reklam
reklam

SADECE ÖLÜLER GENÇ KALIR

Köşe Yazarı: NEJLA BİLGİN   Eklenme Tarihi: 25 Ocak 2021, Pazartesi - 02:24   Okunma Sayısı: 93784

Elli yaşını aşalı epey olmuştu, saçlarının rengi Altı ayda bir değişiyordu, hatta uzunluğu, kısalığı bile farklıydı. Sabah kısacık siyah  saçlarla evden çıkıyor akşama at kuyruğu lepiska rengi saçlarla dönüyordu. Sürekli diyet yapıyor bedenine dikkat etmeye çalışıyordu.

Cilt kremlerine harcadığı para ile mütevazi bir aile bir aylık erzak ihtiyacını karşılardı. Sabah, akşam aynaya  bakıyor, yüzünde kırışık avcılığı yapıyordu, ufacık bir ize bile tahammülü yoktu. Estetik ameliyat olup, derilerini gerdirmekten ve yüzüne yaptırdığı işlemlerden dolayı his kaybına uğramış, mimiklerini kaybetmişti. Kızıyor,  veya mutlu oluyor fakat bunu yüzüne yansıtmıyordu, bez bebeklere dönmüştü. Oysa siyah  badem gözlü, esmer güzeli bir kadındı gençlik yıllarında, anneannesinden gelen afro melezlik sebebiyle kadife gibi tatlı bir esmer güzeliydi, cildini beyazlatmak için  ne kadar çok kremler kullanmıştı.
Yaz mevsimini sevmiyordu güneşe çıkınca esmerleşen teninden nefret ediyordu. 
Gözlerine renkli lens takıyor veya kocaman güneş gözlükleriyle dolaşıyordu.

Çocuk yaşlarda ailesindeki esmer tenli kadınlar sarışın beyaz tenli kadınlara özenir ve onların açık renkli tenlerine, altın sarısı saçlarına gıpta ile bakarlardı. Belkide bu sebeple kendi ten rengiyle barışık olmadı, kendi doğal güzelliğinin farkına varamadı, oysa  uzun boylu, uzun bacaklı, esmer güzeli bir kadındı.

Yirmili yaşlarında kıvırcık siyah saçlarını düzleştirdi, oysa o senelerde afro kıvırcık saç  modası vardı, kadınlar saçlarının tepesini Aslan yelesi gibi kıvırcık ve kabarık modelde yaptırıyordu. O doğal kıvırcık saçlarını düzleştirip, civciv sarısına boyatıyor, esmer teni ile açık sarı saç rengi tezat bir görüntü oluşturuyordu.   Kaşları kalın ve siyahtı, bir süre sonra kaşlarını komple kazıtıp kalemle kaş çizdirdi, kıyafetlerini saç modeline göre uyarladı. Kendi olmaktan vaz geçip ailesinin kadınlarının hayalindeki kadın olmaya çabaladı.

Gençlik yıllarında bedenine verdiği emeği beynine vermedi, dışını güzelleştirmek için harcadığı zamanı eğitim ve kendisini geliştirme konusuna harcamadı, istediği kadar güzel olursa, istediği hayatı yaşayacağını umdu. Bunun yolunun da güzellikten, beyaz tenden, sarı saçtan geçtiğini düşündü. 

Seneler su gibi aktı gitti, hayatın doğal akışında yılları durdurmak mümkün olmadığı İçin o da içinden yaşlandı. Dış görünüşü genç gösterse de ruhu yaşlandı. Çocuğu yaşındakiler ne giyiyorsa, hangi model saçı varsa o da aynısı yaptırdı.

Çok genç göründüğünü düşünmek istiyordu. Birgün bir hastaneye  gitti ve işlem yaptırırken orta yaşlı bir adam geldi ve ona “teyze” dedi...
Kafasında teyze sözü döndü dolaştı ve kendisine bir yer bulamadı. Adama döndü.
“Bana mı dediniz?” Diye şaşkınlıkla sordu.
Adam da “evet teyze size diyorum!” diye cevap verinde adamın yanındaki tekerlekli sandalyedeki yaşlı kadına baktı. Kadının yüzü tanıdık gelmesine rağmen bu kadar yaşlı ve yüzü susuz toprak kadar çatlak kadını nereden tanıdığını düşündü.
Kadın onunla konuşunca derinden gelen tıslayan ses onu kör kuyulara, tenha çöllere sürükledi. Kadın onun liseden arkadaşıydı ve yaşıtıydı. 

O yaşlı kadına baktıkça kendi aksini gördü. Oysa aralarında epey yaş farkı  var gibiydi.
Kadın ona döndü ve “sadece ölüler genç kalır, o da genç yaşta vefat ederlerse,  ne kadar kendi bedeninle uğraşırsan uğraş, gerçekte benim yaşımdasın!” dedi.

O anda kadının sarı saçları beyazladı, yüzünde derin kırışıklıklar çıktı, ellerinde ve yüzünde iri yağmur damlaları gibi kahverengi lekeler oluştu. Sesi bile ihtiyari bir hal aldı.
Kendine geldiği vakit, boş bekleme odasında yüz gerdirme operasyonu İçin sıra beklediğini anımsadı, usluca kalktı ve kapıdan çıktı, gerçek dünyaya doğru yaşlı asımlarla, gözleri yaşlı yürüdü...

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam