Avrupa Parlamentosu seçimleri hem önümüzdeki 5 yıl için AB’yi yönetecek kişileri belirledi hem de Avrupa'nın politik refleksi hakkında endişe verici bir tablo gözler önüne sundu… Genel anlamda belli bir süredir siyasi istatistiklere baktığımızda Avrupa’nın tamamı bir patinaj halinde, refleksleri ve sağladıkları silah ve lojistik destek Rusya topraklarında kullanılmasına izin vermesi, NATO üyesi ülkelerle Rusya arasındaki gerilimi bir kademe daha fazla tırmandırmaya yetiyor. Rusya bunu geçen dönem basın toplantısında, Macron’un yüzüne bakarak savaş çanlarını çalmaya başlamıştı. 2024 Avrupa Parlamentosu seçimleri, AB genelinde yükselen aşırı sağ popülizminin yalnızca söylem düzeyinde değil, seçmen kitlesin de büyük destek bulduğunu bir kez daha ortaya koydu. Bu destek, partilerin ekonomi, sağlık, sosyal politika gibi geniş kapsamlı ajandalarından çok, göçmen karşıtlığı üzerinden bir retorik oluşturmuştur.
Aşırı sağ söylemlerin temelinde, toplumun belli kesimlerinde mevcut olan ekonomik kaygılar, kimlik krizleri ve kültürel değişim korkuları yatıyor. Bu aslında sırf Avrupa değil birçok toplum için kaçınılmaz son.
Göçmenler, bu kaygıların sembolü hâline getiriliyor ve bu söylemlerle düşmanlaştırılıyor. Hükümet karşıtlığının yeni bir formu olarak, toplum içindeki belirli gruplar, toplumsal sorunların hedefi hâline gelerek düşmanlaştırılıyor. Aşırı sağın güç kazanması, Avrupa Birliği'nin temel değerleri olan insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve eşitlik ilkelerine yönelik tehdit oluşturuyor. Bu durumun olası sonuçları, Avrupa’nın sosyal ve politik dokusu üzerinde derin etkiler yaratacaktır. Rusya Ukrayna hattı soğuk bir kışa girerken, Avrupa her anlamda alarm veriyor. Bunun sebebini çöken iç disipline bağlamak daha uygun bir tabir olacaktır.
Tabi ki AB’yi ABD seçimlerinde yakından ilgilendiriyor. Özellikle; Rusya-Ukrayna bağlamındaki savaş Avrupa’nın elindeki kartı zayıf bir duruma sokmuştu. Trump’ın Amerika’sıyla AB nasıl uyum sağlayacak bakmak lazım.20 ocaktan sonra ikili ilişkilerin daha netlik kazanacağını hep birlikte göreceğiz. Ama asıl patlak Almanya cephesinden geldi ve koalisyon dağıldı. Donald Trump'ın siyasete kaprisli yaklaşımı, Beyaz Saray'daki önceki dört yılına her zaman öngörülemezlik havası verirken, şimdi kızgınlıklarını gidermek ve planlamak için dört yılı daha olmuş oldu. Kabuk şoku yaşayan Avrupalılar, Donald Trump'ın sürecine kendilerini hazırlamalıdır. NATO'yu bırakmak gibi en aşırı tehditlerini yerine getirmemesini ümit etmeye cazip gelecekler. Ancak bu feci bir hata olur; Avrupalılar gururlarını yutmalı ve Trump'ın hayranlık arzusundan yararlanmaya çalışmalıdır.
ABD seçimlerine odaklanmışken, Almanya bombayı patlattı. Bir anda Almanya iktidarsız kaldı. Almanya’da Maliye Bakanı görevden alındı, üç partili koalisyon zaten çatlak veriyordu. Fakat bu kadar çabuk süreçte dağılması tahmin edilemezdi. Muhtemel 4 senaryo konuşuluyor. Almanya’da Olaf Scholz’ un, Hür Demokrat Parti Genel Başkanı ve Maliye Bakanı Christian Lindner’i görevden alması, anlaşmazlıkları da gün yüzüne çıkarmış oldu. Anlaşmazlık konusu olan koalisyon hükümeti 2025 bütçesi, ikinci emeklilik paketi ve Büyüme Girişimi, Almanya için yeni ekonomik dinamikler adı verilen bir büyüme paketi konusunda zorlukların çıkacağı artık net bir şekilde görülmüş oldu. Fakat özellikle FDP’nin mali açıdan şahin tutumu 2025 için hazırlanacak bütçe konusunda ortakları anlaşmazlığa düşürdü. Maliye Bakanı ve Başkan birbirinden habersiz farklı şekillerde, öneriler üretse de ortada konuşulmayan önerilerin çıkması çatlağı derinleştirdi. Yukarıda da kaleme aldığım gibi muhtemel 4 senaryo gerçekleşecek, koalisyonda yer alan bir tarafın ayrılması durumunda, Başbakan Scholz,4 yıllığına seçildiği için mecliste başka çoğunluk oluşturulabilir. Bu durumda Scholz, hükümetten ayrılan bakanların görevine son verir. Yeni atamalar yapar ve durumu biraz daha stabil hale getirebilir. Başka bir senaryoya göre, Başbakan Scholz azınlık hükümeti oluşturabilir. Fakat kamuoyunun % 32 ve 34’ü seçime gidilmesinden yana olduğu raporlara yansımış durumdadır.60 gün içerisinde yeni hükümetin şekilleneceğini