reklam
reklam

Minibüs ve Dolmuşçulardan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na teşekkür ziyareti

Eklenme Tarihi: 16 Ağustos 2021, Pazartesi - 12:00   Okunma Sayısı: 100087
Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME)’nin, daha önceki toplantılarda 6 kez reddettiği “750 adet minibüsün ve 250 adet taksi dolmuşun taksiye dönüştürülmesi” teklifi, 29 Temmuz 2021 Perşembe günü Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu yönetimindeki toplantıda kabul edildi. Böylece alınan karar uyarınca, toplamda 1000 minibüs ve dolmuş, taksiye dönüştürülecek.

Minibüs ve dolmuş odalarının başkanları ve yöneticilerinden oluşan 20 kişilik bir heyet 4 Ağustos Çarşamba günü , İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na kendilerine verdiği destekten dolayı ‘teşekkür ziyareti’ nde bulundu. İstanbul Minibüsçüler Esnaf Odası Başkanı Kazım Bilge liderliğindeki heyette; Alibeyköy, Arnavutköy, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bayrampaşa, Esenler, Gaziosmanpaşa, Güngören, Halkalı, Sefaköy, Kartal, Kemerburgaz, Küçükçekmece, Sultanbeyli, Dolayoba, Pendik, Tuzla ve Ümraniye minibüs odaları başkanları yer aldı. Toplantıda, Başkan İmamoğlu’na ise İBB Genel Sekreter Yardımcısı Orhan Demir ile Ulaşım Daire Başkanı Utku Cihan eşlik ettiler.

 

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Sizlerin taksiye dönüşmeleriniz konusunda sadece İstanbul’un kaybettiği zamana üzülüyorum. Vatandaşımız iyi hizmet alacak. Burada da göreceksiniz en adil şekilde sizin hakkınızı koruyacağız. Ama önce vatandaşımızın iyi hizmet almasını sağlayacağız.”

Toplantıda minibüs ve dolmuş odalarının başkanları ve yöneticilerinden oluşan heyete seslenen ve 16 milyonluk İstanbul’da taksi sayısının yetersiz olduğunu belirten Ekrem İmamoğlu, bu süreçte hem vatandaşların hem de esnafın yanında olduklarını açıkladı. Ulaşıma yapılan zamların, hükümetin ekonomi politikalarından kaynakladığını ifade eden İmamoğlu şunları söyledi;

“Sizlerin taksiye dönüşmeleriniz konusunda sadece İstanbul’un kaybettiği zamana üzülüyorum. Biz esnafımızın yanındayız ama önce vatandaşımızın yanındayız. Vatandaşımız iyi hizmet alacak. Biz, minibüsçünün yıllardır çektiği cefayı, sıkıntıyla görüyoruz. Zor zamanlardan geçti. Kendine has sistemleri var. Minibüsünü nasıl iyileştiririz? 10 yıla, 20 yıla nasıl hazırlarız; ona da çalışıyoruz. Yani onun da ucunu bırakmıyoruz. Ve beraber üreteceğiz. Yani minibüsçülük 50 sene önce başkaydı, 30 sene önce başkaydı; 15 sene önce başka yerde, şimdi başka. 10 sonra daha başka olacak değil mi? Bunları düşünmek zorundayız. Hem sizin işiniz hem benim arkadaşlarımın işi. Burada da göreceksiniz en adil şekilde sizin hakkınızı koruyacağız. Ama önce vatandaşımızın iyi hizmet almasını sağlayacağız. Bu bağlamda bu son karar hayırlı olsun.”

“Bir kere çok içimiz yanıyor. Yani tarifsiz bir şey. Herkes eminim ki, evinde başı önde, ‘Ne yapsam’ diye kara kara düşünür durumda. Biz de bu noktada ‘Ne yapabiliriz’ çabası içindeyiz. Muğla'da olsun, Antalya'da olsun 300’e yakın personelimiz, en yetkin araçlarımızla, İstanbul olarak 16 milyon adına oradayız. Mücadelemiz sürüyor.”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, toplantının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın yanıtları şunlardı:

-           11 büyükşehir belediye başkanı olarak hükümete bir çağrı yaptınız ve THK’nın yangın söndürme uçaklarına talip olduğunuzu açıkladınız. Bunun için resmi başvuru yapıldı mı? Hükümetle CHP’li belediyelerin ilişkileri düşünülürse bu uçakların belediyelerin sorumluluğunu verileceğini düşünüyor musunuz?

“Bu konuyu, hükümetle belediyelerin ilişkisi üzerinden tartışmak, konuşmak şu anki ülkenin yaşadığı bu sorunu görmemek, kendi kişisel hırsına yenik düşmek anlamına gelir. Bir kere çok içimiz yanıyor. Yani tarifsiz bir şey. Herkes eminim ki, evinde başı önde, ‘Ne yapsam’ diye kara kara düşünür durumda. Biz de bu noktada ‘Ne yapabiliriz’ çabası içindeyiz. Muğla'da olsun, Antalya'da olsun 300’e yakın personelimiz, en yetkin araçlarımızla, İstanbul olarak 16 milyon adına oradayız. Mücadelemiz sürüyor. Oradaki bütün mücadele eden vatandaşlarımıza, orman teşkilatına, itfaiye erlerine minnet duyuyoruz. Hayatını kaybedenler oldu; rahmet diliyorum. Ama günün sonunda, çare üretmeliyiz. Göz bebeğimiz Türk Hava Kurumu (THK), her çocuğun zihninde vardır bu ülkede. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca en etkin, en saygın kurumlarımızın başındadır. Düştüğü durum, hepimizi üzmektedir. Yani THK demek, Kızılay demek hepimizin göğsünü kabartan kurumlar olmalı. Bu yönde atılan bu yanlış adımlarla geldiği bu durumda, biz etkin olmak istiyoruz.

11 Büyükşehir Belediye Başkanı olarak dün aldığımız karar gereği, mevcut uçaklarımızın tadilatı, tamiratı, bakımı, onarımı, hatta filonun genişletilmesi ve bu filodan hizmet alma noktasında belediyelerimizin talebi olduğunu dile getirdik. Resmi başvurumuzu da bugün hazırlayıp sunuyoruz. 11 Büyükşehir Belediyesi’nin imzasıyla, görüşmeleri başlatmak adına, bugün süreci başlatıyoruz. Bütün bu gelişmelerle ilgili de bugün Ankara'da Sayın Genel Başkanı’mızla da toplantımız olacak ve kendileriyle bu süreci, belediye başkanlarımızla beraber paylaşacağız. THK iyi olsa, THK’nın onlarca uçağı olsa hangarlarında… Hele bu tür sıcak dönemdeki, küresel ısınmanın etkisi vesaire gibi birçok unsur üzerinden takip edilmesi gereken bir yaz döneminde onlarca uçağımız olsa, bir duman tüttüğünde oraya müdahale eden uçaklarımız olsa… ‘Yangın olmaz mı’ diyoruz; olur. Hep oldu, oluyordu. Ama bugün şu düştüğümüz durumu yaşamazdık. O bakımdan kararlıyız. Bugün de başvurumuzu yapacağız.”

-           Yangın söndürme çalışmalarıyla ilgili tartışmalar da var. Belediye başkanlarının yardım çağrıları, uluslararası kampanyalar var. Bu çağrıları onur kırıcı bulanlar var. Nasıl görüyorsunuz bu tartışmayı?

“Dünyada nerede yangın olsa, bize çağrı yapılsa koşa koşa gitmeyi, bir insanlık vazifesi olarak görürüz. Bu tür uluslara çağrının ayıbı yoktur. Yani hangi afet olsa, bazen işte Japonya'dan deprem için bize koşa koşa gelenler oldu veya başka afetlerde; bunun ayıbı olmaz. Yani bunun sıkıntılı hali olmaz. Tabii ki sorumlularını sorgulayacağız. Sorgulamalı bu ülke. Kim bizi bu hale getirdi? Geç mi müdahale edildi? Öncesinde alınan tedbirler alındı mı, alınmadı mı? Sorumluluğun kimde olduğu belli. Yani ormandan sorumlu bu ülkedeki bakanlık ve kurumlar belli. Dolayısıyla buradaki ihmal ne? Ne yapılmadı? Bunlar ayrı. Ama hepimizin milli serveti yanan ormanlarımızı kurtarmaksa, tabii ki bütün imkânlarımızla orada olacağız. Yetmezse, komşu ülkelerimiz gelecek. Dünyanın farklı ülkelerinden insanlar gelecek. Dayanışma için olacağız. Biz çağırırlarsa gitmez miyiz? Gideriz. Yani dolayısıyla bu bir insanlık vazifesidir. Kaldı ki küresel ısınma dediğimiz şey, iklim değişikliği dediğimiz şey bir insanlık mücadelesi haline dönmelidir. Yani bunun İstanbul'u, Türkiye'si, Bulgaristan'ı, Bosna Hersek'i, Almanya'sı olmaz. Bütün dünyanın ortak mücadelesi. Afrika'da bir ateş ortalığı yakıyorsa ve imkanları yoksa, koşacağız. Yetmiyorsa koşacağız. Amerika Birleşik Devletleri olsa ne yazar; yine koşacağız. O bakımdan bütün ülkelerin bu dayanışma içerisinde olması bence alkışlanmalıdır. Bunun üzerinden gurur yapmak değil, ortak nasıl iş birliği yapılır ona bakılır. Benim bakışım bu.”

-           Yangın söndürme çalışmaları sırasında bazı müdahalelerde siyasi parti ayrımı yapıldığı iddiası da gündemde. Böyle bir izleniminiz ya da bir bilginiz var mı?

“Bölgeden böyle duyumlar alıyoruz. Bu bizim ilk defa yaşadığımız şey değil. Türkiye'nin siyasi ortamının ne yazık ki bürokrasiyi, ilgili kişileri… Bu hatta bakanlara kadar varıyor. Hele hele Sayın Bakan'ın bir talihsiz cümlesi var ki; ‘Belediyeler sorumludur.’ Herhalde söylediğine bin pişman olmuştur. Kanun belli, madde belli, husus belli, sorumlu kim; belli. Yani ‘Bir ateş, bir kıvılcım çıksa dahi sorumluyuz, müdahale ederiz’ diyen cümleleri ortada. Bütün bunlar varken, bunu söylemiş olması bile siyasi bakışın odağını gösteriyor. Bundan uzak duralım. Bu iş siyaset meselesi değil. Zaten bu ülkede bürokrasi görevini yapsa, bu ülkenin memurları görevini yapsa, valileri görevlerini yapsa, bakanları görevlerini yapsa, belediye başkanları görevlerini yapsa; bu ülkede başka bir şeye gerek yok. Yani her yerde söylüyorum: Siyaset bir araçtır. Partiler bir araçtır; amaç değildir. Yani bu anlayışla hareket ettiğimiz takdirde, zaten bu ülkenin bir sorunu kalmaz. Konuştuğumuz hiçbir konunun üstünde bu kadar tepinmeyiz. Bu bakımdan ne yazık ki bu tür tutumları, bu tür uygulamaları duyuyoruz. Bu da üzücü. Ama bunları çok da yüksek tonda dillendirmiyoruz. Bazen de uyarıyoruz. Çünkü amaç ne? Vatandaşımıza hizmet. Amaç ne? Afetten bir an önce sıyrılmak. Bu tür konuları yürütürken, ya Allah aşkına, siyasi söylem, siyasi dil vesaire yanlıştır. Ama takip ediyoruz tabii. Denetimli bir şekilde takip ediyoruz.

Şunu da söyleyeyim: Tabii ki şu an tek amacımız yangının söndürülmesi ama biter bitmez yaraların sarılması, oradaki kentsel hizmetlerin aksayan taraflarının giderilmesi konusunda -ki bütün bu noktalarda hazırlıklıyız- Bilim ve Teknik Kurulu kuracağız hızlıca. 11 Büyükşehir Belediye Başkanı’nın topluma mesaj vermesi, bu mesajın yanı sıra belediyelere yön vermesi, kurumlara çağrı yapması noktasında sıkı bir Bilim ve Teknik Kurulunu, tabanında küresel ısınmayla mücadele olan, ormanların yangınla olan mücadelesini tanımlayan bir Bilim ve Teknik Kurulu. Aynı zamanda, bu yanan alanların bundan sonra en iyi şekilde, o yerin ekolojisine göre en hızlı şekilde nasıl tedavi edileceği, tamir edileceği boyutuyla da takipçisi olacağız. Tek bir metrekaresinin yapılaşmasına müsaade edilmemesi için sıkı bir takibi belediyelerimiz üzerinden -başta Muğla ve Antalya Büyükşehir Belediyemiz ve başkanlarımız üzerinden- takibi yapılacak. Biz de yanlarında olacağız. İnşallah hep birlikte bu sürecin yaralarını en hızlı şekilde sararız. Ama şunu da unutmayalım: Bu işin sorumluları vardır. Bu işin içinde ihmaller vardır. Net gözüküyor. Bu işin soruşturulması, ihmalin sahibi kimse, bunun cezasının hukuk eliyle mutlaka verilmesi konusunda da takipçi olacağız. Tabii ki bunun kurulları var, kurumları var. Biz sadece çağrı yapabiliriz. Mutlaka bunun denetleniyor ve takip ediliyor olmasını istiyoruz.”

 

***************************************************************************

SON DAKİKA: THK’nın yangın söndürme uçaklarının tüm bakım ve işletme giderlerini karşılamaya hazır olduklarını açıklayan 11 büyükşehir belediye başkanı başvuruda bulundular

11 büyükşehir belediye başkanı, bünyesindeki yangın söndürme uçaklarının tüm bakım ve işletme giderlerini karşılamaya hazır olduklarını belirten dilekçelerini ayrı ayrı Türk Hava Kurumuna (THK) ilettiler. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da THK Kurumu Başkanı Cenap Aşçı’ya hitaben iletilen ve iş birliğine gidilmesi hususundaki gerekli tüm iş ve işlemlere hazır olunduğunu beyan eden başvurusunu 4 Ağustos Çarşamba günü saat 15.00’te gerçekleştirdi. 11 Başkan, yayınladıkları yeni deklarasyonla belediye kanunu gereğince “kamu yararına çalışan dernekler” ile ortak proje geliştirme yetkileri olduklarını anımsatarak işbirliği çerçevesinin hızlıca belirlenmesini talep ettiler. Başkanlar bu deklarasyonu da dilekçelerine ekleyerek THK ile paylaştılar.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ve Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş imzasını taşıyan deklarasyonda şu satırlara yer verildi:

“Bilindiği üzere, Türkiye'nin çok önemli bir nüfus ve orman varlığına sahip olan 11 şehrimizin Büyükşehir Belediye Başkanları olarak, halen yaşanmakta olan ve iklim krizi nedeniyle önümüzdeki dönemde de sıklıkla yaşanması beklenen orman yangınlarına karşı alınacak acil tedbirlerden biri olarak, Türk Hava Kurumunun bünyesinde bulunan yangın söndürme uçaklarının tüm bakım ve işletme giderlerini karşılamaya hazır olduğumuzu ülkemiz kamuoyuyla paylaşmış durumdayız.

Ayrıca, 11 Büyükşehir Belediyesi tarafından tekrar aktif hale getirilecek olan yangın söndürme uçaklarını gerektiği her an koordinasyon halinde Tarım ve Orman Bakanlığının kullanıma sunmaya hazır olacağımızı, Türk Hava Kurumu ile iş birliği yaparak kurumun elindeki envanterin belediyelerimiz tarafından da kullanımının sürekli hale getirilmesi, mevcut uçakların tamiratı, bakımı, onarımı, hatta filonun genişletilmesi ve bu filodan hizmet alma noktasında mevzuatın ve yasaların izin verdiği ölçüde sürdürülebilir ilişkiler kurmaya hazır olduğumuzu beyan ettik.

Türkiye bir yangın felaketinin içindeyken, vatandaşlarımız olağanüstü bir özveriyle bu felaketle başa çıkmak için mücadele ederken, bütün kamu kurumları, iş birliği imkanlarını sonuna kadar kullanmak, güç ve kaynaklarını bütünleştirmek mecburiyetindedir. Mevcut yangınları söndürmek ve olası yeni yangınlara hazırlığımızı en üst düzeye, olabildiğince hızla çıkarmak ve bu kapsamda bir seferberliğini yönetmek önceliğimiz olmalıdır.

11 Büyükşehir Belediyesi'nin Türk Hava Kurumu uçaklarıyla ilgili ortaya koydukları tutum, tamamen bu bakış açısının bir sonucudur. Ayrıca, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun "Diğer kuruluşlarla ilişkiler" başlıklı 75'inci maddesi uyarınca, Belediyeler, görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda "Kamu yararına çalışan dernekler" ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirme hak ve yetkisine sahiptir.

Bu itibarla; 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 75. Maddesinin c bendi uyarınca 11 Büyükşehir Belediye Başkanlığımızla, kamu yararına çalışan bir dernek olan Türk Hava Kurumu arasında iş birliğine gidilmesi hususunda gerekli tüm iş ve işlemlere hazır olduğumuzu bildirir; konunun aciliyetine binaen, iş birliğinin çerçevesini belirlemek ve bir protokol hazırlamak üzere Belediyelerimizle Kurumunuz yetkililerinin bir araya geleceği ilk toplantının yer ve tarihinin hızla tespit edilebilmesi için tarafımıza bilgi verilmesini arz ederiz.”

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: YİĞİT CİGERLİ

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam