reklam
reklam

ZAMANIMIZ YOK

Köşe Yazarı: NEJLA BİLGİN   Eklenme Tarihi: 15 Haziran 2021, Salı - 17:24   Okunma Sayısı: 69110

Zamanın hızlı aktığını düşünmeye başladı insanlar artık günün yirmi dört saat yetmiyor yapılacak işlere. Sürekli ellerinde yapışık cep telefonları İle  kaçırdıkları paylaşımları yakalama derdindeler. 

Günlük giysilerde bir özensizlik var, pantolonların dizleri hatta popo kısımlarında bile yırtık var. Geçen gün kot satan bir mağazaya alış veriş için gittim. Yırtık kotlar sağlam olanlardan daha pahalı! Neymiş efendim "bilmem ne marka veya bilmem ne modacı yırtmış o kotu!"  Bana ne kardeşim kim yırttı ise o giysin o giysileri. Daha da enteresanı bir kadın gördüm alışveriş merkezinde pantolonu o kadar çok yırtıktı ki eğer tenha bir yerde görsem gidip kadının yanına "bacım başına kötü bir şey mi geldi? Diye sormazsam kendimi kötü hissederim.

Nedir bu moda böyle kardeşim? Hadi her saçma sapan parçayı bir arada insanlara giydirip, Aykırılık modası bu diyorsunuz sesimiz çıkmıyor. Fakat buna abartılı yırtık giysilerle dolaşma olayını henüz zekam çözmeye müsait olmadı.

Eskiden yamalı, eski giysilerle gezmek ayıp değil, kirli gezmek ayıp derlermiş. Anlamadığım tek nokta şu keşke eskiden insanlar gerçekten giysi alamayacak kadar ekonomik açıdan yoksul iken bu moda çıksaydı da o garibanlar eski, yamalı giysiler İle dolaşırken utanmasaydı. Eskiden insanlar sokağa çıkınca en yeni, en güzel giysileri ile moda dergisinin kapağından fırlamış gibi çıkardı. Daha bir özenliydi insanlar ve bunun önce kendisine sonra da karşısındakine saygı olduğunu düşünürdü.

Şimdilerde ise bir rahatlık modası var, almış başını gidiyor. Geçen gün metro da bir delikanlı gördüm, oturmuş bacaklarını öyle bir ayırmış ki, bacak arasına köpek otursa rahatsız olmaz. Başını eğmiş elindeki cep telefonuna. Dünyaya kendisini kapatmış, kendisine bir yaşam alanı belirlemiş orada yaşıyor. Oysa son bir kaç yıldır toplu taşıma araçlarında veya umuma açık yerlerde bacaklarını kapatarak otur diye kamu spotları var. Günün büyük kısmını elinde telefon İle harcayan birisi bunu duymamış olamaz. Olsa, olsa benim bacaklarımdan kime ne? İstediğim kadar bacaklarımı açarım deme görgüsüzlüğünde olmalı.

İnsanlar o kadar çok kendi dünyalarına sanal aleme dalmışlar ki, gerçek dünya İle ilişkilerini minimum seviyeye indirmişler. Sanalda binlerce arkadaşları var, duygu ve düşüncelerini sanalda paylaşıyorlar sadece. Orada herkes birbirinin derdine ortak, çayına, kahvesine davetli, sanal sofralarda ikramlar ve bu ikramlara gerçek ikram gibi teşekkür edenler gani, gani.

Gerçek hayatta ise sanalda canayakin, misafirperver, dost canlısı kim varsa tam tersi. Çoğunluğu misafirlik etmeyi seviyor fakat misafir ağırlamayı sevmiyor. Geçenlere bir arkadaş İle konuşurken söylediği söz tuhafıma gitti. Ben evimde kedi olduğu için misafir ağırlayamıyorum, kedim misafir sevmiyor. Dedi, bu o kadar abuk bir mazeret ki gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Çocukluğumda bizim evde de kedi vardı ve misafir eksik olmazdı. 

Şimdi insanlar kimseye emek vermek istemiyor. Bencilleşti insanlar, sadece kimden ne menfaati varsa onun etrafında dolaşıyor, menfaati bitince de başka bir insana yöneliyor.
Vakitsizlikten şikayet ediyor insanlar oysa vakitlerinin çoğunu sadece kendine ayırmayı tercih ediyor.

Eskiden bu kadar ulaşım ağı iyi değildi ve özel otomobil de yoktu. Gene de insanlar birbirini arar, sorar zaman ayırırdı. Kazançlar bu kadar fazla değildi fakat bereket vardı, kimse parasız kalmazdı. 

Şimdi ise hem parasızlık var hemde vakitsizlik var. Paralar gereksiz olan satın alımlara harcanıyor. Vakit ise sanal aleme, televizyona ayrılıyor. Hiç vaktim Yok eşi dostu arayıp ziyaret etmeye diyen kişi bile en az günde üç dört saatini televizyon veya sanal dünyaya ayırıyor.

Gün gelecek şimdi sanalda paylaştığınız yemek, giysi, evinize aldığınız çay bardağı reklamını yaptığınız gibi hayatınızı kaybettiğiniz zaman da ölüm haberiniz sanal alemde yayınlanacak, cenaze töreninize sanal arkadaşlarınız telefon İle katılacak ve sanal da iki satır baş sağlığı dileyecekler. Gerçekte ise nerede yaşadığınız, ne yaşadığınız kimsenin umurunda olmayacak.

Gittikçe yalnızlaşmayı kendi kendimize tercih ettiğimizin bilince olduğumuzu sanmıyorum. Oysa insan sosyal bir varlıktır ve yalnız yaşamaya psikolojik durumu uygun değildir. Yalnız kaldıkça, yalnızlaşlıkça insan tuhaflaşıyor ve kendinden bile uzaklaşıyor. 

Sadece kendine vakit ayıranların dikkatine...

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam