reklam
reklam

HIRSIZIN SONU

Köşe Yazarı: NEJLA BİLGİN   Eklenme Tarihi: 6 Aralık 2020, Pazar - 02:20   Okunma Sayısı: 60552


Adam, güçlü bir şirkette satınalma departmanında işe başladı, henüz otuzlu yaşlarında iş hayatının başında, azimli ve çalışkandı. Satınalma departmanında on kişi çalışıyordu, evrak ve telefonla sipariş dışında müşteriden alınacak malzemelerin fiyat pazarlıklarında sadece şef ve müdür bulunuyordu, diğer çalışanlar adeta sekreterya işi görüyordu.  İşe gireli bir yıl olmuştu bu durumun biraz garip olduğunun farkındaydı fakat büyük şirketlerde bu işler bu şekilde yürütülüyormuş demek ki diye düşünmesine rağmen kafasında deli sorular dolaşıyordu.

Sene 1970'li yılların sonuydu henüz bilgisayar şirketlere girmemişti, tüm bilgiler ve yazışmalar  dosyalar daktilo ediliyor ve klasörlerde muhafaza ediliyordu. Şef ve müdür müşterisi oldukları daha doğrusu satınalım yaptıkları firmaları ziyaret ediyor elle yazılı bilgileri şirkete getiriyor o bilgiler doğrultusunda satınalma prosedürü takip ediliyordu.

Birgün şefi adamı odasına çağırdı ve birlikte bir satınalım yapılacak firmaya gideceklerini söyledi, toplantı esnasında hiç konuşmamasını ve sadece kendisini izlemesini istedi. Otomobile binip başka bir şehre gittiler. Satınalım yapılacak şirketin patronu ve yetkili müdürleri onları kapıda karşıladı, toplantı odasında izzeti ikramda bulundular ve öğlen saatinde onları oldukça pahalı bir yerde yemek yedirip ağırladılar.
Şirkette konuşulmayan konular yemekte konuşuldu, alınan her parça malzemeden satınalma şefi yüzde istedi özel hesabına paranın peşin yatırılmasını söyledi. 
Şefi bu pazarlıkları yaparken yüzü kızarmıyor ve buna hak görüyordu.
Midesi bulandı bu iğrenç durumdan, ne diyeceğini bilemedi, zaten sen sus demişti şefi bu laf iline yaradı, dişleri kenetlendi, dudaklarını hırsla kemirdi. Bu yapılan resmen hırsızlıktı ve süslü kelimelerle adına komisyon denilip kendilerini rahatlatıyorlardı.

Yolda şefi müdürlerinin işten ayrılacağını ve bir imalathane kuracağını söyledi, şef müdür olacak, Adam da şef olacaktı, düzen aynı şekilde işleyecek, satınalma yaptıkları yerlerden komisyon almaya devam edeceklerdi. İmalat yapan işletmeler kendi kârlarından onlara komisyon verdiği için kendi işletmelerini zarara uğratmıyorlar, satın alma işimi seçtikleri şirkette onlarla bir sene boyunca malzeme satış garantisi aldığı için kâr ediyordu. Kısaca bu işten herkes kârlı çıkıyordu.

Müdür işten ayrıldı ve kendine imalathane kurdu, çalıştığı firmaya yan sanayi oldu, sistem aynı şekilde yürüdü hatta müdürden daha pahalıya malzeme alıp iki tarafta kâr etti, pahalı malzeme alıp komisyon miktarını yukarı çektiler. İşin içine kalite kontrol departmanı da girdi o da hakkını aldı, az komisyon alınan imalatçıların parçaları sürekli kalite kontrol sorunu yaşıyor gösterildi.

Adam, şef olduktan sonra aldığı maaş çerez parası kaldı komisyonların yanında. Kısa sürede bir ev aldı, araba aldı, yazlık ev  aldı, toprağa yatırım yaptı. Burada satınalma departmanı şef ve müdür olarak çalışma süresi beş yıl idi beş yılda bir değişim yapılıyordu. Patron yolsuzlukların önüne geçmeyi bu şekilde engellemeye çalışıyordu.

Adam, beş yıl sonunda kendisinden önce işten ayrılan satınalma şefi İle birlikte ana sanayiye üretim yapan bir imalathane kurdu, daha doğrusu ortak oldu. Komisyon sistemi aynı şekilde yürüdü, beş yıl kadar imalat yapıp her hatalı üretimi ana sanayiye komisyon karşılığı sattılar. Adam artık hırsızlık işinde ehil olmuştu.

Arjantin pazarı hareketlendikçe kâr payları yükseldi. Ana sanayi firması Arjantin dışından yedek parça getirmeye başladı ve yerli üretim zor anlar yaşadı, artık kâr ve komisyon İle aynı fiyata malzeme satmak zorlaştı, yan sanayiler ana sanayiye gidip durumu anlattılar, ana sanayi şirketinin başındaki kişi damattı artık ve senelerdir ailede kızlarıyla parası için evlendiği düşünülen bir asalaktı. Şirket umurunda değildi, ülke dışından kendi istediği fiyata malzeme getirip komisyonu kendisi aldı, şirket batmış, kalkınmış hiç mühim değildi, yeter ki cebi dolsun istedi, istediği paraya kavuşunca eşini boşar kendi istediği bir kadınla evlenir mutlu olurdu. Eşi kaknem  yüzüyle sürekli kendi parasıyla yaşadığını başına kakıyordu. 

Damat istediği parayı elde edip, şirketin kredilerini kendi hesabına aktarıp o umut ülkesine kaçtı. Orada kızı yaşındaki ünlü, zengin olma hevesindeki kızlarla gününü gün etti.

Adam, eski çalıştığı ve yan sanayi olduğu şirket iflas noktasına gelince bunalıma girdi, ortağı piyasayı ondan iyi okumuş ve hisselerini ona krizden önce satmıştı, kredi borcu vardı.

Komisyon karşılığı aldığı Ne varsa kredi borçlarını ödemeye yetmedi. Bunca senedir çalıp çırptığı ne varsa elinden uçtu gitti, babasından kalan eski küçük eve geri döndüler.
Eski bir araba aldı ve onunla başka imalatçılardan aldığı parçaları satıp üç beş kuruş kazanmaya çalıştı, itibarını ve parasını kaybetmişti, eskiden onu kapıda karşılayanlar şimdi ziyaretini bile kabul etmiyordu.

Adam,  dağ yolunda kaza yaptı ve uçuruma yuvarlandı, sakat kaldı, koltuk değnekleri ile yürümeye başladı. Karısı onu terk etti, çocukları anneleriyle gitti. Seneler içinde kendisini hiç toparlayamadı, bahis işi yaptı, para kazandı, para kaybetti, kısaca hayatı boyunca para onda uzun süre kalmadı.

Anne ve babası adına Adam ismini vermişti fakat o Adam olamamıştı. Seksen yaşındaydı bir fakirhanede onunla karşılaştığımda bana hayatını kısaca anlattı.
O anda bu öykünün adı aklıma kazındı hırsızın sonu kötü olmuş diye düşündüm.


reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam