Kapadokya... Masalsı coğrafyasının ardında sakladığı hikâyelerle dolu, her gün yeniden keşfedilmeyi bekleyen, zamanın bile dokunmaya cesaret edemediği bir yer. İlk bakışta herkesin aklında peribacaları ve sıcak hava balonları canlanır ama burası yalnızca uçsuz bucaksız bir görsel şölen değil; adeta kendini yeniden yaratan, sırları asla tamamen açığa çıkmayan bir tarih arşivi.
Burada sabah güneşini doğarken izleyenler, bir başka dünyaya açılan kapıyı araladıklarını hissederler. Güneş, Kapadokya’nın eşsiz dokusuna dokunurken, kaya kiliseleri, derin vadiler ve yeraltı şehirleri bir uyanışa geçer. Bu coğrafyada ışık, gölge oyunlarıyla doğanın kollarında can bulur; güneşin her ışık huzmesi, taşların yüzeyinde yeni desenler ve renkler yaratır.
Bir an düşünün, ayaklarınızın altındaki toprak, binlerce yıl önce başka hayatlara tanıklık etmiş. Belki bir rahip, bu mağaraların içinde dualar mırıldanıyordu; belki bir çocuk, yeraltı şehrinin karanlık tünellerinde hayal dünyasında geziniyordu. Kapadokya’da geçmiş, yeraltına saklanmamış; aksine o devasa taşların içinde hayat bulmuş, kayaların içinde yaşlanmış ve bugün de orada sizinle. Ürgüp'te, Göreme'de, Avanos'ta her taş, sanki o eski dünyayı sizinle paylaşmak ister gibi.
Bir gün Kapadokya’da olursanız, kalabalık turlardan biraz uzaklaşıp yolunuzu kaybetmeyi deneyin. Kulağınıza fısıldayan rüzgârın peşine düşün ve vadi içinde bir kayanın gölgesine oturun. Gökyüzünü izleyin ve o esnada sizinle sessizce konuşan doğanın hikâyesini duyun. Bu hikâye, yalnızca Kapadokya’nın kendisine özel, yalnızca burada ve şimdi yaşayabileceğiniz bir deneyim.
Kapadokya, yalnızca görkemli manzaralar değil; derin bir ruhun izini taşıyan, yalnızca ona özgü bir zamansızlık sunuyor. Geleceğe, geçmişten dokunarak uzanan Kapadokya, belki de hepimizin kaybolduğu o eski dünyaya bir pencere. Bir yolculuk yapmak isteyen her ruha hitap eden, kalbi olan herkesi içine çekmek isteyen bu benzersiz coğrafya, görkemli ama mütevazı bir gururla göğe doğru yükseliyor. Kapadokya, her gün binlerce kez fotoğraflanır, anlatılır ama hiçbiri gerçekten buranın sırrını veremez. Çünkü Kapadokya, gerçekten ancak yaşandığında anlaşılacak, ancak nefes alıp onunla bir gün geçirdiğinizde ruhunu hissedeceğiniz bir yer. Bir masalın içindeymiş gibi oradan ayrılırken, belki de hepimiz o masalın bir parçası haline gelmişizdir.