reklam
reklam

BALIKESİR KARESİ KAYMAKAMI SAYIN METİN ARSLANBAŞ'I İSTİFAYA DAVET EDİYORUM

Köşe Yazarı: Dr. Meryem ÇILDIR   Eklenme Tarihi: 23 Aralık 2024, Pazartesi - 10:51   Okunma Sayısı: 136521

Yazımın en başında söyleyeyim neden Sayın Karesi Kaymakamımızı istifaya
davet ediyorum:
 
1-Karesi ilçesinde kamuyu adalet ile yönetmemesi
2- Bilsem bilim öğretmeni iken şahsımın kariyer hakkını engellemesi
3- Bilsem öğrencilerinin doktoralı uzman bilim öğretmeninden alması gereken
bilimsel matematik derslerini şahsımdan alıp akademiyle alakasız kişileri
göreve getirmesi suretiyle olası matematik projelerini engelleyenler arasında
olması
4-Sırf kazanmış olduğum makam hakkımı engellemek adına bir bilim
öğretmenini Bilsem’den kovanlar arasında yer alması
5- Kadın öğretmene uygulanan mobbinge ve bunun asıl kaynağı olan torpil
sistemine sürekli destek vermesi 
6- Görevim sırasında uğramış olduğum saldırı sonucunda beyin travması
geçirmiş olduğum halde Mahkeme’nin soruşturma istemini “soruşturmaya
gerek yok” diyerek engellemesi 
7- Kamuda kadına yönelik şiddet ve mobbingin önünü açması
8- Bilsemlerde ortaya çıkan kamu zararına göz yumması 
9- Bilsem öğrencilerinin ödül paralarına göz diktiği iddia edilen tüccar
öğretmen ve tüccar müdür hakkında soruşturma başlatmış olduğu halde, iki
yıldır hiçbir işlem yapmaması/soruşturmayı lehlerinde sonuçlandırması
10- Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’nda alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği
tedbirlerini almamasından dolayı görev yerimde görevim sırasında bez futbol
topu saldırısına maruz kalıp beyin travması geçirmeme sebebiyet veren sıralı
amirlerin arasında olması
11- Haktan, hukuktan ve adaletten uzak uygulamalarının olması
12- Karesi İlçesi’nde kamuyu adalet ile değil ahbap çavuş ilişkilerine bağlı
olarak yönetmesi
13- Püfürükten ve göstermelik olarak yapılan Bilsem Tübitak projelerine,
istisnasız 10 yıldan bu yana hiçbir araştırma yapmadan sürekli teşekkür
belgesi vermesi...
 
Hep aynı öğretmen Tübitak projesi yaptı, hep aynı Kaymakam ödül verdi, hem
de 10 yıl boyunca...
 
Sayın Kaymakamımız hiçbir zaman demedi; “Bu öğretmen fason tekstil
atölyelesi gibi nasıl bu kadar fason üretim fabrikasıymışcasına Bilsem Tübitak
projesi yapıyor?” diye hiçbir zaman sorgulamadı...
 
Fırından ekmek çıkarır gibi yıllarca zırttt pırttt püfürükten göstermelik Tübitak
Bilsem projeleri çıkarıldı sırf bir öğretmen tarafından...
 

Yöneticinin tek bir vasfına bakılır; adaletli olup olmadığına. Hak ve hukuka
riayet edip etmediğine. Eğer bir yönetici adaletsiz ise sorumluluğu altındaki
yerde tüm her şey arap saçına döner.
 
Ve o yerde adaletsizlik devletin tüm makamlarına sirayet eder ne yazık ki...
 
Bu da halkın Yüce Devlet algısında telafisi mümkün olmayacak şekilde
zedelenmeye sebep verir. 
 
KADIN BİLİM ÖĞRETMENİNİN KARİYER HAKKINI ELİNDEN ALMAYA
ÇALIŞAN KARESİ KAYMAKAMI 
 
Balıkesir'de Sayın Metin Arslanbaş gibi yöneticiler olduğu sürece kadın
öğretmenler kendi öz başarısı ile ne makam ne mevki sahibi olabilir ne de
kazanmış olduğu kariyer hakkını kullanabilir.
 
Bir idari birimde adaletsiz bir yönetici varsa kamuda çalışan liyakat sahibi
herhangi bir kadın, amirleri tarafından sürekli mobbing görür, baskı görür,
çeşitli fetövari kumpaslara, türlü şiddete ve zorbalıklara maruz kalır.
 
KARESİ KAYMAKAMI TORPİLCİ VE MOBBİNGCİ MÜDÜRLER İLE EL ELE
KOL KOLA HAREKET EDİYOR
 
Bilim ve Sanat Merkezi öğretmeni olarak görev yaparken 2022 yılında Millî
Eğitim Bakanlığımızın yapmış olduğu EKYS yani eğitim kurumlarına yönetici
seçme sınavına girdim. Bu sınavı ve sınav sonrası mülakatı kazandım, Sayın
Kaymakamım. NOKTA.
 
Bundan sonrası için görev yapmış olduğum İlçe Kaymakamımız olarak
şahsımı tebrik ederek şahsımın makamına çiçek göndermekti Size yakışan,
üzerinize düşen vazife gereği. Bulunduğunuz devlet makamını bu nedenle
temsil ediyorsunuz...
 
Fakat işler bu şekilde mi yürüyor? Maalesef kocaman bir HAYIR!
 
Liyakat sahibi bir kadın öğretmenin makam hakkını çeşitli mobbingler ile
engellemelerine zemin oluşturarak, haklı olan personelinizi çiğneyip makam
hakkını göstere göstere çalmalarına göz yumarak, devletin makamını torpilli
kişiye peşkeş çekmek için her türlü imkanınızdan bu hırsızları faydalandırmak
için Kaymakamlık makamını temsil etmiyorsunuz, Sayın Kaymakamım.
 
ERKEK EGEMENLİĞİ ALTINDA YÖNETİLİYORUZ 
 
Komple erkek egemenliği altına girmiş olan Balıkesir il yerel yöneticilerini, yani
sıralı amirlerini, şahsım EKYS’yi kazanınca aldı bir telaş. Ne yapacaklarını,

şahsımı nasıl ve ne şekilde engelleyeceklerini şaşırdılar. Bu hezeyanla
hukuksuz ve usulsüz pek çok olmaza peş peşe imza attılar…
 
“HADDİNİ BİLDİRİN ŞU KADIN ÖĞRETMENİN”
MOBBİNG FORA
 
Sonunda şuna karar verdiler sanırım: “Şu icazet almadan kendi öz başarısı ile
yönetici olmaya kalkışan kadın öğretmeni engelleyin, bu yolda her şey serbest,
her şey mübah. Yeter ki engelleyin. Mobbing üstüne mobbing uygulayın, yalan
ve iftiralar atın, fetövari kumpaslar kurun, üst üste mesnetsiz soruşturmalar
açın, elinden tüm ek derslerini alın, davet edilmiş olduğu çalıştaylara katılımını
engelleyin, senelerdir katılmış olduğu Bakanlığın soru yazma çalışmalarına
çağrılmasını engelleyin, kışın ortasında okulda sınıfın kaloriferlerini kapatın,
buz gibi sınıfta derslere girsin, öğrencileri ile beraber hasta olsun... Yazın
ortasında Bilsem yaz okulunda sınıfına klima asla takılmasın, yılın en sıcak
günlerinde bunalım geçirsin, hem kendi hem öğrencileri… Baskı üstüne baskı
kurun, ceza üstüne cezalar yağdırın. Göz baş açtırmayın. Bilsem Tübitak
matematik proje öğrencilerini caydırma yöntemi ile elinden alın. Bilsem
matematik olimpiyat atölyelerini kapatın. Kimse onunla muhatap olmasın.
Başarısını gösteremeyecek şekilde işlevsiz hale getirin, hatta iş yapamaz hale
getirin.”
 
Hepsini ve daha fazlasını, birer birer, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kadın
öğretmenine, yani şahsıma uyguladılar ne yazık ki...
 
Sonrasında baktılar olmuyor, “Bilsem’den kovun gitsin, 20 yıllık tertemiz sicilini
bozun, sürgün okula gönderin”...
 
“Balıkesir'de kadın başına, erkek egemenliğinden icazet almadan nasıl yönetici
olmaya kalkarmış, görsün gününü”... 
 
Maalesef Balıkesir'de kamu tıpkı bu zihniyet ile ve bu zihniyete sahip kişiler
tarafından yönetiliyor...
 
Acı bir şekilde öğrendik.
 
TIPKI SAYIN MERVE KAVAKÇI OLAYINI ANDIRIYOR TÜM BU
YAŞADIKLARIM 
 
Sayın Merve Kavakçı başörtüsü ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu’na milletvekilliği ant içme töreni için girince dönemin Başbakanı
merhum Sayın Bülent Ecevit’in Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsüne çıkıp
son derece talihsiz bir şekilde, “Şu kadına haddini bildirin!” olayı gibi...
 
Tıpa tıp aynısı… 
 

Erkek egemenliğinden icazet almadan EKYS’ye girdim ve kazandım diye sıralı
amirler “Şu kadına haddini bildirin” kararı alıyor...
 
Kim bu kadın? Türkiye Cumhuriyeti’nin 22 yıllık öğretmeni, şahsım Dr. Meryem
ÇILDIR öğretmen. 
 
MAĞDURİYET ÜSTÜNE MAĞDURİYET!
HER DÖNEMİN KENDİNE ÖZGÜ KAMUDA ÇALIŞAN KADINLARI MAĞDUR
ETME SİSTEMİ MEVCUTTUR.
 
Hem 28 Şubat döneminin en ön saftan mağduru, hem katsayısı adaletsizliğinin
en keskin hasar bıraktığı ilk %1’lik dilimden mağduru, hem başörtüsü nedeni
ile sürekli her fırsatta mağdur edilen...
 
Başarıları birileri tarafından sürekli ve sistematik olarak budanmaya teşebbüs
edilip engellenen...
 
Sürekli birileri tarafından bir yerlerden kovulan…
 
Mobbing gören, kazanmış olduğu makam hakkı elinden alınan… 
 
Hak, hukuk ve adalet dedikçe üzerine uygulanan mobbing baskısı giderek
arttırılan, her türlü şiddete ve zorbalığa dönüşen...
 
Tüm bu baskı, zorbalık ve mobbingler süresince çeşitli fetövari kumpaslar ile
tek başına hayatta kalma ve varolma mücadelesi veren Meryem öğretmen,
yani bir kadın öğretmen...
 
Bir kadın öğretmenin sırf makam hakkını engellemek için kaç amir ve üst
düzey amir mücadele ediyor, inanın sayısını ben dahi bilmiyorum...
 
BU KADAR BASKI NEDEN ŞAHSIMA UYGULANIYOR PEKİ?
 
Çünkü Millî Eğitim Bakanlığı tamamen torpil sistemine teslim olmuş vaziyette.
Son derece vahim. Sahadan neredeyse tamamen kopmuş bir yönetim vaziyeti
hakim. Kamu okullarına, ilçe ve il yönetimlerine hakim değiller. Bir ilin sıralı
amirleri ne diyorsa Millî Eğitim Bakanlığı onu yapıyor...
 
Millî Eğitim Bakanlığında kendine özgü işler bir yönetim/denetim projesi ve
yönetim kademesi yok. Vali Beyler marifeti ile tüm okulları ve okul
yöneticilerini, ek olarak da il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerini yönetmeye
çalışıyorlar.
 
Çünkü Millî Eğitim Bakanlığı dümdüz öğretmen istiyor.
 

Çaya çorbaya doldur torbaya, hepsi bir ayar öğretmen, “hiçbir öğretmenin
diğerinden farkı yoktur” robotik mantığı ile hareket ediyor.
 
Kendini alanında yetiştiren, başarılı bir doktoralı bilim öğretmenini asla
bünyesinde istemiyor. Ama "mış" gibi yapıyor.
 
Hele ki, uluslararası varlık gösterebilmişse, ilk imha edilmesi gereken “arızalı
öğretmen” oluveriyor devlet olarak yıllarca yatırım yaptığı bu öğretmen profili…
 
Millî Eğitim Bakanlığı, başarılı ve bilimsel bakışa sahip bir bilim kadın
öğretmenini sahada, en ön saflarda hele, asla istemiyor.
 
Eğer bir kadın öğretmen doktoralı olmuşsa “Başına normal düzeyde dört yıllık
üniversite mezunu bir erkek müdür getiririm, o müdür onun tüm başarılarını
engellesin, icat micat çıkarmasın başımıza” mantığı ile hareket ediyor.
 
Yoksa Bilim ve Sanat Merkezi gibi adında bile “Bilim” olan bir okulda doktoralı
akademisyen bir bilim kadını öğretmen varken dört yıllık üniversite mezunu
birinin müdür olması kadar saçma sapan bir uygulama olamaz.
 
Ancak kadının başarısını "âtıl" olarak gören gelişmemiş ülkelerde olur böyle bir
uygulama sistemi...
 
TÜM BU ENGELLEMELER NE İÇİN YAPILDI? TABİİ Kİ TORPİLLİ MAKAM
HIRSIZLIĞI İÇİN 
 
Rahatsızlandığımdan dolayı uzman doktor tarafından istirahatim uygun
görülünce 2022 yılında icazet almadan EKYS’ye başvurdum diye, Karesi
Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş'ın onayı ile Karesi ilçesinde Sağlık
Kuruluna tam da sınav üstü, “Raporu usul ve fenne uygun mudur acaba?” diye
son derece rencide edici bir şekilde, sanki bir sahtekârmışcasına, gururu ve
onuruyla oynanarak gönderilen ilk ve tek öğretmen olma ünvanına sahibim...
 
Şehit Prof Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezinde görev yaparken, okul
müdürü Turgut Kıvanç'ın korona döneminde yeteri kadar önlem almamış
olmaması kaynaklı üst üste defalarca korona olmuşum, ölümden dönmüşüm
ve komplikasyonları devam ettiği için de tedavilerime devam ettiğim bir
süreçte, uzman doktor muayenesi ve yapmış olduğu tahliller sonunca istirahat
raporu vermeyi uygun görmüş. Her konuda sorun çıkardıkları için verilen
raporu hasta hasta okula giderek, bizzat müdür yardımcısına teslim ettim.
Ardından apar topar, yemeyip içmeyip dönemin okul müdürü Turgut Kıvanç
beni şikâyet ediyor ve Karesi İlçe Milli Eğitim Müdürü Sami Günnü ile Karesi
Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş da teveccüh gösterip şahsımı arayıp bir
geçmiş olsun bile dilemeden, olanı biteni anlayıp dinlemeden, bu şikâyeti
uygun görüp anında onaylıyor, Sağlık Kurulu’na sevk kararını...
 

Amaç ne burada? “Meryem öğretmen uygunsuz ve usulsüz rapor kullanıyor”
algısı oluşturmak ve cezalar yağdırarak şahsımın kazanmış olduğu yöneticilik
hakkını elinden almak...
 
SAĞLIK KURUL RAPORUM USUL VE FENNE UYGUN ÇIKIYOR, MOBBİNG
BAŞLIYOR 
 
Sağlık Kurul raporum usul ve fenne uygun çıkınca erkek egemenliği altındaki
yöneticilerimiz deyim yerindeyse çıldırıyor. 
 
“Eyvah!” diyorlar, “Devletin makamı, liyakat sahibi bilim kadın öğretmenine
gidiyor”...
 
“Balıkesir'de kimse erkek egemenliğinden icazet almadan devletin makamına
oturamaz, hele ki torpili yoksa, asla mümkün değil” diyorlar…
 
SAĞLIK KURUL RAPORUM USUL VE FENNE UYGUN ÇIKTIKTAN SONRA
OLAY TAMAMEN ADALETSİZLİĞE VE MOBBİNGLERE DÖNÜŞÜYOR 
 
Bilsem’de kadrolu görev yapan bilim kadını bir öğretmen olarak Bilsem müdür
yardımcısı olma hakkını kazanmış şekilde, yönetici olmak için "dört" adet
dilekçe veriyorum, "üç" dilekçem çöpe atılıyor, sadece bir tane dilekçeme ise
püfürükten, kafadan sallama, konu ile alakasız, etrafından dolaşılan bir cevap
veriliyor.
 
Dönemin Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürü Ali Tatlı, Bilsem okulunun ismini
müdür yardımcılığı münhal listesinden bilerek isteyerek ve kasti olarak
gizliyor. 
 
Sırf şahsımın yönetici olarak başvurusunu engellemek adına bunu yapıyor.
 
Daha sonra yine dönemin Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürü Ali Tatlı, başvurmuş
olduğum İdare Mahkemesi’ne şahsım hakkında yalan ve iftiralar ile dolu, iki
sayfadan oluşan bir ara karara cevap dilekçesi gönderiyor ki, elinde hiçbir
somut belge ve bulgu yokken bunu yapıyor, üstelik de tertemiz bir çalışma
hayatına sahip devlet memuru olan şahsıma yönelik tamamen yalan ve iftiralar
atmaktan oluşuyor bu dilekçesi...
 
SÜRGÜN OKULA NEREYE GİDİYORUM: ALİ HİKMET PAŞA
ORTAOKULU’NA VE
BEZ FUTBOL TOPU SALDIRISINA MARUZ KALDIM 
 
Yine bu makam hırsızları ile erkek egemenliği altına girmiş yöneticilerimizin
imza ve onayı ile, bir keyfi imza ile, kadrom düşürülerek Bilsem’den kovulmuş
halde, sürgün gönderilmiş olduğum Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’nda görevim
sırasında bez futbol topu saldırısına uğradım.

 
Beyin travması geçirmiş ve yaralanmış bir halde bilerek isteyerek ve kasti
olarak 30-40 dakika bekletilmek suretiyle, gecikmeli bir şekilde okula çağrılan
ambulansla hastaneye kaldırıldım.
 
Sayın Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı’na zor da olsa ayağa kalkabildiğim ilk
fırsatta olay ile ilgili şikâyet dilekçesi verdim...
 
“Kuvvetli bir şüphe ile söylüyorum ki, bez futbol topu saldırısını yapan 7. Sınıf
öğrencisinin, makam hırsızları tarafından yönlendirilmiş olma ihtimali çok
yüksek” dedim.
 
Bunu şikâyet dilekçemde belirtmiş olmama rağmen Sayın Balıkesir
Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya gerek yok kararı veriyor...
 
İtiraz ediyorum...
 
BURSA BÖLGE MAHKEMESİ’NİN SORUŞTURMA İZNİ İSTEMİNE, KARESİ
KAYMAKAMI SAYIN METİN ARSLANBAŞ 
“SORUŞTURMAYA GEREK YOK” DİYOR
 
Sayın Kaymakamım, nasıl ve ne şekilde soruşturma gerek yok? Kuvvetli bir
şüphe ile makam hırsızları tarafından azmettirildiğini düşündüğüm suça
sürüklenen 7. sınıf öğrencisi tarafından şahsıma görev yerimde ve görevim
sırasında bez futbol topu saldırısı düzenlendiğini söylüyorum.
 
Ve daha vahimi, bilerek isteyerek ve kasti olarak alınması gereken iş sağlığı ve
güvenliği tedbirlerinin alınmadığını; iş veren ve vekilinin bu konuda kusurlu
olduğunun altını kalın çizgiler ile çizerek Sayın Mahkeme’ye bizzat şikayetçi
oluyorum.
 
Fakat buna rağmen, bunca olaya rağmen, Sayın Karesi Kaymakamı Metin
Arslanbaş olayın üstünü tamamen kapatma çabasında ve suçluluk psikolojisi
içinde hareket ettiğini düşünüyorum, soruşturmaya izin vermemiş olmasından
dolayı...
 
Olayın aydınlatılmasından neden bu kadar rahatsızlık duyuyorsunuz Sayın
Kaymakamım? 
 
EĞİTİMCİ GAZETECİ KÖŞE YAZARI OLAN ŞAHSIM, MUHAKKİK
BASKILARI VE CEZALAR İLE SUSTURULMAYA ÇALIŞILDI, SAYISIZ
SANSÜR YEDİM 
 
Tabii ki tüm bu baskılar, mobbingler, tüm bu torpilli makam hırsızlığı, Ankara
destekli yapılıyor. Ankara’dan kim destekliyor?
 

Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Sayın Mustafa
Otrar... 
 
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer ve halen aktif görevde
bulunan Milli Eğitim Bakanımız Sayın Yusuf Tekin Beyefendi, kadın bilim
öğretmenine yapılan tüm baskılara, zorbalıklara, mobbinglere ve şiddete
seyirci kalıp sessiz sedasız bekleyerek destek vermiş oluyorlar. 
 
Destek veriyorlar, diyorum. Çünkü halen de bu destek devam ediyor...
 
Ha! “Haberi yoktur” derseniz?
 
Koskoca Millî Eğitim Bakanlığının Basın ve Halkla İlişkiler biriminin çıkan
bunca köşe yazısından haberi yoksa demek ki o birim tüm gün gelsin çaylar,
gitsin kahveler şeklinde iş yapıyor, anlamı çıkar...
 
Haberi olmaması mümkün değil. Buna kargalar dahi güler...
 
Zaten tepeden destekli olmamış olsa şimdiye kadar gereken çoktan yapılırdı,
sınavla kazandığım kadrom ve makam hakkım şahsıma iade edilirdi... 
 
Apar topar Aralık 2024 model “Norm Kadro Fazlası Yönetici Atama” ilanı
çıkarılıp bilsem öğretmeni bile olmayan biri ilçeden merkeze tepeden inme
müdür yardımcılığına atanmazdı, değil mi?
 
Ve Sayın Milli Eğitim Bakanımızın yerel basında çıkan bu kadar köşe
yazımdan haberi yoksa veya hiç haberi olmamışsa durum o zaman daha
vahim, çünkü bu sefer de alan hakimiyeti hiç yok anlamı taşır bu durumda...
 
Belli ki köşe yazılarımdan bir çapanoğlu çıkar da ceza üstüne ceza verir miyiz,
diye bekliyorlar...
 
Köşe yazılarımda bir çapanoğlu çıkmış olsa bakın bakalım nasıl hemen haberi
oluyor mu, olmuyor mu? 
 
Görevim sırasında, görev yerimde yaralanıp ölümden dönerken bir geçmiş
olsun mesajını dahi çok gördükleri gibi olmaz herhalde…
 
BİLSEM ÖĞRENCİLERİNİN ÖDÜL PARALARINA GÖZ DİKTİĞİ
SKANDALINA KARIŞAN ÖĞRETMEN VE MÜDÜR HALEN BİLİM VE SANAT
MERKEZLERİNDE ÖĞRETMEN VE DİĞERİ BAŞKA BİR BİLSEMDE MÜDÜR
OLARAK GÖREVLERİNE DEVAM EDİYOR 
 
Karesi Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş bu olay ile ilgili ne yazık ki hiçbir
şey yapmıyor. Sadece soruşturma başlatıyor, fakat soruşturma açılalı aradan
bir yıldan fazla zaman geçti, halen Bilsem öğrencilerinin ödül paralarına göz

diktiği haberine konu olan Bilsem öğretmenine Balıkesir'de üst düzey idare
amirleri bırakın gereğini yapmalarını, ödül üstüne ödül vermeye devam
ediyor…
 
Bilsem öğrencilerinin ödül paralarına göz diktiği iddia edilen öğretmeni koruyan
kollayan, torpilci ve mobbingci müdür Turgut Kıvanç, halen başka bir Bilsem’de
müdür olarak aktif görevde...
 
“Karesi Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş Beyefendi, bu ne perhiz, bu ne
lahana turşusu?” demezler mi? 
 
Şahsıma ceza üstüne ceza yağdırıyorsunuz, diğer taraftan Bilsem
öğrencilerinin ödül paralarına göz diktiği iddia edilenleri koruyup kollamaya
devam mı ediyorsunuz?
 
BİRİLERİ ÇIKMIŞ CARTTT CURTT MÜDÜRÜ OLMUŞ…
NEYMİŞŞŞŞ, NEYMİŞŞŞŞ? 
KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE MÜDÜRÜ İMİŞ… 
 
Ana akım medya yayın organları popüler olarak ne yapar? 
 
Çeşitli nedenler ile okuyamamış, ekonomik geliri olmayan, mecburen evlendiği
erkeğin vereceği paraya muhtaç halde yaşayan, kısacası ekonomik özgürlüğe
sahip olamayan ve üstelik şiddet mağduru kadınların haberini çarşaf çarşaf
yayın üstüne yayın yaparlar.
 
Neymişşşş, neymişşşş? 
 
Toplumda kadına uygulanan şiddete karşı imişler… 
 
Kim karşı? Ulusal basın; ulusal gazete ve yayım organları...
 
Eeee? Bu ana akım medya, kamuda şahsıma uygulanan mobbing, torpilli
makam hırsızlığı ve şiddeti neden hiç görmüyor? Böyle evlat ayırır gibi iş mi
olur?
 
Çünkü işine geleni görüyor, işine gelmezse a'mâ takılıyor...
 
OKUMUŞ KADIN ŞİDDET GÖRÜYORSA ANA AKIM MEDYA “SUS SESİNİ
ÇIKARMA, OTUR” POZİSYONUNDA 
 
Aynı ulusal basın ve yayım organları neden okumuş, ekonomik özgürlüğünü
eline almış, belli bir kariyer ve ünvan sahibi olmuş akademik bilim öğretmenine
yapılan haksızlığa, hukuksuzluğa, mobbinglere, şiddete karşı çıkmıyor? 
 
Hiç buna dair bir haber yapmıyor... 

Çünkü işlerine gelmiyor.
 
Ana akım medyadan şahsıma ulaşan çok oldu, fakat işlerine gelmeyince hepsi
teker teker ortadan kayboldu...
 
Mobbing yapana destek veren kim? Balıkesir'in sıralı amirleri. Tümü, hepsi iç
içe. Torpilli makam hırsızlığına göz yuman kim? Yine Balıkesir'in sıralı amirleri,
hepsi iç içe. Sendika sus pus. Balıkesir yerel basını ise olayı "üç" yıldan bu
yana duymamazlıktan gelmeye devam ediyor.
 
Hal böyle olunca, ana akım medyada olay şöyle yankı buluyor olmalı “Aman,
sakın ha! Kimse haber yapmasın! Baksanıza, kendi alanında Türkiye'de tek
dünyada ise dört kişiden biri olmak üzere doktorasını yapmış, kimseden icazet
almadan kendi öz başarısı ile makam hakkı kazanmış ve üstelik İstanbul
Üniversitesi’nde de gazetecilik lisansı okuyor ve yerel basında köşe yazarlığı
yapıyor...” Sessizliklerinden bu anlaşılıyor.
 
Eminim içlerinden de “Çüşştt kariyere bak!” dediklerine...
 
ANA AKIM MEDYADA BİRİLERİ SUYUN BAŞINI TUTMUŞ 
 
Yani bir kadın olarak; zavallı, hakkını savunamayan, yardıma muhtaç,
ekonomik özgürlüğe sahip olamayan, iki kelimeyi bir araya getiremeyen biri
olsam koşa koşa gelip günlerce çarşaf çarşaf haberimi yaparlar...
 
İyi de reyting toplarlar...
 
Fakat bakıyorlar ki, “Hmmmm! İstanbul Üniversitesi’nde gazetecilik okuyor,
üstelik alanında doktora mezunu, hakkını çatır çatır sonuna kadar savunuyor…
Aman!” diyorlar, “Uzak durun, duymayın, görmeyin, ses çıkarmayın”...
 
“Yoksa köşe başlarında ona da bir köşe açmak zorunda kalırız”...
 
Torpilin yoksa ana akım medyada zaten köşe de yok...
 
Yerel basınla aynı zihniyet ana akım medya için de geçerli, sanki orasının
buradaki zihniyetten farkı var mı? Yok tabii ki… 
 
Ama ne yapıyor ana akım medya, varmış gibi, "mış" gibi yapıyor, o konuda
profesyonel, hakkını yememek lazım, tiyatroyu çok muhteşem oynuyorlar...
 
BALIKESİR'DE KAMUDA KADINA UYGULANAN MAKAM ENGELİYLE VE
MOBBİNG ADI ALTINDA KADINA YÖNELİK UYGULANAN ŞİDDET İLE
MÜCADELE EDEN 
ŞAHSIMDIR 

 
Birileri çıkmış, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele” adı altında panel
düzenliyor…
 
Neymişşşş, neymişşşş? Kadına yönelik şiddet ile mücadele müdürü olmuş,
“müdür olmuş, alkışlayın” cinsinden bir müdür...
 
Panelde kürsüden açılış konuşması yapıyor...
 
Madem böyle bir misyon üstlendin, kürsüden gerçekleştirmiş olduğun açılış
konuşmasında “Balıkesir'de erkek egemenliği kısır döngüsü altındaki
yöneticilerimizin kamuda kadın çalışana uyguladıkları mobbing de apaçık
kadın çalışana uygulanan şiddettir, şahsım ve enstitümüz bu amirler ile
mücadele edecektir” desene:)))
 
Diyebilir mi? Asla diyemez...
 
Çünkü onu diyecek olasılıkta birini tutup daa “Kadına Yönelik Şiddet ile
Mücadele Müdürü” asla yapmazlar.
 
Müdür yapan kim? Liyakatli kadına mobbing uygulayan yine aynı, Balıkesir'in
sıralı amirleri, onlardan icazet almadan bir yerde müdür olmak mı, asla
mümkün değil...
 
Bir kadın öğretmen olarak elimde 400 sayfadan oluşan mobbing gördüğüme
dair somut bilgi ve belge var, Sayın Mahkeme heyetine bizzat takdim ettim.
 
Şahsım ile iletişime geçip “Kadına Yönelik Şiddet ile Mücadele” açılış
konuşmasında “Kamuda çalışan liyakat sahibi kadın öğretmene mobbing
uygulanmış, bakın!” diyerek 400 sayfadan oluşan belgeleri çıkıp kürsüden
sallasaydın ya, biz de görelim sendeki kadına yönelik şiddet ile mücadele
şeklini...
 
Önemli ayrıntı: Kendisi, yaralandığımda kim tarafından haberdar edildiyse,
“Kardeşiniz acile kaldırıldı, saldırıya uğramış” diye haberdar olduğunda öldü
mü kaldı mı diye bizahmet kalkıp gelip öz kardeşini niye ziyaret etmemiş,
kadına yönelik şiddetle mücadele müdürümüze bizahmet siz soruverin,
evimizin yolunu unuttu zira…
Ha, evet. Geçmiş olsun diye ne bir aramışlığı ne de gelmişliği var, ben
ölümden döndüğümde… Öz kardeşine bırakın mücadelede destek olabilmeyi,
ölümden döndüğümde bile kılını kıpırdatmayan birinden sanki epey gereksiz
bir beklentiye girmişsiniz Sayın Amirlerim, benden söylemesi, boynuma borç
kalmasın. Takdir sizlerin elbette, siz ne derseniz o olur Balıkesir’de… 
 
HADİ YİNE İYİSİNİZ, BİR BEDAVA PROJE FİKRİ DAHA SİZE, SEVERSİNİZ
 

Mobbing adı altında kamuda kadına uygulanan şiddet bitmeden… 
 
Torpil adı altında kamuda makam hırsızlığı bitmeden...
 
Balıkesir toplumunda şartları uygun olmadığı için okuyamamış, ekonomik
özgürlüğünü eline alamamış kadına uygulanan şiddetin önüne asla
geçemezsiniz!
 
İlk önce kamuda çalışan tahsilli kadına yönelik şiddet bitecek ki, ancak ondan
sonra toplumdaki kadına yönelik şiddet azalsın...
 
Aksi halde yönetici pozisyonundaki amir, emri altında çalışan kadın
personeline makam ve mevki yetkisini kullanarak mobbing adı altında
sistematik olarak çeşitli türden şiddet uygularsa, toplumda şiddet asla bitmez,
tersine, artarak devam eder...
 
Öyle konferans salonlarında, süslü püslü panellerde, açılış konuşması yaparak
kadına yönelik şiddeti asla bitiremezsiniz. 
 
Ha! Ne olur, "mış" gibi yapmış olursunuz...
 
Yakında zaten birkaç plaket takdim ederler, sosyal medyadan kare kare
fotoğraf paylaşımı yaparlar, “Balıkesir'de kadına yönelik şiddetin önüne geçtik”
diye... Yersen...
 
“Daha görevi başındaki kadın memurunuzu şiddetten koruyup
kollayamıyorsunuz” der halkımız da bıyık altından…
 
2022 YILINDA YAZMAYA BAŞLADIĞIMDAN BU YANA GAZETECİ KÖŞE
YAZARI OLARAK BALIKESİR'DE BİRÇOK ŞEYİN DEĞİŞTİRİLMESİNE
VESİLE OLDUM, GURURLUYUM 
 
2022 yılına kadar Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğünde il şube müdürleri
arasında kadın il şube müdürü kesinlikle hiç yoktu, araştırması bedava, uzun
yıllar hiç yoktu...
 
Sayın Balıkesir Valilerimiz’in BİGEP gibi toplantı fotoğraflarına bakın geriye
dönük olarak, her yıl yapılırdı o toplantı ve fotoğraf paylaşımı.
 
İçlerinde kadın il şube müdürü asla göremezsiniz.
 
Ne zaman ki şahsım “Balıkesir komple erkek egemenliği altında, kadın yönetici
hiç yok, ne o öyle köy kahvehanesi misali?” diyerek gazete köşe yazısı
yazmaya başladım, Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğüne zar zor iki tane kadın
il şube müdürü atamak zorunda kaldılar.
 

Ve daha önceki gerek Sayın Vali Bey’in toplatılarında gerek İl/İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğündeki toplantı fotoğraflarında kadınlar fotoğraf karesinde hiç yer
almıyordu veya arka sıralarda oturuyorlardı...
 
Şahsım 2022 yılından bu yana gazete köşe yazarı olarak bu çarpıklığı yaza
yaza, şimdi nereden nereden 8-10 kadın öğretmeni buluyorlar, en ön koltuklara
oturmalarına izin veriyorlar ve fotoğraf çekimi yapıp sosyal medyadan
paylaşıyorlar.
 
2022 yılından önce Balıkesir'de ilçe müdürü veya ilçe şube müdürü kadın
yönetici asla olamazdı, kadın Kaymakamımız dahi yoktu.
 
Köşe yazılarımdan sonra tek tük, zar zor zoraki de olsa sanırım kadın ilçe
şube müdürü de atamak zorunda kaldılar.
 
Şimdi söyleyin bakalım, mobbing adı altında kamudaki kadın çalışana
uygulanan şiddet ile kim mücadele ediyor?
 
Canım pahasına, kelle koltukta, tam üç yıldır kalemim sayesinde amansız ve
tek başıma mücadele eden şahsımdır.
 
Öyle panelde, süslü püslü konferans salonlarında, “alkışlayın kadına yönelik
şiddet ile mücadele müdürü olmuş” şeklinde kadına uygulanan şiddet ile
mücadele edilmez.
 
Sahada olacaksın, işin mutfağında olacaksın, hatta işin tam göbeğinde
olacaksın. Gece gündüz demeden bu uğurda mücadele vereceksin. Bu
mücadele için şahsım gibi canını ortaya koyacaksın. Mahkeme mahkeme, kapı
kapı hakkını aramak için dolaşacaksın ki, makam ve mevki sahibi beyefendiler
zoraki de olsalar bir şeyleri değiştirmek ve kadınlara haklarını iade etmek
zorunda kalsınlar...
 
Uzun lafın kısası, Karesi Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş; Karesi’de
mobbing adı altında kadın öğretmenlere yönelik uygulanan şiddetin son
bulması ve Karesi İlçesi’ne adaletli bir yöneticinin gelmesi için liyakat sahibi
bilim kadın öğretmeni ve gazeteci köşe yazarı olarak sizi istifaya davet
ediyorum. 
 
Çünkü Sizin adaletle hükmedeceğinize dair zerre kadar bile inancım kalmadı.
Üç senedir kariyerime destek olma veya hak, adalet ve hukuk mücadelemde,
onu da geçtim, görevim sırasında güvenliğimi sağlayabilmeniz noktasında
tamamen sahipsiz bıraktığınız bir personeliniz olarak…
 
Lütfen Sayın Karesi Kaymakamım, istifa davetimi kabul ederek adaletin önünü
açın...
 

Saygılarımla.
 
Dr. Meryem ÇILDIR

reklam

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam