Sinema tarihimizin klasikleşen filmlerinden olan ve Yeşilçam dönemi Türk Sineması tarihinin  öncü yönetmenleri arasına giren  Bilge Olgaç’ın 1987 yapımı başyapıtı İpekçe, Zurich Sigorta işbirliğiyle Atlas Post Production tarafından restore ediliyor. Bu filmle birlikte İstanbul Film Festivali, ilk kez Zurich Sigorta işbirliğiyle Türk sinemasının en önemli yapıtlarını yeniden sinemaya kazandırmakta.

Sinemaseverler ise  önceki festivallerde Erden Kıral’ın 1979 yapımı Bereketli Topraklar Üzerinde (2008), Lütfi Ö. Akad’ın 1949 yapımı Vurun Kahpeye (2009), Atıf Yılmaz’ın 1978 yapımı Selvi Boylum Al Yazmalım (2010), Memduh Ün’ün 1958 yapımı Üç Arkadaş (2011), Halit Refiğ’in 1964 yapımı Gurbet Kuşları (2012), Lütfi Ö. Akad’ın 1968 yapımı Vesikalı Yarim (2013), Yavuz Turgul’un 1988 yapımı Muhsin Bey(2014), Metin Erksan’ın 1962 yapımı Yılanların Öcü (2015), Yılmaz Güney’in 1978 yapımı Sürü (2016) ve Ömer Kavur’un 1987 yapımı Anayurt Oteli (2017) filmlerini restore edilmiş kopyalarından izleme şansı bulmuşlardı.

Bu sene ise usta öykücü Osman Şahin’in Toroslar’daki köyünde geçmiş gerçek olaylardan esinlenerek Bilge Olgaç ile birlikte senaryolaştırdığı İpekçe’yi restore edilmiş haliyle izleyeceğiz. Filmin öyküsünde ise genç bir hayat kadını, Anadolu’nun isimsiz bir köyüne rastgele bırakılır. Köylüler, kim olduğunu ve geçmişini bilmediği bu güzel ve yalnız kadını öylesine severler ki, ona İpekçe adını verirler. Köyün genç nakışçısı Seyit de bu kadına aşık olmuştur.

Perihan Savaş ile Berhan Şimşek’in başrollerini paylaştığı İpekçe’de Gülsen Tuncer, Oktar Durukan, Kemal İnci, Şener Gezgen  de diğer rolleri üstleniyorlar. Çekimleri Çanakkale’nin Adatepe, Adatepebaşı ve Boztepe köyleriyle Balıkesir’in Altınoluk beldesinde yapılan İpekçe’nin görüntü yönetmenliğini Aytekin Çakmakçı (2013 İKSV Sinema Onur Ödülü), yapımcılığını Lokman Kondakçı, özgün müziklerinin besteciliğini ise Serdar Yalçın yaptı.

Atilla Dorsay’dan “İpekçe” yorumu “özgün bir film; sinemamızda yeni bir tat”

1987 Kültür Bakanlığı Başarı Ödülü’ne ve 1990 Ankara Film Şenliği AFSAD Özel Ödülü’ne layık görülen İpekçe’yi  eleştirmen ve yazar  Atilla Dorsay ise şu sözlerle tanımlıyor.

“ İpekçe ilginç, özgün bir film; sinemamızda yeni bir tat. [Bilge] Olgaç kimi zaman sakin, durağan, kimi zaman ise elde gezen kıpır kıpır bir kamerayla, özel mercekler sağlanmış dışavurumcu etkileri de savsaklamaksızın, bir illüzyon, bir yanılsama olayını sinemalaştırmayı başarıyor.”

İstanbul Film Festivali bu yıl, İpekçe’nin senaryosunu Bilge Olgaç ile birlikte yazan öykücü, yazar ve senarist Osman Şahin ile filmin başrol oyuncularından Perihan Savaş’a Sinema Onur Ödülü verecek.  Onur ödülleri, 37. İstanbul Film Festivali’nin açılış galasının yapılacağı 6 Nisan akşamı  sahiplerini bulacak.

Bilge Olgaç  “38 uzun metrajlı filme imza attı ve  Şerif Gören’le birlikte Osman Şahin’in yapıtlarını sinemaya en fazla aktaran yönetmenlerden oldu.”

İpekçe’nin yönetmeni olan  Bilge Olgaç 1940’ta Kırklareli’de doğmuştur. Yazdığı Kısmetin En Güzeli adlı öykü 1962’de Memduh Ün tarafından sinemaya aktarıldı; çekimler sırasında Ün’ün asistanlığını üstlendi ve böylece de  sinemaya ilk adımını attı. Ardından Halit Refiğ’le çalıştı. Yönettiği ilk film ise, Yılmaz Güney’in başrolünü oynadığı Üçünüzü De Mıhlarım oldu. 1965-72 yıllarında birçok avantür film yönetti. Türk Sinemasının en iyi hapishane filmi olarak nitelenen Linç (1970) ile Adana Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandı. 1984’te yönettiği Kaşık Düşmanı ile övgüler ve ödüller topladı; bu döneminde özellikle Osman Şahin’in yapıtlarından sinemaya uyarladığı, başta İpekçe olmak üzere kadın sorunlarına değinen filmleriyle dikkat çekti.

En son filmi Bir Yanımız Bahar Bahçe (1994)’nin de aralarında olduğu 38 uzun metrajlı filme imza attı. Şerif Gören’le birlikte Osman Şahin’in yapıtlarını sinemaya en fazla aktaran yönetmenlerden olan Bilge Olgaç, 1994 yılında hayatını kaybetti. Olgaç Türk Sineması tarihindeki ilk kadın yönetmenlerimizden  olmuş ve kadınların sinemada daha çok yer almasını sağlamış önemli  bir isimdir.

Osman Şahin  “Hasan Hüseyin Yalvaç’ın deyişiyle “Türkiye’nin Cengiz Aytmatov’u” Tahsin Yücel’in deyişiyle de  “yazınımızı zenginleştiren özgün öykücülerimizden”  olan Şahin’in çok sayıda öyküsü sinemamıza kazandırıldı ve çekilen bu filmler  çok sayıda ödül aldı.  “

İpekçe’nin senaristlerinden ve özgün öykünün anlatıcısı da olan Osman Şahin, yapıtları sinemamıza  en çok uyarlanan yazarımızdır. Hasan Hüseyin Yalvaç’ın deyişiyle “Türkiye’nin Cengiz Aytmatov’u”, Tahsin Yücel’in deyişiyle de  “yazınımızı zenginleştiren özgün öykücülerimizden” olan Osman Şahin, 1940’ta Mersin, Aslanköy’de doğdu.  

Öykü yazmaya 1965’te başladı. İlk öykü kitabı “Kırmızı Yel”, 1970 TRT Öykü Büyük Ödülü’nü kazandı, Yılmaz Güney’in ilgisini çekti ve sinemayla ilk bağını kurdu. Şahin’in özgün film öyküleri de dahil olmak üzere yapıtlarından 23’ü sinemaya aktarıldı ve başta Bilge Olgaç ve Şerif Gören olmak üzere birçok saygın yönetmenle işbirliğinden çok özel filmler ortaya çıktı. Kızgın Toprak (1973, Feyzi Tuna), Kibar Feyzo (1978, Atıf Yılmaz), Adak (1979, Atıf Yılmaz), Derman (1983, Şerif Gören), Ayna (1984, Erden Kıral), İpekçe (1987, Bilge Olgaç), Kurşun Adres Sormaz (1992, Bilge Olgaç), Avcı (1997, Erden Kıral), bu filmlerden bazılarıdır. “Sinemada Lütfi Ö. Akad ile Yılmaz Güney’in çizgisine layık bulurum kendimi” diyen Şahin’in sinemamıza kazandırdığı filmler 60'ın üzerinde film festivaline katılmış ve ve 35 ödül kazanmıştır.

Perihan Savaş  “ 7 yaşında İstanbul Şehir Tiyatroları Çocuk Bölümü’ne giren Savaş çok sayıda filmde yer aldı ve çok sayıda  ödüller kazandı. Perihan Savaş şu sıralar Çukur dizisinde seyircilerin karşısına  çıkıyor ”

İpekçe’nin başrol oyuncularından, İpekçe’yi canlandıran Perihan Savaş, henüz 7 yaşındayken İstanbul Şehir Tiyatroları Çocuk Bölümü’ne girdi, çocuk oyuncuları seslendirerek sinemaya atıldı. 1971’de, 16 yaşında merhaba dediği sinema kariyerinde 130 film ve TV dizisinde rol aldı. Bedrana ile ilk çıkışını yaptığı kariyerinde , Esir Hayat, Kaşık Düşmanı, Kırlangıç Fırtınası, Sosyete Şaban, Sis, İpekçe, Karılar Koğuşu, Köpekler Adası gibi birçok film; Mahallenin Muhtarları, Ana Kuzusu, Karakolda Ayna Var, Fırtına Hayatlar, Yaprak Dökümü, Gazi, Sırat, Bedel ve yayını süren Çukur gibi birçok dizi ve tiyatro oyunluda yer alarak sinemaseverlerin gönlünde özel bir yer edindi