reklam
reklam

Doğanın Anadilini Anlamak (1)

Köşe Yazarı: SONNUR ADA   Eklenme Tarihi: 31 Temmuz 2021, Cumartesi - 23:03   Okunma Sayısı: 203584

 

‘’Türkiye’nin Bozkır Ekosistemlerinin Korunması ve Sürdürülebilir Yönetimi Projesi’’nin basın grupları için düzenlediği programdan altını çizerek vurgulamak istediklerim;

• Bilgiyle aramızda köprü olmaya çalışan kurum, kuruluş ve kişilere kapılarımızı cömertçe açıp gönülden desteklerimizi seferber edebiliyor olmalıyız.

• İşlerini yapan insanların günümüz ve gelecek kuşaklar için bizlerin de alması gereken sorumluluğun yükünü taşıyorlar.

• Gelecek için bugün alacağımız önlemlerle bilimin öngörüsüne kulak vermek zorundayız.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu’nun (FAO) ‘’Türkiye’nin Bozkır Ekosistemlerinin Korunması ve Sürdürülebilir Yönetimi Projesi’’nin Koordinatörü Dr. Nihan Yenilmez Arpa’nın düzenlediği basın bilgilendirme etkinliğinde, bozkırların korunması için verilen insan üstü çabanın gözle görülür sonuçlarını yaşama fırsatımız da oldu.

Bunlardan biri, Doğa Koruma Milli Parkında 3. Bölge Müdürlüğü’nde tekniker olarak görev yapan Ziya Atcı’nın işine kattığı değer, içtenlikli iyiliğin varlığına olan inancımızı besliyor.

İşinin sorumluluk alanını yaban hayatında barınma hakkı olan bütün canlıları kucaklayarak tanımlıyor.

Mücadele etmeleri gereken kaçak avcılar ve yavru ceylan hırsızlarına karşı koruyabildiği bir ceylan yavrusunun dahi onu ne kadar mutlu ettiğini görebiliyoruz.

Konu ceylanlara gelince şiirlere konu olmuş tümcelerle başlıyor anlatmaya. Soyu tükenmekte olan ceylanların güzellikleriyle bütünleşen yaşama tutunuştaki naifliklerini anlıyoruz anlattıklarından. Bozkırın ev sahibiyken barınma alanları ve yaşamlarını sürdürülebilirliği ile ilgili tehditlere dikkatimizi çekiyor. 

Sık sık ceylan yavrularının kaçırılmasına yönlendiriyor cümlelerini. Yaşamdan alacak zevklerini bulamamış doyumsuz insanların ceylan yavruları için nasıl bir tehdit oluşturduğunu anlatıyor.

Bahçesinde bir ceylanı besleyerek kimsenin sahip olamayacağı bir şeye sahip olma isteği, ahlak ve etiğin olmadığı bir evin adresi olur ancak.

Ziya Atcı, kaçırılan ceylan yavrularından bahsederken genç bir baba olarak kendi yavrusu kaçırılmış gibi üzüldüğünü paylaşırken samimiyeti benimle beraber onu dinleyen herkese geçti. 

Kaçırılan ceylan yavrularının hayatta kalması ne kadar güç ise yavrusu kaçırılan anne ceylanın da hayatta kalmasının mümkün olmadığını öğrendik.

Bebeği alınan anne ceylan strese giriyor ve bebeğini de emziremediği için kısa bir süre sonra ölüyor.

Ziya Atcı ceylanları korumak için nasıl canla başla çalıştıklarını, “Ben işimi çok seviyorum ve gönüllülük benim işimin büyük bir parçası, gerektiğinde sabah üçte gelen ihbara koşarak gidiyoruz ceylanlarımız zarar görmesin diye.” sözleriyle anlatıyor bizlere. 

Ziya Atcı ve onun gibi işini hakkıyla yapan herkese gönülden teşekkür etmek istiyorum.

Doğanın parçası olmak yerine sahibi olmak isteyen insanların dünya için tehdit oluşturmalarına dur demeliyiz, çok geç olmadan.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam