reklam
reklam

SEN GİDERSEN

Köşe Yazarı: NEJLA BİLGİN   Eklenme Tarihi: 25 Mayıs 2022, Çarşamba - 23:24   Okunma Sayısı: 73138

Sen gittin gideli esmiyor gönlümün bahçesine bahar rüzgarı. Her sabah evden çıkarken eski alışkanlıkla sizin evin kapısına bakıyorum sanki sen oradan bana bakıp selam verecekmişsin gibi. On koca sene geçti sen buradan gideli, bende on senedir bu köhne mahalleye çakılıp kaldım, belki birgün aklına eser veya geride bıraktıklarını merak eder özlersin geri gelirsin diye bitmeyen bir umutla bekliyorum buraları.

Kışları çok kar yağıyor buralara bilirsin bu sene bir metreden fazla kar yağdı  ve sizin evin çatısı kuzey tarafından biraz çökmüş görünüyor. Çöken çatıdan evin içerisine kar doluyor,  evinizin yakında  tümden çürüyüp çökeceğini söylüyor mahallenin şom ağızlıları. Terk edilen, kullanılmayan evler bir süre sonra virane olup çürüyüp çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Evlerin bir ruhu var ve o ruh insan evde yaşıyorsa o evde yaşıyor, insan evi terk edince evin ruhu da evi terk ediyor.  

Sizin evi kendi halime benzetiyorum, bende senin gittiğin günden beri sanki biraz hızlı yaşlandım ve benimde sol tarafım çöktü, yüreğime kar doldu gidişinle, sen gittikten sonra daha çok soğuğu hissetmeye başladım, yüreğim İle bedenim aynı anda üşüyor, ürperiyorum durmaksızın. İnsan kendisini yalnız hissedince daha bir dayanıksız oluyor soğuklara, her sene birden fazla soğuk algınlığından etkilenip hasta oluyorum. Bir tas tavuk suyuna çorba yapanım Yok, nasılsın diyenim bile yok. Burada bu evde ölsem bir hafta kimse yokluğumun farkına varmaz. Burada altı ay kış sert geçiyor, Altıay boyunca ayaklarımın parmaklarını hissetmiyorum, Belkide kan dolaşımında bir sorun var bilemiyorum, hekime gitmeyi sevmem öyle her rahatsızlıkta, çok hastası varmış hekimlerin birde ben rahatsızlık vermeyeyim diye düşünüyorum.

Tüm bu yaşadığım olumsuzlukların baş sebebi sensin, beni bu kadar uzun süre bir başıma yalnız bırakmayacaktın. Birde söz vermiştin hani ölünceye kadar ayrılmayacaktık, daha ilk fırsatta kaçtın gittin uzak memleketlere. Senin gittiğin zamandan beri her haneden birden fazla kayıp verildi, geri geldiğin zaman bil ki çok insanı yerinde bulamayacaksın. Şimdilerde bizim sokaktan altı evden ikisinin bacası tütüyor, sizin evle birlikte dört ev kapalı. Bizlerde yaş aldık hayattan ve eskisi kadar sokakta olamıyoruz, sokaklar terkedilmiş gibi.  Haftada bir çarşıya çıkıp alışveriş yapıp eve kapanıyoruz. İyi ki televizyon var evlerde yalnızlara  ses, arkadaş oluyor, insan evde televizyon sesiyle oyalanıp evde insan var sanıyor, bizimki avuntu işte çaresizlikten.

Çok uzun yaşadım ben diğer yaşıtlarımıza göre tam doksanbir yaşını tamamlayacağım bu baharda erikler beyaz  çiçeklerini açarken. Rahmetli anam Doğum tarihi olarak gün ve ay bilemiyordu sadece erikler çiçek açarken doğdun demişti, senesi doğrudur umarım, ay olarak yanlış olmalı Doğum tarihim, Eylül ayında doğmuş gözüküyorum nüfus cüzdanına göre demek ki külliyen yalan.

Bir kızım var benim Güney Amerika'da yaşıyor, ayda  en fazla  üç kez arar sesimi duyar, beni merak eder, üzülür benim için. Bende kızım için üzülürüm benden uzakta yaşıyor diye. Birleşmiş milletler adına çalışıyor kızım tam olarak Ne iş yaptığını bilmiyorum, uzay mühendisi kızım, mesleğinde burada iş bulması pek mümkün olmadı, o da beynini eline alıp, diplomasını bavuluna koyup on sene önce gitti buralardan. Senin ve kızımın gidişi çok yaraladı beni.

Dün inşaat yıkım araçları geldi devasa boyutta bir kepçe ile senin evini yıkmak için. Enkaza verilmiş o koskoca iki katlı ev. Uzaktan duydum sesini "yeğeniyim" dedi karanlık suratlı bir genç adam, merak edip soranlara. Az duyan kulaklarım işine gelen fısıltıyı bile duyuyor.  Oysa ben senin tüm akrabalarını biliyorum sanmıştım demek ki bu konuda da yanılmışım. Bastonuma yaslanıp zor indim merdivenlerden, seni sordum yeğenin olacak karanlık suratlı adama.
Kuru bir sesle "öldü" dedi. Ne zaman öldüğünü soramadım, seninle ilgili anılar hücum etti gözlerimin önüne. Evime döndüm, pencereden senin evinin yıkılmasını izledim, altında anılarımız kaldı, gençliğimiz kaldı o eski evin tuğlalarında. Üst kat penceresinde gagaları birbirine değen öpüşen kuşlu el örgüsü perde vardı o da toza toprağa karıştı bir kepçe darbesiyle, kuşlar öldü artık hem yüreğimde hemde senin pencerende.

Yakında benim evim de aynı şekilde yıkılır, kızım dönmez artık buralara, satar evi gider buralardan gene o geldiği yere.  Ben burada bu eski mahallede içi çürüyen ağaç gibi kaldım. Yakında elinde balta İle birisi gelir ve benim de kökümü keser. Umarım, dilerim kızım gelir geriye, evimde yaşar ve nefesim kalır evimin duvarlarında kızımın nefesi İle buluşur.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam