reklam
reklam

BU SENE DE YOKSUN

Köşe Yazarı: NEJLA BİLGİN   Eklenme Tarihi: 3 Aralık 2021, Cuma - 10:36   Okunma Sayısı: 170330



Sen gideli tam yirmi yıl oldu, bir yılbaşı gecesi hayatımızdan çekip gittin, daha iyi koşullarda yaşamak için bizi geride bıraktın. Önce evinin Işık'ları söndüğü için akşamları penceresinden ışık süzülmeyen evine hüzünle bakıp, nerede ve hangi koşullarda yaşadığını düşündük. Bir gittin bir daha hiç geriye dönmedin, birkaç yıl sonra vekaletname verdiğin akraban evini sattı ve artık senin buralara dönmeyeceğini söyledi.
O gün boğazımda düğümlenen hasret ve acı göz pınarlarımdan şelale olup aktı.
Sen gidendin, geride kalanların Ne yaşadığını bilmeyendin.

Evini alanlar senin eşyalarını kapının önüne çıkarıp yağmurlu bir günde çürümeye terk ettiler, etrafta ihtiyacı olanlar yağmurun altında ıslanan eşyaları almadı bile. Oysa sen onlara gözün gibi bakardın en çok orta sehpana üzüldüm salonundaki üzerinde ellerinle  ördüğün çam kozalağı modelli dantel vardı. Evi alan ailenin genç kızı senin sehpa örtüsü dantelin İle pencere önünün tozunu alıyordu, şaşkınlıkla baktım.
"El işi o, yazık değil mi toz bezi yapmaya!" deyince evin kızı omuzlarını silkip "dantel modası geçen yüzyılda kaldı!" dedi hemde erik gibi yeşil gözlerini devirip, kelimeleri farklı bir tonda beni küçümser gibi söyledi. Eline iğne ve tığ almamış birisi ne anlar elişi kıymetinden diye düşündüm.

Balkondaki salıncağını bahçeye attılar, balkonu camekan içine aldılar koca eve sığamayıp birde balkonu odaya çevirdiler, oysa burada en keyifli yaşam yeri açık olan balkonlar.

Bahçede süs çamlarını ve ağaçlarını söküp yerine meyve ağaçları diktiler, neymiş çam ağacı bahçede ne ararmış, burası orman mıymış? Şimdi bir gelsen o güzelim bahçeni tanıyamazsın bile, çiçek ektiğin yerlere soğan İle maydonoz, domates biber  ektiler, neymiş dalından koparıp yemek pek keyifliymiş. 

Evin dış boyasını değiştirip koyu yeşil renge boyadılar, yeşil severim fakat bu canlı yeşil sevdiğim bir ton değil. Artık senin evinin olduğu tarafa fazla bakmamaya çalışıyorum.

Birde kalabalıklar ki sorma üçüncü kata yandan merdiven yaptırıp girişi ayırdılar, orta kata balkondan bahçeye merdiven yaptırdılar oradan giriyorlar eve, üç aile oturuyor senin evinde şimdi, kayınvalide iki geliniyle birlikte. Birde son katı almış yaşlılar kendilerine o dik merdivenlerden nasıl zor inip çıkıyorlar görsen kahkaha İle gülersin. Neymiş üst katın deniz manzarası güzelmiş oysa gözlükle bile göremiyorlar uzağı yakını.

Sen gittin gideli buraların tadı tuzu yok artık komşum. Sabah kahvelerini birlikte içtiğim, sohbetine doyum olmayan arkadaşım umarım gittiğin yerde mutlusundur diye düşündüm senelerce. Zaman, zaman telefonda konuştuk hasret giderdik tabi ki de yüz yüze konuşmaya benzemiyordu.

Bu sabah senin ölüm haberini aldım, geçen hafta ölmüş ve toprakla buluşmuşsun. Sana ait olmayan bir ülkede mülteci gibi, sonradan edinilen dostların tarafından ebedi hayata yolcu edilmişsin. Yüreğim kan ağladı, seninle ilgili anılarım canlandı gözlerimde.
Uzun zamandır işsizlik parasıyla geçinmiş, zor anlar yaşamışsın ve eğer evimi satmasaydım çoktan geri dönerdim demişsin.

Keşke evini satmasaydım, keşke o gurbete daha iyi hayat uğruna gitmeseydin be arkadaşım. Burada kendi yağımızla kavrulup, kendimize ait hayatı kendi toprağımızda yaşıyorduk, birdik, beraberdik. Şimdi boynumuz daha bir içten büküldü ve acıyla doldu, bir eksildik yokluğunla.

Hayat çok acımasız ve gidenlerin yerine yenisi geliyor hemen, tüm boşluklar doluyor.
Bazen ait olduğun yerde kalmak gerek, köklerini inadına daha derinlere salıp, kendi toprağında tutunmak gerek.

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam