reklam
reklam

“Nerede o eski kuşaklar’’

Köşe Yazarı: EMİNE KALYON AVCI   Eklenme Tarihi: 11 Ocak 2022, Salı - 14:45   Okunma Sayısı: 308875

Çocukluğumuzda sahip olduğumuz oyuncaklarımızı hala saklayanımız vardır, onlarla birlikte yaşadıkları- mız ve güzel oyunlar içinde hayallerimizin kahramanı yapmışızdır en kıymetli oyuncaklarımızı....

Bir bebeğimiz olduğunda elimize geçen kumaş- larla ona çeşitli giysiler hazırlamış ilk özgün tasa- rımlarımızı yapmışızdır yada arabalarımız ve askerlerimiz ile mahalle aralarında arkadaşlarımızla kurduğumuz oyunlarda önce mahallesini savunan sonra da vatanını savunan çocuklar olmuşuzdur o minik ama cesur yüreklerimizde....

Bazen oyuncağımızı almak isteyen kardeşimiz yada arkadaşımızla ateşli kavgalar etmiş yine de vermemişiz ama bahçe duvarının kenarında bizi ağlamaklı gözlerle izleyen bir komşu çocuğunun ya- nına gidip neden ağladığını sorduğumuzda ‘’ benim hiç oyuncağım yok’’ cevabını aldığımızda ise göz yaşlarını silerek hiç tereddütsüz uzatmışızdır en sevdiğimiz oyuncağımızı sırf o da mutlu olsun gül- sün diye......

yaş elliyi görünce ben de benim büyüklerim gibi bizim zamanımızda diye başlayacağım söze... evet bizim zamanımızın çocukları böyle idik... ailelerimi- zin ekonomik sıkıntılarından ve de etrafımızda şim- diki kadar aVM’ler olmayışından çok fazla satın alınan oyuncağımız olmadı. satın alınanlar yada yurt dışındaki bir akrabamızın bizlere hediye getir- dikleri ise en kıymetlilerimiz oldu. ailemiz bize oyuncak alamıyor diye öyle anne babaya küsmek

yoktu bizim zamanımızda...
evimizde kullanılan ve sonra boşa çıkan her

türlü plastik ve diğer eşyalar bizim hayal gücümüze göre bire oyuncağa dönüşürdü. Temizlenen yoğurt kapları mutfak eşyalarımız, evdeki artık kumaşlar- dan kuklalar ve bebekler, makaralardan ve bir parça bakır telden son model bir araba bile yapan- larımız olurdu. annelerimizin kullanmadığı eski- meye yüz tutmuş bir çanta yada bir çift terlik bile bizim için yeni birer oyuncaktı. O dönemlerde kısıtlı imkanların içinde büyüyen çocuklardık belki oyun- caklarımız yoktu ama onları hayal gücümüze göre bizler üretirdik.

elimize geçen her türlü materyal bizim için bu- lunmaz bir şeydi çünkü o dönemlerde şimdiki müs- rif insanlar olmadığı için her şey de çok kıymetli idi... hayal ettiğimiz oyuncağı yapmanın ve onunla oyun oynamanın keyni şimdiki çocuklara elinizle sunduğunuz oyuncaklarla bile ancak yarım saat ya- şarlar oysa bizler o oyuncaklarımızla günlerce oynar hatta başka arkadaşlarımızla da paylaşırdık. O çağların bize öğrettiği en güzel şeyi ise şimdiler- deki bilinçsiz anne ve babaların tüketen ve hoşnut- suz çocuklarına baktığımda görüyorum. Bizler hayal gücü ile tasarlayan ve üreten çocuklardık. Öyle oyuncağım yok diye anne babaya mızmızlan- maz kendi oyuncağımızı kendimiz yapar ve oynar- dık tüm mahalle arkadaşlarımızla....

Bizler de çocuktuk arkadaşlarımızda gördüğü- müz ve de istediğiniz oyuncaklarımız oldu tabi ki hatta bir çocukluk anımı kısaca size anlatmak isti- yorum.

Çocukluğumuzda büyüklerimiz alış veriş

yapmak için karşıya geçerler ve oraya giderken de ‘’Biz istanbul’a gidiyoruz’’ derlerdi. ailenin temel ihti- yaçları oradan toptan karşılanır ve bu dönemler ge- nelde maaş alınan zamanlara yada bayram öncelerine denk gelirdi. Kaç yaşlarımda olduğumu hatırlayamıyorum ama oldukça küçüğüm sanırım babacığıma bir bebek ısmarladım ve akşam üstüne doğruda yolunu gözlemeye başladım. Babamlar karşıdan döndüler bir sürü ihtiyacımız olan şeyler vardı ama benim bebeğim yoktu. Babama sordu- ğumda ‘’kolunu yapmamışlar kızım’’ dedi. Ben de ikna oldum. sonra aradan bir süre daha geçince tekrar anne ve babam ‘’Biz istanbul’a gidiyoruz’’ de- diler. yine bir umutla bekledim geldiler yine bebe- ğim yok. Tekrar sordum babacığıma bu sefer de ‘’bacağını yapmamışlar kızım’’ dedi. yine ikna oldum çünkü o dönemlerde her şey üretildiği ve ya- pıldığı için bunun bilincinde idik sanırım ve de tek kanallı olan televizyonumuzda reklamlarda öyle oyuncaklar gözüme sokulmazdı.

sevgili babacığım mekanın cennet olsun, bizi sevginle doyura doyura büyüttün. Bir şeye yok de- diğinde bile öyle güzel söylerdin ki değil itiraz etmek ‘’tamam babacığım’’ der ve o konuyu unuturduk.

Benim anne ve babam gibi o dönemin ebeveyn- leri çocuklarını belki sıkıntı içerisinde büyüttüler ama çocuklarına çok güzel değerler öğrettiler. en başta üretken olmayı, müsrif olmamayı, kanaatkar olmayı, aile içinde geçirilen zamanlarda mutlu ol- mayı, büyüklere karşı saygı ve hayvanlara karşı merhametli olmayı kısaca sevgiyi öğrettiler.

Bizler ve belki bizim çocuklarımız bu değerli bi- lerek yaşıyoruz ancak son kuşak yani bilim insanla-

rının tabiri ile Z kuşağı bu değerlerden yoksun adeta sosyalleşme kavramının yok olduğu ve tek- nolojiye kurban edilen çocuklar olarak toplumda yerlerini almaya başladılar bile....

nerede o eski çocuklar dedirten Z kuşağı ço- cukları, aile bireylerinin kendilerini çocuklarına karşı yetersiz gördükleri, psikolojik bunalım örneklerinin tavan yaptığı nesil. Hatta çoğu zaman yeğenle- rimde de gözlemlediğim kadarı ile ben bu çocukla- rın tüm teknolojik veriler ile donanımlı olmasına rağmen manevi eksiklikleri olarak doğduğu kanaa- tindeyim.

Z kuşağı çocukları dediğimize göre Z kuşağı ebeveynleri de var demektir. Bu ebeveynler çocuk- larını maneviyattan öte daha çok maddesel olarak yetiştirmektedirler.

ellerindeki imkanları onlara sınırsız sundukla- rında onları çok mutlu edeceklerini sanmaktadırlar oysa ki insanoğlu yapısı gereği hep daha fazlasını istemektedir. Bazen var olsa da ‘yok’ denmeyen bu çocuklar teknolojinin ve sonsuz tüketim ihtiyacının mutsuzluğunu yaşamaktadırlar, onlara elde etmenin hazzını yaşamadan direk sunulanların kısa süren mutluluk ve heveslerinin ardından.

Bir an önce Z kuşağı çocuk sahibi olacak ebe- veynlerin kendilerini eğitmeleri ve çocuğumu nasıl yetiştirebilirim? Onu nasıl üretken ve mutlu bir birey yapabilirim? Geçmiş nesillerin yaşadığı kültürü ve değerleri çocuklarıma nasıl verebilirim? sorularının cevaplarını araştırıp çocuklarını öyle eğitmeliler. yoksa bu gidişle daha fazla sızlanırız ‘’nerede

o eski kuşaklar’’ diye ....

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam