reklam
reklam

İki liselinin büyük başarısı

Eklenme Tarihi: 14 Ocak 2018, Pazar - 15:00   Okunma Sayısı: 157016

Ülkelerindeki savaştan canlarını ve ailelerini korumak için kaçan yaklaşık 12 milyona yakın Suriyeli var ve bu rakam giderek artmaktadır. Bu Suriyelinin de yarıdan fazlası çocuktur. Bunlar savaştan kaçmak ve canlarını kurtarmak adına yollara döküldüler. Savaşı ganimete dönüştürmek isteyen en az savaşı çıkaranlar kadar kötü ve elleri kana bulanmış insan tacirlerinin ellerine düştüler. Bir çoğu tıkıştırıldıkları teknelerde ‘’kaybedecek bir şeyimiz kalmadı canımızdan başka’’ deyip boyun eğip bindiler. Savaştan kaçarken yaşama umudu ile bu sefer soğuk ve karanlık sularda hınca hınç dolduruldukları teknelerin batması sonucu can verdiler. Kıyılara vurdu bedenleri kör ve sağır insanların umursamazlığı arasında, yitip gitti kurtarmak istedikleri canları... Kimi zaman bir baba, bir ana kimi zaman da savaşı bilmeyen bebeler kurban edildi anlamsızca...

 

İçlerinde şanslı olanlar diyeceğim ama bu nasıl bir şans ise artık... Ülkeni, sevdiklerini, aileni geride bırakıp hatta cansız bedenlerini kara sulara teslim edip bir tek nefesin kalmış bitap bedeni ile  ulaştıkları ülkelerde tedavi altına alındılar ve fiziksel yaraları sarıldı. Bu süreçte kol kanat geren ülkeler kadar ‘’biz istemeyiz’’ diyenler de oldu. İstemeyenler hiç bir zaman empati yapmadılar. Savaş bir gün seni de vurur ve sen de ülkenden kaçmak zorunda kalırsın. Kolay değildir bombaların patladığı bir gecenin sabah olmasını beklemek, yanı başında düşen bomba ile paramparça olmuş bir aile bireyinin tanınmayacak hale gelen bedenini toprağa kavuşturmak, gözyaşları ile son görevini yapmak kolay değildir. Etrafındaki insanlar bir bir yok olurken sıra ne zaman bize gelecek diye düşünmek ve tüm benliğine, gözlerine sinmiş korkuyu uzaklaştırmak ve belki bir gün biter bu savaş diye umut etmek kolay değildir. Bir bir düşerken bombalar koca şehirler bin anda yerle bir olmuş, ne okul ne de hastane kalmıştır. Evler desen zaten yerle bir, enkazlar canlı canlı mezar olmuştur içindekilere...

Enkazın altından gelen cılız seslerle arar yavrularını ve  bir an önce onu oradan çıkarmak için tüm gücüyle avuçlar yıkıntıları. Bir süre sonra parçalanan elleri kanar da acımaz evladının sesi umududur çünkü...

İşte bu yaşananlar yüzünden milyonlarca insan vatanlarından istemeye istemeye dillerini bilmedikleri ülkelere bir umut uğruna sığındılar.

Suriye'deki iç savaştan kaçan mültecilerin yarısından fazlasına ev sahipliği yapan Türkiye'de ise, BM verilerine göre 2 milyon 900 bin sığınmacı yaşıyor ve  uzmanlara göre mülteci sayısı kâğıt üstündekilerden çok daha fazla ve yine araştırmalara göre en çok mülteciye sahip çıkan ve ülkesinde barındıran benim güzel ülkem Türkiye...

Bizler millet olarak yardım sever bir millet olduğumuz için bu vahim durum karşısında da üstümüze düşen görevi yüksek çabalarımızla hem devlet olarak hem de millet olarak yerine getirmeye çalışıyoruz.

Belediyeler, sivil toplum kuruluşları, özel kurumlar ve halk olarak bir çok yardım kampanyaları başlatıldı ve Suriyeli sığınmacılara ulaştırıldı.

Bu gün size tanıtacağım ise liseli iki güzel çocuğumuz Nazlı Nil Erbaş ve Yasemin Tekin, ben de kendilerini bu duyarlı davranışlarından dolayı kutluyorum,

 

Çevresinde olup bitenlere duyarsız kalamayan bu liseli iki arkadaş, ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan ve İstanbul’un çeşitli semtlerinde yeni hayatlar kurmaya çalışan Suriyeli mülteci ailelerine sürekliliği esas kılan bir destek girişimi oluşturmak için çalışmalar gerçekleştiriyorlar.

 

Koç Özel Lisesi 11.sınıf öğrencisi Nazlı Nil Erbaş, “Etrafımızdan çeşitli gıda veya giyim yardımları toplayarak bunları bir sefere mahsus ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırmak yerine, devamlılığı olabilecek, kendi içerisinde mikro ekonomi oluşturabilecek bir girişim modeli oluşturmak istedik” diyor.

 

Nil Erbaş ve okul arkadaşı Yasemin Tekin, öncelikle üretimi desteklemek adına evlerinde yemek ve diğer gıda ürünlerini üretebilecek Suriyeli ev hanımlarına ulaşmakla işe başladılar. Suriyeli ev hanımlarının ürettikleri otantik Suriye yemekleri, reçeller, yerel tatlılar ve benzeri ürünleri satın alarak, Suriyeli ev hanımlarının ev bütçelerine katkıda bulunmalarına destek oldular. Satın aldıkları bu ürünleri ise düzenli olarak okul kermeslerinde, konferanslarda ve diğer aktivitelerde stantlar açarak satılmasını sağlayarak 6 aylık bir süre içerisinde 15.000TL civarında bir gelir elde ettiler.

 

Koç Özel Lisesi öğrencisi Yasemin Tekin ise, “Satışlardan elde ettiğimiz gelirlerle de başka Suriyeli ailelere yardım ulaştırmak istedik ve bu noktada birçok yardım derneği ile temasa geçtik. Dernek sayesinde, hayatlarını çok zor şartlarda sürdürmeye çalışan Suriyeli çocukları ve ailelerini bularak onlara satış gelirleri ile satın aldığımız çocuk bezi, bebek mamaları ve çeşitli giyim eşyalarını bizzat verme şansı bulduk” diyor.

 

İki arkadaş Nil ve Yasemin, tasarladıkları bu çok yönlü proje sayesinde Suriyeli mültecilerin yaşamları içerisinde bir mikro ekonomi ortamı kurarak sürdürülebilir bir döngü yaratmayı başardılar. Bir taraftan üreten ev hanımlarının kendilerine gelir sağladığı, diğer taraftan da üretilen malzemelerin satış faaliyetlerinden elde edilen gelirlerin yardım malzemelerine dönüşerek ihtiyaç duyan ailelere ulaştırıldığı bir döngü kurulmuş oldu. Bu döngünün sürekliliğinin tesisi için ise Nil ve Yasemin okullarında bir kulüp kurarak yeni öğrencilerin de projenin bir parçası olmasını sağlamak istiyorlar. Böylece öğrenciler mezun olduklarında, alt sınıflardan yetişen yeni öğrenciler kurulu, döngünün işlemeye devam etmesini sağlayacaklar.

 

Nazlı Nil Erbaş ve Yasemin Tekin’in yaptıkları bu güzel ve duyarlı davranışın ilk başlarda küçük bir domino taşı gibi olduğu ve sonrasında okullarında yeni öğrenci arkadaşlarının kendilerine eklenerek çoğalmaları ve bu hareketin büyüyerek çoğaldıklarını görmek bana da mutluluk verdi ve hepimiz adına böyle çalışmalar yürüten bu yavrularımıza ve tüm insanlara canı gönülden teşekkür ediyorum. 

Emine Kalyon

Editör: EMİNE KALYON

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam