dört kata bölünmüştür. En alt katın köşelerinde ikişerli sütunlar kırık saçağı taşır. Sütunlar arasında yuvarlak kemerli kapıdan kuleye çıkılır. İkinci katın köşelerinde birinci katta olduğu gibi ikişerli sütun yerine üzeri yivli silmeler getirilmiştir…

 

Geziye odaklanmak

Televizyon ekranında bildik gazeteciler, hep aynı simalar…Her katılımcı,  parti temsilcisi gibi… Kendi partisine lâf geleceğini hissettiği anda devreye giriyor ve gereksiz tartışma ya da uzatmalara neden oluyor. Bunların yerine biraz da oy verecek olanları çıksa ekranlara diyorum. Onlar konuşsun parti temsilcileri cevap versin. Aynı gazeteciler, aynı akademisyenler, aynı emekli askerler, aynı avukatlar…. 

 

Maslak yolundayız

Rayici oldukça yüksek olan merkez, Maslak bölgesi... Şimdinin iş ve ticaret merkezi...  Yüksek binalar, gökdelenler sadece insan nüfusunu arttırmakla kalmıyor, beraberinde araç sayısında artışa, otopark ihtiyacına ve hava kirliliğine de sebep oluyor. 

Bu binalarda üçer yüz kişi çalışsa yarısı servisle gelip gitse 10 minibüs eder. Geriye kalanın 100 kişisi kamu vasıtalarını kullansa 50 kişisi özel, kendisine tahsisli veya taksi ile gidecektir. Müşterilerin misafir araçları, yabancı ortaklıların gezdirilme ya da kendilerine araç verilmesi gibi nedenlerle beş araç verildiğini düşünelim.  

Dolayısıyla bir binadan mesai bitim saatinde trafiğe bir anda 65 araç katılacaktır. Kabaca 50 işyeri olarak ele alsak saat 17.00-18.00 arasında en az 300 araç çıkacak demektir. Sarıyer’den itibaren gelen araçların Maslak bölgesinde yığılma sebebi herhalde daha iyi anlaşılıyordur sanırım…

Gazeteci olmak görmenin, duymanın yanında düşünmeyi ve olayı yaşamayı gerektiriyor. Bu da en neşeli anda bile meşguliyet yaratıyor. Belki o anda huzursuz oluyorum ama sonradan da keyif verdiğini söyleyebilirim. Bu yazı da onlardan birisi… 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: BAŞAK ERTEKİN

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam