reklam
reklam

İNSANLIK

Köşe Yazarı: ELİF DOĞAN   Eklenme Tarihi: 27 Kasım 2022, Pazar - 11:15   Okunma Sayısı: 64691

Latin kökenli Romalı devlet adamı Marcus Tullius Cicero (M.Ö. 106-M.Ö.43) bir eserinde “Hepimize insan deniyor, ancak sadece insani bilimler aracılığıyla uygarlaşmış olanlarımız insandır” demiş.

 

Terentium’un ölümsüzleşen sözü, “İnsanım, bu yüzden insanca olan hiçbir şeyi kendime yabancı saymam” demiş. Kirene Okulu’nun kurucusu Aristippos, “Cahil birisi olmaktansa dilenci olmayı yeğlerim. Dilencinin belki parası yoktur ama cahilin de insanlığı yoktur.

 

Peki, Humanitas kavramının eğitimdeki yeri nedir? Humanitas, tümüyle eğitimin ulaşacağı hedeftir. Ayrıca bu şekilde Roma’nın ideal insanını yetiştirmeyi amaçlayan eğitim de kuramsallaşmış olur.

 

Humanitas şunları içerir:

 

  1. Özgür sanatlarda eğitim, öğretim, kültür,
  2. İnsana, insan olmaya, insanın duygularına ve eğilimlerine derin saygı,
  3. İnsanın salt insan olmakla önce kendisine, sonra karşısındakine duyması gereken sorumluluk, kibarlık, nezaket, insanseverlik, yardımseverlik, şefkat,
  4. İnsana yakışan düşünsel terbiye, davranışlarda ve dilde zarafet, sadelik,
  5. Saflık ve içtenlik

 

Cicero 2000 yıl önce insanlık ile ilgili sözler söylemiş. Bun nitelikleri de mutlaka uygulamıştır. Biz bugün karşımızdakine saygı gösteriyor muyuz, nezaketle davranıyor muyuz? Sorumluluk bilincimiz var mı ve şefkatli miyiz? Elbette hayır! Kadına karşı şiddet olanca hızıyla devam ediyor, doktor ve öğretmen dövüyoruz. Siyasilerimiz maşallah birbirleri hakkında ileri geri sözler ediyor.

 

 (D: 11 Kasım 1821, Moskova - Ö: 9 Şubat 1881, Sankt Petersburg), Rus roman yazarı. “1864 yılında yazdığı “Yeraltından Notlar” isimli eserinde insan olmakla ilgili bakın neler söylemiş:

 

“…Şöyle bir daha, dikkatlice düşünün! Biz bugün "canlılık" denen şeyin nerede bulunduğunu, neyin nesi olduğunu, hangi adla çağrıldığını bile bilmiyoruz. Elimizden kitaplarımızı alsalar, bir anda neye uğradığımızı şaşırırız. Artık hangi yolu seçeceğimizi, kime tutunup kimden kaçacağımızı, neyi sevip neden nefret edeceğimizi, neyi sayıp neyi hor göreceğimizi bilemeyiz.

 

     İnsan olmak, yani etiyle kemiğiyle insan olmak bile yük geliyor; bundan utanıyoruz, ayıp sayıyoruz. "Soyut insan" diyebileceğim garip yaratıklar olmaya can atıyoruz. Biz ölü doğmuş kişileriz, zaten çoktandır canlı olmayan babaların soyundan ürüyoruz ve bu durumu gittikçe daha çok beğeniyor, bundan zevk almaya başlıyoruz. Neredeyse bir kolayını bulup bizleri doğrudan doğruya düşüncelerin doğurmasını sağlayacağız…”

 

***                           ***                       ***

Kleopatra yedi dil biliyormuş. Bizans’ın imparator eşleri ve saray kadınları çok eğitimli… Diplomasi dili kadınlarla oluşmuş ve gelişmiş.  Tarihteki uygulamalar, birbirini takip ederek ve gelişerek günümüze kadar geldiğine göre Anadolu topraklarında hükümran olan Bizans’ın kadınları diplomasi dilini kendisinden önceki ve kendi zamanındaki Anadolu medeniyetlerinden almış olmalılar.

 

Bizde bırakın yedi dili, kafasını gözünü yara yara bir dil konuşanı ya da Türkçe’yi doğru dürüst konuşamayanı yurt dışına göreve gönderirler.

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam