reklam
reklam

Gezi izlenimlerimHypatia’nun Matematik Bilimine Kazandırdıkları

Köşe Yazarı: ELİF DOĞAN   Eklenme Tarihi: 24 Temmuz 2021, Cumartesi - 23:09   Okunma Sayısı: 101026

Değerli okurlarım, Hypatia, Antik Çağ’da MS 370-415 yılları arasında yaşamış ilk kadın matematikçidir. Aynı zamanda filozof, gökbilimci ve Helenistik bir pagandır. İskenderiye’de doğup İskenderiye’de ölmüştür. Önce Atina’da eğitimini tamamlayıp İskenderiye’ye yerleşmiş ve burada bir okul açmıştır. Bu okulda “yeni platonculuk” felsefesine dayanarak eğitimler vermiştir.

Hypatia doğayı; mantık, matematik ve deneyleriyle açıklamaya çalışmıştır. Hypatia, hiçbir zaman bir erkeğe bağlı olarak yaşamayı seçmemiş, hatta kendisine gelen teklifleri onlara “Kendinizi müziğe vermenizi tercih ederim” diyerek reddetmiştir. Önerileri gibi kendisi de usturlab (astronomi ölçümlerinde kullanılan tarihi bir ölçüm cihazı) ve müzik enstrümanlarına bağlı kalmıştır. Bu da bilimle, kadın ve doğa uyumunu bizlere göstermektedir.

Hypatia’nın babası Theon ise , İskenderiye Üniversitesi’nde matematik hocasıydı. Dolayısıyla Hypatia bilimle, sorgulamayla ve araştırmayla büyüdü. Theon, kızının bağımsız ve kendine yönelik birikimlerle büyümesi için çocukluğundan beri onun hem öğretmeni hem babası hem de oyun arkadaşı oldu.

El sanatları, astronomi, astroloji, matematik, din ve felsefe konularında bilgilenmesi için elinden geleni yaptı. Dogma düşüncelerden ve saplanmalardan; “Bütün dogmatik dinler yanlışlıklarla doludur ve kendine saygısı olan bir kimse tarafından son gerçek olarak kabul edilmelidir” ve “Düşünme hakkını hep kullanmalısın, çünkü yanlış düşünmek hiç düşünmemekten yeğdir” sözleriyle Hypatia’yı uzak tuttu. Hypatia böyle bir çocukluk ve gençlik döneminden sonra halka açık yerler de dahil olmak üzere öğretmenlik yaparak bütün bildiklerini aktardı. Avrupa, Asya ve Afrika’dan öğrenciler Hypatia’nın öğrencisi olabilmek için İskenderiye’ye bile geliyorlardı.

Bu durum bazı çevreleri ve bazı isimleri rahatsız etmişti. Hypatia, Roma’nın yavaş yavaş çökmeye başladığı, karmaşık bir dönemde yaşadı. Genel eğitim seviyesi çok düşüktü, bilgiye ulaşmak zahmetliydi, mesafeleri aşmak çok zordu. Kısacası tam bir ortaçağın yaşandığı dönemde, Hypatia bilime yaptığı katkılarla o döneme ışık oldu. Doğayı mantık, matematik ve deney ile açıklamaya çalıştı. Hypatia, matematik ve astronomi ilgili kitaplar da yazdı. Bu eserlerinden birinin adı “astronomik kanun”’dur. Eski olarak adlandırılan bilgileri yeniden açığa çıkarmış ve yeniden sunmuştur.

Eğer Hypatia ve Theon olmasaydı Batlamyus (Ptolomy), Öklid ve diğer Yunanlı matematikçilerin eserleri günümüze ulaşmayacaktı. Kendisi ve babası Batlamyus’un astronomi kitaplarını düzenlediler ve yorumladılar. Ortaya çıkardıkları, canlandırdıkları bilgileri, öğrencilerine aktardılar. Yorumların bir tanesinin girişinde babasının, “Bu baskı filozof olan kızım Hypatia tarafından hazırlanmıştır” yazdığını görüyoruz.

************************************************************************

O yıllarda İskenderiye’deki en önemli yapılardan biri Serapis tapınağıydı. Büyük İskender’in generali olan ve ölümünün ardından Mısır’a gelip kendini firavun ilan eden I. Ptolemaios Soter, bu Tanrı kültünü ilk yerleştiren firavundur. İlk başta şehir buna karşı çıkmıştır. Ama firavun bunu rüyasında Osiris tarafından söylendiğini belirtmiş ve tartışmaları sona erdirmiştir. Bunun üzerine şehirde muazzam bir tapınak yaptırılmıştır. Bu tapınak sûni bir tepe üzerinde 100 basamakla çıkılan bir yapıydı. Bir tıp eğitimi yuvası ve tedavi merkezi olarak pek çok yapıdan meydana geliyordu.

Serapis tapınağı, müze ve İskenderiye kütüphanesi Hıristiyanlık için önemli engellerdi. İmparator Theodisius İskenderiye piskoposundan eski dine ait her şeyin yok edilmesini istedi. Başpiskopos Theodisius, elinde bir haçla ve ona eşlik eden rahiplerle tapınağa gitti. Tapınağın kollarını dışarı çekip parçalattı. Bu olayda pek çok tapınak görevlisinin ve hekimlerin öldüğü bilinmektedir. Daha sonra aynı yere bir kilise dikilmiştir.

Bu hareket İskenderiye Okulu üzerinde bir baskı kurmuş ve ayrıca fanatizmi de güçlendirmiştir. İskenderiye piskoposunun yerini almak için başpiskopos Timotheus ile rekabet halinde olan piskopos Cyril’in onun şehirdeki etkisinden ve liderlik özelliğinden hiç hoşlanmadığını kaynaklardan öğreniyoruz. Piskoposun şehirde rakibi sayılabilecek vali Orestes de, Hypatia’nın dinleyicileri arasındaydı. Piskopos Cyril Hypatia’nın sonunu hazırlarken bir yandan da cemaati Hypatia’nın değersiz olduğuna inandırması gerekiyordu. İncil’den yaptığı alıntılardan ilham alıyordu “Kadın sessizliği ve uysallığı öğrenmelidir. Kadının ne ders vermesine ne de erkeğin üzerinde yetki sahibi olmasına izin vermeyeceğim. Suskun olacak ve sessiz kalacaktır. Çünkü önce Âdem, sonra Havva yaratılmıştır”. Cyril Hypatia’nın ölümünü doğrudan emretti veya halkı bunun için teşvik etti. Halkı kışkırtmış ve halk arasında Hypatia “dinsiz” ve “şeytan” olarak nitelendirilmiştir.

Hypatia’nın ölümünden sonra yeni Plâtoncu okul da onunla birlikte yok oldu. Hypatia, ölümünden bu yana unutulmayan bir isimdir ve adeta bir efsane haline gelmiştir. Bilim ve sanat alanında sembol olan Hypatia hakkında zaman içerisinde şiirler, romanlar, oyunlar yazılmıştır. Feminist sanata da konu olmuştur. Feminist sanatçı Judy Chicago, 1979’da San Francisco modern sanat müzesinde açtığı sergide Hypatia’yı o şiirlerde güzelliği ile değil de tüm görkemiyle ünlü ve yetenekli kadınlarla birlikte göz kamaştıran bir akşam yemeğinde sunar.

Ünlü düşünür Voltaire’e göre Hypatia, “bağnazlığın masum bir kurbanı; öldürülmesi ise yunan tanrılarıyla beraber, sorgulama özgürlüğünün de ortadan kalkışın bir simgesidir”. Voltaire bir aydınlanma filozofudur ve Hypatia onun muhalifliğinde sembol olarak kullandığı bir isimdir. Diğer yandan kendisine karşıt grup içerisinde “İskenderiyeli hayâsız bir öğretmen olarak kabul edilmiştir”.

Hypatia’yı daha sonra Ortaçağ’da ünlü usta Raphael’in en büyük eserlerinden biri olan “Atina Okulu”nda görmekteyiz. Raphael’in bu eseri Vatikan’da Papa Julius II döneminden Stanza della Segnatura’nın dört duvarından birinde yer almaktadır. Usta eserine başladığında, kendisine sorulan bir soru üzerine Hypatia’nın “Atina okulunun en ünlü öğrencisi”olduğunu söylemiştir. Ona hemen bu kaydı değiştirmesi gerektiği, aksi halde eserin yok edileceği söylenir. Bunun üzerine o da eserdeki kişiyi Papa’nın yeğeni olan “Francesco Maria della Rovere” (1490-1538) olarak değiştirdiğini belirtmiştir.

Maalesef eserleri günümüze ulaşamamıştır. Günümüze ulaşamayan çalışmaları arasında :

Aritmetik üzerine 13 ciltlik bir yorum,Apollonius’un konikleri üzerine bir yorum,Batlamyus’un Almagest’i üzerine düzenleme,Babası Theon’un yazdığı “öklidin elementleri” adlı eser üzerinde düzenleme ve “Astronominin kanunları” adlı kitabı da yer almaktadır.

Hypatia’nın bilime katkıları; gök cisimlerinin sınıflandırılmasında, hidrometre’nin bulunmasında, sıvıların yoğunluk derecesinin belirlenmesinde ve daha birçok konuda etkisi olmuştur.

Hypatia’nın yaşadığı dönemden itibaren 1000 yıldan fazla süre geçmiş, ona rağmen kilise Raphael’in eserine Hypatia’yı katmasını engellemeye çalışmıştır. Bugüne kadar söylenen sözlerin eserde belirtilenin Hypatia olduğunu fısıldamaktadır. Zaten eserdeki kişiliklere baktığımızda Hermes, Platon, Aristo, Diyojen, Zenon, Fucino, Alkibiades arasında sıradan birisinin bulunamayacağını anlayabiliriz.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam