''Erdal ile Ece''

HABER: MURAT İLTER
[email protected]

Türk sinema tarihinin en sevilen oyuncularının başında gelen Şahan Gökbakar, yeni filmi ‘Erdal ile Ece’ de sinema salonlarında kahkaha tufanı estirmeye devam ediyor. Şahan Gökbakar’ın Seda Türkmen ile birlikte başrollerini paylaştığı filmde, günümüz evlilik ilişkilerinde sıkça rastlanan, acı-tatlı çalışmalar, ilişkideki iniş çıkışlar, komik ve eğlenceli bir dille gözler önüne seriliyor. Yaşanan olayları hem kadın hem de erkek gözüyle ayrı ayrı izleyiciye aktaran Erdal ile Ece’de her izleyen sinemasever kendinden bir şeyler bulacak. Daha önce milyonlar tarafından izlenen ve çok sevilen Celal ile Ceren‘in de beyaz perdeye aktaran Şahan Gökbakar ve Togan Gökbakar’ın kaleminden çıkan Erdal ile Ece de,  çift ilişkilerini komedi dozu yüksek bir dille izleyiciye keyifli bir iki saat vaat ediyor.

Keyifli, eğlenceli ve samimi bir aşk komedisi

Oto saniyede kuzeni Oğuz ile birlikte araç kaplama ve modifiye işleriyle uğraşan Erdal ile kurumsal bir şirkette yönetici olarak çalışan Ece uzun yıllardır birlikte olan evli bir çifttir. Keyifli, eğlenceli ve samimi bir aşk komedisi olan Erdal ile Ece, ‘Diyet, Kıskançlık ve Östrojen’ başlıkları altında üç ayrı bölüm olarak toplanda 105 dk beyazperdeye yansıyacak. Cielo Media’nın yapımcılığında Togan Gökbakar’ın yönettiği film , 23 Şubat’tan itibaren CJ Entertainment dağıtımı ile vizyondaki yerini alacak. Erdal İle Ece, eş zamanlı olarak tüm Avrupa’da da sinemaseverlerle beyazperdede buluştu.

Benzer bir formatta farklı bir senaryo

Her şeyden önce 2013 yapımı olan ''Celal ile Ceren'' formatında bir film olmuş. Benim gibi ''Celal ile Ceren''in devam filmini bekleyenleri hayal kırıklığına uğratsa da, ''Erdal ile Ece'' aslında senaryo olarak çok farklı. ''Celal ile Ceren'' uzun bir birlikteliği olan ve evlenme planları yapan bir çiftin sorunlarına odaklanırken, ''Erdal ile Ece'' uzun yıllar evli olan bir çiftin sorunlarına yer veriyor. Böyle giderse 3.film, sanırım boşanmış bir çiftin sorunlarına yer verecek gibi duruyor. ''Celal ile Ceren'' de erkek elektrikçi, kadın mobilya firmasında bir çalışanken, ''Erdal ile Ece''de erkek oto tamircisi, kadın ise  kurumsal bir firmada yönetici. Bu evrimleşmeye bakarak, 3.filmin kahramanlarının mesleklerini tahmin etmek çok da güç değil. İki filmde de çiftlerin arkadaşlarıyla yaşadıkları diyaloglar ilişkilerini şekillendiriyor. Sonuçta, ''Erdal ile Ece'' tıpkı ''Cemal ile Ceren'' de olduğu gibi tatloş bir çiftin komik hallerini beyaz perdeye yansıtıyor. İzleyen seyircinin ''Bizde böyleyiz ya da sen de aynı böylesin'' diyebileceği, kendinden bir şeyler bulabileceği bir film olmuş.

Hayattan gerçek kesitler

''Erdal ile Ece'' hayattan kesitleri çok başarılı bir şekilde anlatıyor. Ben açıkçası ''Cemal ile Ceren''den daha inandırıcı ve samimi buldum. Filmde gerçek dünyada yaşadığımız her şeyi bulmak mümkün. Buna her iki karakterinde yakın arkadaşlarıyla olan diyaloglarını ekleyebiliriz. Siz mutlu olmaya çalışırken, çevrenizdeki, yakınınızdaki bazı kişilerin bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek söyledikleri şeyler, bazen mutluluk hayallerinize çomak sokabiliyor. Bunu ikinci filmde daha net görebiliyoruz.

Eğlenceli ve hoş bir film

Şahan Gökbakar mizahı yönü her zaman taktir edilen bir komedyen. Bu tür romantik aşk filmlerinin üstesinden gelecek bir oyunculuğa sahip. Ayrıca senaryoyu yazarken, kendi evliliğinde yaşadıkları gerçekleri beyaz perdeye taşıması filmin gerçekçiliğini kuvvetlendiriyor. Şahan Gökbakar'ın ''Erdal ile Ece''deki performansı ilk filmden daha başarılı. Ancak aynı şeyi kadın karakter için söylemek mümkün değil. ''Cemal ile Ceren'de Ezgi Mola'nın başarılı performansını ''Erdal İle Ece''de Seda Türkmen'de göremedim. TV dizilerinde üstlendiği rolleri başarıyla oynayan Seda Türkmen'in hayat verdiği Ece karakterini tam istediği gibi yansıtamadığını düşünüyorum.Çok yetenekli ve doğaçlamaya çok açık bir oyuncu olan Türkmen'in komediye çok yatkın olduğunu düşünmüyorum. Kendisinin daha çok dram tarzı filmlerde çok daha fazla başarılı olacağına inanıyorum.

Acı-tatlı çatışmalar, inişli-çıkışlı diyaloglar

Genel olarak eğlenceli hoş vakit geçirmek için isteyenler için güzel bir film olduğunu düşünüyorum. Filmin genelinde argo kelimeler son derece az olması sevindirici. Ancak bazı sahneler Recep İvedik filmlerini anımsatmıyor değil. Film, bugünün evlilik ilişkilerinde sıkça rastlanan acı-tatlı çatışmalar, inişli-çıkışlı diyaloglar gözler önüne seriyor. Yaşanan olayları hem kadın hem de erkek gözüyle ayrı ayrı izleyicilere aktarmaya hazırlanan aşk komedisi filmi, “diyet, kıskançlık ve östrojen” başlıkları altında üç ayrı bölüm olarak beyazperdeye yansıyor.

''Kediler Müzede''

Animasyon sevenlerin kaçırmaması gereken ''Kediler Müzede'' sadece çocuklar için değil, yetişkinler içinde oldukça zevkli bir yapım. Şatoda yaşayan uysal bir kedi olan Vincent, şatoya sel basınca zor durumda kalır. Bu durum üzerine akıllı bir fare olan Maurice, Vincent'ı kurtarır. Antik ve eski bir piyano içine saklanan ikili, piyanonun sele kapılmasıyla kendilerini denizde bulurlar. Piyanoyu bulan bir grup denizci, içinde saklanan Maurice ve Vincent ile birlikte piyanoyu müzeye teslim eder. Dünyaca ünlü eserlerle dolu olan müzede kahramanlarımız müzenin koruyucuları olan bir grup kediyle karşılaşır. Grup, müzedeki eserleri kemirgenlerden korumaya çalışmaktadır. Vincent, koruyucuların güvenini kazanıp, onlarla arkadaş olmak için uğraşırken bir yandan da eski tabloları kemirmeye bayılan Maurice'i kedi grubundan gizlemeye çalışır.

''Güneşi Beklerken-Simitçi''

Yönetmenliğini Serkan Özarslan'ın, senaristliğini Avni Özgürel'in yaptığı ''Güneşi Beklerken-Simitçi'' filminin başrollerinde Gürbey İleri, Tolga Güleç, Bülent Alkış yer alıyor. 12 Eylül sonrası karanlık zamanlarda bir gece güvenlik güçleri insan avına çıkarak 9 zanlıyı toplar. Ancak zanlılardan biri karakola götürülürken kaçınca işler karışır. Güvenlik ekibinin başı üstlerine 9 kişiyi karakola götürdükleri bilgisini vermiştir. Duruma çözüm bulmaya çalışırlarken yanındaki asistandan bir öneri gelir; sokakta gördükleri simitçiyi kaçan firarinin yerine götüreceklerdir. Bir bakışta naif ve masumluğu anlaşılacak olan simitçinin en fazla bir gece nezarette tutulup sonrasında masum olduğu anlaşılıp salınacağını düşünerek planı uygulamaya karar verirler. Ancak yaşanan bir dizi yanlış anlaşılmalar ve simitçinin naifliğiyle her şey birbirine karışır ve simitçi kendisini idama doğru yürürken bulur.