reklam
reklam

Ülkelere özgü ilginç adab-ı muaşeret kuralları

Eklenme Tarihi: 1 Nisan 2018, Pazar - 14:00   Okunma Sayısı: 388859

İSTANBUL- Yaşadığımız toplumda nesilden nesile aktarılan ve bunlarla davranışlarımızı belirlediğimiz, değer yargılarımızı oluşturan örf, adet ve gelenekler vardır. Bu üç toplumsal davranıştan ilki olan örfler; içinde yaşadığımız toplum tarafından bizden beklenen diğer insanlara örnek olabilecek tutum ve davranışlar olarak tanımlanabilir. Bu davranışlar bazen çok katı olabilir.

Adetler, örflere benzer. Adetler de sosyal hayatı, düzenler ve denetler. İnsanların bir arada yaşamaları için adetlerin uygulanması şarttır, kuralların uygulanması, adetlerle yakından ilgilidir.
Mesela; asker karşılamaları ve uğurlamalar, sofra düzeni, kız istemeleriniz, nişan ve evlenme usül ve esasları, selam alıp verme, insanların hatırını sorarken dikkat edilen davranışlar, bayramlarda yapılanlar, cenaze sahiplerine baş sağlığı dilerken söylenmesi gereken sözler, tavır, tutum ve davranışlar adetlerin içeriğini oluşturur.
Adetler kaynağını atalarımızdan alır. Onların yaşadıkları, hayat görüşleri, karşılaştıkları önemli olaylar, tecrübeler adetlerin oluşmasına ve bugünkü şeklini almasına kaynaklık etmiştir.

Son olarak da gelenekler; önceki kuşaklardan bir sonrakine geçen, inançlar, bilgiler, yaşam biçimleri, madde olmayan kültür öğeleri gelenek olarak tanımlanabilir. Ya da kısaca toplumda belli konulara ait ortak düşünceler ve görüşlerdir.
Yaşanılan toplumlarda kişiler genellikle geleneklere uymak zorundadır, yoksa toplum tarafından tepkiyle karşılanır. Bu tepkiler çok değişik biçimde olabilir. Kişiler hor görülebilir, dışlanabilir.

Adab-ı muaşeret de denen görgü kurallarına uymak diğer insanlara saygı göstermektir ve onların duygularına önem verdiğimiz mesajını göndermek demektir. Toplum hayatının düzenlenmesinde etkili olan genel görgü kurallarına uyan kişileri; terbiyeli, saygılı, nazik ve saire şeklinde nitelemek mümkündür.

Bu kurallar toplumdaki uygarlık düzeyinin de göstergesi olabilir. İnsanın bencil, kaba düşüncelerden sıyrılarak, başkalarına karşı davranışlarını bir düzene koyması, onun duyarlı ve nazik olmasını sağlar. Bu da insanların birbirleriyle olan ilişkilerini sağlıklı ve tutarlı olmasına neden olur.
Görgü kuralları, bir toplumun ayrı ayrı bölgelerinde farklı olduğu gibi değişik uluslarda da farklılıklar gösterir.

Türk toplumunda uygulanan bazı örf, adet, gelenek ve görenekler:
Kişilerin birbirine saygı göstermesi, anne, baba ve büyüklere saygı göstermek, karşılaştığımız insanlara vaktine göre günaydın, iyi geceler demek, hal hatır sormak, otobüslerde, dolmuşlarda yaşlı, hamile, hasta kişilere kalkıp yerimizi vermek, ahlak kullarına uyup, manevi değerleri önemsemek, düğünlerde, cenazelerde, bayramlarda beraber olmak, misafirperver olmak, muhtaç, zor durumda olana yardım eli uzatmak, merhametli olmak örf, adet, gelenek ve göreneklere örnek olarak sayılabilir.
Her toplumun ve ülkenin örf, adet ve  gelenekleri farklıdır. Bir ülkede normal sayılan bir adet başka bir ülkede ayıp sayılır hatta yapılması büyük kabalık olarak sayılabilir... Hatta bazı örf ve adetler vardır ki duyduğumuzda ‘’bunlar da gerçekten yapılıyor mu?’’ deriz.

Kısaca örf ve adetlerimizden bahsettikten sonra size bir kaç yabancı ülkenin örf ve adetlerinden bahsedeceğim ama bunu kısaca tatil için gideceğiniz bir kaç ülkenin tatil esnasında yapmamanız gerekenler olarak düzenledim.

Havalar tam ısınmasa da bahar mevsimi, kırlarda açan kır çiçekleri, çiçeklenen ağaçlar ve sabahları ötüşen kuşlar ile kendini hissettirmeye başladı. Bahar mevsimi, gelecek yaz mevsimini özlemle beklemek ve yaz tatili planları yapmak için geçirilen ve bu süreçte dostlarla geçirilen ılık ve bol sohbetli günlerdir.

Bu yıl ki yaz tatili planlarınız arasında yurt dışı seyahat planınız  varsa bu haberim size küçük bir kılavuz olabilir.

Seyahat edeceğimiz ülkenin gezilecek yerleri, tarihi yapıları, mutfağı, konaklaması ve dili ile ilgili muhakkak ön araştırma yaparız. Peki ya örf ve adetleri, adabı muaşeret kuralları? Bizim için oldukça önemsiz olan kimi davranışlar başkalarının kutsalı, en kıymetlisi ya da öfke sebebi olabilir!
 

 

Bu yaz tatil rotamızı yurt dışına çevirdik,  madem misafir olup ülke ülke gezmek istiyoruz, o halde ev sahiplerinin geleneklerini öğrenmenin şimdi tam zamanı! 

Bir kaç ülkenin bana da ilginç gelen adetlerinden kısaca size bahsetmek istiyorum.

* Hindistan’ın kutsal ineklerinden de etinden de uzak durun.

Herkesin bildiği gibi Hindistan’da Hinduizm inancı gereği büyük baş hayvanlardan olan inekler, kutsal sayılır. Kutsal olan ineğin tezeği yakılıyor, idrarı şifa niyetine içiliyor, sütü, yağı, yoğurdu tanrısal bir bağış olarak afiyetle tüketiliyor ancak yaşam hakkı elinden alınamıyor! Hindistan’da yalnızca ineklerin değil tüm hayvanların saygıyı hak ettiği düşünülüyor ve nüfusun çoğunluğu vejetaryen olmayı tercih ediyor. Reenkarnasyon inancıyla doğrudan bağlantılı olan hayvan sevgisi Hindistan’da sokak hayvanlarının özgürce yaşamasını sağlıyor. Malum bizler çoğunluk olarak et obur bir milletiz. Sokaklarda ihtişamı ile yatan inekleri gördükçe güzel bir et yemeği yiyeyim diye bir restorana oturur, ineğin kutsallığını unutur da inek eti sipariş ederseniz, biz uyarımızı yaptık; olacaklardan sorumlu değiliz.

* Rusya’da bir demet yada iki düzine yok...

Beyler bu sözüm size; Tatiliniz güzel geçiyor ve Rusya’nın beyaz gecelerinde bir güzele vuruldunuz, hemen yanı başınızda uzanan çiçek bahçesinden dört gül koparıp sevdanızın peşinden koştunuz, derken nazikçe çiçeğinizi uzattınız, tatlı bir tebessüm, minik bir teşekkür için hazır beklerken; ağlama krizine giren çiçeği burnunda sevgilinizi bir daha görmemek üzere kaybetmiş oluyorsunuz bu durumda. Boşuna demiyoruz gitmeden ülkenin sadece tarihi mekanlarını ve plajlarını öğrenmekle yetinmeyin adetlerini de araştırın.. Gitti gül gibi aşkınız. Sadede gelecek olursak; Rusya’da tek sayıdaki çiçekler mutluluğu simgeleyip zarif bir hediye seçeneği olurken, çift sayılılar ise baş sağlığı dilekleri eşliğinde cenazelerde sunuluyormuş! Siz siz olun, çiçeğinizi vermeden önce itinayla sayın, tek mi çift mi?

* Çin’de çok beğendiğin yemek tabakta biraz kalsın...

Yemek yerken hani son lokma hep kalır da onu kimse almaya yeltenmez, sanırım Çin’deki bu adet ile eskilere dayanan bir benzerliği var gibi bana göre. Çin’de bir ailenin evine misafir oldunuz, bir tepeleme pirinci nasıl yiyeceğinizi kara kara düşünürken hem de o alışık olmadığınız çubuklar ile gayret edip ayıp olmasın diye bitirdiniz. Misafir olduğunuz evin yemeğini beğenmemiş görünüp saygısızlık etmemek için midenizi neredeyse çatlattınız ama yanlış alarm! Çin’de tümüyle tersi bir algı yarattınız! Çin’de yemeğini çok beğenen artık kıyamadığından mıdır, yeterince yedim doydum ispatından mı bilinmez, önünde bir lokma da olsun yemek bırakmak adettenmiş. Aksi halde boş olan tabağınızın dolmasını arzuladığınız, yemekten tatmin olmayıp farklı bir yiyecek istediğiniz anlaşılabilir. Üzerinize yönelen bakışlar sizi biraz mahcup ederken bir tabak dolusu gelen başka bir yemek de midenizi biraz tedirgin edebilir.

* Japonya’da da düğünde çeyrek takılır.

Japonya’ya tatile gitmişken orada yaşayan bir arkadaşınızın da düğününe katıldınız, damat japon olunca haliyle onlarında adetleri geçerli. Hak geçmesin diye gelin ve damada eşit miktarda para takıyorsunuz. Bu mutluluğa şahit olmaktan keyfiniz yerinde! Görevinizi yerine getirip Japonlarla kasap havası oynamak, harman dalına eşlik etmek için can atıyorsunuz ama  üzerinizdeki sevimsizlik yüklü bakışlar bir türlü azalmıyor! Bu işte bir terslik olmalı diye düşünüyorsunuz. Sizce neden? Peki hiç mi sormadınız “burada adet nedir, evlenen çifte ne tür hediyeler alınır, ne yapmam yakışık alır” diye? Zira gelin ve damada eşit ölçüde para takmak bir tür; “inşallah ayrılırsınız” dileği oluyormuş ve takdir edersiniz ki buralarda hiç de hoş karşılanmıyormuş. Siz siz olun ortak bir hayat için adım atan çiçeği burnunda hiçbir çifti birbirinden ayırmayın ve Japonya’da da olsa çeyrekten vazgeçmeyin!

* Kuzey Avrupa’da gereksiz konuşmayın!

Aslında bu sadece Kuzey Avrupa değil tüm dünyada örnek alınması ve yaşamda hepimizin özen göstermesi gereken, ağzımızdan çıkacak sözlere mukayyet olmamızı öğütleyen bir gelenek aslında sıradaki! Sadece ülkemizde değil dünyanın her yerindeki kişiler de dahil hepimiz gün içinde önümüze gelen her konuda fikir yürütmeye, vazifemiz olmayan işlere sıkça ve itinayla burunlarımızı sokmaya, bir dokunana bin ah işittirmeye fazlasıyla bayılıyor, çok konuşmayı da genelde marifet sayıyoruz! Ama bakınız Kuzey Avrupa’ya; “gereksiz muhabbet etmek kabalıktır” demiş, zarafet için sessizlik ilan etmiş! Ne de güzel etmiş. Sırf bu yüzden Kuzey Avrupa’ya gidip harika bir alışkanlık kazanılabilir. İnsanlar kendilerine sorulandan fazlasını söylememek, dillerini kontrol etmek konusunda böylece ehlileşebilir. Harika bir ahlak kuralıymış, umarım benim ülkemde de ülkece benimsenen ve uygulanan bir kural olur.

* Avustralya’da şoförünüz yok sizin, yalnızsanız öne buyurun.

Avustralya’ya gittiniz ve muhtemelen seyahatinizin herhangi bir bölümünde taksi kullanmayı tercih ettiniz! Yalnız başınıza otelinize gitmek için durdurduğunuz taksinin önünde, en kritik andasınız! Kendi ülkenizde edindiğiniz alışkanlıktan ötürü arkaya mı binersiniz yoksa öne mi? Bu kez yolcu şoför adabıyla ilgili Avustralya’nın küçük bir ricası var! Yalnız başınızaysanız, ön koltuk da boşsa; lütfen arkaya oturup nazik şoförünüzün kalbini kırmak yerine, yanına oturup yol arkadaşlığı edin! Zira yalnızsanız ve çekindiğinizden dolayı geçip arkaya kurulduysanız, saygısızca davrandınız demektir.

Bir kaç küçük tüyodan sonra bu yaz tatili için yurt dışı seyahatlerinizde keyifli tatiller ve eğlenceli zamanlar dilerim.

 

 
 
 

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: EMİNE KALYON

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam