reklam
reklam

Anadolu Hisarı Kalesi (İstanbul’daki ilk Türk yapısı)

Köşe Yazarı: BAŞAK ERTEKİN   Eklenme Tarihi: 15 Şubat 2024, Perşembe - 23:15   Okunma Sayısı: 95176

M.Ö. 6’ncı yüzyıl Dârâ’nın Köprüsü

Bazı kaynaklara göre bu alanın ilk Boğaziçi Köprüsü’nün yapıldığı yer olduğu tahmin edilmektedir. Antik Çağ’da Pers Kralı Dârâ tarafından Mimar Mandroke’ye yaptırıldığı düşünülen köprünün Dârâ’nın ordusu tarafından Anadolu Yakası’ndan Avrupa Yakası’na geçişte kullanıldığı rivayet edilmektedir.

 

13’üncü yüzyıl

Sarı Saltuk’un Boğaziçi’nden geçişi Rumeli’nin Türkleşmesinde önemli bir rol oynayan Sarı Saltuk’un Anadolu’dan önce İstanbul’a geldiği ve Yanındaki Türkmenlerle Dobruca’ya geçişte bu güzergâhı kullandığı rivayet edilmektedir. Günümüzde Rumeli Feneri’nde bulunan Sarı Saltuk türbesinin varlığı bu görüşü destekler niteliktedir.

 

14’üncü yüzyıl

  1. Murad döneminde Haçlılar ve Macarlar ile mücadelelerde Osmanlı ordusunun Rumeli’ye geçişinde lojistik üs olarak kullanılmıştır. II. Murad’ın Boğaziçi’nden geçişi sırasında Haçlı ve Venedik donanmalarına karşı Çandarlı Halil Paşa emrindeki kale kuvvetleri top ateşiyle destek olmuştur.

Yıldırım Bayezid’in askerleri İstanbul’da Osmanlılar, İstanbul’u kuşatmak için Karadeniz’den gelebilecek yardımları engellemek amacıyla 1394’te Yoros ve Şile Kalelerini almıştır. Daha sonra Boğaz’daki hâkimiyeti sağlamak için de 1394-5 arasında Anadolu Hisarı’nı inşa ettirmiştir.

Niğbolu Savaşı’nın ardından ikinci kez İstanbul’u fethetmeye gelen Yıldırım Bayezid, Hisar’ın inşasının tamamlanmasıyla şehrin teslim edilmesini istemiştir. Bunun karşılığında II. Manuel, Osmanlı Sultanı’nın ilk kuşatma sırasında istediği bir Türk mahallesinin kurulması, mescid yapılması, kadı bulundurulması ve yıllık vergi verilmesi şartlarını kabul etmiştir. Bu dönemde Anadolu Hisarı’na kale dizdarları, muhafızlar ve aileleri yerleştirilmiştir.

 

15’inci yüzyıl

  1. Mehmed’in (Fatih) İstanbul kuşatmasından önce hazırlıklara başladığı bilinmektedir. Bu hazırlıklar arasında Doğu Roma’ya denizden gelebilecek her türlü yardımın önlenmesi ve deniz yolu güvenliğinin sağlanması amacıyla Anadolu Hisarı’nın tamir ettirilmesi ve Boğaz’ın diğer tarafına Rumeli Hisarı’nın yaptırılması bulunmaktadır. Karşılıklı olarak ve su seviyesinde olacak şekilde iki hisarın önüne yerleştirilen toplarla Boğaz kontrol altına alınmıştır.

1402 yılında Yıldırım Bayezid’in Timur’la olan mücadelesinde yenik düşmesinin ardından büyük oğlu Süleyman Çelebi, bir süre Anadolu Hisarı’nda kalmıştır. 

Anadolu Hisarı, İstanbul kuşatmasının hazırlıklarından biri olarak Doğu Roma’ya Karadeniz’den gelebilecek yardımları engellemek ve Boğazda hâkimiyeti sağlamak amacıyla Yıldırım Bayezid tarafından 1390’larda inşa ettirilmiştir. Bayezid, hisarın inşasının tamamlanmasıyla birlikte Doğu Roma İmparatoru II. Manuel’e elçi göndererek şehrin teslimini istemiş, akabinde İmparator tarafından kabul edilen şartlar neticesinde Anadolu Hisarı’na kale dizdarları, muhafızlar ve aileleri yerleştirilmiştir. Böylece Hisar’ın içerisinde bir Türk mahallesi oluşturulmuştur.

Fatih Sultan Mehmed, 1452 yılında Rumeli Hisarı’nı inşa ettirirken Anadolu Hisarı’na da bir hisarpeçe yaptırmıştır. Anadolu Hisarı 16’ncı ve 17’nci yüzyıllarda Boğaz’daki seyrüsefaini denetlemeye devam etmiş, Boğaziçi’nde güvenliğin sağlanmasında kullanılmıştır. Bu dönemde son taarruz görevini Kazak saldırılarına karşı gösteren Hisar’ın bir dönem hapishane olarak kullanıldığı da bilinmektedir.

Yine 1452 yılında Anadolu Hisarı’nda gerek mimari gerekse işlevsel açıdan büyük bir değişim yaşanmıştır. Bu yıl içinde kaleyi çevreleyen bir Hisarpeçe yaptırılarak Hisar’ın savunma yapısından taarruz yapısına dönüşmesi sağlanmıştır.

Karadeniz’den İstanbul’a yardım maksadıyla gelecek her türlü mühimmat kolayca denetim altına alınmıştır. Boğaz’dan geçecek gemilerin hisar önünde durdurulup “selamiye akçesi”  ödemeleri ve izin almaları şartı getirilmiştir.  1452 yılında tahıl yüklü bir Venedik gemisi Boğaz’dan izinsiz geçmeye çalışınca her iki hisardan karşılıklı yapılan top atışlarıyla batırılmıştır.

 

16’ncı yüzyıl

Anadolu Hisarı, İstanbul’un fethinde taarruz kalesi olarak önemli bir rol almıştır. 1453’ten sonra farklı bir işlevle kullanılmıştır. Hisar, 16’ncı yüzyıl boyunca Karadeniz’den gelen gemilerin geçişlerinde önemli bir kontrol noktası olmuştur. 1573 yılında İstanbul’a gelen diplomat Philippe du Fresne-Canayei eserinde Anadolu Hisarı’nın bu özelliğinde bahsetmiştir.

Anadolu Hisarı, Boğaziçi’nde güvenliğin sağlanmasının yanında bazı durumlarda hapishane olarak da kullanılmıştır. Osmanlı arşiv kayıtlarından 1551 yılında dönemin Tunus Beyi’nin burada hapsedildiği anlaşılmaktadır.

 

17’nci yüzyıl

Anadolu Hisarı, 17’nci yüzyıldan itibaren top atışlarıyla hanedanın doğum günü kutlamaları, bayram şenlikleri ve zafer kutlamaları gibi çeşitli törenlerin parçası olmuştur. IV. Murad’ın 1638 yılındaki Bağdat fethinden sonra yapılan zafer kutlamasında kaleden top atışı yapıldığı, III: Mustafa’nın doğum gününde de (28 Ocak 1717) kutlama atışına sahne olduğu bilinmektedir.

19’uncu yüzyılın ortalarından itibaren harap bir hal alan Hisar, 1894 yılında meydana gelen büyük depremin yanı sıra 1928 yılında başlayan sahil yolu çalışmaları ve çevre düzenlemeleriyle zarar görmüş, yapısal bütünlüğü tahribata uğramıştır.

2021 yılında yakınındaki namazgâh ile birlikte İBB Miras tarafından tarihinin en kapsamlı restorasyon sürecine alınan Anadolu Hisarı, kültür varlıklarının evrensel koruma ilkeleri doğrultusunda özgün dokuyla uyumlu, geleneksel malzeme ve tekniklerle oluşturulan çalışmalarla güçlendirilerek koruma altına alınmıştır.

Anadolu Hisarı Müzesi; seyir terasları, ziyaret noktaları, sosyal imkânları ve kültür sanat etkinlikleriyle ziyaretçilere Boğaz’ın güzellikleri eşliğinde yepyeni bir Hisar görünümü sunmaktadır.

 

Geçmişten günümüze Güzelcehisar, Yenicehisar, Akçehisar ve Neo-Castrum isimleriyle anılan Anadolu Hisarı, Boğaz’ın en dar yerinde bulunmaktadır. İstanbul’daki ilk Türk Kalesi olmasının yanında kentteki en eski Türk yapısı olarak da kabul edilir. İstanbul’da Osmanlı varlığı görülmeden önce de çeşitli sebeplerle bir geçiş güzergâhı olarak kullanılmıştır.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam