Eylemi bütünden ayırıp içinde bulunulan koşuldan uzaklaştırmak.
Eksiltip, bütünden ayırarak eksiklik bulmak.
Bulunduğumuz ortamdan bireysel ve öznel dünyamızın eksikliklerinin tamamlanmasını talep etmek.
“Yemekleri iyiydi ama sandalyeleri rahatsız.”
“Sohbet iyiydi ama samimi gelmediler bana”
“Buradan daha iyi bir yerde kalabilirdik”
Emin olun, cümleler size ne kadar ‘’olur mu öyle şey?’’ dedirtse de, gözlemleyin kendinizi; çevrenizi duygu yetersizliğine girildiğinde sonuç çoğu zaman kusurlu bakma.
Emeği, özeni ve çabayı gördüğüm bir etkinlikte kusur bulucu “birkaç kişinin”, “fikri olmayan bir çok kişinin” ve “kim uğraşacak bununla şimdi kümesinin” bir araya gelmesiyle ortaya neler çıkabileceğini analiz etmek için çok ileri görüşlü olmaya gerek yok.
Kusurlu bakan bakışa durum ve koşulları dikkate aldığımızda nasıl farklı görebileceğimizi sorduğumda ilk savunma ve gerekçeli cümlesi, “ben onların iyiliği için söylüyorum” oldu.
İyilik yanına yapıcı ve onarıcı becerisini almadan yola çıkmaz.
Bakış açımızın yarattığı boşluğu birilerinin emeği, çabası, samimiyetiyle doldurmaya çalışmadığımızda kendi boşluğumuzu anlama ve onarma şansımız da olur.
Buradaki kusurlu bakan düşünceleri sorgulatacak ayaküstü sohbetiyle uğurlamış olmanın iyilik halini onlarla da paylaştığımı biliyorum.
Oradan ayrılırken grubun neredeyse tamamı cömertçe teşekkür ederek bir sonraki adımın atılması için yüreklendirebildiler çabayı, özeni ve emeği.