reklam
reklam

Navalni Putin’e Karşı – Rusya’da Son Gelişmeler

Köşe Yazarı: HASAN BİRGÜL   Eklenme Tarihi: 3 Şubat 2021, Çarşamba - 00:29   Okunma Sayısı: 731184

Saygıdeğer okurlarım, geçmişten ders almak, çok duyduğumuz fakat bir türlü gerçekleştirilemeyen bir söylem olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkelerin geçmiş siyasi tarihlerinde yaşanan isyanlar, ayaklanmalar iç savaş senaryoları geçmişe baktığımızda aynı değerler dizisi doğrultusunda olayların gelişimi, kıvılcımları bile ciddi anlamda benzerlikler göstermiştir. Geçmişten ders alabilmek yaşanan olayları iyi analiz edebilmemiz gerekmektedir. Unutulan bir geçmiş, gelecekte yaşanacak benzer olayları değerlendirmemize ve o olaylara ilişkin çözümlemelere bulunmamıza hiçbir şekilde pozitif bir katkı sağlamayacaktır. Ama geçmiş siyasi tarihin bilincinde olaylara bakabilmek yaşanan gelişmeler hakkında farklı yaklaşımlar geliştirmemize yardımcı olacaktır.

Bir önceki yılın, hatta geçmiş aylar da yaşanan gelişmeleri bile unutuyoruz ve ana hatlarıyla eksik, yanlış ve farklı olarak hatırlıyoruz. Eskiden yaptıkları hataları hatırlamayanlar, aynı hataları tekrarlamaya mahkûmdur rejimler otoriter devletler bunları defalarca yaptı ve maalesef hüsrana şahit oldular. Saygıdeğer okurlar; Aleksey Navalni olayını komplo teorisi, değişik yapısal farklılıklarıyla yazmayacağım.

**************************************************************************

Öncellikle, 1917 Devrimine gidip geçmişin izlerini araştırıp sizlere sunmak istedim. 1917 Rus Devrimi olarak da anılan Ekim Devrimi, Lenin tarafından “Ekmek, Barış, Özgürlük” sloganı altında 1905 Rus Devrimi’nin devamı niteliğinde olmuş ve Petersburg şehrinde ilk kıvılcımlarını atmaya başlamıştır. 1905 Devrimi tamamıyla halk iradesiyle başlatılmışken, Ekim Devrimi, bir parti düşüncesiyle başlatılmıştır. Dönemin yönetim sistemine baktığımız zaman Rusya’da diktatörlük ve mutlak yönetim şekli geçmişten bugüne izlerini taşıyan bir yönetim şekline hâkimdi. Çar sistemiyle yönetilen Rusya büyük bir ekonomik çöküş ve buhran yaşıyordu. Rus halkının çoğunluğunun işsizler ve köylülerden oluşması ülkenin bu kötü gidişatını kanıtlar nitelikteydi. Yokluk ve sefaletin devam etmesi sonucu halk 1905’de ayaklanarak bu duruma tepkilerini göstermek istediler. Fakat 1905 Devrimi’nin ardından durumlar eskisinden daha kötü bir hal aldı. Petersburg ve Moskova’da, İşçi Sovyetleri kuruldu. Bunun ardından Çar bazı önlemler alarak yasama meclisi olan Duma’yı kurup halka bazı özgürlükler tanımak istedi. Bu yöntem çok faydalı olmadı. Hatta Çar’dan yönetimin alınmasına sebep oldu. 1. Dünya Savaşı’na katılan Rusya, sefaletin son sınırını ulaşmıştı. Yokluk çok fazlaydı. Temmuz ayının ilk günlerine gelindiği zaman yönetim tamamen kötü ellere geçmiş, iç savaş giderek daha farklı bir hal almaya başlamıştı. Barışın tamamen bitmesi ile birlikte Lenin ve yandaşları hakkında tutuklama emri verilmiş, Lenin çıkan bu tutuklama emriyle birlikte Finlandiya’ya kaçmıştı. Yapılan bir gizli toplantıda Troçki ve yandaşları Bolşevik Partisi’ne katıldı, bunun üzerine Lenin Petersburg’a geri döndü. 10 Ekim’de yaptığı toplantıda silahlı ayaklanma için stratejiler geliştirmeye başladı. Dönemin Genel Kurmay Başkanı olan Kornilov, komünistlerin ve Sovyetlerin yok edilmesi gerektiğini söyleyerek Bolşeviklere karşı birçok saldırı planı hazırlamıştı. Kornilov’un tek amacı askeri bir diktatörlük yaratıp ülkenin yönetimini ele geçirmekti. Kornilov yaptığı planları geçici hükümetle paylaştı; fakat Krenski tarafından destek alamadı. Buna rağmen Kornilov Petersburg’daki Bolşeviklerin üzerine askeri bir tabur yolladı. Halk Bolşeviklere destek çıktı ve gelen saldırıya aynı sertlikte cevap verdi. Bu direniş ile birlikte Bolşevik taraftarları büyük bir artış ve ilgi görmeye başladı. Tarihler 24 Ekim’i gösterdiğinde Bolşevikler Lenin önderliğinde silahlı bir ayaklanma başlattı ve bu ayaklanma zaferle tamamlandı. 26 Ekim tarihinde de Lenin’in başkanlık edeceği Sovyetler Hükümeti kuruldu. Lenin ilk olarak Troçki’yi Dışişleri Bakanı olarak görevlendirdi. İlk adım olarak Rusya’nın 1. Dünya Savaşı’ndan acilen çekilmesi ve çöken sistemin düzeltilmesi için önlemler almaya başladı. Bu amaç doğrultusunda Troçki, Brestlitovski antlaşmasını imzalayarak Rusya’yı 1. Dünya savaşından çekti.

**************************************************************************

2020’nin 20 Ağustos’una geliyoruz. O gün uçağa binen muhalif Navalni’nin uçuş esnasında fenalaşmasının ardından, uçak apar topar Omsk şehrine iniş yapmıştı. Omsk’taki hastaneye kaldırılan Navalni çayına karıştılan bir maddeyle zehirlendiği öne sürülmüştü. Almanya'da tedavi gördü ve iyileşti. Rusya'ya geri dönüşünde, hapse gönderilen muhalif lider Aleksey Navalni'nin serbest bırakılması için ülke çapında gösteriler başladı. Rus Çarı Putin; Aleksey Navalni konusunda ne yapacağını bilemiyor. Putin rejimi kendini çok ciddi anlamda güvence altına aldı. Sadece yürütme organıyla değil, mahkemeler ve parlamento olmak üzere tüm devlet kurumlarını kontrol ediyor. Bu önlemler rejimi yirmi yıldan uzun bir süredir istikrarlı ve büyük ölçüde rahatsız edilmemiş bir duruşun artık bir çıkmaza doğru sürüklendiğinin net olarak göstergesidir.

2006 ve 2007’de, 2011 ve 2012'de olduğu gibi yine de protestoların patlak verdiği zamanlarda Kremlin, pek çok gözaltı, birkaç uzun hapis cezası ve protesto liderlerine yönelik amansız taciz ve tehditlerle sert geçişler yaptı. Cezai kovuşturmalarla tehdit edilen pek çok protesto organizatörü ülkeyi terk etti. Uzak duramayanların çoğu bilinmeyen bir şekilde öldürüldü. Bir de Aleksey Navalni vardı. Navalni rejimin tüm kontrol mekanizmalarını çökertmeyi başardı. Rusya’daki yolsuzluk ve yetkinin kötüye kullanımıyla ilgili bir medya kuruluşu olan Yolsuzlukla Mücadele Vakfı'nı kurdu ve milyonlarca okuyucu ve izleyiciyi cezbeden kapsamlı metin ve video raporları üretti ve yayınladı. Dijital medyanın tüm nimetlerinden yararlandı. Ayrıca Kremlin'in seçim hilesi sistemini alt üst eden bir saha organizatörleri ağı kurdu; Şimdiye kadar sadece birkaç yerel yarışta başarılı oldular, fakat belirledikleri emsal Putin için korkunç. Navalni defalarca tutuklandı, protesto suçundan gözaltına alındı ve iki kez hüküm giydi, ama bu önlemlerin hiçbiri onu susturamadı. Beş yıl hapis cezasına çarptırıldıktan bir gün sonra, 2013 yılında yetkilileri kendisini serbest bırakmaya zorlayan kitlesel protestolara başladı. Bir sonraki mahkûmiyetinin ardından, yasadışı ev hapsi cezasına uymayı reddetti ve ardından Rusya'yı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürdü ve kazandı. Devlet Navalni'nin kardeşi Oleg'i rehin alıp üç buçuk yıl hapse mahkûm ettiğinde Aleksey daha da şiddetli ve etkili eylemler yaptı. Son olarak, geçen yıl da Navalni'yi kimyasal madde Novichok ile zehirleyerek öldürmeye çalıştılar, fakat başaramadılar. Navalni sadece hayatta kalmakla kalmadı, aynı zamanda kendi cinayet teşebbüsüyle ilgili bir soruşturmanın da yazarlarından birisi oldu ve yine de ülke dışında kalmayı reddetti.

Aleksey Navalni 17 Ocak 2021’de Moskova’ya geri dönmüştür. Fakat Navalni döner dönmez Moskova Uluslararası Havalimanı’nda hemen gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınan Navalni’nin özgür bırakılması için ‘’Navalni’ye Özgürlük’’ sloganıyla 23 Ocak Cumartesi günü sabaha karşı başlayan eylemler, çok geçmeden tüm ülkeye yayılmış ve tehlikeli bir hal almaya başlamıştır. İlk olarak; Sibirya ve Uzak Doğu’nun Habarovsk, Vladivostok ve Novosibirsk bölgelerinde başlayan eylemler Moskova ve St. Petersburg ve birçok farklı şehirlere yayılmıştır. 2011’deki gösterilerden sonra en büyük kitlesel organizasyon meydana gelmiştir.

Navalni, şu an için muhalefetin Putin’e karşı ortak adayı ya da Rusların önemli bir kısmının desteklediği figür olmakta mı derseniz, açıkçası benim düşüncem Navalni’nin Rusların önemli bir kısmının desteklediği figür olmakta uzak olduğu yönünde. Bağımsız araştırma merkezi Levada’nın Aralık 2020’de yayımladığı araştırmaya göre Rusların ancak %2’si Navalniy’i cumhurbaşkanı adayı olarak tercih etmektedir. Bu oran Putin için %55’tir. Aynı araştırma sonucuna göre Putin’e duyulan güven %32 seviyesindeyken, bu oran Navalniy için %4’tür. Levada’nın Kasım 2020’de Navalni’nin suikastına dair yayınladığı bir başka araştırma da oldukça çarpıcıdır. Ankete katılanların %20’si Navalniy’in eylemlerini desteklerken, %50’si bunlara net olarak karşı çıkmaktadır.  %6’lık bir kesim kesim Navalni’nin batı ajanı olduğu iddialarını onaylarken %18’lik kesim, Navalniy’e saygı veya sempati duymaktadır. Katılımcıların %30’u ise zehirleme olayının Kremlin’in işi olduğunu düşünmektedir. Rusya tarafı, ABD Dışişleri Bakanlığının açıklamalarına dair yayımladığı sert bildiriyi dikkate alarak, zehirleme iddialarını ve bu çerçevede üzerinde durulan insan hakları ihlalleri argümanlarını da göz önünde bulundurarak yeni Amerikan yönetimi başta olmak üzere Avrupa tarafından, geniş kapsamlı bir yaptırım uygulanabileceğini net düşünüyor ve kendini bu gerilim senaryosuna hazırlamış durumda. Putin ve ekibi bu tür olaylara karşı soğukkanlılığını her defasında korudu. Kafkas Baharı ve Putin Baharı bekleyenler biraz daha bekleyecek gibi gözüküyor. Evet, ciddi bir isyan durumu fakat Putin bu işten çok güçlü de çıkabilir veya tahtı sallanmış, yıpranmış bir siyasetçi gibi de çıkabilir. Navalni’nin sosyal medya ekibi eylem tarihi olarak 31 Ocak 2021 Pazar gününü belirlemiştir. Rusya’da kışlar çok serttir ve kolay kolay bahar gelmez. O yüzden Bahar sevenler derneği biraz daha bekleyecek. Ancak bir konuyu unutmamak da fayda var. KGB ve Rus Ordusu asla ama asla Putin’i bazı sistemsel değişikliklere yem etmez. Ve buna cüret edenleri, mutlaka etkili bir ceza beklemektedir. 1917 Devrimini temel alarak yazdığım bu yazı bana şunu gösterdi. Navalni çok etkili bir siyasi figür haline gelebilir, fakat önemli lobi destekleriyle, dijital medya ve kitle iletişim araçlarının ve sosyal medyanın ahengiyle , diğer türlü çok fazla büyütmeye gerek yok ancak Putin’e karşı cesareti takdire şayan.

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam