reklam
reklam

Para ve sikkeler (Sergi)

Köşe Yazarı: BAŞAK ERTEKİN   Eklenme Tarihi: 18 Haziran 2022, Cumartesi - 23:54   Okunma Sayısı: 216687

Ölümsüz Yüzler

Yapı Kredi Müzesi’nin koleksiyonları nümismatik ve etnografya olarak iki bölümden oluşuyor. Sikke, madalya ve nişanlardan oluşan 55.000’i aşkın objenin bulunduğu Nümismatik Bölümü, kronolojik bütünlük açısından dünyanın en önemli özel koleksiyonları arasında sayılıyor ve müzede yer alıyor.

 

Müze teşhirinde sergilenen 250 adet elektron, altın, gümüş ve bakır sikkeyle hem para kavramının tarihsel yolculuğu, hem Atina‘dan Bergama‘ya, Roma‘dan İstanbul’a, Arap Yarımadası’ndan İspanya’ya ulaşan geniş coğrafyanın yaklaşık 2600 yıllık politik, ekonomik ve kültürel tarihinin izleri ziyaretçilere aktarılıyor.

 

Ölümsüz Yüzler Sergisi, Yapı Kredi Müzesi’nin kuruluşunun 30’uncu yılı nedeniyle düzenlenmiştir. Bu sergi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri ve Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonlarından ödünç alınan Antikçağ mermer heykeltıraşlık eserleri ile Yapı Kredi Müzesi Sikke Koleksiyonu’ndan seçilen ve üzerinde tanrı, tanrıça, imparator ve kahraman betimlemelerinin yer aldığı sikkelerin karşılaştırmalı sunulduğu bir sergidir.

 

Sikkeler üzerine resmedilen portre ve büstler, Roma döneminde altın çağını yaşayan mermer heykel ve portre yolculuğunun minimal bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Ölümsüz Yüzler sergisinde görecekleriniz  taşa ve madene resmettikleri tanrılar gibi günümüze ulaşan sanat eserleriyle ölümsüzleşen yontucuların ve darpçıların hikâyesidir.

 

Yontucular ve darpçılar

 

Üç boyutlu sanatsal bir içerik taşıyan doğal veya anıtsal boyutta yontulmuş yapıtlar heykel olarak tanımlanır. Arkaik Dönem (M.Ö 7’nci yüzyıl) heykeltraşlarnın çoğunun ismi bilinmezken, Erken Klasik Çağ (M.Ö 5’inci yüzyıl) heykelleri sanatçıların isimleri ile anılır.

 

Myron, ünlü “Disk Atan Atlet” heykelinin sanatçısıdır ve heykellerinde oran ve ritim ilkelerini kullanmasıyla bilinir. Pheidias, dünyanın yedi harikasından biri sayılan “Olimpia Zeus” heykeli ile ünlenmiştir.

 

Lysippos ise Klasik Çağ Yunan sanatının son büyük heykeltıraşı ve Helenistik sanatın öncüsüdür.   Yeni bir oran sistemi ve derinlik kullanmasıyla ün kazanmasının yanı sıra, bilinen ilk portre heykeltıraşıdır. Helenistik Dönem’de heykeltıraş isimlerinin öne çıkmasıyla birlikte atölyelerin ve Pergamon gibi heykel okullarının isimleri de anılmaya başlar.

 

Roma İmparatorluk dönemine gelindiğinde ise, heykeltıraşların eserlerini imzalama geleneği yaygınlaşır. Bu dönemde sanatçılardan çok heykeltıraşlık okullarının isimleri ön plana çıkıyor. Antikçağ’da darp edilen sikkeler ise ticari kullanımlarının yanı sıra dönemin sosyokültürel ve sanatsal hayatına ışık tutar.

 

Sikke üzerinde yer olan heykel, büst ve porte tasvirleri, tanımlanamayan ya da günümüze ulaşmayan heykeltraşlık eserleri hakkında tamamlayıcı nümismatik kaynak olarak kullanılır. Örneğin; Volker Kastner, Septimus Severus döneminde darp edilmiş bronz bir Pergamon sikkesinin arka yüzündeki betimden yola çıkarak Pergamon Zeus Sunağı’nın Batı risalitlerinin cephesinde iki tanrı heykelinin bulunduğu sonucuna ulaşmıştır.

Bir kültürler yumağı… Anadolu topraklarının zenginliği… İstiklâl Caddesi-GS Lisesi yanında Yapı Kredi Sergi Salonu’nda.

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam