MERT’İN SAATİ
Mert ilkokul dördüncü sınıfa gidiyordu. O hafta matematik derslerinde zaman konusunu işliyorlardı. Zaman deyince ilk akla gelen de bir saatti. Mert’in babası okula giden oğlunun saatleri daha kolay öğrenebilmesi için saatçiye uğrayarak güzel bir duvar saati almıştı. O yüzden akşam yemeğine biraz gecikmişti. Kapının zili çaldığında Mert kapıyı açtı. Babasının elindeki paketi almak istedi.
-Odana bir duvar saati aldım. Kırılabilir, biraz dikkatli taşı, dedi. Saat sözünü duyunca Mert biraz heyecanlandı. Oysa salonun duvarında üstünde pek de anlayamadığı rakamların yazılı olduğu dedesinden kalma güzel bir saat vardı. -Mert, o saati senin odana asacağız. Böylelikle saatleri kolayca öğreneceksin. Deden de bana zamanında koluma güzel bir saat almıştı. O sayede sınıfta saatleri en erken ben öğrenmiştim. Aynı yöntemi ben de sana uygulamak istedim, diye söylerken duvarda asılı babasının fotoğrafının tam da karşısına gelmişti. Adeta; ‘’Baba, ben de oğluma aynı yöntemi uyguluyorum’’ der gibiydi. Annesinin: -Haydi yemeye, demesiyle herkes mutfaktaki yerini aldı. Yemekten sonra Mert için alınan saatin paketi açıldı. Mert: -Baba çok teşekkür ederim. Söz, ben de senin gibi sınıfta saatleri en erken öğrenen öğrenci olacağım, dedi. Saati hep birlikte Mert’in odasına astılar... Mert, o gece rüyasında saatlerin üzerindeki saniye, akrep ve yelkovanın aralarındaki konuşmalarını dinledi. Rüyasında yelkovan saniyeye: -Ne o acelen! Seni kovalayan mı var? Dur da iki laf edelim,’’ dedi. O arada akrep söze girerek: -O hep acelecidir. Sürekli kovalar. Sen de hızlısın ama saniyeyi yakalaman biraz zor, dedi. Bunun üzerine yelkovan: -Abi sen de çok yavaşsın! demesiyle akrep biraz alınsa da ne yalan biraz da doğruluk payı vardı. Kendi kendine ‘’dostların doğru sözüne alınmamak lazım’’ diye düşünerek köşesine çekildi.
Saniyenin baş döndüren hızı ve ona yetişmeye çalışan yelkovanı, çekildiği köşesinden izlemeye başladı... Sabah olduğunda babası erkenden işe gitmişti. Annesine gece gördüğü rüyayı anlattı. Annesi: İstersen bu rüyanı akşam baban gelince ona da anlat dedi.
|