reklam
reklam

Güzel Anadolum

Köşe Yazarı: ELİF DOĞAN   Eklenme Tarihi: 5 Haziran 2021, Cumartesi - 00:02   Okunma Sayısı: 218679

Çok değerli katkılarından ve yazısından ötürü Yaşar Geler hocamıza teşekkür ediyorum

Anadolu, ne güzel bir söz ve de kavram. Anadolu derken bizler özellikle de çocukluğumuzda yaşadığımız bölgeyi anlardık. Ege’yi, Karadeniz’i, Marmara’yı, Akdeniz’i Anadolu olarak bilmezdik. Çünkü onların üzerinde ya da başında Anadolu sözcüğü geçmezdi. Biz Anadolu’yu ülkemizin doğusu, güneyi ve iç kısımları olarak bilirdik. Çünkü bu coğrafi bölgelerin başında geçerdi Anadolu sözcüğü.

Zamanla tarih okuyarak ve çeşitli eserleri ve özellikle yazılmış kitapları okuduktan sonra anladık ki Anadolu’dan kasıt sadece doğu, güney ve iç kısımlar değil yedi yüz seksen bin kilometre karelik alanın tamamı Anadolu’ymuş. İşte bizlerde o zaman daha çok vatan bilinci gelişmeye başladı. Misak-ı Milli sınırları içerisinde kalan her bir milimetrekarelik alan bile Anadolu’dur.

O Anadolu ki, yüzyıllar öncelerinde çok çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış, yüzlerce toplum gurupları üzerinde yaşamış bir medeniyetler toprağıdır. Bizler kaçıncı guruba giriyoruz hesaplamak lazım ama gerçekten zaman zaman toprağın altı eşelendikçe medeniyet fışkırdığı açıkça ortadadır. O güzelim topraklarda yaşamış insan topluluklarının yaşam biçimleri o zamanın koşullarında neler başarabildiklerine şimdi gıptayla bakıyoruz. Özellikle de bizim doğup büyüdüğümüz topraklarda o zamanın koşullarında sanayinin olmadığı, fabrikaların bulunmadığı neredeyse tamamı insan kafa ve beden gücüne dayalı nelerin üretilebildiğini görebiliyoruz ki, şimdi o zaman yapılanların birçoğunu teknolojinin gelişmişliğine rağmen günümüzde de incelediğimizde bu güzelim vatan topraklarında bulunmak bile, ayrı bir keyif ve huzur veriyor insana.

Şimdi isterseniz bölge bölge inceleyelim Anadolu’yu. Hani derler ya ‘’Edirne’den Ardahan’a, Sinop’tan Mersin’e’’ diye. İşte o misal inceleyelim Anadolu’yu. Doğal olarak Ardahan’dan başlamak gerekecek. Ardahan, Anadolu’nun en uzak noktası ve ülkenin sınır taşı, kale bekçisi olan bir il. O güzelim coğrafyada bin bir çeşit çiçeğin birbiriyle seviştiği, onlarca hatta yüzlerce hayvan türünün yaşadığı bir yerdir. Hatta ülkenin neredeyse önemli bir bölümünün yiyecek ihtiyacı da buradan gelmektedir. Ben Ardahan’la başladım ama doğal olarak tüm şehirleri tek tek ayrıntılarıyla anlatamayacağımdan genel bakış olarak değerlendirmekte yarar vardır. Ardahan gibi, Kars, Ağrı, Muş, Van, Bitlis vb. iller hemen hemen aynı benzer özellikleri göstermektedir. Kaşarı, balı, pekmezi, cevizi, eti ve hamur işleri meşhurdur buraların. Mesela Alparslan’ın Anadolu’ya ilk giriş kapısıdır Kars. 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşlarının bilinen halk kahramanı Ünlü Halk Ozanı Aşık Şenlik’in diyarıdır Çıldır. O Çıldır ki, Doğu Anadolu’nun ikinci büyük gölünü ve yaz ve kış üzerinde festivallerin yapıldığı, ülkenin her köşesinden Kara Trene binip Çıldır Gölü’ne ulaşma mücadelesi veren ve aylarca sıra beklenen bir turizm cennetidir. Kurtuluş Savaşı kararlarının alındığı Erzurum’u da anmadan geçmek olmaz. Bakırıyla ünlü Erzincan da başka bir özelliğiyle karşımızda durmaktadır.

Aşağıya indiğinizde karşınıza Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Adıyaman, Gazi Antep ayrı bir medeniyetin beşiği olarak çıkıyor karşımıza. Zengin yemek kültürleri olan kebapları, tatlıları ve özellikle de dokumacılık ve bakır işleme alanlarında ünlü bir ekonomik değere sahip olan bir bölgemizdir Güneydoğu Anadolu. GAP projesi ile özellikle ülkemizin enerji kaynağıdır diyebiliriz bölgeye. Folkloru ve kültürel yaşamıyla gıptayla baktığımız mis kokulu topraklardır.

İlerliyoruz ve yolumuz iç bölgelere doğru ilerliyor. Mis gibi burcu burcu gül kokan Anadolu’nun belki de en geniş coğrafyasına sahip olan İç Anadolu Bölgesinde yine bizleri o muhteşem Âşık Veysellerin yetiştiği Sivas elleriyle geçiyoruz iç bölgelere. Ülkemizin ve Cumhuriyetimizin kurucu ili olan Anadolu’nun kalbi Ankara. Özellikle tarih fışkıran Kayseri, Nevşehir, Niğde ve ünlü Mevlana’mızın Konya’sı canımıza can katıyor. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği bir coğrafyadır İç Anadolu. Hatta ülkemizin tarım ihtiyacının nerdeyse tamamına yakınının karşılanabildiği verimli topraklardır İç Anadolu.

Geçelim o masmavi deniz boyunca uzayan yemyeşil doğanın içinde barındırdığı onlarca yeşilin tonuyla süslü Karadeniz’e. Burası da az medeniyete ev sahipliği etmemiş değildir. Onlarca insan toplulukları yaşamış, Yeşil Artvin’den girip batıya doğru ilerlediğinizde ülkenin çay ihtiyacının nerdeyse tamamını yetiştiren Rize’ye varırsınız. Ünlü vadileri ve yaylalarıyla size huzurun en muhteşemini sunmaktadır Rize, Trabzon, o mis gibi fındığıyla meşhur Ordu ve Giresun. Biraz ilerlediğinizde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Mücadelesini başlattığı o güzelim Samsun sizi karşılıyor. Sonra deniz taşımacılığının ve doğuya açılan deniz kapısının başkenti Sinop’a varırsınız. Aşağıya doğru indiğinizde ünlü şapka devriminin uygulandığı, okuma yazma seferberliğinin başlatıldığı Amasya, Kastamonu, leblebisiyle ünlü Çorum, Kara Elmas’ın merkezi Zonguldak, yemeğin kalbi Bolu gibi önemli şehirlerimizi görmek mümkün Karadeniz’de.

Anadolu’da batıya doğru ilerledikçe meydan savaşlarına adını veren Sakarya, sanayinin kalbi dediğimiz şehir Kocaeli, yine tarihsel anılarla dolu Bursa, turizmin önemli merkezlerinden Balıkesir, sarı sarı ayçiçekleri tarlalarıyla kaplı Tekirdağ, vatanı kurtarma uğruna en çetin cephe savaşlarının yapıldığı Çanakkale, yine birçok medeniyete ev sahipliği yapan Edirne ve Anadolu’nun finans merkezi, ekonominin beyni, turizmin cenneti, sanayinin, bürokrasinin eli kolu ve bir dönemin başkenti İstanbul.

Oradan geçiyoruz Ege’ye. Taşları ve çinileriyle ülkemiz ekonomisine destek sunan Kütahya, Mustafa Kemal’in bizzat savaş yönettiği Kocatepe’nin bulunduğu ve meşhur sucukların üretildiği Afyon, kumaşın kalbi Denizli, turizmin yüzde elliye yakının kullanıldığı Muğla, Aydın ve alçak Yunan’ın denize döküldüğü İzmir. Her yönüyle çok muhteşemdir İzmir. İçinde hasreti, sevgiyi, mutluluğu ve özlemi barındırır İzmir. Sıcağı, yazı, güneşi ve kumu barındırır İzmir. Petrolün işlendiği ve tüm Anadolu’ya dağıtıldığı merkezdir İzmir.

Ve son olarak yolumuz yine gazi Mustafa Kemal’in ülke topraklarını düşmandan kurtarmak için rota çizdiği ve ‘’Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri.’’ emrini verdiği Akdeniz bölgesine doğru yol alıyoruz. Akdeniz bölgesi de bir nevi Karadeniz gibi yemyeşil sıradağlar üzerindeki yeşilin birçok tonunu barındıran ormanlarıyla Akdeniz’in mavi suları boyunca uzanmaktadır. Afyon’dan ya da Burdur’dan ilerlediğiniz de karşınıza gül tarlaları ve burnunuza gül kokuları gelmeye başlar Isparta’dan. Ülkenin o meşhur gül kolonyalarının tüm çeşitlerini bulursunuz bu güzelim şehirde. Güneye doğru inince ülke turizminin neredeyse yüzde yetmişine yakınını elinde bulunduran Antalya’ya varırsınız. Akdeniz’in o muhteşem sıcaklığını adeta kemiklerinizde hissedersiniz. O kızgın kumlara basmaya bile kıyamadığınız olur zaman zaman. Berrak denizin mavi sularıyla kucaklaşırsınız bir an. İleriye geçince yine ülkemizin deniz taşımacılığının önemli bir bölümünü oluştura Mersine varırsınız. İlerleyince ülkemizin pamuk, narenciye, sebze ve meyve ihtiyacının önemli bir kısmını üreten Antalya, Mersin ve Adana sizi karşılar. Tabi ki Mersin’de meşhur Tantuniyi ve Adana’da meşhur Ciğer ve kebabı yemeden çıkmayacaksınız bu şehirlerden. Ve son noktayı koyacağımız yine Gazi Mustafa Kemal’in çok ama çok önemsediği Kurtuluş Savaşı sonrası Fransızlarla anlaşmazlık sonrası Suriye’de bırakılan ve daha sonra 1938 yılında Hatay bağımsız cumhuriyet oldu. 23 Haziran 1939 yılında Fransızlarla yapılan anlaşma sonrası Hatay Anadolu topraklarına katılmış ve Anadolu’nun güzide bir şehri olarak varlığını sürdürmektedir. İşte bu anlatımlardan çıkaracağımız sonuç burcu burcu kokan bir Anadolu’muz var. Her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış, uğruna binlerce can toprağa verilmiş, doksan bin askerin bir gecede donarak yaşamını yitirdiği cennet kokan bir yerdir Anadolu.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam