reklam
reklam

Tarihte 11 Salgın Hastalık -2

Köşe Yazarı: ELİF DOĞAN   Eklenme Tarihi: 4 Şubat 2023, Cumartesi - 23:25   Okunma Sayısı: 51850

6- Hong Kong Gribi veya H3N2 (1968-1970)

2011’de CDC tarafından sağlanan, H3N2 grip virüsünü gösteren elektron mikroskop görüntüsü. C: Associated Press

İspanyol Gribi’nden elli yıl sonra, başka bir grip virüsü H3N2 dünyaya yayıldı. Tahminlere göre, küresel ölümlerin sayısı yaklaşık bir milyon kişiyi kapsıyordu.

1968 salgını 20. yüzyılda meydana gelen üçüncü grip salgını, diğer ikisi 1918’de İspanyol gribi ve 1957’de Asya gribi salgınıydı. Asya gribinden sorumlu olan virüsün, evrimleşip 10 yıl sonra bu sözde “Hong Kong gribi” adı verilen H3N2 salgınıyla tekrar ortaya çıktığına inanılıyor. Ancak 21. yüzyıl, grip salgınlarını görmeye devam edecekti.

1918 influenza salgını kadar ölümcül olmasa da, H3N2 son derece bulaşıcıydı ve Hong Kong’da bildirilen ilk vakadan 2 hafta sonra 500.000 kişi enfekte oldu. Salgın, küresel sağlık topluluğunun, aşıların gelecekteki salgınları önlemedeki hayati rolünü anlamasına yardımcı oldu.

7- İspanyol Gribi veya H1N1 (1918-1919)

Oakland Belediye Konferans Salonu, 1918 yılında Kaliforniya, Oakland’da grip salgını sırasında Amerikan Kızıl Haçından gönüllü hemşirelerin yer aldığı geçici bir hastane olarak kullanıldı. C: Underwood Archives

1918 influenza salgını olarak da bilinen İspanyol Gribi, 21. yüzyılın başlarında yaklaşık 500 milyon insanı veya dünya nüfusunun üçte birini enfekte eden bir H1N1 virüsünün patlak vermesi sonucunda ortaya çıktı. Salgın, dünya çapında 50 milyondan fazla insanın ölümünden sorumluydu.

Salgın sırasında I. Dünya Savaşı sona ermişti ve halk sağlığı otoritelerinin, büyük etkisine katkıda bulunan viral salgınlarla başa çıkmak için hiçbir resmi protokolleri yoktu ya da bunlar yetersizdi.

İlerleyen yıllarda, salgının nasıl gerçekleştiğini ve nasıl önlenebileceğini anlamaya yönelik araştırmalar, halk sağlığında iyileşmelere yol açtı ve daha sonra benzer grip benzeri virüs salgınlarının etkisini azaltmaya yardımcı oldu.

 

8- Kolera (1817-1823)

Hastalar Port-au-Prince, Haiti’deki Diquini Kolera Tedavi Merkezi’nde beklerken. C: Reuters

İlk kolera salgını Hindistan’ın Jessore şehrinde başladı ve bölgenin büyük bir kısmından sonra da komşu bölgelere yayıldı. Milyonlarca insanı öldüren yedi büyük kolera salgından ilkiydi. John Snow adında bir doktor, yayılmasının nasıl önleneceği hakkında bazı şeyler biliyordu ve 1854’te Londra’nın Soho mahallesindeki belirli bir su pompasının kaynağını izole ederek salgını durdurdu.

Dünya Sağlık Örgütü koleraya “unutulmuş salgın” adını verdi ve 1961’de başlayan yedinci salgının bugüne kadar devam ettiğini söyledi. Koleranın her yıl 1.3 milyon ila 4 milyon kişiye bulaştığı ve yıllık ölümlerin 21.000 ila 143.000 arasında değiştiği bildiriliyor.

Kolera, belirli bir bakteri ile kontamine olmuş yiyecekten ya da sudan kaynaklandığından, aşırı servet eşitsizliği ve sosyal gelişim eksikliğinden etkilenen ülkelere ezici bir şekilde zarar veriyor. Kolera, dünyanın kendini en az savunabilecek kısımlarına zarar vererek dünyayı değiştirmeye devam ederken, daha zengin ülkeler bu hastalık için pek de endişeli değil.

 

9- Çiçek hastalığı (15. – 17. yüzyıllar)

Doktor Edward Jenner’in ilk çiçek hastalığı aşılamasını tasvir eden tarihsiz illüstrasyon, 1796’da James Phipps’de yapıldı. GG Melingue tarafından yapılan bir resimden sonra. C: Bettmann

Avrupalılar, 1492’de Amerika kıtasına ilk geldiklerinde bir dizi yeni hastalık getirdiler. Bunlardan biri, enfekte olanların yaklaşık %30’unu öldüren bulaşıcı çiçek hastalığıydı.

Bu dönemde çiçek hastalığı, Amerika’da nüfusunun %90’ına yakın olan yaklaşık 20 milyon insanın canını aldı. Salgın, Avrupalılar’ın yeni boşalan alanları kolonize etmelerine ve geliştirmelerine yardımcı oldu, Amerikalılar’ın ve Avrupalı işgalcilerin tarihini ve küresel ekonomiyi sonsuza dek değiştirdi.

Örneğin, “Yeni Dünya”nın maden servetinin Latin Amerika’dan gümüş ve altın şeklinde sömürülmesi, İspanyol İmparatorluğu’nda büyük bir enflasyona yol açtı. Büyük ekonomik düşünür John Maynard Keynes 1930’da bu “fiyat devrimi”nin modern kapitalizmin oluşumunda önemli bir dönüm noktası olduğunu yazdı.

 

 

10- Kara Ölüm (1347-1351)

1347 ve 1351 arasında, hıyarcıklı veba Avrupa’ya yayıldı ve yaklaşık 25 milyon insanı öldürdü. Avrupa nüfusunun 1347’den önceki seviyelerine dönmesi 200 yıldan fazla sürdü. Büyük olasılıkla Asya’da, özellikle hastalığın kaynağı olarak düşünülen Çin’de, daha fazla sayıda insanı öldürdü.

Daha sonralar Kara Ölüm olarak bilinecek olan salgının diğer sonuçları, hayatta kalanların yaşam standardının gerçekten artmasına yol açacak kadar çok insan öldüğü için, köleliğin düşüşünün başlangıcıydı. İşçilerin daha fazla iş fırsatı vardı ve sosyal hareketlilik arttı, aynı zamanda savaş zamanında kısa bir süreliğine borçlar ertelenmişti.

Kültürel olarak bu felaket, mistisizmde bir artışa sebebiyet verdi, çünkü bu kadar acı, Roma Katolik Kilisesi’nin dini baskınlığını sarsıyordu. Vebanın yarattığı diğer tepkiler ise, bağnazlık ve başkalarını hedef göstermede bir artışın olması, daha fazla önyargının oluşması ve hatta birçok azınlığın katledilmesi oldu.

 

 

11- Jüstinyen Vebası (MS 541-750)

  1. Jüstinyen (MS 483 – 565) Doğu Roma İmparatorluğu’nu yönetti ve tekrar kaybetmeden önce Batı Roma İmparatorluğu’nun çoğunu fethetti. C: Bettmann/Getty
  2. yüzyılda hıyarcıklı veba salgını, Bizans imparatoru I. Jüstinyen’in saltanatının önüne taş koydu. Şimdi Jüstinyen vebası olarak bilinen bu salgının, o zamanlar belki de dünya nüfusunun yarısına eşit olan 30 milyon ila 50 milyon insanı öldürdüğü düşünülüyor.

Jüstinyen vebası kesinlikle yaşandı, ancak araştırmacılar hala yaklaşık 1.500 yıl önce ne kadar kötü etkilediğine dair kanıtları inceliyorlar.

Bu salgının geleneksel anlatısı, ticaretin büyük ölçüde durması, imparatorluğun zayıflaması ve bunun sonucunda Bizans’ın, diğer medeniyetlerin Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Asya’nın bazı bölgelerindeki kendi topraklarını yeniden ele geçirmesine izin vermesi yönünde. Jüstinyen, veba vurduğunda Roma İmparatorluğu’nun doğu ve batı yarısını yeniden birleştirme sürecinde olduğu için, veba o dönemin gerçek sonu olarak bile görüldü.

Sonuç olarak, bu salgının ne kadar kötü olabildiğini biliyoruz: dünyanın yarısı öldü, Roma İmparatorluğu bir daha asla birleşmedi ve Karanlık Çağ başladı.

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam